nicebayan
FD Üye
- Katılım
- Ara 24, 2016
- Mesajlar
- 94,678
- Etkileşim
- 2
- Puan
- 38
- Yaş
- 36
- Web sitesi
- nicebayan.com
- F-D Coin
- 90
Arif nihat asya'nın kısa hayatı
Arif Nihat Asya (7 Şubat 19045 Ocak 1975)
Milliyetçi şiirleriyle bilinen ve Adana'nın kurtuluş günü olan 5 Ocak günü yazdığı meşhur Sancakşiirinden dolayı Sancak şairiolarak da anılan Türk şairdir
Nihat Asya bir aylıkken babasının ölümü üstüne, akrabalarının himayesinde gelişmek zorunda kaldı
İstanbul Üniversitesi Yüksek Öğretmen Okulu Edebiyat Bölümü ’nü bitirdi Adana, Malatya, Edirne, Tarsus, Ankara ve Kıbrıs'taki liselerde edebiyat öğretmenliği yaptı 1950 yılında Seyhan (Adana), ve 1954 yılında da Eskişehir milletvekili olarak Türkiye Büyük Halk Müziği Meclisi'ne girdi Milletvekilliğinden daha sonra her yerde bir zaman daha öğretmenlik yaptı Ankara Gazi Lisesi'nde edebiyat öğretmeni iken 1962'de emekliye ayrıldı
Yeni İstanbul ve Babıali gazetelerinde yazılar yazdıAruzla başladığı şiirde rubailer ve gazeller yazdıÖzellikle rubailere büyük tartma verdi Rubailerden oluşan 5 bambaşka kitap yazdı sonra heceli ve serbest ölçülü şiirler yazdı
Hoş ve kibar benzetmelerin yanı sıra, belirgin zekâsının, şakacı mizâcının mahsûlü olan nükteleri, hicivleri, kelime oyunları üslûbunu tamamlayan önemli unsurlardır Tarihimizin şanlı sayfalarını şiirleştiren şair, Rubai türünün yeni Türk edebiyatında manâlı şahsiyetlerinden kabul edilir Sancak ve vatan, onun mısralarında en ressam anlatıcısını bulmuştur
Şiir Kitapları: Heykeltraş (1924), Yastığımın Rüyası (1930), Ayetler (1936), Bir Bayrak Rüzgar Bekliyor (1946), Rubaiyyatı Arif (1956), Enikli Kapı (1964), Kubbei Hadrâ (1956), Kökler ve Dallar (1964), Emzikler (1964), Dualar ve Aminler (1967), Aynalarda Kalan (1969), Kanatlar ve Gagalar (1946), Kıbrıs Rubaileri (1964), Avrupa'dan Rubailer (1971), Kova Burcu (1967)
SANCAK
Ey,mavi göklerin beyaz ve kızıl süsü,
Kızkardeşimin gelinliği,şehidimin son örtüsü!
Işık ışık, dalga dalga bayrağım,
Senin destanını okudum, senin destanını yazacağım
Sana benim gözümle bakmayanın
mezarını kazacağım
Seni selamlamadan uçan kuşun
yuvasını bozacağım
Dalgalandığın yerde ne korku, ne üzüntü
Gölgende bana da, bana da yer ver !
Sabahtan olmasın, günler doğmasın ne çıkar
Yurda ay yıldızın ışığı yeter
Savaş bizi karlı dağlara götürdüğü gün
Kızıllığında ısındık,
Dağlardan çöllere düşürdüğü gün
Gölgene sığındık
Ey, şu anda süzgün, rüzgarlarda dalgalan;
Barışın güvercini, savaşın kartalı
Yüksek yerlerde açan çiçeğim;
Senin altında doğdum,
Senin dibinde öleceğim
Tarihim, şerefim, şiirim, her şeyim:
Yer yüzünde yer beğen !
Nereye dikilmek istersen,
Söyle, seni oraya dikeyim !
Arif Nihat Asya
FETİH MARŞI
Yelkenler biçilecek, yelkenler dikilecek;
Dağlardan çektiriler, kalyonlar çekilecek;
Kerpetenlerle surun dişleri sökülecek
Yürü, hala ne diye oyunda oynaştasın?
Fatihin İstanbulu fethettiği yaştasın!
Sen de geçebilirsin yardan, anadan, serden
Senin de destanını okuyalım ezbere
Haberin yok gibidir taşıdığın değerden
Elde sensin, dilde sen, gönüldesin baştasın
Fatihin İstanbulu fethettiği yaştasın!
Yüzüne çarpmak gerek zamanenin fendini
Göster: Kabaran sular nasıl yıkar bendini?
Ufak görme, küçümseme, delikanlım kendini
Şu kırık abideyi yükseltecek taştasın;
Fatihin İstanbulu fethettiği yaştasın!
Bu kitaplar Fatihtir, Selimdir, Süleymandır
Şu mihrap Sinanüddin, şu minare Sinandır
Haydi bundan böyle uyuyan destanını uyandır!
Bilmem, niçin gündelik işlerle telaştasın
Kızım, sen de Fatihler doğuracak yaştasın!
Delikanlım, dikkat çekici aldığın gün atandan
Yürüyeceksin Insanlar yürüyecek arkandan!
Sana selamlama getirdim Ulubatlı Hasandan
Sen ama burçlara sancak olacak kumaştasın;
Fatihin İstanbulu fethettiği yaştasın!
Bırak, bozuk saatler asılsız işlesin!
Çelebiler çekilip haremlerde kışlasın!
