nicebayan
FD Üye
- Katılım
- Ara 24, 2016
- Mesajlar
- 94,678
- Etkileşim
- 2
- Puan
- 38
- Yaş
- 36
- Web sitesi
- nicebayan.com
- F-D Coin
- 90
Artan tehlike
Ihtiyar kıta Avrupa`nın, en genç nüfusa sahip olan ülkesi olmakla—haklı olarak—övünürüz Hele AB ülkelerinde yaşayan her 6 kişiden birinin 65 yaşın üzerinde olduğu bilgisi (Vatan, 5 Kasım 2004) göz önüne alındığında, genç nüfusa sahip olmanın gerçekte de `iyi bir sermaye` olduğu ortaya çıkar Ancak bu `iftihar`nin temelleri sağlam mıdır? Nüfusun eksik veya çok, ihtiyar ya da genç olması dek—ola ki de ondan daha önce—eğitimli ve kendi haklarını bilenlerden meydana gelmiş olması da önemli yok midir? Geçen günlerde hatırlatmıştık; çocuklarımızı ufak yaşta teslim ettiğimiz `eğitim sistemi` onlara `yargı`lardan fazla, bir bakıma `adalet ihlalleri`ni öğretiyor (Tarih Vakfı, Milli Eğitim Bakanlığı Talim ve Edep Kurulundan geçerek okullarda ders kitabı olarak okutulan 190 farklı kitabı taramış Ortaya meydana çıkan netice, varsayım edilebileceği gibi epeyce şaşırtıcı Kitapları inceleyen uzmanlar, insan haklarına aykırı 4 bin madde tesbit etmişler Bkz: 28 Ekim 2004 tarihli yazımız) Türkiye`nin `genç nüfus`unun büyük çoğunluğu öğrenci Gençleri bekleyen en büyük somut tuzaklardan biri de uyuşturucu alışkanlığı Alkol ve Madde Bağımlılığı Çare ve Eğitim Merkezi (AMATEM) Şefi Doç Dr Nesrin Dilmaz`ın hatırlattığı rakamlar, `genç nüfus`umuzun büyük bir korkutma ve risk altında olduğunu gösteriyor Bazıları Türkiye`nin AB`ye üye olmasını `korkutma` olarak görüyor, fakat nedense Türkiye`nin yarınlarının itimat edileceği gençleri tehdit eden başlıca tehlikeyi görmüyorlar Gençliğini uyuşturucuya teslim eden bir ülke, `genç nüfus`a sahip olmakla övünebilir mi? Övünse, bu kuru bir övünç kaynağı olmaktan ileri gidebilir mi? AMATEM Şefi Doç Dr Dilbaz, (uyuşturucu vd) madde kullanıcılarının o kadar çoğunun yaşının 1534 arasında değiştiğini hatırlatıp şöyle konuşmuş: `Yapılan araştırmaya kadar lise çağında olan 16 yaş grubundaki öğrencilerin hemen hemen yarısı sigara ve içki kullandıklarını belirtirken, erkeklerin yüzde 6`sı ve kızların yüzde 2`si esrar, tüm öğrencilerin yüzde 4`ü buharlaşan madde, yüzde 3`ü reçetesiz edindikleri bir trankilizan, yüzde 3`ü anabolik steroidler ve yüzde 2`si de ekstazi kullandıklarını açıklama etmişler Sigara ve alkolün ilk kullanımı 1215 yaşları aralarında iken diğer maddelerin ilk kullanımı pek çok öğrenci için daha yakın zamanda, örneğin 16 yaşlarında olmaktadır Yine araştırmaya kadar öğrencilerin büyük bir çoğunluğu kokain, eroin, esrar, ekstazi ya da trankilizanları duyduklarını bildirmişler` (Dünya Cumartesi Pazar eki, 67 Kasım 2004) Kapımızda böyle bir tehlike varken ve bu çocuklar bizim çocuklarımız veya arkadaşlarıysa gözlerimizi kapayabilir miyiz? `Gençtir, ne