Aşı Olmak İstemeyenlere Başhekimden Cevap: Köyünüze Gidin

Marmara Üniversitesi Pendik Eğitim ve Araştırma Hastanesi Başhekimi ve Ağır Bakım Uzmanı Prof. Dr. İsmail Cinel, koronavirüs sürecinde aşılama konusunda vatandaşlara ihtarlarda bulundu. Prof. Dr. Cinel, "Dünyaya paralel olarak biz de şu anda dördüncü pikin içinde yer alıyoruz. Haftalık ortalamalarda sayılarımız her hafta artıyor. Bunun ağır bakımlara yansıması var. Hastaneye yatışlara yansıması var. Bu dördüncü piki en kolay ve en uygun, bizim yaşadığımız ikinci pikle kıyaslayabiliriz.

Zira ikinci pik sırasında geçtiğimiz yıl kasım, aralıkta şimdi aşı yoktu ve aşının olmadığı bir pikle şu anda evvel ocak, şubat, martta bir devir çok ağır bir aşılama oldu. 65 yaş üstü ve tüm sıhhat çalışanlarına. Daha sonra da yavaş yavaş yaş aralığı 18'lere, 16'lara kadar aşağıya hakikat geldi ve ağır bir aşılama oldu mayıs, haziran, temmuz aylarında."

Prof. Dr. Cinel, "Aşısız devirle kıyasladığımız vakit kasım, aralıkta 33 bin olay varken ağır bakımlarda sahiden inanılmaz bir doluluk olmuştu ve 6 bin ağır hastamız vardı." halinde devam etti.


"Organ işlevleri bozulmuş, ağır bakım takımları hastadan hastaya koşturuyorlardı. Artık durum o denli değil. Bakın 25 bin, 26 bin ortalama sayılardan bahsediyoruz. Olağanda aşı olmasaydı 4 binlerde, 4 bin 500’lerde ağır hasta sayımız olacaktı ve ağır bakım dolacaktı, dolmaya başlayacaktı.

Şu an ise ağır bakım ağır hasta sayımız yavaş yavaş artıyor. Ağır bakımlara hastalarımız düşüyor fakat kıyaslanamayacak derecede az. Ne kadar az? Tahminen beşte biri. Yani 800’ler civarı ağır hasta sayımız, 800-900 ortası ağır bakımda yatan hastamız kelam konusu.

Tüm toplumun bağışıklanmasını sağlayamadık ancak aşının nitekim çok yararlı olduğunu, hastalansanız dahi bu hastalığı şayet aşılı iseniz daha hafif geçirdiğiniz, ağır bakımlara düşmediğiniz, düşseniz dahi ağır bakımdan sağ salim kurtulduğunuz hastalık derecesi kelam konusu dördüncü pikte. O yüzden dördüncü pik aşısızların yaygın pandemisi formunda başka piklerden farklı olarak karşımızda şu anda" dedi.

Ağır bakımda yatan hastaların çoğunlukla aşı olmamış ya da bir sonraki aşı tarihini geciktirmiş bireyler olduğunu belirten Prof. Dr. Cinel, "A aşısı, B aşısı, C aşısı hiç fark etmez." diyor.


"Üstten bakmak zorundayız olaya. Aşı bilim demektir. Örnek veriyorum, bir kızamık hastalığının aşıyla kökü kazınmıştır adeta. Birebir formda burada karşımızda bir mikrop, bir virüs var. Yüzde 80'i hafif geçiriyor bu hastalığı. Bir şey olmuyor ancak yüzde beşlik dilim şiddetli geçiriyor, organ işlevleri akciğerlerden başlamak üzere bozuluyor. Bağışıklık sistemleri yerle bir oluyor ve ağır bakımlara düşüyorlar.

