iltasyazilim
FD Üye
Atatürk matematik alanında neler yapmıştır
Atatürk'ün yaşamında (18811938) birincil doğaüstü başarısı, 1893 yılında, çocukluk çağında, orta öğrenimi döneminde matematik dersinde olmuş ve bunun sonucu olarak dersin öğretmeni O'nun namına Kemalismini eklemiştir Atatürk, Selanik Askeri Rüştiyesindegeçen bu olayla ilgili anısını şöyle anlatıyor :
Rüştiyede en fazla matematiğe merak sardım Az zamanda bize bu dersi veren hoca dek şayet de daha fazla veri edindim Derslerin üstündeki sorularla uğraşıyordum, yazılmış sorular düzenliyordum
Matematik öğretmeni de yazılmış olarak yanıt veriyordu Öğretmenimin ismi Mustafa idi, bir gün bana dedi ancak : Oğlum senin de ismin Mustafa benim de Bu, böyle olmayacak, nadiren fark bulunmalı Bundan daha sonra adın Mustafa Kemal olsun O zamandan beri ismim aslında Mustafa Kemal oldu Hoca sert bir adamdı Sınıfta birinci, ikinci tanımıyordu Bir gün bize :Aramızda kendine kimler güveniyor kalksınlar, onları müzakereci (çalıştırıcı) yapacağımdedi Önce duraksadım Ayağa öyleleri kalktı ki ben kalkmamayı tercih ettim Bunlardan birinin çalıştırıcılığı altına girdim, çalışmanın ortasında daha fazla dayanamadım Ayağa kalkarak : Ben bundan daha iyi yaparım dedim, bunun üstüne öğretmen beni çalıştırıcı yaptı Eski çalıştırıcıyı benim müzakerem altına verdi Askeri Rüştiyeyi bitirdiğimde matematik merakım oldukça ilerlemişti Manastır Askeri İdadisinde matematik böylece kolay değildi Bununla uğraşımı sürdürdüm İdadide iken bıkmaksızın çalışıyorduk Sınıfta birinci, ikinci olmak için hepimizde şiddetli bir çaba vardı Sonunda idadiyi bitirdim Harbiye'ye geçtim, burada da matematik merakı sürüyorduMustafa Kemal, Selanik Askeri Rüştiyesindeyken, matematik öğretmeni yüzbaşı Mustafa efendi sınıfa gelmediğinde, onun yerine birçok defa bu dersi vermiştir Atatürk, yaşamının askeri öğrenim sonrası dönemlerini, ulusal ve uluslar arası büyük savaş ve devrim olayları içinde, aklın ve bilimin kılavuzluğunu izleyen Büyük Asker, Ulusal ve Modern Devlet kurucusu, Yirminci Yüzyılın Gerçek Önderiolarak geçirdi O'nun bu dönemlerde, ölümünden yaklaşık birbuçuk sene öncesine değin matematikle ne ölçüde uğraştığını bilmiyoruz Bu konuda, Türk Dil Kurum Başuzmanı ADilaçar'ın 10111971 tarihli bir yazısı çok acayip bilgiler vermektedir Bu yazıdan öğrendiğimize göre, Atatürk ölümünden birbuçuk yıl değin önce, üçüncü Türk Dil Kurultayından (2431 Ağustos 1936) derhal sonradan 19361937 yılı kış aylarında kendi eliyle Geometri adlı bir kitap yazmıştır Atatürk, bunu, bir takım Fransızca geometri kitaplarını okuduktan sonra hazırlamış ve yapıt ilk önce 1937 yılında Geometri öğretenlerle, bu konuda kitap yazacaklara kılavuz olarak Kültür Bakanlığınca yayınlanmıştır
Bu 44 sayfalık yapıttaki ebat, uzay, yüzey, düzey, çap, yarıçap, kesek kesit, yay, çember, teğet, açı, açıortay, içters açı, dışters açı, taban, eğik, kırık, çekül, yatay, dikey, yöndeş, konum, üçgen, dörtgen, beşgen, köşegen, eşkenar, ikizkenar, paralelkenar, yanal, yamuk, artı, eksi, çarp, bölü, eşit, toplam, oran, orantı, türev, alan, varsayı, gibi terimler Atatürk göre türetilmiştirYapıttaki tanımların tümünü Atatürk yazmıştır Her tanımlama, ilgi kavramı tüm öğeleriyle eksiksiz ve