Aşk Ve Kader
Aşk sadece tesaduflerle kurulan bir sistemin oluşumu mudur? Siz yolda yururken, yanlışlıkla carpıştığınız kişiyle goz goze geldiğiniz an, aşkın tohumu atılıyorsa; o kişi ile carpışıyor olmanız, sadece tesadufler zincirinin bir halkası mıdır?
Aşkın Kaderle Dansı!
Cok kaderci olmayı, yaşamın umutsuzluğu olarak goruyorum Ancak, bazı durumların onune gecmek mumkun değildir gibi geliyor Bana gore hayat, bir duraktan yola cıkıp, başka bir noktaya ulaşma halidir Bu yolculuğu hangi yolu secerek yapacağınız tamamen size ve tercihlerinize bağlıdır Fakat bu seyahat sırasında mutlaka uğramanız gereken belirli duraklar vardır O duraklara uğramadan gecmeniz mumkun değildir İşte, o arada durmak ve mola vermek zorunda kaldığınız noktaların kadersel yazgılar olduğunu, oraya gitmek icin sectiğiniz yolda yaşadıklarınızın ise, tercihlerinizin sonucu olduğuna inanıyorum Yani hayat, biraz kader ve biraz secimden oluşan, keyifli ve surpriz dolu bir karışımdır
Bu bakış acısıyla değerlendirdiğimde, hayatımızda derin izler bırakan aşkların, o kadersel şemanın icinde durduğuna ve mutlaka uğranması gereken duraklardan biri olduğuna inanıyorum Bazı olaylar inisiyatifimizin dışında gelişiyor
Peki, kaderi değiştirmek mumkun mu? Belki cok farkında olduğunuzda ertelemek mumkun olabilir ama tumuyle yonunu değiştirmenin zor olduğuna inanıyorum Kaderle ilgili ne zaman bir sohbetin ortasına duşsem, aklıma Kızkulesi’nin efsanesi gelir Hikaye şoyledir:
Kızkulesi Adası, Kubadabad Saltanat Kentinin haremliğiymiş Adada cevresi sularla cevrili bir kale ve birbirinden guzel koşklerin ortasında yuksek bir kule varmış Bu kulede cariyeleri ile birlikte Selcuklu Sultanının guzeller guzeli kızı yaşarmış Sultan, duşunde (başka bir rivayete gore falında) kızının yılan sokması sonucu oleceğini gormuş Yaptırdığı kaleye ve icindeki kuleye kızını kapatmış Kuleye yılan girmesin diye beton borularla Anasmaslar’dan adaya su ve sut akıtılmış Boylece yıllar gecmiş ve gunlerden bir gun Sultan ateşlere duşup hastalanmış Ulkenin en unlu hekimleri bir araya gelerek, zar zor hastalığa care bulmuşlar Sultan yeniden sağlığına, mutluluğuna kavuşmuş İyileşmesini kutlamak icin kuleye armağanlar gelmeye başlamış Yaşlı bir koylu kadın da bir sepet uzum getirmiş Ancak uzumlerin icinde bir kucuk yılan varmış Yılan o gece uykuya dalan guzel Prensesi sokup oldurmuş
Bu efsane, kaderin onune gecilemeyeceğini anlatır Ne yaparsanız yapın, başınıza gelecek olan, gelecektir Aşkın da insanın kadersel yazgısında yer aldığına inanırsak, yaşamımıza imza atan, iz bırakan ve bize dersler veren aşkların, onune gecilemez olduğunu varsaymak cok da yanlış olmayacaktır diye duşunuyorum Asıl onemli olan, yaşadığımız o yurek savrulmasından, ne oğrenmemiz gerektiğini bulmak Sadece bir aşk diyerek gecilen, hicbir tecrube edinilmeden atlanılan aşk acıları, aslında kalbimizi ve ruhumuzu biraz rendelemek, eğitmek icin yaşatılmıştır Ustunde durulması gereken bir başka konu ise, deneyimlerinizden doğru dersler cıkararak yola devam etmeyi beceremezsek, bir sonraki daha ağır ve guclu gelecektir, ta ki oğrenene kadar…
Alıntı
Aşk sadece tesaduflerle kurulan bir sistemin oluşumu mudur? Siz yolda yururken, yanlışlıkla carpıştığınız kişiyle goz goze geldiğiniz an, aşkın tohumu atılıyorsa; o kişi ile carpışıyor olmanız, sadece tesadufler zincirinin bir halkası mıdır?
