nicebayan
FD Üye
- Katılım
- Ara 24, 2016
- Mesajlar
- 94,678
- Etkileşim
- 2
- Puan
- 38
- Yaş
- 36
- Web sitesi
- nicebayan.com
- F-D Coin
- 90
Arifler Sultanı Olasın Oğlum masalı
Dondurucu bir kış gecesi Rüzgar evin damını dövüp durmakta…Kah pencereleri zorlamakta, kah iri ağaçların belini bükmekte, kah yürek hoplatarak ıslık çalmakta…Rüzgarın ve boranın çıkardığı ses geceye hakim…
Camları demir bir balyoz gibi döven, kapıları gıcırdatan rüzgarın sesiyle herkes uykunun derin iklimlerinde…Beyazıt ’ın kutsal annesi de derin uykularda…Bir ara uykuyla uyanıklık aralarında yattığı yerden oğluna seslendi:
Tayfun, oğlum! Suuu…Susadım!
Minik Tayfun ansızın yerinden fırladı, buzlarla cepheli su testisini eline aldı…Ve annesinin yatağının başına koştu…
O da ne?
Anne şimdiden kendinden geçtiYeni bir uykunun iklimlerine dalıvermiştiNe aklında su kalmış, ne de oğlu…
Şahane çocuk, annesini uyandırmaya kıyamadı ve buzlu testi elinde beklemeye koyuldu…Ne vakte kadar bilinmez…Şayet saatlerce, belki gece boyu, olur ya daha az bir zaman…Daima o halde kaldı ve gözlerini annesinden bir nefes bile ayırmadı…
Şu Anda uyanır, hemen su isterde veririm düşüncesiyle hep bekledi…Nihayet nice vakit sonra kadın gözlerini açtı ve seslendi:
Su! Hani yavrum su?
Beyazıt, ak çiçekli gül dalı misali suyu uzattı:
İşte tatlı annem!
Ayla bakınız ama, soğuktan Beyazıt ’ın elleri testiye yapışıvermişti
Derin Dondurucu, titretici soğuk gibi, yüreklerinde takat getiremeyeceği bir görünüm…Bu düşünce almaz manzarayı göz ucuyla görebilen anne, gönlünün ta derinlerinden kopup gelen bir sesle içli içli inledi:
Allah ’ım!Ben Tayfun ’dan razıyım, sen de razı ol!
Sonradan nur yumağı çocuğu kendisine içten çekti, alnına bir öpücük kondurup şiddetle kucakladı ve duaların en güzelini yaptı:
Bilginler sultanı olasın oğlum…
Ve o harika çocuk, ileride bilginler sultanı oldu ve ünü her yerde duyuldu…Ve kıyamete değin da şanla şerefle yücelecekNe mutlu ona!… *
Dondurucu bir kış gecesi Rüzgar evin damını dövüp durmakta…Kah pencereleri zorlamakta, kah iri ağaçların belini bükmekte, kah yürek hoplatarak ıslık çalmakta…Rüzgarın ve boranın çıkardığı ses geceye hakim…
Camları demir bir balyoz gibi döven, kapıları gıcırdatan rüzgarın sesiyle herkes uykunun derin iklimlerinde…Beyazıt ’ın kutsal annesi de derin uykularda…Bir ara uykuyla uyanıklık aralarında yattığı yerden oğluna seslendi:
Tayfun, oğlum! Suuu…Susadım!
Minik Tayfun ansızın yerinden fırladı, buzlarla cepheli su testisini eline aldı…Ve annesinin yatağının başına koştu…
O da ne?
Anne şimdiden kendinden geçtiYeni bir uykunun iklimlerine dalıvermiştiNe aklında su kalmış, ne de oğlu…
Şahane çocuk, annesini uyandırmaya kıyamadı ve buzlu testi elinde beklemeye koyuldu…Ne vakte kadar bilinmez…Şayet saatlerce, belki gece boyu, olur ya daha az bir zaman…Daima o halde kaldı ve gözlerini annesinden bir nefes bile ayırmadı…
Şu Anda uyanır, hemen su isterde veririm düşüncesiyle hep bekledi…Nihayet nice vakit sonra kadın gözlerini açtı ve seslendi:
Su! Hani yavrum su?
Beyazıt, ak çiçekli gül dalı misali suyu uzattı:
İşte tatlı annem!
Ayla bakınız ama, soğuktan Beyazıt ’ın elleri testiye yapışıvermişti
Derin Dondurucu, titretici soğuk gibi, yüreklerinde takat getiremeyeceği bir görünüm…Bu düşünce almaz manzarayı göz ucuyla görebilen anne, gönlünün ta derinlerinden kopup gelen bir sesle içli içli inledi:
Allah ’ım!Ben Tayfun ’dan razıyım, sen de razı ol!
Sonradan nur yumağı çocuğu kendisine içten çekti, alnına bir öpücük kondurup şiddetle kucakladı ve duaların en güzelini yaptı:
Bilginler sultanı olasın oğlum…
Ve o harika çocuk, ileride bilginler sultanı oldu ve ünü her yerde duyuldu…Ve kıyamete değin da şanla şerefle yücelecekNe mutlu ona!… *