açık biçimde anlatmakta, özel ve temelli olarak nitelikleri içermektedir Zorunlu ve yeterli örnekler de verilmiştir Ünlü bilim tarihçisi Ord Prof Dr Açık Fikirli Sayılı, tam bir yetkiyle, bu geometri kitabını, minik lakin anıtsal bir yapıtdiye nitelendirmiştir Atatürk, yaşamının kayda değer bir kesimini tarihin en büyük savaşlarından birinin içinde, milli ve evrensel sorumluluklar yüklenerek geçirdikten yıllardan beri sonra, uyumlu bir mantık ve bilgi disiplini şüphesiz gerektiren matematik alanında, yeni türettiği terimlerle böylesine özlü bir yapıtı yazmakla, dil ve matematikteki üstün yeteneğini kanıtlamıştır Atatürk'ün yaşamında çok bariz bir örneğini izlediğimiz gibi, gerçekten dil ile matematiksel kültür arasında sıkı bağıntı vardır Atatürk'ün dehasında, dil ve matematik gibi aklın öbür disiplinleri birbirini iki taraflı olarak hep olumlu yönde etkilemiş ve geliştirmiştir Atatürk, Fen terimleri o suretle yapılmalı ama anlamları ama istenilen şeyi açıklama edebilsindemiş ve bunu, Osmanlıca çok sayıda terimin yerine öz Türkçe karşılıklarını türetirken üstün bir başarıyla gerçekleştirmiştirAtatürk'ü, Geometriadlı yapıtını yazmaya zorlayan nedenleri, O'nun dil çalışmalarını yakından izlemek olanağını bulabilen tanınmış dil uzmanı A Dilaçar şöyle açıklıyor : Atatürk hep matematikle uğraşırdı Eski geometri terimleri fazla ağdalı idi Gen bile, uzun uzun bu terimleri okuduğum halde, şimdikiler Imışısında güçlüğünü daha iyi anlıyorum Pedagojide bir reel var: Fıkır yolunun açık olması, bir ip ucunun bulunması lazımdır Yoksa bir külçe gibi çöker Müselles kelimesini ele alalım Arapça okullarımızdan kaldırılmıştır Sülüs'ten müştak (türetilmiş) bir kelime olduğunu öğrenin nasıl bilsin ? Arapça soğurucu bir dildir Örneğin müsteşrikşarkkelimesinden gelmiş bir kelimedir Önüne, ortasına, arkasına birtakım heceler eklenmiş Bunun aslını bulmak bir Arapça gramer meselesidir, Okullarımızdan Arapça, Farsça kaldırılmış olduğundan, öğren id müsellesi küde kelime olarak karşı görecektir Direkaklına gelmeyecektir Lakin müselles yerine üçgendersek, hır üç var Gen Atatürk'e göre genişliktenalınmıştır Bir ipucu var Dörtgendörtten gelmiştir Bir anahtar sözcük vardır Eşdeğer, eşit anlamında olan benzeşenderi gelmiştir Fakat müsavi Arapça bir kelimedir Bu sebeple Atatürk'ün prensipleri burada da doğru idi On im için bu en ağdalı olan bu bilim dalını ele aldı ve kitabı misal olarak bıraktıAtatürk'ün matematik terimlerini türetme ve bunları öğretime yerleştirme çalışmaları konusunda Prof Dr Vecibe Latıpoğlu, şu bilgilen veriyor: Atatürk, matematiği iyi bildiği ve sevdiği için, terim devrimine matematikten başlamıştır, denilebilir Çünkü Türk Dili (Belleten)'in Şubat 1937 tarihli yayınından bir ay sonra, Atatürk, ceyb (sinüs) ve tece^b (koşmuş)'m Türkçe karşılıklarının bulunması için 29 Mart 1937 tarihli Kamu Gazetesine ilan verdirerek bir yarışma açtırmıştır Sonunda hazırlanan bütün terimler, Türk Dili (Belleten) dergisinin Ekim 1937 tarihli sayısında yer almıştır Terimler, TürkçeOsmanlıca, OsmanlıcaTürkçe, FransızcaTürkçe olmak üzere sıralanmış ve ön sırayı matematik terimleri almıştırAtatürk terim çalışmalarının ülkedeki etkisini öğrenmek için, 1937 yılı sonbaharında, Sivas'a