iltasyazilim
FD Üye
Her mümin annebaba, çocuklarını gayet tabiî olarak Kur'ânı Kerim'e göre çerçevelemeye ve resmetmeye çalıştığımız, o en ideal toplumun sıhhatli ve mükemmel bir parçası şeklinde yetiştirmeyi düşünürler
Ne var ki onların bu hisleri, pratik hayatlarına aksetmez ve namaz, hac, oruç, zekat gibi ibadetlerle derinleştirilmez ya da daha doğrusu, ağızlarıyla söyledikleri güzel sözler sonradan güzel davranışlarla pekiştirilmezse; pekiştirilip davranışları sözlerinden daha doğru görülmezse; söyledikleri sözlerin tesiri şöyle dursun, bazen aksü'lamel yapması bile söz konusudur Sözlerinin çocukların üzerinde nüfuzunu arzu eden bütün babalar ve anneler, söylemek istedikleri şeyleri evvelâ kendileri kemâli hassasiyetle yaşamalı, sonra onu başkalarından istemelidirler
İmâmı A'zam'a atfedilen bir menkıbeyi, konumuza ışık tutması bakımından zikredip geçeceğim:
O dönemde bir çocuğa bal dokunuyordur; çocuğa onca 'yeme' tavsiyelerine rağmen, o yine bal yemeye devam eder Derken bir gün elinden tutup Hz İmâm'ın huzuruna getirir ve 'Bu çocuk bal yiyor; biz yememesini istememize rağmen o yemeye devam ediyor' derler Hz İmâm: Götürün, bu çocuğu 40 gün sonra bana getirinder Kırk gün sonra yeniden getirilir İmâm çocuğu karşısına alır ve bal yememesini tavsiye eder Çocuk kalkarken babasının elini öper ve 'Babacığım, bir daha bal yemeyeceğim' der Oradakiler, Ya İmâm, ilk getirdiğimiz zaman niçin nasihat etmeyip de, bizi kırk gün beklettiniz?diye sorduklarında, İmâm onlara şöyle cevap verir:
Siz, çocuğu bana getirdiğiniz gün ben bal yemiştim Eğer kendi yaptığım bir şeyden onu vazgeçirmeye çalışsaydım ihtimal nasihatim makes bulmayacaktı Bu kırk gün içinde, ben onu vücudumdan atıp da öyle nasihat etmek istedim
Doğru sözün yanında doğru hareket çok mühimdir Çünkü çocuğun nazarında, davranışlarımızla sözlerimiz arasındaki tezat, onun bize olan güvenini sarsar Hayatta, bir kez olsun yalanınızı ya da davranış ve söz çelişkinizi yakalayan çocuk, bunu zihninde taşıdığı sürece, siz onun nazarında güvenilmez biri olarak kalırsınız İleride küçük bir hoşnutsuzluk hâsıl eden davranışınızda o husus, şuur üstüne çıkar ve siz evlâdınızın nazarında tiksinti duyulan biri gibi algılanırsınız Dolayısıyla da sözleriniz onda hiç mi hiç makes bulmaz Öyleyse, davranışlarımızı öyle ayarlamalıyız ki, onlar bizi evlerinin içinde baba, anne değil de birer melek farz etmeliler Bizde ciddiyet, bizde vakar, bizde hassasiyet görmeli ve sonuna kadar bize güvenmelidirler İşte duygu ve düşüncelerin böylesi bir yolla intikalini başaran anne ve babalar en başarılı muallim sayılırlar
Ne var ki onların bu hisleri, pratik hayatlarına aksetmez ve namaz, hac, oruç, zekat gibi ibadetlerle derinleştirilmez ya da daha doğrusu, ağızlarıyla söyledikleri güzel sözler sonradan güzel davranışlarla pekiştirilmezse; pekiştirilip davranışları sözlerinden daha doğru görülmezse; söyledikleri sözlerin tesiri şöyle dursun, bazen aksü'lamel yapması bile söz konusudur Sözlerinin çocukların üzerinde nüfuzunu arzu eden bütün babalar ve anneler, söylemek istedikleri şeyleri evvelâ kendileri kemâli hassasiyetle yaşamalı, sonra onu başkalarından istemelidirler
İmâmı A'zam'a atfedilen bir menkıbeyi, konumuza ışık tutması bakımından zikredip geçeceğim:
O dönemde bir çocuğa bal dokunuyordur; çocuğa onca 'yeme' tavsiyelerine rağmen, o yine bal yemeye devam eder Derken bir gün elinden tutup Hz İmâm'ın huzuruna getirir ve 'Bu çocuk bal yiyor; biz yememesini istememize rağmen o yemeye devam ediyor' derler Hz İmâm: Götürün, bu çocuğu 40 gün sonra bana getirinder Kırk gün sonra yeniden getirilir İmâm çocuğu karşısına alır ve bal yememesini tavsiye eder Çocuk kalkarken babasının elini öper ve 'Babacığım, bir daha bal yemeyeceğim' der Oradakiler, Ya İmâm, ilk getirdiğimiz zaman niçin nasihat etmeyip de, bizi kırk gün beklettiniz?diye sorduklarında, İmâm onlara şöyle cevap verir:
Siz, çocuğu bana getirdiğiniz gün ben bal yemiştim Eğer kendi yaptığım bir şeyden onu vazgeçirmeye çalışsaydım ihtimal nasihatim makes bulmayacaktı Bu kırk gün içinde, ben onu vücudumdan atıp da öyle nasihat etmek istedim
Doğru sözün yanında doğru hareket çok mühimdir Çünkü çocuğun nazarında, davranışlarımızla sözlerimiz arasındaki tezat, onun bize olan güvenini sarsar Hayatta, bir kez olsun yalanınızı ya da davranış ve söz çelişkinizi yakalayan çocuk, bunu zihninde taşıdığı sürece, siz onun nazarında güvenilmez biri olarak kalırsınız İleride küçük bir hoşnutsuzluk hâsıl eden davranışınızda o husus, şuur üstüne çıkar ve siz evlâdınızın nazarında tiksinti duyulan biri gibi algılanırsınız Dolayısıyla da sözleriniz onda hiç mi hiç makes bulmaz Öyleyse, davranışlarımızı öyle ayarlamalıyız ki, onlar bizi evlerinin içinde baba, anne değil de birer melek farz etmeliler Bizde ciddiyet, bizde vakar, bizde hassasiyet görmeli ve sonuna kadar bize güvenmelidirler İşte duygu ve düşüncelerin böylesi bir yolla intikalini başaran anne ve babalar en başarılı muallim sayılırlar