Forumda yenilikler devam etmektedir , çalışmalara devam ettiğimiz kısa süre içerisinde güzel bir görünüme sahip olduk daha iyisi için lütfen çalışmaların bitmesini bekleyiniz. Tıkla ve Git
x

Son konular

Arkeolojide Kullanılan Yaşlandırma Yontemleri Hakkında Bilgi

Arkeolojide Kullanılan Yaşlandırma Yontemleri Hakkında Bilgi
0
150

ahmet0135

FD Üye
Katılım
Nis 13, 2018
Mesajlar
3,754
Etkileşim
88
Puan
48
F-D Coin
0
Arkeolojide Kullanılan Yaşlandırma Yontemleri,
Arkeoloji Yaşlandırma Yontemleri,
Arkeolojide Kullanılan Yaşlandırma Yontemleri Hakkında

Radyoaktif Yontemler
Radyoaktif Olmayan Yontemler

RADYOAKTİF YONTEMLER

A) RADYOAKTİF PARCALANMAYA DAYANAN YONTEMLER

1C14 Yontemi
2Potasyum Argon Yontemi
3Fizyon İzleri Yontemi

B) RADYOAKTİVİTEDEN DOLAYI CIKAN ENERJİNİN BİRİKİMİNE DAYANAN YONTEMLER

1Termoluminesans Yontemi
2Elektron Spin Rezonans Yontemi

RADYOAKTİF OLMAYAN YONTEMLER

A) SUREKLİ DOĞAL VE KİMYASAL DEĞİŞİMLERE DAYANAN YONTEMLER

1Manyetik Alan Değişimi Yontemi
2Resamizasyon Yontemi
3Uranyum Florin Yontemi
4Obsidiyen Hidrasyonu

B) DOĞAL RİTMİK OLAYLARA DAYANAN YONTEMLER

1Dendrokronoloji Yontemi
2Varv Yontemi

RADYOAKTİF YONTEMLER

A) RADYOAKTİF PARCALANMAYA DAYANAN YONTEMLER

C14 YONTEMİ

Bir elementin kimyasal tepki gosteren en kucuk parcasına atom denir Atomda iki kısım bulunur (+) elektrik yuklu cekirdek proton ve (–) elektrik yuklu notron Genel olarak cekirdekte proton ve notron sayıları birbirine eşittir Ancak cekirdek icinde bu sayıların birbirine eşit olmadığı durumlarda vardır Bu ceşit cekirdekli atomlara izotop denilir

İzotoplar o elementin radyoaktif olmasını sağlarlar Radyoaktif elementler belli bir sure gecince parcalanmaya başlayıp değişikliğe uğrarlar Atmosferin ust kısımlarında yoğun bir şekilde kozmik ışınlar bulunmaktadır Bunlar sadece atom cekirdeklerinden oluşan parcacık karakterli ışınlardır Yani kozmik ışınlar yuksek enerji yuklu atom parcacıklarıdır Bu parcacıklar yeryuzune ışık hızında ve ışık demetleri halinde inerler Atmosfere girmeye calışan kozmik ışınlar yarattıkları notronlar aracılığı ile radyo karbonun yerkurede var olmasına neden olmaktadır Boylece oluşan radyo karbon kısa surede oksijen ile birleşip karbondioksit, CO2, gazına donuşur ve tum atmosfere dağılır Buradan da bitki ve hayvanlardan oluşan canlılar evrenine, okyanuslara gecerek oteki karbon izotopları C12 ve C13 ile birlikte tum organik maddelerin yapısında varolmaya ve emilime başlarlar Bir bitkinin olumu ile birlikte bitkinin bunyesinde ozumleme ve varolan radyoaktif C14 izotopları belli bir sure sonra dağılmaya ve radyoaktivitelerini belli oranda yitirmeye başlarlar

Radyoaktivitenin tamamen kaybolması icin gecen sureye yarı omur denilmektedir Bu yontem ile C14 ’te bulunan radyoaktivitenin yarısını ortalama olarak (+) 30 yılda kaybedeceği hesaplanmıştır Bu sayım C14 miktarı tukeninceye kadar devam eder Olu organik maddelerdeki C14 atomunun cozulmesi temeline dayandırılan bu yontemle 3040 bin yıllık bir zaman dilimini yaşlandırmak mumkundur

