Antik Yunan'da Siyasal ve Toplumsal Ortam antik yunanda kadın antik yunanda esaret sosyal hayat toplumsal yapı yunandaki toplumsal inşa Siyasal ve Toplumsal Ortam ( İÖ VIIyy) Aiskhylos’un doğmasından yüz sene kadar önce Atina’nın asilzade aileleri içinden bir kaçı (şayet de Tanrı’dan geldiklerine doğrusu inandıklarından) siyasal gücü yalnız kendi ellerinde yakalamak istiyorlardı Ama yapamadılar; günün birinde, iki tekerlekli savaş arabalarından kılıç sallayan bu soyluları, iyi silahlanmış çiftçiler alaşağı edince egemenliklerini yitiriverdiler Şehir devletlerinin yönetimlerinin kesintisiz olmamasına bir niçin; devleti yönetmekte kendini en yetkili sayan şahısların tekrar tekrar birbirini devirip tiran olmalarıydı Bir tiran çoğunlukla, daha aşağı sınıfların içinde bulundukları duruma olan hoşnutsuzluk duygularını kullanıp onların yardımıyla yönetimi ele geçirdikten daha sonra en önce onları ezmekte gecikmeyen, aç gözlü bir asilzade olurdu Tiran, yanında para ile tuttuğu askerleri ona tabi kaldıkları sürece mutlak gücü olan bir kimseydi O kent devletinin yasasıyla başa geçtiği halde , başa geçtikten sonradan kendini o yasanın üzerinde sayardı Bunun için de birisi ondan kendi adına hesap soruncaya dek istediğini yapardı İÖ 560 yılında başa geçen Peisistratos, sosyal hak duygusu olan, zorbalığı sevmeyen biriydi İki kere sürgüne gönderildi,yeniden geldi,çevresinde iyi bir askeri şiddet toplayarak ülkeyi on sene yönetti Asilzade,tüccar ve köylü sınıflarını ekonomik yönden birbirine daha yakın duruma getirebilmek için köylüye toprak dağıttı Ticareti destekledi ve devlet ekonomisini düzeltti Dionysos’a olan tapınmayı bütün gücüyle destekleyerek kültür yaşamının halk müziği aralarında yaygınlaşmasına çalıştı Büyük Dionysos şenliği ile büyük tragedyaların yazılmasına yol açmış oldu İÖ 527 yılında Aiskhylos’un doğumundan iki sene önce öldü v Arkasında yönetime oğlu Hippias geçti Babasının aksine ülkeyi alışık bir tiran olarak yönetti İÖ Vyy ortalarında Atina’nın yönetimi yine düzeldi 0 yıldan fazla Atina’yı yöneten Perikles aranan bir demokratik harmoni kurdu Bu düzenin bir sonucu olarak yöneticiler insanlar arasından seçilmeye başlandı ve insanlar kendi içinden seçtiği yöneticilerini daha iyi denetim yoluna gitti Sophokles’in bugün elimizde kalan yedi oyunundan dördü, Euripides’in iki ya da üç oyunu bu sıralarda yazılmıştır Atina devleti sınıflı bir toplumdu: En üstte; Kentin siyasal yaşamına katılma hakkı olan vatandaşlar ( bu allah vergisi kazanılan bir haktı) Apaçık; Metekler ( yani o kentte oturan ve ticaret yapan yabancılar) En altta; Köleler ( köleler savaş esirleri olup daha fazla Lavrium’daki gümüş madenlerinde çalıştırılırlardı) Demokrasi olmasına rağmen kölelik ( Bu, o dönemde herkese, hatta kölelerin kendilerine bile doğal gelen bir durumdu) Aristoteles bile insanların bedel yargılarını; erkek,bayan,köle olarak saptıyordu İÖVyy bitiminde millet daha bilinçli duruma geldi Tanrılar, kurbanlar,kahramanlar,öçler ve heyecan verici mucizevi olayların yerini tiyatro yapıtlarında daha realist durumlar aldı