Forumda yenilikler devam etmektedir , çalışmalara devam ettiğimiz kısa süre içerisinde güzel bir görünüme sahip olduk daha iyisi için lütfen çalışmaların bitmesini bekleyiniz. Tıkla ve Git
x

Son konular

Antik Önasya'da Ölü Gömme Geleneği

Antik Önasya'da Ölü Gömme Geleneği

iltasyazilim

FD Üye
Katılım
Ara 25, 2016
Mesajlar
0
Etkileşim
17
Puan
38
Yaş
36
F-D Coin
58
Antik Önasya'da Ölü Gömme Geleneği Hakkında Data
önasyada Ölü Gömme gelenekleri
Asyada ölü gömme gelenekleri nelerdir

Antik Önasya'da ölü ruhlarının Ölüler Ülkesinde yaşamaya devam ettiği inancı çerçevesinde mezarlara gıda ve meşrubat bırakılmış, tütsü yakılmış ve ölenlerin adları belirtilmiş dinî törenlerde anılmıştır Ölü Kültüolarak adlandırılan bu işler, ölen kişilerin vârislerinin göreviydi Aile bireylerinin atalarının mezarlarına bıraktığı sunular ise mezar kültü olarak tanımlanmaktadır

Eski Önasya'da ölü ruhunun bedenden ayrılıp Ölüler Ülkesine gidebilmesi için cesedin gömülmesi gerektiğine, huysuz hâlde ruhunun acı çekeceğine inanılırdı Bir Orta Assur kudurrusu üzerinde Cesedi gömülemesin, ruhu atalarının ruhuna kavuşamasındiye bir beddua yer alır Krallar düşmanlarının atalarının mezarlarını yağmalayarak onların ruhlarına acı çektirmek istemişlerdir Fenike Kralı Tabnit, mezarını yıkım edecek kişilerin
ruhlarının rahatlık bulamamasını dilemiştir

Cesedin toprağa gömülmesi en eski çağlardan itibaren uygulanan bir âdettir Aşina en eski gömmeler âdeti, hayvan kemikleri ve çiçek demetleri ile gömülen Neandertal insanına aittir Ölünün yakılıp küllerinin gömülmesi Anadolu'da MÖ 3 binyıldan itibaren uygulanmış, Hitit krallarının cenaze törenlerini anlatan metinlerde bu gömme tarzının ayrıntıları verilmiştir Yakma gömme sonraki dönemlerde de sürmüştür, Hindu ve Hıristiyan dünyasında da hâlen uygulanmaktadır
Eskiçağ'da ölüler giysileri ve kişisel eşyaları ile gömülmüş kralların öteki dünyada kullanması için mezarlara bırakılan eşyaların listeleri yapılmıştır Yakın zamana dek çocukların boncuklardan oluşan ziynet eşyaları ile ya da bazılarının alyansları ile gömülmesi gibi uygulamalar sürmüştür Anadolu'nun bazı bölgelerinde ölüler nadiren yatağı ve yorganı ile birlikte gömülmektedir Hıristiyan dünyasında ölü hâlen giysileri ile, bazıları fazla sevdiği eşyaları ile birlikte gömülmektedir

Ölü Bakımının büyük bölümünü mezarlara kayıtlı aralıklarla su ve yiyecek bırakılması oluşturmuştur Erken Sümer Kralı Urnammu'nun yeraltına inişini anlatan metne tarafından, ölüler yeraltı dünyasında kirli su ve acı yiyecekle beslenmektedirler Gılgamış Destanı'na kadar, bir ölü ruhunun öteki dünyada yiyip içtiği besinlerin miktarı ve kalitesi, oğullarının sayısı ile orantılıdır Kralların öbür dünyada tanrılar ile aynı sofrada yemek yediğine inanılmış, kral mezarlarına bırakılması gereken sunuların listeleri yapılmıştır
Ölü ruhunun rahat etmesi için onlara uyumlu aralıklarla su verilmesi gerektiği inancı doğrultusunda III Ot Gibi Yaşama kral mezarlarından Urartu Çağı'na kadar Libasyon Sunaklarıinşa edilmiş, ya da toprağa açılan Libasyon Çukurlarıkullanılmıştır Odysseus'un açtığı bir çukurdan Hades'e dağıtılmış akıcı sunular yaptığını konu alan anlatılar ile değişik dönemlere ait mezarların yanında bulunan çukurlar da bu uygulamanın Eski Yunan ve Roma'da da sürdüğünü gösterir Ugarit'te mezar toprağına düşey gömülmüş halde yer alan pişmiş toprak borular, sunulan suyun mezarın içine akması için üretilmiş Libasyon Borularıdırsıvalı libasyon çukurları libasyon sunakları olarak nitelenmektedir Bu dilekçe Hesiod'daki, Danaos'un kızlarının öldürdükleri eşleri için dipsiz çömleğe su doldurmaya hükümlü edilişleri ile benzeşir Anadolu'da hâlen gömme sonrasında kabir üzerine su dökülmesi bu eski uygulamaların devamıdır Mezar üzerindeki çiçekler büyüsün, kuşlar içsin ya da ölünün ruhu sıcacık etsin diye mezarlara su dökülmekte, bir takım yörelerde mezarların başına içi su dolu bir kap bırakılmakta ya da kesilen kurbanın kanı mezara dökülmektedirEski Önasya'da mezarların yakınlarına açılan çukurlara, gömme esnasında ve ardından kayıtlı aralıklarla yiyecek bırakılmıştır