C14 analizi odun, komur, tahta vb selulozik maddeler, turba artıkları, deniz hayvanlarının iskelet ve kavkıları, kemik parcaları, kumaş artıkları, yapraklar , polenler, ceviz, fındık gibi kabuklu yiyecekler , bunların icleri, tahıllar, karbonhidratlar, butun organik sıvılar, hayvan derisi ve kalkerli toprak gibi maddelerden alınan orneklerle olcebilmektedir Bir maddenin icinde ne kadar cok karbon bulunursa analizi icinde o kadar değer taşımaktadır Bu maddelerden ornekler toplanırken ozellikle nasıl bir cevreden alındığına dikkat edilmelidir Suların karbonatlı, toprakların asitce zengin olduğu yerlerden ornekler alınması doğru değildir Cunku aldığımız orneklerde ki karbon değerlerinin artmasına sebep olup hatalı bir yaş tayini yapmamıza neden olur

POTASYUM ARGON YONTEMİ

Bu yontemle tarihleme işi C14 yontemi ile aynıdır Potasyum Argon yontemi ile tarihlendirme bir volkanik kayacın patlaması sırasında kayacta daha once mevcut gaz halinde bulunan argonun yuksek sıcaklıktan dolayı kayayı terk etmesi esasına dayanmaktadır Daha sonra potasyumun parcalanmasıyla oluşan argon gazı olculerek volkanik oluşumun tarihini saptamak mumkun olmaktadır Bu yontem sayesinde yaşı 100000 yıldan daha fazla olan ornekler tarihlendirilebilmektedir

FİZYON İZLERİ YONTEMİ

Uranyum 238 ’in kendiliğinden fizyona uğraması (ışır sacar durumda olması) sonunda meydana gelen yuksek enerjili parcacıkların kristalimsi yapılarda ve camlarda iz bırakması esasına dayanmaktadır Yaşı en az 20000 yıl olan volkanik oluşumları tarihlendirmede kullanılır Bu yontemi cam, obsidiyen aletler ve seramik eşyaya uygulamak mumkundur

B) RADYOAKTİVİTEDEN DOLAYI CIKAN ENERJİNİN BİRİKİMİNE DAYANAN YONTEMLER
TERMOLUMİNESANS YONTEMİ (TL)

Bu yontem her ne kadar radyoaktif bir yontem değilse de radyoaktif yontemler arasında sayılmasının nedeni radyoaktif parcalanma sonunda cıkan enerjinin minerallerde birikebilme ozelliğindendir İşte minerallerde biriken bu enerji o mineral ısıtıldığında ışık olarak kendini gostermektedirCıkan ışık miktarı maddenin biriktirdiği radyasyon enerjisi miktarına bağlıdır Ne kadar cok enerji birikirse o kadar cok ışık cıkar Hic enerji birikmemiş ise, veya biriken enerji herhangi bir nedenle, orneğin ısınma ile, boşalmış ise, doğal olarak hic ışık gorunmeyecek yani hic TL olmayacaktır Yani TL, maddenin etkileştiği toplam radyasyon miktarı (dozu) sonucunda biriken enerjinin ve bu enerjinin birikmesi icin gecen surenin dolaylı bir olcusudur
Bu yontem keramik, pişmiş tuğla, yanmış cakmaktaşı ,obsidyen, volkanik, kul, meteor, curuf, sarkıt ve dikit gibi kalsit oluşumları ve benzeri inorganik obje ve malzemelerin icin uygun bir yontemdir

ELEKTRON SPIN REZONANS (ESR)

Kristal yapıda biriken enerjinin ortaya cıkarılması esasına dayanan bir başka yontemde Elektron Spin Rezonans yontemidir Radyoaktif parcacıkların taşıdığı enerji kristal yapı icinde ki elektronları bağlı bulundukları yerden koparırlar Koparılan bu elektronların sayısını manyetik alan uygulayarak saptamak mumkundur Uzun zamandır yaş tayininde kullanıla gelen bu gruptaki termoluminesans (TL) yontemiyle aynı prensibi paylaşmasına karşın ESR yonteminin TL yontemine gore bazı ustunlukleri vardır Bunlar şoyle sıralanabilir: Olcum sırasında ESR merkezleri bozulmadığı icin olcu istenilen sayıda aynı ornekle tekrarlanabilir ESR yuzeysel olaylara karşı daha az duyarlı olduğu icin kullanılan maddenin taneciklerinin belirli bir buyuklukte olma şartı yoktur Ornek hazırlama ve oda sıcaklığında olcu alma işlemleri daha kolaydır Tekstil vs gibi organik maddelerin incelenmesinde de bu yontem başarı ile kullanılmaktadır

