Türkiye'nin en güncel forumlardan olan forumdas.com.tr'de forumda aktif ve katkısı olabilecek kişilerden gönüllü katkıda sağlayabilecek kişiler aranmaktadır.
Kuzey Amerika, Rusya ve Avrupa'dan sonra Türkiye’de Yalova’da üretilen bir meyve olan aronia son devirlerde sağladığı yararlar ile gündeme gelmektedir.
Baltimore’da bulunan National Institute on Aging, yüksek antioksidan kapasiteli zerzevat ve meyveler ile bunların diyete müspet tesirlerini incelemiştir. Boston Massachusetts’deki Tufts Üniversitesi Yaşlanmaya Karşı Beslenme Araştırma Merkezi’ndeki araştırmacılar da zerzevat ve meyvelerin antioksidan kapasitelerini ölçüp “ORAC” (Oxygen Radical Absorbance Capacity - Bağımsız Radikalleri Emme Yeteneği) ismini verdikleri bir tablo hazırlamıştır. Bu tabloda, bağımsız radikalleri emme yeteneğine sahip olan ve vücudu yaşlanmaya, kansere, öteki marazlara karşı müdafaa kapasitesi en yüksek olan zerzevat ve meyveler mekan almaktadır. Aronia meyvesi de ORAC kapasitesi yüksek olan besinlerden biridir. İçerdiği proantosiyadinin isimli antioksidan sayesinde halk arasında toksin diye bilinen hür radikallerin vücuttan uzaklaştırılmasında tesirli olabilmektedir. Böylece birtakım kanser çeşitleri, kalp – damar marazları, kronik inflamasyon ve karaciğer rahatsızlıkları üzere durumlarda yararlı sağlayabilir.
Çoka kaçılmadığı sürece meyve olarak yenilmesi yahut sıkılarak suyunun içilmesi zahmet yaratmayacaktır. Yüksek nispette lif (posa) içermesi açısından yararlı olabilir. Öte yandan C ve B kümesi vitaminleri ile kalsiyum, demir, potasyum üzere mineralleri içermektedir. Bu nedenle vaktinde gündemi sıklıkla meşgul eden altın çilek meyvesi örneğindeki üzere, alternatiflerine kıyasla çok da pahalı bir fiyata satılan aronia meyvesini “mucize” üzere yorumlamaya gerek olmadığını düşünüyorum. Şahsen sosyo – ekonomik durumu güzel olan bireylerin alıp tüketmesinde bir eza görmüyorum. Gelgelelim yazılı, görsel ve içtimaî medyada şişirildiği üzere zayıflamaya karşı tesirli olduğuna dair ilmî bir çalışmanın olmadığını da belirtmekte yarar var.
Çok yakın bir tarihte modasının geçeceğine ve sanıldığı üzere bir “mucize” yaratmadığına tanık olacağımızı düşündüğüm ekstrelerinin de kullanılması ismine şu an için olumlu bir tahlil yapmak yanlış olur. Gelgelelim kolay bir yaklaşımla denebilir ki; yağ yakan bir besin yoktur. Zayıflama konusunda spor ve beslenme programının gözden geçirilmesi, yapılan yanlışların düzeltilmesi temel kuraldır. Mucize diye lanse edilen besinlere yahut besin desteklerine asla itibar edilmemelidir. Hele ki tabip ve/veya diyetisyene müracaattan bu tıp eserlerin tasarrufundan mutlaka kaçınılmalıdır.
Zayıflama eserlerin büyük bir çoğunluğunun üzerinde %100 Bitkisel yahut Doğal üzere ibareler bölge almaktadır. Doğal olan her şey zararsızdır görüşü mutlaka kabul edilemez. Bu tıp eserlerin hekim ve/veya diyetisyen tavsiyesi olmadan kullanılması insan sıhhatini tehdit edebilir.