Yürü aslanım, fetih hazırlığı başlasın
Yürü, hala ne diye kendinle savaştasın?
Fatihin İstanbulu fethettiği yaştasın!
Arif Nihat Asya *
Arif Nihat Asya (7 Şubat 19045 Ocak 1975)
Milliyetçi şiirleriyle bilinen ve Adana'nın kurtuluş günü olan 5 Ocak günü yazdığı meşhur Sancakşiirinden dolayı Sancak şairiolarak da anılan Türk şairdir
Nihat Asya bir aylıkken babasının ölümü üstüne, akrabalarının himayesinde gelişmek zorunda kaldı
İstanbul Üniversitesi Yüksek Öğretmen Okulu Edebiyat Bölümü ’nü bitirdi Adana, Malatya, Edirne, Tarsus, Ankara ve Kıbrıs'taki liselerde edebiyat öğretmenliği yaptı 1950 yılında Seyhan (Adana), ve 1954 yılında da Eskişehir milletvekili olarak Türkiye Büyük Halk Müziği Meclisi'ne girdi Milletvekilliğinden daha sonra her yerde bir zaman daha öğretmenlik yaptı Ankara Gazi Lisesi'nde edebiyat öğretmeni iken 1962'de emekliye ayrıldı
Yeni İstanbul ve Babıali gazetelerinde yazılar yazdıAruzla başladığı şiirde rubailer ve gazeller yazdıÖzellikle rubailere büyük tartma verdi Rubailerden oluşan 5 bambaşka kitap yazdı sonra heceli ve serbest ölçülü şiirler yazdı
Hoş ve kibar benzetmelerin yanı sıra, belirgin zekâsının, şakacı mizâcının mahsûlü olan nükteleri, hicivleri, kelime oyunları üslûbunu tamamlayan önemli unsurlardır Tarihimizin şanlı sayfalarını şiirleştiren şair, Rubai türünün yeni Türk edebiyatında manâlı şahsiyetlerinden kabul edilir Sancak ve vatan, onun mısralarında en ressam anlatıcısını bulmuştur
Şiir Kitapları: Heykeltraş (1924), Yastığımın Rüyası (1930), Ayetler (1936), Bir Bayrak Rüzgar Bekliyor (1946), Rubaiyyatı Arif (1956), Enikli Kapı (1964), Kubbei Hadrâ (1956), Kökler ve Dallar (1964), Emzikler (1964), Dualar ve Aminler (1967), Aynalarda Kalan (1969), Kanatlar ve Gagalar (1946), Kıbrıs Rubaileri (1964), Avrupa'dan Rubailer (1971), Kova Burcu (1967)
SANCAK
Ey,mavi göklerin beyaz ve kızıl süsü,
Kızkardeşimin gelinliği,şehidimin son örtüsü!
Işık ışık, dalga dalga bayrağım,
Senin destanını okudum, senin destanını yazacağım
Sana benim gözümle bakmayanın
mezarını kazacağım
Seni selamlamadan uçan kuşun
yuvasını bozacağım
Dalgalandığın yerde ne korku, ne üzüntü
Gölgende bana da, bana da yer ver !
Sabahtan olmasın, günler doğmasın ne çıkar
Yurda ay yıldızın ışığı yeter
Savaş bizi karlı dağlara götürdüğü gün
Kızıllığında ısındık,
Dağlardan çöllere düşürdüğü gün
Gölgene sığındık
Ey, şu anda süzgün, rüzgarlarda dalgalan;
Barışın güvercini, savaşın kartalı
Yüksek yerlerde açan çiçeğim;
Senin altında doğdum,
Senin dibinde öleceğim
Tarihim, şerefim, şiirim, her şeyim:
Yer yüzünde yer beğen !
Nereye dikilmek istersen,
Söyle, seni oraya dikeyim !
Arif Nihat Asya
FETİH MARŞI
Yelkenler biçilecek, yelkenler dikilecek;
Dağlardan çektiriler, kalyonlar çekilecek;
Kerpetenlerle surun dişleri sökülecek
Yürü, hala ne diye oyunda oynaştasın?
Fatihin İstanbulu fethettiği yaştasın!
Sen de geçebilirsin yardan, anadan, serden
Senin de destanını okuyalım ezbere
Haberin yok gibidir taşıdığın değerden
Elde sensin, dilde sen, gönüldesin baştasın
Fatihin İstanbulu fethettiği yaştasın!
Yüzüne çarpmak gerek zamanenin fendini
Göster: Kabaran sular nasıl yıkar bendini?
Ufak görme, küçümseme, delikanlım kendini
Şu kırık abideyi yükseltecek taştasın;
Fatihin İstanbulu fethettiği yaştasın!
Bu kitaplar Fatihtir, Selimdir, Süleymandır
Şu mihrap Sinanüddin, şu minare Sinandır
Haydi bundan böyle uyuyan destanını uyandır!
Bilmem, niçin gündelik işlerle telaştasın
Kızım, sen de Fatihler doğuracak yaştasın!
Delikanlım, dikkat çekici aldığın gün atandan
Yürüyeceksin Insanlar yürüyecek arkandan!
Sana selamlama getirdim Ulubatlı Hasandan
Sen ama burçlara sancak olacak kumaştasın;
Fatihin İstanbulu fethettiği yaştasın!
Bırak, bozuk saatler asılsız işlesin!
Çelebiler çekilip haremlerde kışlasın!
Yürü aslanım, fetih hazırlığı başlasın
Yürü, hala ne diye kendinle savaştasın?
Fatihin İstanbulu fethettiği yaştasın!
Arif Nihat Asya *