Merhaba, çocuk ve genç psikiyatrisi alanında çalışan uzman bir hekim olarak, artık her hafta Denge’de bilgi ve birikimlerimi sizlerle paylaşacağım. Nereden başlayayım diye düşünürken, toplumuzun psikiyatriye ve psikiyatrik hastalıklara bakışından, temelden başlayayım istedim.
Çocuklarımızın hepimiz gibi ruhsal sağlıklarının bozulma hakkı vardır…
Aslında hasta olmak, canlı olmanın doğal bir sonucudur. Ne demek bu; hiçbir araba hasta olamaz, o ancak bozulabilir. Bir canlı ancak hasta olma kabiliyetine sahiptir. Bu gerçeği hepimiz biliyor ve midemiz, böbreklerimiz hasta olduğunda çoğunlukla doktorlara başvuruyoruz fakat konu beynimizde olup bitenler, ruhsal yapımız olunca bu gerçeği unutuyoruz maalesef farklı toplumsal önyargılar bu bildiğimiz gerçeğin önüne geçiyor.
Ön yargılar zaman kaybettirir…
İster çocuk, ister yetişkin olsun ‘Bizim zamanımız da psikiyatrist mi vardı canım, benim çocuğumun bir şeyi yok, zamanla geçer’ diye düşünüyoruz. Maalesef genellikle tam tersi oluyor, bekledikçe artıyor sorunlar. Psikiyatrik bozukluklar belirgin bir şekilde aile hayatına, derslere, arkadaş ilişkilerine etki edince ancak çözüm arayışına başlıyoruz. Çoğu zamanda geç kalmış oluyoruz. Tohumları erken çocukluk döneminde atılmış pek çok ruhsal sorun için ancak ergenlikte tedavi şansı bulabiliyor. Geç kalındığında ise hem tedavinin etkinliği düşüyor hem de tedavi süresi çok uzuyor.
Geç kalınırsa temel inançları ve tutumlar etkilenir…
Bir de hiç tedavi şansı bulamamış şansız bireyler var. Bu bireyler de çocukluklarından miras kalan olumsuz davranışları (şiddettir en klasik örneği) çocuklarına, sevdiklerine uyguluyorlar. Bu şekilde nesilden nesile aktarılmış oluyor psikiyatrik sorunlar. Biz biz olalım, ruhsal hastalıkların insan olmanın getirdiği bir sonuç olduğunu bilelim ve erkenden başvuralım. Kalın sağlıcakla…