Dağıtılmış çağlara tarihlenen mezarların yanına açılan çukurlara kutlama törenleri esnasında kurban edilen hayvanların bir parçası bırakılmıştır Ölü gömme ve anma törenleri esnasında yenen toplu yemek olan Ölü Yemeği, ölüler ile canlıların katıldıkları ortak yemek yemek olarak tanımlanır Mezarlara ve kabir dışındaki mekânlara bırakılan çok sayıda pişmiş toprak kap ölü yemeği ile ilişkilidir III Bitkiler sülalesine ait bir kurbanlık hayvan listesine göre Sulgi ve Ninlila'nın libasyon yerinin mutfağı vardır Ot Gibi Yaşama kral mezarlarının girişlerinde yer alan kül katmanlarında hayvan kemikleri ile kap parçaları yer alan alanlar ile değişik mezarlıklarda açığa çıkartılan mutfak mekânlar Ölü yemeği Hititler'de Taş Konutde, Ugarit'te abide mezar komplekslerinde yenmiştir Mezopotamya takvimine göre Abu(m) ayının 29 günü, ölüler için kurban sunulmuş ve ölü yemeği yenmiştir, benzer gelenek Tevrat'ta ve Eski Yunan'da da uygulanmıştır 18 yüzyıla kadar Orta Asya şamanist kavimleri de definden sonra kayıtlı günlerde mezara içki ve yemek yemek koyarak ölü yemeği yemişlerdir Bu gelenek yakın zamana dek Arnavutluk'taki Hıristiyan mezarlarında yaşatılmıştır Bazı Anadolu köylerinde hâlen yılın belirli zamanlarında mezar üzerinde kurban kesilip kanı mezara akıtıldıktan sonra bir parçası kabir üstüne bırakılmaktadır Günümüzde bu gelenek ölünün arkasından lokma dökülmesi veya helva kavrulması şeklinde sürmektedir Anadolu'da hâlen yöre insanının kutsal saydığı yatır, türbe ve evliya mezarlarının başında kurban kesip dağıtılmakta, toplu yemek yemek yenmekte ve mezara yemek yemek bırakılmaktadır

Mezaratahıl serpme geleneği, bitkilerin her sene sonbaharda yapraklarını dökmesi ve tohumların toprağa atılması ile tohumun ve doğanın ölmesi ve bu tohumun ilkbaharda yeni bir bitkiye can vermesi, dolayısı ile doğanın canlanması inancına bağlıdır insan da ölünce toprağa düşen bir tohum gibi yeni bir yaşama başlayacaktır Tahıl, Mezopotamya'da Tammuz, Suriye'de Ba'al, Mısır'da Osiris ritüellerinde kullanılmış, Anadolu'da Telipinu ve Attis, Fenike'de Adon, Eski Yunan'da Adonis (Roma'da Bacchus) ve Demeter ile israel yaratılış inancında Yahweh adı ile devam etmiş, Ortaçağ'da Harran'daki Sabîler Ta'uz için ağlama yakarak bu geleneği uzun vakit yaşatmışlardır Mezarlara tahıl serpilmesi geleneği Eski Önasya'da yaygındır Hititler mezarlara tahıl bırakmışlar, Mısır'da mezarlara Osiris'in kil ve tahıldan yapılan figürinleri bırakılmış ve bu tohumların köklenmesi ile Osiris'in, dolayısı ile ölünün dirildiğine inanılmıştır Yakın zamana kadar Bursa'daki I Murat Türbesi'ne bırakılan kavrulmuş buğdayın ziyaretçilerce yenmesi, Ortodoks kilisesinde cenaze törenleri sırasında haşlanmış tahıl yenmesi, Anadolu'da bir takım dağ köylerinde hâlen kabir üzerine buğday veya yem serpilmesi, bu uygulamaların günümüze yansımasıdır