giderek, eskiden Sivas Kongresini topladığı lise binasında, dokuzuncu sınıfın geometri dersine girmiştir'1' Bu derste eski terimlerle öğrenimin zorluğunu birkez daha saptayan Atatürk, Bu anlaşılmaz terimlerle, öğrencilere data verilemezdiyerek kitabı atmış ve sonra tahta başına geçip diliyerine kenar, müsellesyerine üçgen, müselles mütesaviyül adlayerine eşkenar üçgen, zaviyeyerine açıterimlerini kullanarak meşhur Pısagor teoremini öğrencilere anlatmıştır' Atatürk, bu çözümleme gezisinde yanında yer alan Kültür Bakanı Saffet Arıkan'a bütün okul kitaplarının yeni terimlerle, hemencecik yarılması emrini vermiş ve Türkçeleştirilmiş terimlerle iki ayda hazırlanan kitaplar tüm okullara Kültür Bakanlığınca gönderilmiştir' Atatürk'ün türettiği matematik terimleri ve yaptığı geometri tanımlarının adeta tümü bugüne dek değişmeksizin kullanıla gelmiştir O'nun türettiklerinden sadece birkaç terim daha sonra küçük ölçüde değiştirilmiştir Örneğin Fransızca hypothese'in karşılığı olan Osmanlıcıdakifaraziye'nin yerine Atatürk, Türkçe varsayıterimini türetmiş ve sonradan bu terim tahminbiçimini almıştır Benzer şekilde O'nun tümey açı, bütey açıterimlerinin yerini tümler açı, bütünler açıterimleri almıştır Çok eksik sayıda ve sınırlı olan bu terim değişikliklerini, Atatürk'ün dildeki temel ilkesinin doğruluğunun birer kanıtı saymak gerekir
Prof Dr Afet İnan, Atatürk'ün çalışmalarını yıllarca yakından izleyebilmiş insanlardan biri olarak, O'nun bilime ve matematiğe verdiği önemi şöyle belirtiyor : Atatürk, kendi yetiştiği devrin müspet ilimlerini mesleki uzmanlığı bakımından bellediği vakit, berrak ve müspet bir görüşe sahip olabileceğini ve her hangi bir meseleyi matematiksel bir elbette çözümlemeyi maksat tuttuğunu söylerdiProf Dr A İnan, 2511982 tarihli özel bir yazısında' ', bu konuyla ilgili olarak şöyle diyor :Bilindiği gibi ilim konusu iki büyük bölümde işlenir ve bunlardan faydalanılır : Müspet ilimler, Sosyal ilimler Atatürk gerek öğrencilik devirlerinde gerekse ömrü baştan başa bu her iki ilimden fazla faydalanmıştır Mesela tarih onun için bir geçmişin hikayesi değil, günümüzde bu olanlardan ders almanın önemli olduğuna inanmıştır bir de asıl müspet ilimlerin başında gelen matematik bilgisi Atatürk için başlıca bir konudur Çünkü matematik insan topluluklarına müspet yol belirten re uygulamasında fayda sağlayan müspet bir ılım dalıdır İşte Atatürk bu ilime çok değer verdiği için keza nazarı kısımları çok iyi bellemiş, ayrıca de bunların uygulamasına her bakımdan yük vermiştir Hatta matematik terimlerinin bugün kullandığımı; deyimleri en ince ayrıntısına kadar kendi buluşları ile saptamıştırAtatürk bu konuda konuşurken özellikle söylediklerinden şunları anımsıyorum: Ben öğrenim devrimde matematik konusuna çok yük vermiş olduğudur ve bundan hayatımın değişik safhalarında başarı elde etmek için faydalanmış olduğumu söyleyebilirim Onun için cümbür cemaat matematik bilgisinin çok gerekli olduğuna inanmalıdır Matematiksel kühüre böylesine tartı veren Atatürk'ün bu konudaki çalışmaları, tarihte çok az sayıda örneklerine rastlayabildiğimiz Büyük Eğitimci niteliği de olan devlet adamlarından bin olarak kendisine seçkin bir yer sağutmada faktör olmuştu O'nun olağanüstü başarılı yaşamı, akademisinin girişine Matematik bilmeyen buruya girmesindiye yazan, antik çağın ünlü filazofu Platon (Eflatun) (MÖ 427347)'ün bu dileğinin yararını modern çağda kanıtlamıştır, denilebilir *
