iltasyazilim
FD Üye
Penisilin verilen farelerin metabolizmalarının bozulduğu ve yağlanmanın arttığı görüldü
Vücudumuzun bizim dışımızda milyonlarca canlıya ev sahipliği yaptığını hepimiz bilmekteyiz Üzerimizde ve içimizde taşıdığımız mikropbakteri toplulukları (mikrobiyota) hem çok geniş sayıda canlıyı içermekte, hem de hayati fonksiyonlarımız gerçekleştirmemiz için büyük önem taşımakta Bu bakteri toplulukları vücudun tek bir bölgesinde öbeklenmemektedirler; ağız, deri, nefes boşluğu ya da genital bölgenin tamamen kendilerine has, özelleşmiş mikrobiyotaları bulunmaktadır
Vücudumuzdaki en önemli bakteri topluluğumuz ise şüphesiz bağırsak yolundaki bakterilerimiz 1000’den fazla farklı bakteri türünü içinde barındıran bağırsak mikrobiyotasında 100 trilyon organizma yaşamakta (ki bu sayı insan vücut hücrelerinin 10 katından fazla) Bakteri hücreleri insan hücrelerinden çok daha küçük olduğundan bu bağırsak mikrobiyotası sadece 2 kilogram ağırlığa sahip Gen dizileme çalışmaları çok farklı türlerdeki bu bakterilerin toplam gen sayısının insanınkinin 100 katından fazla olduğu tahmininde bulunmakta Ancak bu bakterilerin çoğunun kimliği halen bilinmiyor
Bağırsak mikrobiyotasının içeriği gibi vücudumuza faydaları da çözülmeyi bekleyen bir gizem Sindirim ve bağışıklık sistemimizin düzgün çalışmasında büyük rol sahibi olan bu bakterilere müdahalenin, astım ya da diyabet gibi ciddi hastalıklara kapı açabildiği biliniyor New York Üniversitesi’nden Martin Blaser ve ekibi, yaptıkları araştırma ile küçük yaşta mikrobiyota dengesinde oluşacak bir bozulmanın çok ciddi bir hastalığa daha sebep olabileceğini gösterdi: obezite
Ekip bu çalışmada ilk olarak yeni doğmuş erkek ve dişi farelere (ya da 4 haftalık yavrulara) düzenli olarak düşük dozda penisilin vererek hayvanların bağırsak mikrobiyotalarını zayıflattı Çünkü penisilin gibi antibiyotikler yalnızca zararlı mikropları değil, vücudun normal mikrobiyotasını da öldürebiliyor Bağırsak bakterileri penisilin ile öldürülmüş farelerde hormon seviyelerinin, yağlanma oranlarının ve karaciğer enzimleriyle ilişkili genlerin aktivitesinin, kontrol grubu hayvanlarınınkilerden ciddi ölçüde farklı olduğu bulundu Penisilin alan yavru farelerde karaciğer yağlanması yüksek değerlere ulaşıyordu Farelere penisilin verilmesi durdurulduğunda bağırsak mikrobiyotası eski haline gelmesine rağmen, hayvanların metabolik düzeyinin sağlıklı değerlere ulaşması uzun vakit aldı
Oluşan sonucun penisilinin doğrudan bir yan etkisi değil de, mikrobiyotada oluşan değişimden kaynaklandığı göstermek için Blaser’ın ekibi bir deney daha yaptı Bu deneyde vücudunda hiç bakteri barındırmayan (mikroptan arındırılmış) özel deney farelerine penisilin tedavisi ile zayıflatılmış mikrobiyota transfer edildi ve farelerin yağlanma oranları ve toplam ağırlıklarındaki değişimler ölçüldü Normal farelerin bağırsak bakterisi verilen mikroptan arındırılmış hayvanlarda bir değişiklik gözlenmedi Penisilin verilmiş farelerin bağırsak mikrobiyotasını alan mikroptan arındırılmış farelerde ise kayda değer bir yağ ve ağırlık artışı gerçekleşmekteydi
Bu çalışma sayesinde farelerde obezitenin, genetik etmenler ve beslenme rutininin yanında mikrobiyotaya bağlı olarak da gelişebildiği görülmüş oldu Blaser’in çalışmasının bağırsak bakterilerinin metabolik etkileri hakkında bize yeni bir sayfa açtığı aşikar Buna ek olarak, bu çalışma ile son yıllarda yükselen antibiyotik kullanımının çok hesaba katılmamış bir etkisinin daha bulunduğu gözler önüne sürülmüş oldu
1980’lerden bu yana büyük gelişimler göstermeyen, bu sebeple doğadaki hızlı bakteriyel evrimle yarışta geri kalmaya başlayan antibiyotik sektörünün aşırı genişlemesinin zararları son yıllarda sıklıkla tartışılıyor Blaser’ın bu deneyi Amerika’daki en yaygın ve eski antibiyotik olan penisilin ile yapması, akıllara yirminci yüzyılda patlama yaşayan obezite sorununun çoklu sebeplerinden birinin de yoğun antibiyotik kullanımı olabileceğini getiriyor
