iltasyazilim
FD Üye
Atatürk İnkılaplarından önceki yaşam nasıldı?
İnkilapları niçin yapılmıştır?
Atatürk inkilapları öncesinde ülkenin durumu hakkında bilgiler
Mustafa Kemal Atatürk ’ün inkilapları yapmasının nedenleri; Türk Milletinin son asırlarda geri kalmasına sebep olan tüm kurumları kaldırarak yerine milletin karakterine, şartlara ve çağın gereklerine yerinde ve ilerlemeyi sağlayacak yeni kurumlar ayarlamak ve Türkiye'yi çağdaş medeniyetler seviyesine çıkartmaktır
Osmanlı Devleti'nin içte ve dışta saygınlığını yitirmiş, vatandaşın sorunlarını çözmekten uzakta ışık halkası gelmiş, ekonomisi bozulmuştu Büyük devletler, Osmanlı Devleti'ne verdikleri borçların karşılığı olarak, üretilen malların çoğuna el koymaktaydılar
Birbiri ardı sıra yapılan savaşlar ve ayaklanmalar halkı bezdirmiş, toplum düzeni bozulmuştur Vergiler adaletsizdi Kanun karşısında kimseye eşit davranılmıyor ve halk müziği gitgide daha da fakirleşiyordu
Osmanlı Devleti Birinci Dünya Savaşından da yenik çıkınca, ülke öteki devletlerce işgale uğradı Bundan Böyle Osmanlı Devleti, doğrusu çökmüş, sadece ismen varlığını devam ettirmekteydi Padişah kendi canının ve tahtının kaygısına düşmüş, işgal devletleri ile işbirliği içerisindeydi Vatanın ve milletin kurtarılması gerekiyordu Bu da fakat yeni bir devlet ve rejimi kurarak yapılabilirdi
Atatürk ve arkadaşları Türk milletini bu durumdan kurtarmak için Kurtuluş Savaşını başlatmış, Samsun'a çıkışından sonra Erzurum ve Sivas Kongrelerini yaparak Anadolu'nun dört bir yanından gelen temsilciler ile birlikte vatanı kurtarmak için çalışmaya başlamışlardır Sonunda 23 Nisan 1920'de Ankara'da TBMM gevşemiş ve yeni bir Türk Devleti, Türkiye Cumhuriyeti resmileşmiş oldu Bu yeni devlet içte padişah hükümetine, dışta işgalci düşmanlara karşı büyük bir çaba başlattı Vatan toprakları düşmandan temizlendi Sonradan da padişahlık yönetimi kaldırıldı Yerine, akla yatkın, realist, ilerici bir yönetim kuruldu Atatürk'ün yaptığı devrimlerle bugünkü modern Türk toplum düzeni oluşmuş olduÇağdaş devlet düzeninde esas alınan esaslar çağın ilerleyen devletlerindeki ilerlemeyi karşılayan sistemleri bir devrimle uygulayarak çağdaş medenilik seviyesinin üzerine çıkmaktırBaşarılı olmasının esas sebebi de daha öneki çabalar gibi taklit ve özenti olması değil ilerleyen ve çağın ilerisindeki devletlerin nasıl ve ne şekilde ilerlediğini temelde felsefik olarak inceleyen ve bunu taklit aracılığıyla yok temelini kurarak hafıza sistemi içine yerleştirerek akılcılığın öncülüğünde uygulamasıdır
Cumhuriyet in ilanını izleyen yıllarda, sosyal, idareli ve kültürel alanda medeni ülkeler arasındaki yerini alması için, Türk Milletinin çabuk bir değişime ihtiyacı vardı Milletin geçireceği bu başkalaşım süreci her alanda kendini göstermeliydi
Osmanlı İmparatorluğu döneminden Cumhuriyet in birincil yıllarına değin, Türk Milletinin giyim ve başlık tarzları emin bir ahenk göstermiyordu Mustafa Kemal bu karmaşıklığı ortadan kaldırmak ve medeni ölçüler içinde bir giyim şekli tahsis etmek için çalışmalara başladı