RADYOAKTİF OLMAYAN YONTEMLER
A) SUREKLİ DOĞAL VE KİMYASAL DEĞİŞİMLERE DAYANAN YONTEMLER


MANYETİK ALAN DEĞİŞİMİ YONTEMİ

Kayac veya kil 700 derecenin ustunde ısıtılıp soğumaya bırakıldığında yerin manyetik alanından dolayı kendi iclerindeki ufak mıknatısların her biri kalıcı bir mıknatıslık kazanır Bu mıknatıslığın yonu cismin soğuması sırasında ki yerin manyetik alanı doğrultusundadır Yerin manyetik alan doğrultusu ise zaman icinde değiştiğinden bu yontemle cisimlerde ki mıknatıs yonu ile yerin mıknatıs yonu arasında ki acıklığın oluşabilmesi icin gerekli olan zaman suresi hesap edilebilir Bu yontemi ancak fırınlanmış veya ceşitli nedenlerle ısıyla karşı karşıya kalmış kayac ve seramiğe uygulamak mumkundur

AMİNO ASİT RESAMİZASYONU

Amino asit resamizasyonu, C14 gibi fosil kemiklere doğrudan uygulanan bir tarihleme metodudur ve paleoantropoji de hominidlerin erken evrim aşamalarında kullanılabilmektedir Bu tarihleme metodunun prensibi; optik etkinliği olan maddelerin, optik etkinliği olmayan maddelere donuşmesidir ve teknik olarak resamizasyon sureci optikaktif maddenin, inaktif madde haline donuşmesine bağımlıdır Tum yaşayan canlıların proteinlerinde (L ) amino asitler vardır ve olumunden uzun bir sure sonra tum ( L ) amino asitler (glycine haric) resamizasyon denilen değişime uğrarlar ve proteinsiz (D)amino asit haline donuşurler ( L ) ile (D) arasında oran zamanla artar İşte fosil kemiklerde bu artışın hesaplanması bize yıl olarak bir kronolojik olcu verebilmektedirBu metodla yaklaşık 100000 yıl eskiye yaşlandırma yapmak mumkun olmakla birlikte; fosil kemiklerdeki amino asitler, ısı, iklim değişmeleri, toprağın PH oranı gibi faktorlerden etkilendiği icin araştırıcılar tarafından, ihtiyatla kullanılması gerektiği onerilmektedir Bu yontem onceden yaşı diğer yontemlerle saptanmış ornekleri doğrulamak sureti ile belli bir kazı yeri icin gorece tarihlendirme yapılmasını gercekleştirir

URANYUM VE FLORİN YONTEMİ

Radyoaktif minerallerin zamanla bozulup yeni elementlere donuşmesi icin gecmesi gereken surenin hesaplanması esasına dayanır 3 milyon yıllık sureyi bu yontemle yaşlandırmak mumkundur Yer altı sularında bulunan uranyum ve florin kemiklerde ve fosforlu mineraller icinde zamanla birikir Bu birikimin hızı kemiğin civarında ki yer altı sularında bulunan uranyum ve florin miktarına bağlıdır Diğer taraftan kemiklerde ki proteinlerin zamanla yok olmasına paralel olarak kemik icinde ki azot miktarında azalma gozlenir İşte bu azalma miktarı cevre sıcaklığına ve nem ’e gore değişmektedir Bulunan ornekler icinde ki florin ve azot miktarları olculerek belirli bir kazıda farklı tabakalarda ki orneklerin gorece yaşlandırılması işine yarar

OBSİDİEN HİDRASYON YONTEMİ

Obsidienden yapılan aletlerde tarihlendirme de kullanılmaktadır Yeni acılmış bir obsidien yuzeyinin su kaparak hidrasyona uğraması ve bu hidrasyonun zamanla obsidien icinde ilerlemesinden yararlanılmaktadır Bu hız cevre sıcaklığına ve obsidienin cinsine bağlıdır Be nedenle belli bir tur obsidien ve belli bir sıcaklık bolgesi icin hidrasyon hızı, yaşı başka tarihlendirme yontemleriyle saptanmış ornekler kullanılarak tayin edilir Ancak bu şekilde mutlak bir tarihlendirme yontemi olarak kullanılabilir Hidrasyonun belli bir zamandan sonra duzgunluğunu kaybetmesi nedeniyle bu yontemle en fazla 60000 yıl geriye gitmek mumkundur

