Forumda yenilikler devam etmektedir , çalışmalara devam ettiğimiz kısa süre içerisinde güzel bir görünüme sahip olduk daha iyisi için lütfen çalışmaların bitmesini bekleyiniz. Tıkla ve Git
x

Son konular

Atatürk edebiyatla ilgili özdeyişleri

Atatürk edebiyatla ilgili özdeyişleri

iltasyazilim

FD Üye
Katılım
Ara 25, 2016
Mesajlar
0
Etkileşim
17
Puan
38
Yaş
36
F-D Coin
58
Atatürk ve edebiyat
Atatürkün edebayatla ilgili sözleri
Atatürkün kısa ve öz sözleri edebiyat


Edebiyatın tanımını yapan Atatürk der oysa:
Edebiyat denildiği zaman şu kavranabilir: Söz ve manayı, yani insan dimağında yer eden her türlü bilgileri ve insan karakterinin en büyük duygularını, bunları dinleyenleri ya da okuyanları çok alakalı kılacak surette anlatmak ve kâğıda dökmek sanatıBugün içindir fakat edebiyat, ister nesir halinde olsun, ister nazım biçiminde olsun, tıpatıp resim gibi, heykeltıraşlık gibi, bilhassa musiki gibi, hoş sanatlardan sayıla gelmektedir
Bu tanımdan sonra edebiyatın gaye ve hedefini çizmiş
beşeriyette en müspet ilim ve en ince teknik esaslarına dayanan hayatla ve kanla yüz yüze gelmek kendileri için alında yazılı olan askerlik gibi yüksek bir idealist meslek zeka, kendini içinde bulunduğu topluma anlatabilmek ve bu büyük insanlık ve mertlik yolculuğuna hazırlayabilmek için, uyandırıcı, hedefleyici, yürütücü ve nihayet fedakar ve kahraman yapıcı vasıtayı edebiyatta bulur
Bu cümlede, üzerinde kısaca da olsa durulması gereken bir takım kayda değer konulara yer verilmiştir bir defa Atatürk için, edebiyat, geçirilmesi kuvvet zamanlarda uyandırıcı, hedeflendirici ve yürütücü bir vasıtadır Oysa dikkat olunacak husus, bu vasıtanın yıkıcı değil, fedakar, kahraman ve yapıcı bir vasıf taşımasıdır Sonra Atatürkün ulusal, daha dorusu hamasi bir edebiyat tutku ve anlayışı olduğu ortaya çıkmaktadır
Tekrar bu cümlenin devamında Atatürkün, edebiyatı, cemiyetin hal ve istikbalini koruyan ve defalarca koruyacak olan bir edep ve eğitim arabulucu saydığı da ortaya çıkmaktadır
Şair Halit Fahri Ozansoya 29 Ağustos 1928 akşamı Dolma bahçe Sarayında Türk inkılabı şairinin nasıl olması gerektiğini şu şekilde açıklamıştır
Mutlak dahil olduğun parlak Türk devrinde şair olduğunu kanıt edeceksin Şiirlerin neşelendirici, şatır fakat Türk milletinin sürur, şetaret, etkinlik, his ve hareketlerini terennüm edecektir Buna mevcudiyetini hasredeceksin
ATATÜRKE KADAR EDEBİYAT
Atatürk; hayatı baştan başa edebiyatla yakında ilgilenmiş, edebiyatı toplum faydasına yöneltmek için talimatlar vermiş, okullarda öğretim programlarını bu yönde düzenletmiştir Yazınsal sanatların bir fikrin, bilhassa inkılapların yayılması ve kökleşmesinde en etkin vasıta olduğuna tekrar tekrar inanmıştır
Bir akşam toplantısında (1937), söz edebiyattan açılınca, bu konuda değişik konuşmalar yapılır Edebiyat nedir? Osmanlı devrinde ve cumhuriyet rejiminde edebiyat denilince ne anlaşılıyor?gibi sorular sorulur
Osmanlı devrinde ve bugüne kadar geçen cumhuriyet çağında ve bundan evvelki Türk kültürel çağlarında ve hatta bütün medeni toplumlarda edebiyat denildiği zaman şu anlaşılabilir:
Laf ve anlamı, yani insan aklında yer eden her türlü bilgileri ve insan kudretinin en büyük duygularını, bunları dinleyenleri veya okuyanları fazla alakalı kılacak surette söylemek ve kâğıda dökmek sanatı
Bu itibarla, edebiyatın, her insan ve cemiyeti, bu cemiyetin hal ve geleceğini koruyan ve koruyacak olan her kuruluş için esaslı eğitim araçlarından biri olduğu zahmetsizce anlaşılabilir
Bunun içindir oysa Türkiye Cumhuriyeti Milli Eğitim Bakanlığı, edebiyat öğretiminde şu noktalar bilhassa tartma ve kıymet vermelidir:
A) Türk çocuğunun kafasını, yaratılıştaki uyarı ve itinaya tarafindan ilerletmek Bu, cumhuriyetin sağlık düzeniyle ilgilenen bakanlığa da düşen bir görevdir
B) Hoş muhafaza edilen, Kalp kafa ve zekalarını açmak, yaymak, genişletmek Bu özellikle, Milli Eğitim Bakanlığının görevidir Bununla Birlikte, Türk çocuklarının kafalarına müspet ilim ve fiziksel teknik mefhumlarını, yalnız nazari olarak değil bununla birlikte pratik vasıtalarla da geliştirmek
C) Bir taraftan da Türk kafalarındaki kabiliyetleri, Türk karakterindeki sağlamlıkları, Türk duygularındaki zirve ve genişlikleri, kendileri hiç zorlanmadan, doğal bir halde ve olduğu gibi ifadeye onları alıştırmak
Bunlar yapılınca sonuç şu olacaktır: Türk çocuğu konuşurken, onun ifade ve anlatış tarzı; Türk çocuğu yazarken, onun açıklama üslubu kendisini dinleyenleri, onun yürüdüğü yola gösterebilecek kabiliyeti bir uçtan bir uca; Türk çocuğu kendisini dinleyen ya da yazısını okuyanları peşine takarak yüksek Türk ülküsüne iletebilecek, ulaştırabilecektir *
 
858,515Konular
981,022Mesajlar
30,825Kullanıcılar
egmnk55Son üye
Üst Alt