Eski Önasya'da ölü ruhunun yolunu parlatmak için mezarlara lamba bırakılmış ve cenaze törenleri esnasında meşaleler yakılmıştır Musevi ve Hıristiyan dünyasında da cenaze töreni esnasında ölünün yanına mum yakılması, İran'da yakın zamana dek ölülerin meşaleler ve tütsülerle gömülmesi ve Anadolu'da bir kişinin öldüğü mekânda ruhu sevinsin ve sıcacık dolaşsın diye ışık yakılması ya da kötü ruhların ölüye yaklaşmasını durdurmak için mezar yanına ateş yakılması, ölü ruhunun tanrıya ulaşmasını sağlamaya karşın eski uygulamaların devamıdırTütsü Aydınlatmaölü ruhunun bedenden çıkarak bir duman gibi göğe yükselmesini ve ölü ruhlarının yeryüzüne gelerek dinî törenlere katılmalarını karşılamak için cenaze ve ölü kutlama törenlerinde uygulanmıştır istar'ın yeraltına inişini konu alan yazınsal metinde ruhlar tütsü kokusu ile yeryüzüne çağrılmış, tütsü su veya bira ile söndürülerek ruhlar ve hayaletler yer altına geri gönderilmiştir Anadolu'nun bir takım bölgelerinde hâlen kabir yanına yakılan ateşe içki dökülmesi ve kesilen kurbanın yağının bu ateşe atılması, fiamanist kavimlerin ölülerin ruhuna gitsin diye uyguladıkları ritüellerin devamı niteliğindedir Bazı bölgelerde hâlen iblis gelmesin, gökten melekler insin diye ölü yanına tütsü yakılır; kiliselerde ve türbelerde yakılan tütsü ve mumlar yerle gök aralarında iletişimi, böylece dileklerin tanrıya ve ölünün ruhuna ulaşmasını amaçlamaktadır Ölünün adının anılmasıcenaze esnasında ve ardından ölünün hatırlanmasına ilişkin törenlerdir Eski Önasya'da insanların ölüme yok, son baharda ölen ve ilk baharda dirilen tanrıların sembolize ettikleri yeni bir yaşama gidecekleri inancı doğrultusunda her yıl ölü ve bolluk kültü çerçevesinde matem törenleri ve şenlikler düzenlenip tanrılar ve ölü ruhları için sunular üretilmiş, merasim yemekleri yenmiştir

MezoAbu(m) Bayramı, Sümer Çağı ardına kadar hasat bayramı olarak kutlanmış, Emar'dan bir metne kadar Eski Babil'de Abu(m) ayının 252729 günlerinde tütsü yakılmıştır Anadolu'da hâlen ürünün bereketi için mezar başında kurban kesilip yenen haziran bayramı ile temmuz ortasındaki hasat bayramı, Ağustos ortasında ziyaretlere ve mezarlara sunular bırakılması ve ziyafetler verilmesi bu eski geleneklere dayanır
Eski Önasya'da Oda Kabirsunuların konulduğu bir anıt kabir; sunuların bırakılması için mezarların yanına ya da üstüne inşa edilen mekânlardan oluşan mezar kompleksleri ise Kırın Ölü Sunu Eviolaraknitelendirilmiştir
günlerinde cenaze ritüelleri kısmen mezarın kapısında üretilmiş ve bu ayın 28 Yezidîler'in nisan ayının birincil çarşamba günü kutladıkları yeni yıl bayramı sırasında68 aile mezarlarının ziyaret edilmesi ve oradan geçenlerin yemesi için gıda bırakılıp yatırlarda ateş yakılması ile 6 Mayıs'ta kutlanan Hıdrellez sırasında türbelerin ziyaret edilmesi de, bu eski geleneklerin günümüze yansımalarıdır
Eski Önasya'da açığa çıkartılan anıtsal mezar komplekslerinin ölü ruhuna yapılan sunuların konması için yapı edildikleri düşünülmektedir

Hitit kaynaklarında krallarının cenaze törenlerinin yapıldığı ve sunuların bırakıldığı Taş KonutAnadolu'nun çeşitli bölgelerinde hâlen türbe, yatır, ziyaret olarak adlandırılan, kayda değer bir zatın mezarı olduğuna inanılan bir takım yerlerin çevresi bir taş duvar ile çevrelenip yaz başlarında buralarda kurban kesilerek yenmektedir Bir Takım türbeler, çevrelerine aşevleri, mutfak ve güya yapılar inşa edilerek kurban sunulan mabedmezarlar haline getirilmişlerdir Günümüzde insanların âdettirdiye uyguladıkları pek çok şeyi neden uyguladıklarını bilmemelerine ve eski inançların değişmiş olmalarına karşın, insanların kültürel belleğinde binlerce yıldır kalan alışkanlıklar günümüze dek ulaşmıştır ve hâlen geleneklerde manâlı yer tutmaya devam etmektedir *
 
858,497Konular
982,013Mesajlar
29,997Kullanıcılar
dhskdjdSon üye
Üst Alt