Schopenhauer Felsefesi
Arthur Schopenhauer Felsefesi nedir
Arthur Schopenhauer Felsefesi hakkında bilgi
Schopenhauer'in eserlerinde, ozellikle de İstenc ve Tasarım Olarak Dunyada ilk goze carpan detay uslUbudur Doneminde etkisi tartışmasız buyuk olan Kant ve Hegel'in uslUblarına oranla cok daha yalın, cok da acık ve net bir uslup ile kaleme alınmıştır Schopenhauer'in eser(ler)i Aynı zamanda uslUbuna aşırıya kacacak derecede bir acık sozlulukdamgasını vurmuştur Bu ilk yayımlandıklarında eserlerin fazla ilgi toplamamasının başlıca nedenlerindendir; Schopenhauer fazlasıyla acık sozlu idi, kesinlikle alcak gonullu veya mutevazi değildi, duşunceleri devrim niteliğindeydi, ve zamanın belki de felsefi otoritesi olan Hegel icin hic de hoş lafızlarda bulunmuyordu
Kant'ın gorungusel dunya uzerine algıladıklarımızın dışındaki gercekleri kavrayamadığımızfikrine katılmakla beraber, vucutlarımızın gorungusel dunyanın gercek birer parcası olduğunu ve vucutlarımız yoluyla gorungusel dunyanın gerceklerine yaklaşabileceğimizi duşunuyordu Zaten, vucutlarımıza dair bilgilerimiz algısal olmaktan ote, hislerimizden kaynaklanan, icimizden kendiliğinden gelen bilgilerdir Schopenhauer'e gore icimizdeki gerceklik bilincimiz tarafından bastırılır Fakat, bastırılan bu bilinc dışı gercekler (istenc) ozellikle sanat yoluyla kavramsallaştırılmadan, sozcuklerle kısıtlanmadan, yeterli oranda dışa vurulabilir
Schopenhauer'e gore bilincdışı gercekler, yani istenc, bilincin altında bastırılmış bir şekilde mevcuttur İstem, hayati bir guctur; ayak direyen, zorlayan Her turlu eylemimizin koku bastırılmaya calışılan veya dışa vurulmaya calışılan bir istence dayanır İstenc, butun doğada bulunan, doyumsuz hayati guctur Schopenhauer her turlu duygu durumunu istenc kavramıyla acıklayabiliyordu Acı cekmek, istencin amacına giden yolun engellenmesi iken mutluluk ve sevinc istencin başarıya, yani amacına ulaşmasıdır Bilinc dışılığı, istenci, Schopenhauer'in kendi sozleriyle tanımlarsak: Bilinc dışılık, her şeyin başlangıctaki ve doğal durumudur, dolayısıyla, aynı zamanda bir temeldir, ki ondan belli varlık turlerinde, en yuksek olgunlaşma olarak bilinc doğar Bu yuzden bilinc dışılık daima baskın olmaya devam eder
Acıkca gorulduğu gibi, bugunku duşunce ve bilim dunyasının temelinde yatan bir cok goruşun temellerini atan ilk kişi Schopenhauer'di Ozellikle, Freud'e ve dolayısıyla, psikoanalize olan katkıları kuşkusuz cok buyuktur
Schopenhauer'in ozellikle hayat ve varolmak uzerine duşunceleri genel karamsarlığından cok daha amansız bir karamsarlığa sahiptir Bu yuzdendir belki de, hayat uzerine olan karamsar duşunceleriyle cok unludur Aynı zamanda fazlaca unlu olduğu bir konuda insansevmezliği idi İnsanlara iki ayaklı hayvanlardiye hitap edişinden insansevmezliği fazlasıyla aşikardır Ayrıca, o insansevmezliği ve kişinin kendisini insanlardan izole etmesini, eksiklikten ote bir erdem olarak gormekteydi Zaten Schopenhauer'e gore, erdemli ve olgun bir insan başkalarından hicbir şey istemeyecek kadar tamamdır, kendi kendine yeterdir, bu yuzden de insanlarla birlikte olmaya veya onlarla ceşitli ilişkiler kurmaya gerek gormez
Schopenhauer'in kadın, hayat, olum ve cinsellik uzerine bir cok farklı goruşu vardır Her biri, hem biri onemli ve duşunce seruvenimize damga vurmuş goruşlerdir
