Yeni Şafak yazarı Mehmet Acet, 'Bu Pazar seçim olsa kim ne kadar oy alabilecek?' başlığıyla yayımlanan yazısında Konsensus Araştırma Şirketi'nin son anketinden bazı detayları okurlarına aktardı.
Sözlerine "Konsensus araştırmanın 2 Nisan’da bitirdiği Mart ayı Türkiye gündemi anket çalışması, siyasi eğilimlerin güncel fotoğrafına dair iyi fikirler veriyor" diye başlayan Acet, şöyle devam etti:
"2020’nin en başından itibaren seçmen davranışlarını etkileme potansiyeli yüksek çok sayıda gelişme karşımıza çıkmışken, içinden geçtiğimiz şartlarda insanların politik tercihlerinde bir değişiklik olup olmadığı, olduysa hangi istikamette olduğu sorusu önemli bir soru olarak önümüzde duruyor.
Önce verileri paylaşıp devamında rakamların analizine geçelim.
'Bu Pazar bir Cumhurbaşkanlığı seçimi olsa hangi adaya oy verirsiniz' sorusuna verilen cevaplarla başlayalım.
Sıralama ve oy oranları şu şekilde karşımıza çıkıyor:
Recep Tayyip Erdoğan: %49,9
Ekrem İmamoğlu: %17,7
Selahattin Demirtaş: %6,8
Mansur Yavaş: %5,6
Meral Akşener: %5,5
İlginç nokta şurası:
Şubat ayında aynı soru sorulduğunda, ankete katılanların %45,9’u Erdoğan’a, %26,2’si ise Ekrem İmamoğlu’na oy veririm demiş.
Yani bir aylık zaman dilimi içerisinde Erdoğan’a verilen destek yüzde 4 oranında artarken, İmamoğlu 8,5 puan geriye düşmüş.
Aradaki fark ‘iki rakip demeyi’ bile zorlaştıracak kadar açılıp 32 puana kadar çıkmış.
Peki bu rakamlar bize ne anlatıyor?
'Zor zamanlarda kenetlenme Erdoğan'ın etrafında oluşuyor'
Cumhurbaşkanı Erdoğan’la ilgili veriler mevzu bahis olduğunda, kolayca yapılabilecek yorum şu olabilir:
Benzerine önceki dönemlerde rastlanıldığı gibi, ülkenin ‘zor zamanlarında’ oy verme tercihlerini değiştirebilecek diğer sorunlar insanların önemli bir bölümünün zihninde ‘tali konular’ haline dönüşüyor ve Tayyip Erdoğan ismi üzerinde bir kenetlenme durumu ortaya çıkıyor.
Örneğin aynı ankette, 'Türkiye’nin en önemli sorunu nedir?' diye sorulduğunda ekonomiyle ilgili sıkıntılar ön planda çıkarken, bunun oy tercihlerini Erdoğan aleyhine değiştirmediği, hatta ‘zor zamanlar’ faktörü nedeniyle giden oyların geri döndüğü gözlemleniyor.
Toplumda yaygın muhalefet refleksinin aksine, iktidarı sandık dışı yöntemlerle indirme çabaları konusunda yüksek bir farkındalık olduğu bu tür anketlerle de karşımıza çıkıyor.
Örneğin Gezi olaylarıyla ilgili bir soru…
Ankete katılanlara, 'Gezi olayları sizce barışçıl bir eylem miydi? Yoksa Türkiye’ye karşı dış destekli bir operasyon muydu?' diye sorulduğunda, 'Barışçıl bir eylemdi' diyenlerin oranı %35,4 çıkarken, 'Türkiye’ye karşı dış destekli bir operasyon idi' diyenlerin oranı %54,3 olmuş.
Dikkat çekici değil mi?
'Millet olup bitenlerin farkında' cümlesinin altı boş değilmiş demek ki.
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı’nı Cumhurbaşkanlığı adaylığı için ‘transit hat’ olarak kullanmak istediği besbelli olan Ekrem İmamoğlu içinse yukarıda aktardığımız veriler, ciddi anlamda düşündürücü bir nitelik taşıyor.
Şubat verilerine baktığımızda özellikle CHP seçmeninin büyük bölümünde İmamoğlu ismi, doğal Cumhurbaşkanı adayı olarak tebarüz ederken, Mart ayına gelindiğinde, aynı kitlenin aklına Mansur Yavaş gibi başka isimlerinde düştüğü görülüyor.
'Partisiz seçmen sayısı neden arttı?'
Son dönemde başka anketlerde de karşımıza çıkan dikkat çekici bir durum daha var.
Cumhurbaşkanı adaylığı söz konusunda net tercihlerde bulunan seçmenin bir bölümü, parti tercihi söz konusu olduğunda başka şeyler söylüyor.
Konsensüs’ün araştırmasında 'İdeolojisini ve politikalarını tam anlamıyla benimsediğiniz, sizin hayat görüşünüzü tam anlamıyla yansıtan, gönülden bağlı olduğunuz, kentinizi ait hissettiğiniz bir siyasi parti var mıdır? Yok mudur? Varsa hangisidir?' sorusuna seçmenin yüzde 14,2’si 'Mevcut siyasi partiler içinde böyle bir parti yok' diye cevap vermiş.
Belki de soru, 'Hangi partiye oy verirsiniz?' diye değil de biraz fazla ‘damardan’ sorulduğu için böyle olmuş olabilir.
Bu değişimi, cumhurbaşkanlığı hükümet sistemine geçişle irtibatlandırmak mümkün olabilir.
Daha önce partiler için yapılan tercihler, iktidar için yapılan tercihlerle doğrudan ilişkiliydi.
Ancak yeni sistemle birlikte yürütme yetkisi Cumhurbaşkanına verildiği için, seçmenin bir bölümünün zihninde parti aidiyeti konusunda bir gevşeme oluşmuş gibi gözüküyor.
'Halk erken seçim istemiyor'
Ankette, seçimler normal zamanında mı yapılmalı? Yoksa erken seçim olmalı sorusu da sorulmuş.
'Seçimler normal zamanında yapılmalı' diyenlerin oranı %66,6 çıkarken 'Erken seçim' diyenler yüzde 33,4’te kalmış.
Görüldüğü üzere arada büyük bir açık var.
Yani millet vaktinden önce seçim yapılmasını istemiyor.
Türkiye, son 6 senede üst üste bir sürü seçim yaptı.
Bunun yorgunluğu da atlatılabilmiş değil."