iltasyazilim
FD Üye
Arkeloji tahlil alanları, arkeoloji bilimi, arkeoloji bilimleri, arkeoloji ne demektir
Arkeolojinin geçmişi ve Kazıbilim tahlil
Arkeoloji bir bilim dalı olarak, XIX yüzyıldan itibaren kendi içinde tarihsel gelişim ve başkalaşım geçirerek, diğer bilim dalları arasındaki yerini almıştır
Eski toplumların bütün hayat tarzları (besin tarzları, ürettikleri ürünler, savaşları) somut kalıntıları, fiziki kalıntılara yan olarak ilişkileri vb arkeolojinin konusunu oluşturur
Bu yüzden arkeolojinin uğraştığı, ele aldığı bütün sorular ve sorunlara “kazıbilimsel metin denilebilir O halde ilk kez kazıbilimsel bir metnin yorumlanmasının ne olup olmadığı ve kazıbilimsel yorumlamanın niteliğini çözümlemek gerekiyor
Arkeologun arkeolojik metinle arasındaki tarihsel uçurumun varlığı, yorumu zaruri bir hale getirir Ama hemencecik belirtmemiz gerekir ama; açıklama yalnızca bitmemiş parçaları bitirmek için yapılan bir kullanım değildir Açıklama; arkeolojik metni anlamlandıran, metnin konuşmasına kulak veren ve ona katılan bir uygulamadır öte taraftan en betimleyici, fonksiyonel talimat bile açıklanmış bir zihinsel işlemden (çeviri, analoji, düzenleme, sınıflama…) geçtiğinden dolayı yorumlamanın zaruri olduğu söylenebilir Yorumlamada bizim “görme ve sezgi biçimimiz, yargılarımız önemli rol oynar Böylelikle yorumlamanın epistemolojik yönüne değinmiş oluruz
Yorumun kendine ait işleyişi ve yasası vardır Bir arkeolojik metne uygulanırken de bunlar işlemeye devam eder Mesela; bir çanakçömlek parçası bulduğumuzda bunun öküzlere takılıp toprağı eşmekte kullanıldığını söyleyemeyiz
Kazıbilimsel yorumlamayı benzer süremli ve art süremli açıklama olarak inceleyebiliriz Benzer süremli tanımlama; içine betimlemeyiaçıklamayı da alarak arkeolojik buluntu öğelerin kendi içinde gelişimsel, değişimsel ve ilişkisel düzeylerini tanımlama uygulamasıdır Art süremli tanımlama ise; arkeolojik bir metnin yöntembilimselkuramsal olarak öteki bilim dallarının yardımıyla yorumlamaya girişme çabasıdır Bugün jeomorfolojiden antropolojiye değin birçok bilim dalları arkeolojiye yardım etmekte Bütün bu bilim dallarının yardımından elde edilmeye çalışılan amaçsa, arkeologun kazıbilimsel bir metni daha sağlam verilerle yorumlamaya girişmesi olabilir
Yoruma bir katkı maddesi sağlayabileceğini düşündüğümüz dilin tanıklığına değinelim: Ferdinand de Saussure, dilin, insanbilime, tarihöncesi bilimine o kadar de aydınlatıcı bilgiler sağladığına inanmaz: “…Dil ortaklığına bakarak kan birliği bulunduğu sonucuna varılabileceği, bir dil ailesinin insanbilimsel bir aileye eşit düştüğünü varsaymak yanlış olur…
Öbür toplumların aynı dili konuştukları, ayrı dillerin aynı toplum içinde konuşulduğu tarihsel bir olgu olarak gözlemlenebilir Ayrıca dilin türsel özelliği olan morfosentaksına bakarak, toplumun nesneleri düzenleyiş biçimini ve sıralayışını öğrenemeyiz Latince, Grekçe gibi belirtilmiş bir söz dizim kuralı olmayan dilleri konuşan toplumların, nesneleri kazara düzenlediğini, nesnelerin gelişimsel ve değişimsel durumlarının bu yönde ilerlediğini söyleyemeyiz Dil söz konusu olduğunda paradoks gibi görünen durumlar ortaya çıkar
Mircea Eliede eski toplumlarda Üretim vasıta ve gereçlerinin kullanımını kısaca nesnelere ilişkin tutumun “mitler yoluyla yani dil bir uçtan bir uca aktarıldığını söyler aynı biçimde Vladimir Propp folklorun gerçeklikten kaynaklandığını ve bir “hakiki olduğunu belirtir Dil belirli bir yoruma ulaştığında nesnelere ilişkin tavır ve davranışın aktarıcısı olur
Sahiden de bugünkü tüketim mantığımızın, nesnelere gösterme açımızı değiştirmediğini söylemek abuk subuk olurdu Tüm bunlardan çıkan netice; arkeolojik bir metnin çok bilinmeyenli denklem gibi olduğu, konuya nasıl bakarsak bakalım bazı öğelerin karanlıkta kaldığını söyleyebiliriz Zaten arkeoloji bu karanlık noktaları aydınlanmak için kazmıyor mu?
