Forumda yenilikler devam etmektedir , çalışmalara devam ettiğimiz kısa süre içerisinde güzel bir görünüme sahip olduk daha iyisi için lütfen çalışmaların bitmesini bekleyiniz. Tıkla ve Git
x

Son konular

Anonim türküler ve hikayeleri

Anonim türküler ve hikayeleri
0
389

iltasyazilim

FD Üye
Katılım
Ara 25, 2016
Mesajlar
0
Etkileşim
17
Puan
38
Yaş
37
F-D Coin
19
Anonim türkü hikayeleri

Burada bütün türkülerin hikayelerini belirlemek muhtemel değildir Oysa bir takım aşina türkülerin hikayeleri şöyledir:


Bitliste 5 Minare


Bu Türkü doğrusu bir ağıtdır, Rus işgalin'den daha sonra Bitlis'de her yer harabeye döner Savaş sırasın'da kaçan bir Baba oğul, düşmanın geri çekilmesin'den sonra Bitlise geri dönmeye karar verirler Bir rivayete tarafından Dideban Dağına dek ulaştık'dan daha sonra Babası oğlunu önden yollar ve Şehir'de halen yaşayanlar varmı diye bakmasını ister Oğlu bir süre sonra geri döner ve uzakta'dan babasına seslenir :Baba beş minare'den başka hiç birşey kalmamış
Baba bunu duyduğun'da böylece fazla üzülür ama yere çöker ve ağlama yakmaya başlar: Bitlis'te beş minare, beri gel erkek çocuk beri gel, Yüreğim dolu yare, beri gel erkek çocuk beri gel


Bitlis' te Beş Minare

Bitlis'te Beş Minare Beri Gel Oğlan Beri Gel,
Yüreğim Dolu Yare Beri Gel Oğlan Beri Gel
İsterem Yanen Gelem Beri Gel Erkek Çocuk Beri Gel,
Cebimde Yok On Pare Beri Gel Oğlan Beri Gel


Tüfeğim Dolu Saçma Beri Gel Oğlan Beri Gel,
Kaçma Vururum Kaçma Beri Gel Erkek Çocuk Beri Gel
Doksan Dokuz Yarem Var Beri Gel Erkek Çocuk Beri Gel,
Bir Yare De Sen Açma Beri Gel Oğlan Beri Gel


A Cemile'm Cemile'm

Çalıtlı köyünden olan Cemile, azıcık oynak ve yolsuzca, lakin hoş bir kadındır Bu türkü 1928'de sevdalıları tarafından çıkarılmıştır; kaili malum değildir

Abdo'nun Mezarı

Bu Urfa ağıtı, Abdo ve Müslüm isimli bahçıvan iki kardeşin acıklı öyküsüdür Olay günümüzden 7075 yıl önce yaşanmıştır Büyük kardeş Abdo'ya anası ve babası, dayısının kızını isterler Abdo buna razı olur Lakin, ufak kardeşi Müslüm bu kıza yanıktır, sevdalıdır Ailesine bu kıza kendisinin sevdalandığını ve onunla kendisinin evlenmesinin uygun olduğunu söyler Ailede huzursuzluk çıkar iki kardeş birbirine düşman olur Abdo bir gün bahçede yatarken kardeşi Müslüm onu öldürür

DERYALAR

Kırcaliyle Arda Arası
Saat Sekiz Sırası(Yusuf Um Saat Sekiz Sırası)
Ardalılar Ağlıyor (Yusufum)
Yoktur Çaresi
Aman Bre Deryalar Kanlıca Deryalar
Biz Nişanlıyız
İkimizde Bir Boydayız
Biz Delikanlıyız

Çıkar Aba Poturunu
Dalgalar Artacak
Demedim Mi Ben Sana Yusufum
Kayığımız Batacak

Kırcaliyle Arda Boylarında
Kimler Gidecek
Civanda Yusufumun Ilginç Annesine
Kimler Haber Verecek

Yusuf ile Feride birbirlerini çok severler fakat aileleri bir türlü evlenmelerine razı gelmez Yusuf bir gün kafasında bir plan yapar Arda Nehrini sevdiğiyle geçerek izlerini kaybettirip yeni bir hayat kurmayı düşler
Bu durumu ferideye anlatır Feride Arda ' ya bizim kayıklar dayanmaz gitmeyelim der fakat nafiledir Feride Yusuf un ısrarlarına dayanamaz ve Ardayı aşmayı kabul eder Fakat şans yüzlerine gülmez ve daldalar kayığı devirir Yusuf ta boğularak ölür feride bir şekilde kurtulmayı başarır ancak Yusufun ölümü O' nu fazla yaralar ve bu türküyü söyleyerek ağlama yakar


Matem Gözlerim Mevlam Kerimdir

Parça dört dize olarak kayıtlı, son dörtlükte Abdal Pir Sultan adı geçmektedir Ne var ama Pir Sultan Abdal hakkında yazılı kitaplarla ilgili olarak en son, en güvenilir eser olarak gördüğümüz İbrahim Aslanoğlu'nun Pir Sultan Abdallar adlı kitabında böyle bir şiire rastlayamadık Muhtemelen kaynak şahıs türküyü okurken, bunu kendi inancına yakın bulduğu için Pir Sultan Abdal'a mal etmiştir Şiirin beş mısra olarak bir kaynakta Doğu Anadolu'da yaşamış halk müziği şairlerinden Aşık Kurbani namına kaydedilmiş olduğunu gördük Bizim kanaatimiz türkünün sözlerinin Kurbani'ye ait olduğu yönündedir