Arthur Schopenhauer Felsefesi nedir
Arthur Schopenhauer Felsefesi hakkında bilgi
Schopenhauer'in eserlerinde, ozellikle de İstenc ve Tasarım Olarak Dunyada ilk goze carpan detay uslUbudur Doneminde etkisi tartışmasız buyuk olan Kant ve Hegel'in uslUblarına oranla cok daha yalın, cok da acık ve net bir uslup ile kaleme alınmıştır Schopenhauer'in eser(ler)i Aynı zamanda uslUbuna aşırıya kacacak derecede bir acık sozlulukdamgasını vurmuştur Bu ilk yayımlandıklarında eserlerin fazla ilgi toplamamasının başlıca nedenlerindendir; Schopenhauer fazlasıyla acık sozlu idi, kesinlikle alcak gonullu veya mutevazi değildi, duşunceleri devrim niteliğindeydi, ve zamanın belki de felsefi otoritesi olan Hegel icin hic de hoş lafızlarda bulunmuyordu
Kant'ın gorungusel dunya uzerine algıladıklarımızın dışındaki gercekleri kavrayamadığımızfikrine katılmakla beraber, vucutlarımızın gorungusel dunyanın gercek birer parcası olduğunu ve vucutlarımız yoluyla gorungusel dunyanın gerceklerine yaklaşabileceğimizi duşunuyordu Zaten, vucutlarımıza dair bilgilerimiz algısal olmaktan ote, hislerimizden kaynaklanan, icimizden kendiliğinden gelen bilgilerdir Schopenhauer'e gore icimizdeki gerceklik bilincimiz tarafından bastırılır Fakat, bastırılan bu bilinc dışı gercekler (istenc) ozellikle sanat yoluyla kavramsallaştırılmadan, sozcuklerle kısıtlanmadan, yeterli oranda dışa vurulabilir
Schopenhauer'e gore bilincdışı gercekler, yani istenc, bilincin altında bastırılmış bir şekilde mevcuttur İstem, hayati bir guctur; ayak direyen, zorlayan Her turlu eylemimizin koku bastırılmaya calışılan veya dışa vurulmaya calışılan bir istence dayanır İstenc, butun doğada bulunan, doyumsuz hayati guctur Schopenhauer her turlu duygu durumunu istenc kavramıyla acıklayabiliyordu Acı cekmek, istencin amacına giden yolun engellenmesi iken mutluluk ve sevinc istencin başarıya, yani amacına ulaşmasıdır Bilinc dışılığı, istenci, Schopenhauer'in kendi sozleriyle tanımlarsak: Bilinc dışılık, her şeyin başlangıctaki ve doğal durumudur, dolayısıyla, aynı zamanda bir temeldir, ki ondan belli varlık turlerinde, en yuksek olgunlaşma olarak bilinc doğar Bu yuzden bilinc dışılık daima baskın olmaya devam eder
Acıkca gorulduğu gibi, bugunku duşunce ve bilim dunyasının temelinde yatan bir cok goruşun temellerini atan ilk kişi Schopenhauer'di Ozellikle, Freud'e ve dolayısıyla, psikoanalize olan katkıları kuşkusuz cok buyuktur
Schopenhauer'in ozellikle hayat ve varolmak uzerine duşunceleri genel karamsarlığından cok daha amansız bir karamsarlığa sahiptir Bu yuzdendir belki de, hayat uzerine olan karamsar duşunceleriyle cok unludur Aynı zamanda fazlaca unlu olduğu bir konuda insansevmezliği idi İnsanlara iki ayaklı hayvanlardiye hitap edişinden insansevmezliği fazlasıyla aşikardır Ayrıca, o insansevmezliği ve kişinin kendisini insanlardan izole etmesini, eksiklikten ote bir erdem olarak gormekteydi Zaten Schopenhauer'e gore, erdemli ve olgun bir insan başkalarından hicbir şey istemeyecek kadar tamamdır, kendi kendine yeterdir, bu yuzden de insanlarla birlikte olmaya veya onlarla ceşitli ilişkiler kurmaya gerek gormez
Schopenhauer'in kadın, hayat, olum ve cinsellik uzerine bir cok farklı goruşu vardır Her biri, hem biri onemli ve duşunce seruvenimize damga vurmuş goruşlerdir