Mustafa Kemal bu konuda fazla kararlıydı Atatürk 25 Ağustos 1925 teki Kastamonu ziyaretinde şapka giymiş, uygar kılık kıyafette de kanımca öncülük yapmıştır
Osmanlı İmparatorluğu döneminde, tekke ve zaviyeler muhakkak bir zaman için görevlerini yerine getirmiş olsalar da, çöküş yıllarında, Türk Milletinin sosyal ve kültürel alandaki gelişim ihtiyaçlarına yanıt veremez ve dünyadaki gelişmelere but uyduramaz olmuşlardır Keza bazı tekkelerin siyasetle yakından ilgilenmesi, bağnaz ve tutucu bir yapı sergilemeleri ve bütün bunları, hiç ilgisi olmadığı halde İslam dini adına yapıyor olmaları; Türk Milletinin gelişmesini ve İslam dininin anlaşılmasını engelliyordu
Mustafa Kemal Atatürk ün görüşleri çerçevesinde, tekke ve zaviyelerin kapatılmasına karar verilir 2 Eylül 1925 tarihinde hükümet kararnamesi çıkartılır ve 12 Aralık 1925 tarihinde de kanun yürürlüğe girer
Osmanlı Mebusan Meclisinde, saat ve zaman konusunda ortaya çıkan karışıklıklardan nedeniyle, ezani saatin kullanılmaması yönünde çalışmalar yapılmış, ama başarılı olunamamıştı O yıllarda Osmanlı Mebusan Meclisi nin sonuca ulaştıramadığı bu girişimi, TBMM hükümeti sonuçlandırmak istemiştir 1922 yılının Eylül ayında verilen bir teklifle konu gündeme küskün, ama aynı hafıza savunucularının muhalefeti sebebiyle, önerge, oysa 26 Aralık 1925 tarihinde kanunlaşmıştır
Kullanılan takvim konusunda da birtakım karışıklar yaşanıyordu Kullanılan iki ayrı takvime bundan başka dış ilişkilerde kullanılan miladi yıllık eklenince, koşul daha da karmaşık hale geliyordu Bu durumu düzeltmek için aynı gün ve tarihli, 698 sayılı kanunla, 1 Ocak 1926 tarihinden itibaren geçerli edinmek üzere miladi takvimin kullanılması kabul edildi
İmparatorluk döneminde, ülke genelinde uygulanacak belirtilmiş bir hafta tatili günü yoktu Cumhuriyet ’in kurulmasıyla, hafta tatili uygulamasındaki kaos da sona erdirildi; dünya devletleriyle düzen temin etmek için, cumartesi günü öğleden daha sonra açtırmak üzere pazar günü resmi tatil olarak kabul edildi
1931 yılında da ondalık sisteme geçildi; endaze , arşın , okka gibi tartma ve uzunluk ölçüsü birimleri, metre ve kilo gibi tartma ve uzunluk ölçü birimleriyle değiştirildi 1935 yılında çıkarılan bir kanunla da yılbaşı günü tatil olarak kabul edildi
Osmanlı İmparatorluğu ’nda, Batıdaki gibi soyadı kullanılmıyordu, yani Türklerin soylarından gelen bir adları yoktu Sosyal ilişkilerde yalnız isimlerin kullanılması, devlet işlerinde ve sosyal hayatta karışıklıklara yol açıyor, isimlere eklenen lakaplarsa problemi çözmekten uzak kalıyordu Bu karışıklığı düzeltmek için, 21 Haziran 1934 te kabul edilen bir kanunla, adımızla beraber üstelik Türkçe soyadı kullanmak mecburiyeti getirildi Bu kanunla Mustafa Kemal e TBMM tarafından, ATATÜRK soyadı verildi Ayrıca benzer yıl içinde, Osmanlı derslik yapısına ait Hoca , Paşa , Hazret gibi unvanların da kullanılması yasaklanmıştır