Hans George Gadamer ’in hayatı boyunca cevap aradığı “Bir metni anlamak ne demektir? sorusunu, biz “Bir kazıbilimsel metni bilmek ne demektir? biçiminde baştan sorabiliriz Soruya başladığımız yer, arkeolojinin toprağa birincil çapa vurduğu yerle aynıdır
Alıntı
*
Arkeolojinin geçmişi ve Kazıbilim tahlil
Arkeoloji bir bilim dalı olarak, XIX yüzyıldan itibaren kendi içinde tarihsel gelişim ve başkalaşım geçirerek, diğer bilim dalları arasındaki yerini almıştır
Eski toplumların bütün hayat tarzları (besin tarzları, ürettikleri ürünler, savaşları) somut kalıntıları, fiziki kalıntılara yan olarak ilişkileri vb arkeolojinin konusunu oluşturur
Bu yüzden arkeolojinin uğraştığı, ele aldığı bütün sorular ve sorunlara “kazıbilimsel metin denilebilir O halde ilk kez kazıbilimsel bir metnin yorumlanmasının ne olup olmadığı ve kazıbilimsel yorumlamanın niteliğini çözümlemek gerekiyor
Arkeologun arkeolojik metinle arasındaki tarihsel uçurumun varlığı, yorumu zaruri bir hale getirir Ama hemencecik belirtmemiz gerekir ama; açıklama yalnızca bitmemiş parçaları bitirmek için yapılan bir kullanım değildir Açıklama; arkeolojik metni anlamlandıran, metnin konuşmasına kulak veren ve ona katılan bir uygulamadır öte taraftan en betimleyici, fonksiyonel talimat bile açıklanmış bir zihinsel işlemden (çeviri, analoji, düzenleme, sınıflama…) geçtiğinden dolayı yorumlamanın zaruri olduğu söylenebilir Yorumlamada bizim “görme ve sezgi biçimimiz, yargılarımız önemli rol oynar Böylelikle yorumlamanın epistemolojik yönüne değinmiş oluruz
Yorumun kendine ait işleyişi ve yasası vardır Bir arkeolojik metne uygulanırken de bunlar işlemeye devam eder Mesela; bir çanakçömlek parçası bulduğumuzda bunun öküzlere takılıp toprağı eşmekte kullanıldığını söyleyemeyiz
Kazıbilimsel yorumlamayı benzer süremli ve art süremli açıklama olarak inceleyebiliriz Benzer süremli tanımlama; içine betimlemeyiaçıklamayı da alarak arkeolojik buluntu öğelerin kendi içinde gelişimsel, değişimsel ve ilişkisel düzeylerini tanımlama uygulamasıdır Art süremli tanımlama ise; arkeolojik bir metnin yöntembilimselkuramsal olarak öteki bilim dallarının yardımıyla yorumlamaya girişme çabasıdır Bugün jeomorfolojiden antropolojiye değin birçok bilim dalları arkeolojiye yardım etmekte Bütün bu bilim dallarının yardımından elde edilmeye çalışılan amaçsa, arkeologun kazıbilimsel bir metni daha sağlam verilerle yorumlamaya girişmesi olabilir
Yoruma bir katkı maddesi sağlayabileceğini düşündüğümüz dilin tanıklığına değinelim: Ferdinand de Saussure, dilin, insanbilime, tarihöncesi bilimine o kadar de aydınlatıcı bilgiler sağladığına inanmaz: “…Dil ortaklığına bakarak kan birliği bulunduğu sonucuna varılabileceği, bir dil ailesinin insanbilimsel bir aileye eşit düştüğünü varsaymak yanlış olur…
Öbür toplumların aynı dili konuştukları, ayrı dillerin aynı toplum içinde konuşulduğu tarihsel bir olgu olarak gözlemlenebilir Ayrıca dilin türsel özelliği olan morfosentaksına bakarak, toplumun nesneleri düzenleyiş biçimini ve sıralayışını öğrenemeyiz Latince, Grekçe gibi belirtilmiş bir söz dizim kuralı olmayan dilleri konuşan toplumların, nesneleri kazara düzenlediğini, nesnelerin gelişimsel ve değişimsel durumlarının bu yönde ilerlediğini söyleyemeyiz Dil söz konusu olduğunda paradoks gibi görünen durumlar ortaya çıkar
Mircea Eliede eski toplumlarda Üretim vasıta ve gereçlerinin kullanımını kısaca nesnelere ilişkin tutumun “mitler yoluyla yani dil bir uçtan bir uca aktarıldığını söyler aynı biçimde Vladimir Propp folklorun gerçeklikten kaynaklandığını ve bir “hakiki olduğunu belirtir Dil belirli bir yoruma ulaştığında nesnelere ilişkin tavır ve davranışın aktarıcısı olur
Sahiden de bugünkü tüketim mantığımızın, nesnelere gösterme açımızı değiştirmediğini söylemek abuk subuk olurdu Tüm bunlardan çıkan netice; arkeolojik bir metnin çok bilinmeyenli denklem gibi olduğu, konuya nasıl bakarsak bakalım bazı öğelerin karanlıkta kaldığını söyleyebiliriz Zaten arkeoloji bu karanlık noktaları aydınlanmak için kazmıyor mu?
Hans George Gadamer ’in hayatı boyunca cevap aradığı “Bir metni anlamak ne demektir? sorusunu, biz “Bir kazıbilimsel metni bilmek ne demektir? biçiminde baştan sorabiliriz Soruya başladığımız yer, arkeolojinin toprağa birincil çapa vurduğu yerle aynıdır
Alıntı
*