Ağır bakımlara düşenlere dördüncü pik sırasında bakıyoruz. Ya hiç aşı olmamışlar yahut iki doz aşı olmuşlar ancak üzerinden vakit çok fazla geçmiş. Başınız ağrıyor, ilaç aldınız. Bir mühlet sonra tekrar ilaç alma ihtiyacınız olabilir. İlacın tesiri geçince tekrar ağrıyor olabilir başınız. Aşıda da bilhassa ülkemizdeki kullanılan meyyit aşı Sinovac aşısı için söylüyorum. Aslında bilimsel mecmualar de koruyuculuğu üç, altı ay ortası olarak açıklandı. Dünya yeni yaşıyor bu pandemiyi ve bilimsel yayınlar her gün üst üste geliyor” diye konuştu.

Prof. Dr. Cinel konuşmasının devamında, "Delta varyantı hakim varyant olmuş durumda şu anda ülkemizde. Hindistan'dan yola çıktı ve tüm dünyada bütün ülkeleri etkiliyor." diyerek ikazda bulunuyor.


"Eylül ayında okullar açılacak ve tatil yörelerinden memleketlerinden beşerler büyük metropollere gelecekler. O yüzden bir hazırlık içerisindeyiz. Bu kısa devirde aşılamayı arttırıp daha hazırlıklı olarak eylül ayına girmek istiyoruz.

Ağır bakımlarda yerimiz şu an için var. Burada bir sorun yok ancak yavaş yavaş doğal olarak olay sayısı ile birlikte artış kelam konusu olacaktır. Bizim burada delta varyantı sonrası yeni varyantların ortaya çıkmasını engelleyebilmek açısından aşıyı kısa müddetlerde daha geniş kitlelere yapma zorunluluğumuz var.

Bu bir insan hakkı, aşı olmamayı tercih edebilirsiniz bu da doğal hakkınız hürmet gösteriyorum. Fakat o vakit topluluklara karışmayacaksınız, köyünüze gidebilirsiniz, orada tavuğunuzdan yumurta alabilirsiniz, domatesinizi yetiştirirsiniz, bir sorun yok.

Lakin metropollerde, büyük kentlerde kapalı alanlara girerken, toplu taşımaya girerken buralarda aşı olanların bir günahı yok. Siz beklemeden, onlara fark etmeden ziyan vermiş olabiliyorsunuz. Aşı bilim demektir. Aşıya koşalım bu kısa müddet içerisinde” dedi.

Koronavirüs sürecinde risk alınmaması gerektiğini belirten Prof. Dr. Cinel, açıklamalarına şu biçimde nokta koydu:


"İkinci pikten sonra, üçüncü piki biz mart, nisan, mayısta gördük. Mart, nisan, mayıs ikinci pike oranla yaş ortalaması daha gençleşmişti. Yetmiş sekizden altmış ikilere düşmüştü, zira altmış beş yaş üstünü biz aşılamayı ocak, şubat, martta başarmıştık. Artık daha farklı bir durum var.

Gençlere yönelmekle birlikte çok fazla sayıda altmış beş yaş üstü popülasyonda iki doz aşısını olmuş ancak üzerinden müddet geçtiği için, devlet üçüncü doz hakkını tanıdığı ve "hatırlatma dozunuzu olun" dediği halde olmayan bir insan popülasyonumuz var. Tahminen yedi sekiz milyon, delta varyantıyla birlikte aşılarının üzerinden de vakit geçtiği için bunların ağır bakıma düştüğünü açık ve net olarak biz gözlemlemekteyiz.

Organ fonksiyonlarınızın az bozulmasını istiyorsanız bağışıklığınızın sağlanmış olması gerekir. Aşı olmayın, hasta olun ve hafif geçirin hastalığı; burada da korunursunuz. Ancak hafif geçireceğinizin garantisi yok ve çok ağır geçirip ağır bakıma düşüp ölme riskiniz yahut yarım insan olarak ağır bakımdan taburcu olma riskiniz var. Bunların hiçbirisine asla değmez” biçiminde konuştu.

Kaynak: Habertürk