Arap harflerinden oluşan alfabe, asırlardır kullanılmasına karşın, öğrenimindeki zorluklar aşılamamıştı ve zamanla ihtiyacı karşılayamaz hale gelmişti II Meşrutiyet döneminde de, bu konuda çareler aranmış ama başarılı olunamamıştı Atatürk, Türk kültürü ve Türkçe etrafındaki birliği bir an önce meydana getirmek için, yeni Türk alfabesi konusundaki çalışmalarını kişisel olarak yönetmiş, yeni harfleri halka öğretme çalışmalarına katılmıştır Nitekim, 1 Kasım 1928 yılında Meclis te kabul edilen kanun teklifiyle, 3 Kasım 1928 den itibaren yeni harfler kullanılmaya başlanmıştır
Türk kadını, yüzyıllardır geri bırakılmış ve sosyal hakları elinden dargın, az daha yok sayılmıştır Uygar ülkeler seviyesine çıkmak isteyen Türkiye Cumhuriyeti, kadınlarına ikinci derslik insan muamelesi yapamazdı Zira kadınlar, Ulusal Mücadele de, ulusal teşkilatlar kurarak incelemeler yapmışlar, cepheye tabanca taşımışlar ve vatanın kurtulması için erkeklerle beraber savaşmışlardır
Uygar hukukun kabulüyle, kadın erkek eşitliği benimsenmiş; evlenme, tarafların isteğine bırakılmış, aradaki delege sistemi kaldırılarak evlendirme memurunun önünde yapılan nikahlar geçerli sayılmış, bu nikahtan daha sonra isteyenin dini düğün yaptırması bağımsızlık bırakılmış; tek eşlilik uygulaması getirilip boşanmalardaki talak usulü kaldırılıp boşama yetkisi geçerli sebepler seslenmek şartıyla mahkemelere bırakılmıştır Keza kadınlar, miras paylaşımında ve şahitlikte de erkeklerle eşdeğer olma hakkına sahip olmuşlardır
Kadınlara, 3 Kasım 1930 tarihinde yapılan belediye seçimlerinde, oy faydalanma hakkı, 8 Ekim 1934 yılında da seçme ve seçilme hakları verilmiş, böylece sosyal hayatta önlerine çıkan engeller kaldırılmıştır
Türkiye toprakları üzerinde yaşamış ahali, çeşitli gruplardan meydana geldiğinden bir ırk birliği sağlanamamıştı Bundan Başka Türkler tarihini bilmiyordu Osmanlı eğitim sisteminde, bu konuda gerekli çalışmalar yapılmamış, Türk tarihi içe doğru incelenmemişti Atatürk bu konuyu şu sözleriyle belirtmiştir:
Biz henüz şimdiye dek hakiki, bilimsel ve müspet anlamıyla ulusal bir görev yaşayamadık Bundan dolayı da milli bir tarihe malik olamadık
Türk tarihinin açılış noktası konusunda, genelde Osmanlı İmparatorluğu nun kuruluş tarihi esas alınıyordu Bu bilgiler de, ekseriyetle tanıdık olmayan tarihçilerin çalışmalarından elde ediliyordu Bu bilgilere kadar de, asırlardır üç kıtaya hükmetmiş olan Türklerin tarihi yoktu
Mustafa Kemal Atatürk, kahraman Türk Milletinin hakiki tarihini öğrenmesine büyük önem vermiş, bu konudaki çalışmaları kişisel olarak başlatmıştır Bu çalışmalarda, önce İslamiyet öncesi Türk tarihine uyarı çekilmiş, 23 Nisan 1930 daki Türk Ocakları Kurultayı nda, bu konuda faaliyet gösterecek bir tarih heyetinin kurulması kararlaştırılmıştır
*
İnkilapları niçin yapılmıştır?