yapsa yeridir` ya da `Çocuktur, bırak, büyüyünce vazgeçer` diyebilir miyiz? Diyemeyiz, çünkü bu yola girenlerin iradelerine sahip olup `geri dönüşleri` fazla kolay olmamaktadır Doç Dilbaz hatırlatıyor: `Alkol ve madde bağımlılığında yaşam boyu tedavi yoktur ve yaşantının herhangi bir döneminde nüks (alışkanlığa geri dönüştekrar başlama) gürülebilir` Tiryakilik yapan maddelerin basit bulunması, ve—nedense—ucuz olmasının bağımlı olanların sayısını arttırdığına uyarı çeken AMATEM Şefi Dilbaz; mücadelenin başarısının da sivil toplum örgütleri ve devletin işbirliğiyle gerçekleştirilecek olan çalışmalara bağlı olduğunu düşünüyor Birçok zaman; işsizlik ve idareli dertlerin uyuşturucu kullanımını teşvik ettiği söyleniyor Böyle bir tesbit, doğru yönleri olmakla birlikte, yetkisiz bir değer biçme olur Evet, işsizlik ve sefalet zararlı alışkanlıklara başlamak için kuşkusuz bir sebeptir, fakat şüphesiz tek sebep olarak görülmemelidir Tek sebep olarak bunu görüp, ona tarafından `çare` aranırsa doğru neticelere varmak imkansız ışık halkası gelebilir Somut sebep olan işsizlik ve fakirliğin yanında, manevi sebep olan `ruh açlığımanevi olarak eksikliği` de uyuşturucu ve diğer zararlı alışkanlıklara başlatmak için `sebep` olarak görülmeli ve ona kadar `tedavi` arayışına gidilmeli `Genç nüfus`umuzu korkutma eden fiziksel ve manevi hastalıklara karşı daha kurnaz ve dikkatli edinmek durumundayız Abes övünmeler yerine bunun için çalışılsa daha yararlı olmaz mı *
Ihtiyar kıta Avrupa`nın, en genç nüfusa sahip olan ülkesi olmakla—haklı olarak—övünürüz Hele AB ülkelerinde yaşayan her 6 kişiden birinin 65 yaşın üzerinde olduğu bilgisi (Vatan, 5 Kasım 2004) göz önüne alındığında, genç nüfusa sahip olmanın gerçekte de `iyi bir sermaye` olduğu ortaya çıkar Ancak bu `iftihar`nin temelleri sağlam mıdır? Nüfusun eksik veya çok, ihtiyar ya da genç olması dek—ola ki de ondan daha önce—eğitimli ve kendi haklarını bilenlerden meydana gelmiş olması da önemli yok midir? Geçen günlerde hatırlatmıştık; çocuklarımızı ufak yaşta teslim ettiğimiz `eğitim sistemi` onlara `yargı`lardan fazla, bir bakıma `adalet ihlalleri`ni öğretiyor (Tarih Vakfı, Milli Eğitim Bakanlığı Talim ve Edep Kurulundan geçerek okullarda ders kitabı olarak okutulan 190 farklı kitabı taramış Ortaya meydana çıkan netice, varsayım edilebileceği gibi epeyce şaşırtıcı Kitapları inceleyen uzmanlar, insan haklarına aykırı 4 bin madde tesbit etmişler Bkz: 28 Ekim 2004 tarihli yazımız) Türkiye`nin `genç nüfus`unun büyük çoğunluğu öğrenci Gençleri bekleyen en büyük somut tuzaklardan biri de uyuşturucu alışkanlığı Alkol ve Madde Bağımlılığı Çare ve Eğitim Merkezi (AMATEM) Şefi Doç Dr Nesrin Dilmaz`ın hatırlattığı rakamlar, `genç nüfus`umuzun büyük bir korkutma ve risk altında olduğunu gösteriyor Bazıları