Ağlarsa Anam Ağlar

On dokuzuncu yüzyılda İmparatorluğumuzdan terketmek isteyen ufak devletler yer yer ayaklanmalar çıkarırlardı Bunlardan birisi de Karadağ idi Anadolu Türk gençleri bir yana çöllerde, bir yanlamasına Balkanlarda uzun yıllar kanlarını akıttılar Bu türkü Karadağ'a giden gencin ağzından söylenmiştir

Ah Bir Alev Ver

Uzun ve sıkıcı bir seferden dönen Dumlupınar denizaltısı, Nağra Burnu açıklarında İsveç bandıralı Nabuland Şilebi ile Çarpıştı Gürültüsüz, soğuk ve bulanıktı gece Başından aldığı şiddetli darbe ile Dumlupınar birkaç saniye içinde sulara gömüldü Gemideki 81 karakter mürettebattan sağ kalan 22 birey, geminin arka bölümündeki torpido dairesine sığındı Mahsur kalanların su yüzüne fırlattıkları telefon şamandırasıyla gemi ile irtibat sağlandı Sağ kalan 22 kişiyi kurtarmak için cümbür cemaat seferber oldu sırası gelmişken oksijeni idareli kullanmaları için, gereksizce konuşmamaları, şarkı türkü söylememeleri ve sigara içmemeleri konusunda uyarılar yapıldı Ama saatler süren kurtarma çalışmalarının sonunda, umutların tükendiği anda karanlıkta bekleyen 22 kişiye, herşey tekrar aynı sözcüklerle anlatıldı; konuşabilirler, türkü söyleyebilirler ve hatta sigara bile içebilirler Şamandıradaki telefon hattının öbür ucundan, bütün Türkiye, denizaltıda tevekkülle ölüme yapılan hüzünlü ama başı tepede olan türküsünü dinledi

Bu türkü de Çanakkale savaşlarında şehit olan askerlerimiz için yakılmıştır

Çanakkale İçinde

Çanakkale içinde aynalı çarşı
Asıl ben gidiyom düşmana karşı
Of gençliğim yazık

Çanakkale içinde bir uzun selvi
Kimimiz nişanlı kimimiz evli
Of gençliğim eyvah

Çanakkale üstünü duman bürüdü
On üçüncü fırka harbe yürüdü
Of gençliğim yazık

Çanakkale içinde toplar kuruldu
Vay bizim uşaklar orda vuruldu
Of gençliğim yazık

Çanakkale içinde bir dolu testi
Analar babalar umudu kesti
Of gençliğim yazık

Yüksek Yüksek Tepelere Ev Kurmasınlar

Bir Zamanlar köyün birinde Zeynepi simli çok güzel bir kız vardır Onaltıya yeni bastığında Zeynep'i köylerindeki bir düğünde tanıdık olmayan köylerden gelen Ali isimli bir genç görür Ali Zeynep'i fazla beğenir ve köyüne döndüğünde kızın babasına derhal görücü gönderir Zeynep'i Ali'ye verirler Kısa bir vakit sonra düğünleri olur Ali, Zeynep'i alıp fazla köyüne götürür
Zeynep'in gelin gittiği köy ile kendi köyü arası üç gün üç gece çeker Bu dek uzaktan olduğundan dolayı Zeynep, anasını babasını ve kardeşlerini bütün yedi sene göremez Bu arzu Zeynep'in yüreğinde her gün azıcık daha büyüyerek dayanılmaz bir hal alır Köyün büyük bir tepesinde bulunan evinin bahçesine çıkarak kendi köyüne içten dönüp için için kendi yaktığı türküyü mırıldanır ve gözleri uzaklarda sıla özlemini gidermeye çalışırmış
Oysa kocası, Zeynep'in bu özlemine pek aldırış etmez Kaldı ki eski sevgisi de öyle kalmadığından kendini fazlaca horlamaya, ızdırap etmeye başlar Sonunda bu özlem ve kocasının horlaması Zeynep'i yataklara düşürür
Gün geçtikçe hastalığı büyüyen Zeynep'in düzelmesi için, köyden gelip gidenler de anasının babasının çağrılmasını salık verirler Başka tedavi kalmadığını anlayan Zeynep'in kocası da anasına babasına haber vermeye gider Altı gün altı gecelik bir yolculuktan sonradan bir akşam üstü Zeynep'in anası babası köye gelirler, Zeynep'i yatakta bulurlar Perişan bir halde Zeynep hala türküsünü mırıldanmaktadır Aynı türküyü anasına babasına da söylemeye başlar Çevresindeki bütün köy kadınları duygulanıp göz yaşı dökerler Annesi fenalıklar geçirir ve bayılır
Zeynep hasretini giderir, giderir lakin bundan böyle fazla geç kalınmıştır bir daha onmaz, sonu ölümle biter Herkes Zeynep için göz yaşı döker İşte o gün bu gündür bu türkü ayrılığın türküsü olarak söylenip durur

Yüksek yüksek tepelere ev kurmasınlar
Aşrı aşrı memlekete kız vermesinler
Annesinin bir tanesini hor görmesinler

Uçan da kuşlara malum olsun ben annemi özledim
Ayrıca annemi keza babamı ayrıca köyümü özledim

Babamın bir atı olsa binse de gelse
Annemin yelkeni olsa uçsa da gelse
Kardeşlerim yolları bilse de gelse

Uçan da kuşlara malum olsun ben annemi özledim
Hem annemi ayrıca babamı ayrıca köyümü özledim *
 
858,506Konular
983,055Mesajlar
33,112Kullanıcılar
fekaSon üye
Üst Alt