Atatürk inkilapları öncesinde ülkenin durumu hakkında bilgiler
Mustafa Kemal Atatürk ’ün inkilapları yapmasının nedenleri; Türk Milletinin son asırlarda geri kalmasına sebep olan tüm kurumları kaldırarak yerine milletin karakterine, şartlara ve çağın gereklerine yerinde ve ilerlemeyi sağlayacak yeni kurumlar ayarlamak ve Türkiye'yi çağdaş medeniyetler seviyesine çıkartmaktır
Osmanlı Devleti'nin içte ve dışta saygınlığını yitirmiş, vatandaşın sorunlarını çözmekten uzakta ışık halkası gelmiş, ekonomisi bozulmuştu Büyük devletler, Osmanlı Devleti'ne verdikleri borçların karşılığı olarak, üretilen malların çoğuna el koymaktaydılar
Birbiri ardı sıra yapılan savaşlar ve ayaklanmalar halkı bezdirmiş, toplum düzeni bozulmuştur Vergiler adaletsizdi Kanun karşısında kimseye eşit davranılmıyor ve halk müziği gitgide daha da fakirleşiyordu
Osmanlı Devleti Birinci Dünya Savaşından da yenik çıkınca, ülke öteki devletlerce işgale uğradı Bundan Böyle Osmanlı Devleti, doğrusu çökmüş, sadece ismen varlığını devam ettirmekteydi Padişah kendi canının ve tahtının kaygısına düşmüş, işgal devletleri ile işbirliği içerisindeydi Vatanın ve milletin kurtarılması gerekiyordu Bu da fakat yeni bir devlet ve rejimi kurarak yapılabilirdi
Atatürk ve arkadaşları Türk milletini bu durumdan kurtarmak için Kurtuluş Savaşını başlatmış, Samsun'a çıkışından sonra Erzurum ve Sivas Kongrelerini yaparak Anadolu'nun dört bir yanından gelen temsilciler ile birlikte vatanı kurtarmak için çalışmaya başlamışlardır Sonunda 23 Nisan 1920'de Ankara'da TBMM gevşemiş ve yeni bir Türk Devleti, Türkiye Cumhuriyeti resmileşmiş oldu Bu yeni devlet içte padişah hükümetine, dışta işgalci düşmanlara karşı büyük bir çaba başlattı Vatan toprakları düşmandan temizlendi Sonradan da padişahlık yönetimi kaldırıldı Yerine, akla yatkın, realist, ilerici bir yönetim kuruldu Atatürk'ün yaptığı devrimlerle bugünkü modern Türk toplum düzeni oluşmuş olduÇağdaş devlet düzeninde esas alınan esaslar çağın ilerleyen devletlerindeki ilerlemeyi karşılayan sistemleri bir devrimle uygulayarak çağdaş medenilik seviyesinin üzerine çıkmaktırBaşarılı olmasının esas sebebi de daha öneki çabalar gibi taklit ve özenti olması değil ilerleyen ve çağın ilerisindeki devletlerin nasıl ve ne şekilde ilerlediğini temelde felsefik olarak inceleyen ve bunu taklit aracılığıyla yok temelini kurarak hafıza sistemi içine yerleştirerek akılcılığın öncülüğünde uygulamasıdır
Cumhuriyet in ilanını izleyen yıllarda, sosyal, idareli ve kültürel alanda medeni ülkeler arasındaki yerini alması için, Türk Milletinin çabuk bir değişime ihtiyacı vardı Milletin geçireceği bu başkalaşım süreci her alanda kendini göstermeliydi
Osmanlı İmparatorluğu döneminden Cumhuriyet in birincil yıllarına değin, Türk Milletinin giyim ve başlık tarzları emin bir ahenk göstermiyordu Mustafa Kemal bu karmaşıklığı ortadan kaldırmak ve medeni ölçüler içinde bir giyim şekli tahsis etmek için çalışmalara başladı