Aşkın Kaderle Dansı!
Cok kaderci olmayı, yaşamın umutsuzluğu olarak goruyorum Ancak, bazı durumların onune gecmek mumkun değildir gibi geliyor Bana gore hayat, bir duraktan yola cıkıp, başka bir noktaya ulaşma halidir Bu yolculuğu hangi yolu secerek yapacağınız tamamen size ve tercihlerinize bağlıdır Fakat bu seyahat sırasında mutlaka uğramanız gereken belirli duraklar vardır O duraklara uğramadan gecmeniz mumkun değildir İşte, o arada durmak ve mola vermek zorunda kaldığınız noktaların kadersel yazgılar olduğunu, oraya gitmek icin sectiğiniz yolda yaşadıklarınızın ise, tercihlerinizin sonucu olduğuna inanıyorum Yani hayat, biraz kader ve biraz secimden oluşan, keyifli ve surpriz dolu bir karışımdır
Bu bakış acısıyla değerlendirdiğimde, hayatımızda derin izler bırakan aşkların, o kadersel şemanın icinde durduğuna ve mutlaka uğranması gereken duraklardan biri olduğuna inanıyorum Bazı olaylar inisiyatifimizin dışında gelişiyor
Peki, kaderi değiştirmek mumkun mu? Belki cok farkında olduğunuzda ertelemek mumkun olabilir ama tumuyle yonunu değiştirmenin zor olduğuna inanıyorum Kaderle ilgili ne zaman bir sohbetin ortasına duşsem, aklıma Kızkulesi’nin efsanesi gelir Hikaye şoyledir:
Kızkulesi Adası, Kubadabad Saltanat Kentinin haremliğiymiş Adada cevresi sularla cevrili bir kale ve birbirinden guzel koşklerin ortasında yuksek bir kule varmış Bu kulede cariyeleri ile birlikte Selcuklu Sultanının guzeller guzeli kızı yaşarmış Sultan, duşunde (başka bir rivayete gore falında) kızının yılan sokması sonucu oleceğini gormuş Yaptırdığı kaleye ve icindeki kuleye kızını kapatmış Kuleye yılan girmesin diye beton borularla Anasmaslar’dan adaya su ve sut akıtılmış Boylece yıllar gecmiş ve gunlerden bir gun Sultan ateşlere duşup hastalanmış Ulkenin en unlu hekimleri bir araya gelerek, zar zor hastalığa care bulmuşlar Sultan yeniden sağlığına, mutluluğuna kavuşmuş İyileşmesini kutlamak icin kuleye armağanlar gelmeye başlamış Yaşlı bir koylu kadın da bir sepet uzum getirmiş Ancak uzumlerin icinde bir kucuk yılan varmış Yılan o gece uykuya dalan guzel Prensesi sokup oldurmuş
Bu efsane, kaderin onune gecilemeyeceğini anlatır Ne yaparsanız yapın, başınıza gelecek olan, gelecektir Aşkın da insanın kadersel yazgısında yer aldığına inanırsak, yaşamımıza imza atan, iz bırakan ve bize dersler veren aşkların, onune gecilemez olduğunu varsaymak cok da yanlış olmayacaktır diye duşunuyorum Asıl onemli olan, yaşadığımız o yurek savrulmasından, ne oğrenmemiz gerektiğini bulmak Sadece bir aşk diyerek gecilen, hicbir tecrube edinilmeden atlanılan aşk acıları, aslında kalbimizi ve ruhumuzu biraz rendelemek, eğitmek icin yaşatılmıştır Ustunde durulması gereken bir başka konu ise, deneyimlerinizden doğru dersler cıkararak yola devam etmeyi beceremezsek, bir sonraki daha ağır ve guclu gelecektir, ta ki oğrenene kadar…
Alıntı