B) DOĞAL RİTMİK OLAYLARA DAYANAN YONTEMLER

DENDROKRONOLOJİ YONTEMİ

Kesik ağac parcalarında ki halkaların belli bir teknikle sayılarak o ağacın yaşının saptanması amacıyla kullanılmaktadır Cağdaş dendrokronoloji yontemiyle en az 2000 ile 3000 yıllık arkeolojik yaşlandırma yapmak mumkundur

Dendrokronoloji ; ağacların buyurken geride bıraktıkları halkaların belirli bir teknikle sayılmasına dayanmaktadır Bu halkalar duzenli mevsim değişmeleri gosteren yani duzenli ilkbahar, yaz, sonbahar, kış mevsimlerini gosteren bir kurak, bir yağışlı iklim değişmelerinin birbirini izlemeleri sonucunda ortaya cıkan kararlı iklim bolgelerinde yaşayan ağaclarda gorulur Kural olarak ağac govdelerinde her yıl bir halka oluşmaktadır Bu yıllık halkalar ağacın yaşlanmış hucre kısmı ile dış kabuk arasında oluşan ve kambilium denilen hucreler tarafından meydana getirilir İlkbahar mevsiminde ağaclara su yuruduğunde halkalar iri ve seyrek, sonbahara donulduğunde ise ağaca eklenen hucreler boyca kucuk ve ceperleri de sıktır Halkaların kalınlığı iklime ve ağacların yaşına gore değişmektedir Acık renkle başlayıp koyu bir bolge ile kesin bir cizgi halinde sonuclanan her bir halka 1 yılı gosterir Doğru bir tarihlendirme icin bu yaşlandırma yontemi tek bir ağac ile yapılmaz aynı bolgeden bir cok ağactan alınan orneklerle yapılmaktadır Bir ağacın kesim yılı biliniyorsa ağacın enine bir kesit alınıp yuzeyi parlatılır Kabuktan merkeze doğru halkalar sayılarak ağacın yaşı ve hangi halkanın hangi yıla ait olduğu tespit edilir

Dikkat edilmesi gereken her ağacın yaşlandırmaya uygun olmadığıdır Ağac iklim etmenlerinden uzak olmalı, buyuduğu yerde yer altı ve yerustu kaynaklardan uzak olmalıdır, govdesinde yara, bere, hastalık, sıyrık, kesik olmamalıdır Hucre yapısı korunmuş olmalı, acıkca belli olan halkalara sahip olmalı, ağactan yararlanmış yerli bir topluluğun bu buluntu yerinde yaşamış olması gerekirlidir Dendrokronoloji hem arkeolojik eserlerin tarihlendirilmesi, hem gecmiş yıllarda ki iklim koşullarının incelenmesi, hem de C14 tarihlendirilmesinin duzeltilmesine olanak vermesi bakımından cok yararlı bir tarihlendirme yontemidir

VARV YONTEMİ

Buzullar cekilirken ya da iklim biraz yumuşamaya başlarken buzullar erimeye başladıklarında cukur alanlarda her yıl duzenli olarak bir miktar kil tortusu oluşmaktadır Genellikle bu killer gol tabanları uzerinde tabakalaşmaya başlarlar her yıl bu tabakalaşma olayları duzenli olarak tekrarlanır ve belli bir kalınlığa ulaşır sonra bu tabakaların icinde biriktirdiği buzul onu barajlarında ki su buharlaşınca yani bu baraj golleri kuruyunca tabanda biriken kil tabakaları acığa cıkar Bu biriken kil tabakaları cok ince bir durum gosterirler her tabakanın kalınlığı birkac mm ile birkac cm arasında değişmektedir İşte bu ince tabakaların sayılması ile belli bir yorede buzulların o yorede cekilme tarihleri ortaya konulmuş olunur Bu yontem ile paleolitiğin sonu ile demir cağının başlangıcına kadar olan 15000 yıllık bir sureyi yaşlandırabiliriz

Alıntı
 
858,543Konular
981,905Mesajlar
32,560Kullanıcılar
emoooSon üye
Üst Alt