Linkleri sadece kayıtlı üyelerimiz görebilirForumTR üyesi olmak için tıklayınız
Vücudumuzun bizim dışımızda milyonlarca canlıya ev sahipliği yaptığını hepimiz bilmekteyiz Üzerimizde ve içimizde taşıdığımız mikropbakteri toplulukları (mikrobiyota) hem çok geniş sayıda canlıyı içermekte, hem de hayati fonksiyonlarımız gerçekleştirmemiz için büyük önem taşımakta Bu bakteri toplulukları vücudun tek bir bölgesinde öbeklenmemektedirler; ağız, deri, nefes boşluğu ya da genital bölgenin tamamen kendilerine has, özelleşmiş mikrobiyotaları bulunmaktadır
Vücudumuzdaki en önemli bakteri topluluğumuz ise şüphesiz bağırsak yolundaki bakterilerimiz 1000’den fazla farklı bakteri türünü içinde barındıran bağırsak mikrobiyotasında 100 trilyon organizma yaşamakta (ki bu sayı insan vücut hücrelerinin 10 katından fazla) Bakteri hücreleri insan hücrelerinden çok daha küçük olduğundan bu bağırsak mikrobiyotası sadece 2 kilogram ağırlığa sahip Gen dizileme çalışmaları çok farklı türlerdeki bu bakterilerin toplam gen sayısının insanınkinin 100 katından fazla olduğu tahmininde bulunmakta Ancak bu bakterilerin çoğunun kimliği halen bilinmiyor
Bağırsak mikrobiyotasının içeriği gibi vücudumuza faydaları da çözülmeyi bekleyen bir gizem Sindirim ve bağışıklık sistemimizin düzgün çalışmasında büyük rol sahibi olan bu bakterilere müdahalenin, astım ya da diyabet gibi ciddi hastalıklara kapı açabildiği biliniyor New York Üniversitesi’nden Martin Blaser ve ekibi, yaptıkları araştırma ile küçük yaşta mikrobiyota dengesinde oluşacak bir bozulmanın çok ciddi bir hastalığa daha sebep olabileceğini gösterdi: obezite
Ekip bu çalışmada ilk olarak yeni doğmuş erkek ve dişi farelere (ya da 4 haftalık yavrulara) düzenli olarak düşük dozda penisilin vererek hayvanların bağırsak mikrobiyotalarını zayıflattı Çünkü penisilin gibi antibiyotikler yalnızca zararlı mikropları değil, vücudun normal mikrobiyotasını da öldürebiliyor Bağırsak bakterileri penisilin ile öldürülmüş farelerde hormon seviyelerinin, yağlanma oranlarının ve karaciğer enzimleriyle ilişkili genlerin aktivitesinin, kontrol grubu hayvanlarınınkilerden ciddi ölçüde farklı olduğu bulundu Penisilin alan yavru farelerde karaciğer yağlanması yüksek değerlere ulaşıyordu Farelere penisilin verilmesi durdurulduğunda bağırsak mikrobiyotası eski haline gelmesine rağmen, hayvanların metabolik düzeyinin sağlıklı değerlere ulaşması uzun vakit aldı
Oluşan sonucun penisilinin doğrudan bir yan etkisi değil de, mikrobiyotada oluşan değişimden kaynaklandığı göstermek için Blaser’ın ekibi bir deney daha yaptı Bu deneyde vücudunda hiç bakteri barındırmayan (mikroptan arındırılmış) özel deney farelerine penisilin tedavisi ile zayıflatılmış mikrobiyota transfer edildi ve farelerin yağlanma oranları ve toplam ağırlıklarındaki değişimler ölçüldü Normal farelerin bağırsak bakterisi verilen mikroptan arındırılmış hayvanlarda bir değişiklik gözlenmedi Penisilin verilmiş farelerin bağırsak mikrobiyotasını alan mikroptan arındırılmış farelerde ise kayda değer bir yağ ve ağırlık artışı gerçekleşmekteydi
Bu çalışma sayesinde farelerde obezitenin, genetik etmenler ve beslenme rutininin yanında mikrobiyotaya bağlı olarak da gelişebildiği görülmüş oldu Blaser’in çalışmasının bağırsak bakterilerinin metabolik etkileri hakkında bize yeni bir sayfa açtığı aşikar Buna ek olarak, bu çalışma ile son yıllarda yükselen antibiyotik kullanımının çok hesaba katılmamış bir etkisinin daha bulunduğu gözler önüne sürülmüş oldu
1980’lerden bu yana büyük gelişimler göstermeyen, bu sebeple doğadaki hızlı bakteriyel evrimle yarışta geri kalmaya başlayan antibiyotik sektörünün aşırı genişlemesinin zararları son yıllarda sıklıkla tartışılıyor Blaser’ın bu deneyi Amerika’daki en yaygın ve eski antibiyotik olan penisilin ile yapması, akıllara yirminci yüzyılda patlama yaşayan obezite sorununun çoklu sebeplerinden birinin de yoğun antibiyotik kullanımı olabileceğini getiriyor
Linkleri sadece kayıtlı üyelerimiz görebilirForumTR üyesi olmak için tıklayınız