Mustafa Kemal bu konuda fazla kararlıydı Atatürk 25 Ağustos 1925 teki Kastamonu ziyaretinde şapka giymiş, uygar kılık kıyafette de kanımca öncülük yapmıştır
Osmanlı İmparatorluğu döneminde, tekke ve zaviyeler muhakkak bir zaman için görevlerini yerine getirmiş olsalar da, çöküş yıllarında, Türk Milletinin sosyal ve kültürel alandaki gelişim ihtiyaçlarına yanıt veremez ve dünyadaki gelişmelere but uyduramaz olmuşlardır Keza bazı tekkelerin siyasetle yakından ilgilenmesi, bağnaz ve tutucu bir yapı sergilemeleri ve bütün bunları, hiç ilgisi olmadığı halde İslam dini adına yapıyor olmaları; Türk Milletinin gelişmesini ve İslam dininin anlaşılmasını engelliyordu
Mustafa Kemal Atatürk ün görüşleri çerçevesinde, tekke ve zaviyelerin kapatılmasına karar verilir 2 Eylül 1925 tarihinde hükümet kararnamesi çıkartılır ve 12 Aralık 1925 tarihinde de kanun yürürlüğe girer
Osmanlı Mebusan Meclisinde, saat ve zaman konusunda ortaya çıkan karışıklıklardan nedeniyle, ezani saatin kullanılmaması yönünde çalışmalar yapılmış, ama başarılı olunamamıştı O yıllarda Osmanlı Mebusan Meclisi nin sonuca ulaştıramadığı bu girişimi, TBMM hükümeti sonuçlandırmak istemiştir 1922 yılının Eylül ayında verilen bir teklifle konu gündeme küskün, ama aynı hafıza savunucularının muhalefeti sebebiyle, önerge, oysa 26 Aralık 1925 tarihinde kanunlaşmıştır
Kullanılan takvim konusunda da birtakım karışıklar yaşanıyordu Kullanılan iki ayrı takvime bundan başka dış ilişkilerde kullanılan miladi yıllık eklenince, koşul daha da karmaşık hale geliyordu Bu durumu düzeltmek için aynı gün ve tarihli, 698 sayılı kanunla, 1 Ocak 1926 tarihinden itibaren geçerli edinmek üzere miladi takvimin kullanılması kabul edildi
İmparatorluk döneminde, ülke genelinde uygulanacak belirtilmiş bir hafta tatili günü yoktu Cumhuriyet ’in kurulmasıyla, hafta tatili uygulamasındaki kaos da sona erdirildi; dünya devletleriyle düzen temin etmek için, cumartesi günü öğleden daha sonra açtırmak üzere pazar günü resmi tatil olarak kabul edildi
1931 yılında da ondalık sisteme geçildi; endaze , arşın , okka gibi tartma ve uzunluk ölçüsü birimleri, metre ve kilo gibi tartma ve uzunluk ölçü birimleriyle değiştirildi 1935 yılında çıkarılan bir kanunla da yılbaşı günü tatil olarak kabul edildi
Osmanlı İmparatorluğu ’nda, Batıdaki gibi soyadı kullanılmıyordu, yani Türklerin soylarından gelen bir adları yoktu Sosyal ilişkilerde yalnız isimlerin kullanılması, devlet işlerinde ve sosyal hayatta karışıklıklara yol açıyor, isimlere eklenen lakaplarsa problemi çözmekten uzak kalıyordu Bu karışıklığı düzeltmek için, 21 Haziran 1934 te kabul edilen bir kanunla, adımızla beraber üstelik Türkçe soyadı kullanmak mecburiyeti getirildi Bu kanunla Mustafa Kemal e TBMM tarafından, ATATÜRK soyadı verildi Ayrıca benzer yıl içinde, Osmanlı derslik yapısına ait Hoca , Paşa , Hazret gibi unvanların da kullanılması yasaklanmıştır
