Arif Nihat Asya Şiirleri
Arif Nihat Asyanın Bilinen Şiirleri
Alparslan
Torunlarım dort yana, kol kol, gitsin;
Malazgird'den İstanbul'a yol gitsin!
Gelip sana carpan gucu, yavaştan
Anlamazsa, haritadan sil, gitsin!
Şehidlerim, Tanrı'ya, al al, gitsin,
Yaralıma su verene bal gitsin!
Taclarını bir şey sanan gururlar
Tahtlı gelip, taclı gelip kul gitsin!
Fakat, harb bu: kalmak da var, olmek de;
Esir olup kalmaktansa ol, gitsin!
Şehidlerim ucmağa, al al, gitsin,
Yaralıma su verene bal gitsin!
Cekilirmiş gibi davran merkezde
İki yandan sağ yurusun, sol gitsin!
Olsa da son saatin son dakkası,
Senden aman dileyeni sal, gitsin!
Şehidlerim, Allah'a, al al, gitsin,
Yaralıma su verene bal gitsin!
Ve gonlunden kopup, bize bir yaprak,
Bir tomurcuk gonderene gul gitsin
Duğunlerde tadı gelsin barışın:
Kızlarıma duvak gitsin, tel gitsin!
Şehidlerim Huzura, al al, gitsin,
Yaralıma su verene bal gitsin!
Anne
İlk kundağın
Ben oldum, yavrum;
İlk oyuncağın
Ben oldum!
Acı nedir
Tatlı nedir bilmezdin
Dilin damağın
Ben oldum!
Elinin ermediği
Dilinin donmediği
Cağlarda, yavrum
Kolun kanadın
Ben oldum
Dilin dudağın
Ben oldum
Belki kıskanırlar diye
Gorduklerini
Sakladım gozlerden
Gulucuklerini
Tulun duvağın
Ben oldum!
Artık isterlerse adımı
Soylemesinler bana
Onun annesidiyorlar
Bu yeter sevgilim, bu yeter bana!
Bir dediğini iki
Etmiyeyim diye oyle cırpındım ki
Ve seni oyle sevdim sana
O kadar ısındım ki
Usanmadım, yorulmadım, cekinmedim
Gun oldu, kırdın
İncinmedim;
İlk oyuncağın,
Ben oldum, yavrum
Son oyuncağın
Ben oldum
Layık değildim
Layık gorduler
Annen oldum yavrum,
Annen oldum!
Bir Bayrak Ruzgar Bekliyor
Şehitler tepesi boş değil,
Biri var bekliyor
Ve bir goğus, nefes almak icin;
Ruzgar bekliyor
Turbesi yakışmış bu kutlu tepeye;
Yattığı toprak belli,
Tuttuğu bayrak belli,
Kim demiş mechul asker diye?
Destanını yapmış, kasideye kanmış
Bir el ki; ahretten uzanmış,
Edeple gelip birer birer opsun diye faniler!
Opelim temizse dudaklarımız,
Fakat basmasın toprağa, temiz değilse ayaklarımız
Ruzgarını kesmesin govdeler
Sesinden yuksek cıkmasın nutuklar, kasideler
Geri gitsin alkışlar, geri,
Geri gitsin ellerin yapma cicekleri!
Ona oğullardan, analardan dilekler yeter,
Yazın sarı, kışın beyaz cicekler yeter!
Soyledi soyleyenler demin,
Gel sungulu yiğit, alkışlasınlar
Şimdi sen soyle soz senin
Şehitler tepesi boş değil,
Toprağını kahramanlar bekliyor!
Ve bir bayrak dalgalanmak icin;
Ruzgar bekliyor!
Destanı oksuz, sukutu derin mechul askerin;
Turbesi yakışmış bu kutlu tepeye
Yattığı toprak belli,
Tuttuğu bayrak belli,
Kim demiş mechul asker diye?
Fetih Marşı
Yelkenler bicilecek, yelkenler dikilecek;
Dağlardan cektiriler, kalyonlar cekilecek;
Kerpetenlerle surun dişleri sokulecek
Yuru, hala ne diye oyunda oynaştasın?
Fatihin İstanbul'u fethettiği yaştasın!
Sen de gecebilirsin yardan, anadan, serden
Senin de destanını okuyalım ezberden
Haberin yok gibidir taşıdığın değerden
Elde sensin, dilde sen, gonuldesin baştasın
Fatihin İstanbulu fethettiği yaştasın!
Yuzune carpmak gerek zamanenin fendini
Goster: Kabaran sular nasıl yıkar bendini ?
Kucuk gorme, hor gorme, delikanlım kendini
Şu kırık abideyi yukseltecek taştasın;
Fatihin İstanbulu fethettiği yaştasın!
Bu kitaplar Fatihtir, Selimdir, Suleymandır
Şu mihrap Sinanuddin, şu minare Sinandır
Haydi artık uyuyan destanını uyandır!
Bilmem, neden gundelik işlerle telaştasın
Kızım, sen de Fatihler doğuracak yaştasın!
Delikanlım, işaret aldığın gun atandan
Yuruyeceksin Millet yuruyecek arkandan !
Sana selam getirdim Ulubatlı Hasandan
Sen ki burclara bayrak olacak kumaştasin;
Fatihin İstanbulu fethettiği yaştasın!
Bırak, bozuk saatler yalan yanlış işlesin!
Celebiler cekilip haremlerde kışlasın!
Yuru aslanım, fetih hazırlığı başlasın
Yuru, hala ne diye kendinle savaştasın ?
Fatihin İstanbulu fethettiği yaştasın!