Türkiye`nin AB`ye üye olmasını `korkutma` olarak görüyor, fakat nedense Türkiye`nin yarınlarının itimat edileceği gençleri tehdit eden başlıca tehlikeyi görmüyorlar Gençliğini uyuşturucuya teslim eden bir ülke, `genç nüfus`a sahip olmakla övünebilir mi? Övünse, bu kuru bir övünç kaynağı olmaktan ileri gidebilir mi? AMATEM Şefi Doç Dr Dilbaz, (uyuşturucu vd) madde kullanıcılarının o kadar çoğunun yaşının 1534 arasında değiştiğini hatırlatıp şöyle konuşmuş: `Yapılan araştırmaya kadar lise çağında olan 16 yaş grubundaki öğrencilerin hemen hemen yarısı sigara ve içki kullandıklarını belirtirken, erkeklerin yüzde 6`sı ve kızların yüzde 2`si esrar, tüm öğrencilerin yüzde 4`ü buharlaşan madde, yüzde 3`ü reçetesiz edindikleri bir trankilizan, yüzde 3`ü anabolik steroidler ve yüzde 2`si de ekstazi kullandıklarını açıklama etmişler Sigara ve alkolün ilk kullanımı 1215 yaşları aralarında iken diğer maddelerin ilk kullanımı pek çok öğrenci için daha yakın zamanda, örneğin 16 yaşlarında olmaktadır Yine araştırmaya kadar öğrencilerin büyük bir çoğunluğu kokain, eroin, esrar, ekstazi ya da trankilizanları duyduklarını bildirmişler` (Dünya Cumartesi Pazar eki, 67 Kasım 2004) Kapımızda böyle bir tehlike varken ve bu çocuklar bizim çocuklarımız veya arkadaşlarıysa gözlerimizi kapayabilir miyiz? `Gençtir, ne yapsa yeridir` ya da `Çocuktur, bırak, büyüyünce vazgeçer` diyebilir miyiz? Diyemeyiz, çünkü bu yola girenlerin iradelerine sahip olup `geri dönüşleri` fazla kolay olmamaktadır Doç Dilbaz hatırlatıyor: `Alkol ve madde bağımlılığında yaşam boyu tedavi yoktur ve yaşantının herhangi bir döneminde nüks (alışkanlığa geri dönüştekrar başlama) gürülebilir` Tiryakilik yapan maddelerin basit bulunması, ve—nedense—ucuz olmasının bağımlı olanların sayısını arttırdığına uyarı çeken AMATEM Şefi Dilbaz; mücadelenin başarısının da sivil toplum örgütleri ve devletin işbirliğiyle gerçekleştirilecek olan çalışmalara bağlı olduğunu düşünüyor Birçok zaman; işsizlik ve idareli dertlerin uyuşturucu kullanımını teşvik ettiği söyleniyor Böyle bir tesbit, doğru yönleri olmakla birlikte, yetkisiz bir değer biçme olur Evet, işsizlik ve sefalet zararlı alışkanlıklara başlamak için kuşkusuz bir sebeptir, fakat şüphesiz tek sebep olarak görülmemelidir Tek sebep olarak bunu görüp, ona tarafından `çare` aranırsa doğru neticelere varmak imkansız ışık halkası gelebilir Somut sebep olan işsizlik ve fakirliğin yanında, manevi sebep olan `ruh açlığımanevi olarak eksikliği` de uyuşturucu ve diğer zararlı alışkanlıklara başlatmak için `sebep` olarak görülmeli ve ona kadar `tedavi` arayışına gidilmeli `Genç nüfus`umuzu korkutma eden fiziksel ve manevi hastalıklara karşı daha kurnaz ve dikkatli edinmek durumundayız Abes övünmeler yerine bunun için çalışılsa daha yararlı olmaz mı *