Arap harflerinden oluşan alfabe, asırlardır kullanılmasına karşın, öğrenimindeki zorluklar aşılamamıştı ve zamanla ihtiyacı karşılayamaz hale gelmişti II Meşrutiyet döneminde de, bu konuda çareler aranmış ama başarılı olunamamıştı Atatürk, Türk kültürü ve Türkçe etrafındaki birliği bir an önce meydana getirmek için, yeni Türk alfabesi konusundaki çalışmalarını kişisel olarak yönetmiş, yeni harfleri halka öğretme çalışmalarına katılmıştır Nitekim, 1 Kasım 1928 yılında Meclis te kabul edilen kanun teklifiyle, 3 Kasım 1928 den itibaren yeni harfler kullanılmaya başlanmıştır
Türk kadını, yüzyıllardır geri bırakılmış ve sosyal hakları elinden dargın, az daha yok sayılmıştır Uygar ülkeler seviyesine çıkmak isteyen Türkiye Cumhuriyeti, kadınlarına ikinci derslik insan muamelesi yapamazdı Zira kadınlar, Ulusal Mücadele de, ulusal teşkilatlar kurarak incelemeler yapmışlar, cepheye tabanca taşımışlar ve vatanın kurtulması için erkeklerle beraber savaşmışlardır
Uygar hukukun kabulüyle, kadın erkek eşitliği benimsenmiş; evlenme, tarafların isteğine bırakılmış, aradaki delege sistemi kaldırılarak evlendirme memurunun önünde yapılan nikahlar geçerli sayılmış, bu nikahtan daha sonra isteyenin dini düğün yaptırması bağımsızlık bırakılmış; tek eşlilik uygulaması getirilip boşanmalardaki talak usulü kaldırılıp boşama yetkisi geçerli sebepler seslenmek şartıyla mahkemelere bırakılmıştır Keza kadınlar, miras paylaşımında ve şahitlikte de erkeklerle eşdeğer olma hakkına sahip olmuşlardır
Kadınlara, 3 Kasım 1930 tarihinde yapılan belediye seçimlerinde, oy faydalanma hakkı, 8 Ekim 1934 yılında da seçme ve seçilme hakları verilmiş, böylece sosyal hayatta önlerine çıkan engeller kaldırılmıştır
Türkiye toprakları üzerinde yaşamış ahali, çeşitli gruplardan meydana geldiğinden bir ırk birliği sağlanamamıştı Bundan Başka Türkler tarihini bilmiyordu Osmanlı eğitim sisteminde, bu konuda gerekli çalışmalar yapılmamış, Türk tarihi içe doğru incelenmemişti Atatürk bu konuyu şu sözleriyle belirtmiştir:
Biz henüz şimdiye dek hakiki, bilimsel ve müspet anlamıyla ulusal bir görev yaşayamadık Bundan dolayı da milli bir tarihe malik olamadık
Türk tarihinin açılış noktası konusunda, genelde Osmanlı İmparatorluğu nun kuruluş tarihi esas alınıyordu Bu bilgiler de, ekseriyetle tanıdık olmayan tarihçilerin çalışmalarından elde ediliyordu Bu bilgilere kadar de, asırlardır üç kıtaya hükmetmiş olan Türklerin tarihi yoktu
Mustafa Kemal Atatürk, kahraman Türk Milletinin hakiki tarihini öğrenmesine büyük önem vermiş, bu konudaki çalışmaları kişisel olarak başlatmıştır Bu çalışmalarda, önce İslamiyet öncesi Türk tarihine uyarı çekilmiş, 23 Nisan 1930 daki Türk Ocakları Kurultayı nda, bu konuda faaliyet gösterecek bir tarih heyetinin kurulması kararlaştırılmıştır
*