Arif Nihat Asyanın Bilinen Şiirleri
Alparslan
Torunlarım dort yana, kol kol, gitsin;
Malazgird'den İstanbul'a yol gitsin!
Gelip sana carpan gucu, yavaştan
Anlamazsa, haritadan sil, gitsin!
Şehidlerim, Tanrı'ya, al al, gitsin,
Yaralıma su verene bal gitsin!
Taclarını bir şey sanan gururlar
Tahtlı gelip, taclı gelip kul gitsin!
Fakat, harb bu: kalmak da var, olmek de;
Esir olup kalmaktansa ol, gitsin!
Şehidlerim ucmağa, al al, gitsin,
Yaralıma su verene bal gitsin!
Cekilirmiş gibi davran merkezde
İki yandan sağ yurusun, sol gitsin!
Olsa da son saatin son dakkası,
Senden aman dileyeni sal, gitsin!
Şehidlerim, Allah'a, al al, gitsin,
Yaralıma su verene bal gitsin!
Ve gonlunden kopup, bize bir yaprak,
Bir tomurcuk gonderene gul gitsin
Duğunlerde tadı gelsin barışın:
Kızlarıma duvak gitsin, tel gitsin!
Şehidlerim Huzura, al al, gitsin,
Yaralıma su verene bal gitsin!
Anne
İlk kundağın
Ben oldum, yavrum;
İlk oyuncağın
Ben oldum!
Acı nedir
Tatlı nedir bilmezdin
Dilin damağın
Ben oldum!
Elinin ermediği
Dilinin donmediği
Cağlarda, yavrum
Kolun kanadın
Ben oldum
Dilin dudağın
Ben oldum
Belki kıskanırlar diye
Gorduklerini
Sakladım gozlerden
Gulucuklerini
Tulun duvağın
Ben oldum!
Artık isterlerse adımı
Soylemesinler bana
Onun annesidiyorlar
Bu yeter sevgilim, bu yeter bana!
Bir dediğini iki
Etmiyeyim diye oyle cırpındım ki
Ve seni oyle sevdim sana
O kadar ısındım ki
Usanmadım, yorulmadım, cekinmedim
Gun oldu, kırdın
İncinmedim;
İlk oyuncağın,
Ben oldum, yavrum
Son oyuncağın
Ben oldum
Layık değildim
Layık gorduler
Annen oldum yavrum,
Annen oldum!
Bir Bayrak Ruzgar Bekliyor
Şehitler tepesi boş değil,
Biri var bekliyor
Ve bir goğus, nefes almak icin;
Ruzgar bekliyor
Turbesi yakışmış bu kutlu tepeye;
Yattığı toprak belli,
Tuttuğu bayrak belli,
Kim demiş mechul asker diye?
Destanını yapmış, kasideye kanmış
Bir el ki; ahretten uzanmış,
Edeple gelip birer birer opsun diye faniler!
Opelim temizse dudaklarımız,
Fakat basmasın toprağa, temiz değilse ayaklarımız
Ruzgarını kesmesin govdeler
Sesinden yuksek cıkmasın nutuklar, kasideler
Geri gitsin alkışlar, geri,
Geri gitsin ellerin yapma cicekleri!
Ona oğullardan, analardan dilekler yeter,
Yazın sarı, kışın beyaz cicekler yeter!
Soyledi soyleyenler demin,
Gel sungulu yiğit, alkışlasınlar
Şimdi sen soyle soz senin
Şehitler tepesi boş değil,
Toprağını kahramanlar bekliyor!
Ve bir bayrak dalgalanmak icin;
Ruzgar bekliyor!
Destanı oksuz, sukutu derin mechul askerin;
Turbesi yakışmış bu kutlu tepeye
Yattığı toprak belli,
Tuttuğu bayrak belli,
Kim demiş mechul asker diye?
Fetih Marşı
Yelkenler bicilecek, yelkenler dikilecek;
Dağlardan cektiriler, kalyonlar cekilecek;
Kerpetenlerle surun dişleri sokulecek
Yuru, hala ne diye oyunda oynaştasın?
Fatihin İstanbul'u fethettiği yaştasın!
Sen de gecebilirsin yardan, anadan, serden
Senin de destanını okuyalım ezberden
Haberin yok gibidir taşıdığın değerden
Elde sensin, dilde sen, gonuldesin baştasın
Fatihin İstanbulu fethettiği yaştasın!
Yuzune carpmak gerek zamanenin fendini
Goster: Kabaran sular nasıl yıkar bendini ?
Kucuk gorme, hor gorme, delikanlım kendini
Şu kırık abideyi yukseltecek taştasın;
Fatihin İstanbulu fethettiği yaştasın!
Bu kitaplar Fatihtir, Selimdir, Suleymandır
Şu mihrap Sinanuddin, şu minare Sinandır
Haydi artık uyuyan destanını uyandır!
Bilmem, neden gundelik işlerle telaştasın
Kızım, sen de Fatihler doğuracak yaştasın!
Delikanlım, işaret aldığın gun atandan
Yuruyeceksin Millet yuruyecek arkandan !
Sana selam getirdim Ulubatlı Hasandan
Sen ki burclara bayrak olacak kumaştasin;
Fatihin İstanbulu fethettiği yaştasın!
Bırak, bozuk saatler yalan yanlış işlesin!
Celebiler cekilip haremlerde kışlasın!
Yuru aslanım, fetih hazırlığı başlasın
Yuru, hala ne diye kendinle savaştasın ?
Fatihin İstanbulu fethettiği yaştasın!