Umumî yaklaşım aronia meyvesi yahut buna emsal beslenme destek eserlerinin metabolizma suratını artırarak, yağ yakımını hızlandırarak, iştahı baskılayarak, termojenik etkiyi artırarak vs kilo vermeye yardımcı olduğu tarafındadır. Gerçek yük kaybı vücuttaki yağ kütlesinin azalması ile mümkündür. Kas ve su kitlesindeki kayıplar hem sıhhat açısından risklidir hem de kalıcı tartı kaybına neden olmamaktadır. Maatteessüf bu cins destek eserlerin içerisinde umumide idrar söktürücü tesirleri olan kimi bitkiler kullanılmakta ve su kaybından öteye gidilememektedir. Velev maatteessüf birçoğunda Sibutramin üzere kimyasal unsurlar eklenerek ve etiketlerinde bile belirtilmeden sonuç alma yoluna gidilmektedir. İşte bu durum bazen ölümlere dahi sebep olmaktadır.
Unutulmamalıdır ki hiçbir beslenme desteği tek başına zayıflatmaz, diyet ve egzersiz ile alınan sonuçları artırıcı tesirler gösterir. Gerçekte bitkisel zayıflama eserleri de aslında birer ilaçtır, asla gelişigüzel kullanılmamalıdır. Tıp eğitimi almamış insanların kişilere sıhhat öğütleri vermesi, hele ki ilaç teklifinde bulunması son kademe yanlıştır. Her mesleğin amatörlüğü olur, ancak hekimliğin olmaz. O nedenle bu çeşit beslenme destek eserlerinin topluluğa hususî olarak düşünülmemesi, ferdi olarak kıymetlendirilmesi gerekir. Ne de olsa bunlar bitkisel kaynaklı, büsbütün doğal, ziyade alınsa da zararı olmaz üzere kelamlara inanılmamalıdır.
Esas tedavinin diyet, fizikî aktivitenin artırılması ve hayat usulü değişikliği olduğu unutulmamalı; ama destek olarak Bakanlık Onaylı ve Literatür Destekli eserlerin hekim ve/veya diyetisyen denetimi altında kullanılabileceği bilinmelidir. Öteki yandan aronia meyvesi ile ilgili olarak şu an için kâfi ilmî dayanak yok. İçeriği hakkında anlatılanlar ve eserin üzerinde belirtilenler dışında kimse net bir malumata sahip değil. O nedenle kilo sorunu olanların böylesi bir takviye konusunda aceleci davranmaması gerekmektedir.
Baltimore’da bulunan National Institute on Aging, yüksek antioksidan kapasiteli zerzevat ve meyveler ile bunların diyete müspet tesirlerini incelemiştir. Boston Massachusetts’deki Tufts Üniversitesi Yaşlanmaya Karşı Beslenme Araştırma Merkezi’ndeki araştırmacılar da zerzevat ve meyvelerin antioksidan kapasitelerini ölçüp “ORAC” (Oxygen Radical Absorbance Capacity - Bağımsız Radikalleri Emme Yeteneği) ismini verdikleri bir tablo hazırlamıştır. Bu tabloda, bağımsız radikalleri emme yeteneğine sahip olan ve vücudu yaşlanmaya, kansere, öteki marazlara karşı müdafaa kapasitesi en yüksek olan zerzevat ve meyveler mekan almaktadır. Aronia meyvesi de ORAC kapasitesi yüksek olan besinlerden biridir. İçerdiği proantosiyadinin isimli antioksidan sayesinde halk arasında toksin diye bilinen hür radikallerin vücuttan uzaklaştırılmasında tesirli olabilmektedir. Böylece birtakım kanser çeşitleri, kalp – damar marazları, kronik inflamasyon ve karaciğer rahatsızlıkları üzere durumlarda yararlı sağlayabilir.
Çoka kaçılmadığı sürece meyve olarak yenilmesi yahut sıkılarak suyunun içilmesi zahmet yaratmayacaktır. Yüksek nispette lif (posa) içermesi açısından yararlı olabilir. Öte yandan C ve B kümesi vitaminleri ile kalsiyum, demir, potasyum üzere mineralleri içermektedir. Bu nedenle vaktinde gündemi sıklıkla meşgul eden altın çilek meyvesi örneğindeki üzere, alternatiflerine kıyasla çok da pahalı bir fiyata satılan aronia meyvesini “mucize” üzere yorumlamaya gerek olmadığını düşünüyorum. Şahsen sosyo – ekonomik durumu güzel olan bireylerin alıp tüketmesinde bir eza görmüyorum. Gelgelelim yazılı, görsel ve içtimaî medyada şişirildiği üzere zayıflamaya karşı tesirli olduğuna dair ilmî bir çalışmanın olmadığını da belirtmekte yarar var.
Çok yakın bir tarihte modasının geçeceğine ve sanıldığı üzere bir “mucize” yaratmadığına tanık olacağımızı düşündüğüm ekstrelerinin de kullanılması ismine şu an için olumlu bir tahlil yapmak yanlış olur. Gelgelelim kolay bir yaklaşımla denebilir ki; yağ yakan bir besin yoktur. Zayıflama konusunda spor ve beslenme programının gözden geçirilmesi, yapılan yanlışların düzeltilmesi temel kuraldır. Mucize diye lanse edilen besinlere yahut besin desteklerine asla itibar edilmemelidir. Hele ki tabip ve/veya diyetisyene müracaattan bu tıp eserlerin tasarrufundan mutlaka kaçınılmalıdır.
Zayıflama eserlerin büyük bir çoğunluğunun üzerinde %100 Bitkisel yahut Doğal üzere ibareler bölge almaktadır. Doğal olan her şey zararsızdır görüşü mutlaka kabul edilemez. Bu tıp eserlerin hekim ve/veya diyetisyen tavsiyesi olmadan kullanılması insan sıhhatini tehdit edebilir.
Umumî yaklaşım aronia meyvesi yahut buna emsal beslenme destek eserlerinin metabolizma suratını artırarak, yağ yakımını hızlandırarak, iştahı baskılayarak, termojenik etkiyi artırarak vs kilo vermeye yardımcı olduğu tarafındadır. Gerçek yük kaybı vücuttaki yağ kütlesinin azalması ile mümkündür. Kas ve su kitlesindeki kayıplar hem sıhhat açısından risklidir hem de kalıcı tartı kaybına neden olmamaktadır. Maatteessüf bu cins destek eserlerin içerisinde umumide idrar söktürücü tesirleri olan kimi bitkiler kullanılmakta ve su kaybından öteye gidilememektedir. Velev maatteessüf birçoğunda Sibutramin üzere kimyasal unsurlar eklenerek ve etiketlerinde bile belirtilmeden sonuç alma yoluna gidilmektedir. İşte bu durum bazen ölümlere dahi sebep olmaktadır.
Unutulmamalıdır ki hiçbir beslenme desteği tek başına zayıflatmaz, diyet ve egzersiz ile alınan sonuçları artırıcı tesirler gösterir. Gerçekte bitkisel zayıflama eserleri de aslında birer ilaçtır, asla gelişigüzel kullanılmamalıdır. Tıp eğitimi almamış insanların kişilere sıhhat öğütleri vermesi, hele ki ilaç teklifinde bulunması son kademe yanlıştır. Her mesleğin amatörlüğü olur, ancak hekimliğin olmaz. O nedenle bu çeşit beslenme destek eserlerinin topluluğa hususî olarak düşünülmemesi, ferdi olarak kıymetlendirilmesi gerekir. Ne de olsa bunlar bitkisel kaynaklı, büsbütün doğal, ziyade alınsa da zararı olmaz üzere kelamlara inanılmamalıdır.
Esas tedavinin diyet, fizikî aktivitenin artırılması ve hayat usulü değişikliği olduğu unutulmamalı; ama destek olarak Bakanlık Onaylı ve Literatür Destekli eserlerin hekim ve/veya diyetisyen denetimi altında kullanılabileceği bilinmelidir. Öteki yandan aronia meyvesi ile ilgili olarak şu an için kâfi ilmî dayanak yok. İçeriği hakkında anlatılanlar ve eserin üzerinde belirtilenler dışında kimse net bir malumata sahip değil. O nedenle kilo sorunu olanların böylesi bir takviye konusunda aceleci davranmaması gerekmektedir.