Atatürk'ün yaşamında (18811938) birincil doğaüstü başarısı, 1893 yılında, çocukluk çağında, orta öğrenimi döneminde matematik dersinde olmuş ve bunun sonucu olarak dersin öğretmeni O'nun namına Kemalismini eklemiştir Atatürk, Selanik Askeri Rüştiyesindegeçen bu olayla ilgili anısını şöyle anlatıyor :
Rüştiyede en fazla matematiğe merak sardım Az zamanda bize bu dersi veren hoca dek şayet de daha fazla veri edindim Derslerin üstündeki sorularla uğraşıyordum, yazılmış sorular düzenliyordum
Matematik öğretmeni de yazılmış olarak yanıt veriyordu Öğretmenimin ismi Mustafa idi, bir gün bana dedi ancak : Oğlum senin de ismin Mustafa benim de Bu, böyle olmayacak, nadiren fark bulunmalı Bundan daha sonra adın Mustafa Kemal olsun O zamandan beri ismim aslında Mustafa Kemal oldu Hoca sert bir adamdı Sınıfta birinci, ikinci tanımıyordu Bir gün bize :Aramızda kendine kimler güveniyor kalksınlar, onları müzakereci (çalıştırıcı) yapacağımdedi Önce duraksadım Ayağa öyleleri kalktı ki ben kalkmamayı tercih ettim Bunlardan birinin çalıştırıcılığı altına girdim, çalışmanın ortasında daha fazla dayanamadım Ayağa kalkarak : Ben bundan daha iyi yaparım dedim, bunun üstüne öğretmen beni çalıştırıcı yaptı Eski çalıştırıcıyı benim müzakerem altına verdi Askeri Rüştiyeyi bitirdiğimde matematik merakım oldukça ilerlemişti Manastır Askeri İdadisinde matematik böylece kolay değildi Bununla uğraşımı sürdürdüm İdadide iken bıkmaksızın çalışıyorduk Sınıfta birinci, ikinci olmak için hepimizde şiddetli bir çaba vardı Sonunda idadiyi bitirdim Harbiye'ye geçtim, burada da matematik merakı sürüyorduMustafa Kemal, Selanik Askeri Rüştiyesindeyken, matematik öğretmeni yüzbaşı Mustafa efendi sınıfa gelmediğinde, onun yerine birçok defa bu dersi vermiştir Atatürk, yaşamının askeri öğrenim sonrası dönemlerini, ulusal ve uluslar arası büyük savaş ve devrim olayları içinde, aklın ve bilimin kılavuzluğunu izleyen Büyük Asker, Ulusal ve Modern Devlet kurucusu, Yirminci Yüzyılın Gerçek Önderiolarak geçirdi O'nun bu dönemlerde, ölümünden yaklaşık birbuçuk sene öncesine değin matematikle ne ölçüde uğraştığını bilmiyoruz Bu konuda, Türk Dil Kurum Başuzmanı ADilaçar'ın 10111971 tarihli bir yazısı çok acayip bilgiler vermektedir Bu yazıdan öğrendiğimize göre, Atatürk ölümünden birbuçuk yıl değin önce, üçüncü Türk Dil Kurultayından (2431 Ağustos 1936) derhal sonradan 19361937 yılı kış aylarında kendi eliyle Geometri adlı bir kitap yazmıştır Atatürk, bunu, bir takım Fransızca geometri kitaplarını okuduktan sonra hazırlamış ve yapıt ilk önce 1937 yılında Geometri öğretenlerle, bu konuda kitap yazacaklara kılavuz olarak Kültür Bakanlığınca yayınlanmıştır
Bu 44 sayfalık yapıttaki ebat, uzay, yüzey, düzey, çap, yarıçap, kesek kesit, yay, çember, teğet, açı, açıortay, içters açı, dışters açı, taban, eğik, kırık, çekül, yatay, dikey, yöndeş, konum, üçgen, dörtgen, beşgen, köşegen, eşkenar, ikizkenar, paralelkenar, yanal, yamuk, artı, eksi, çarp, bölü, eşit, toplam, oran, orantı, türev, alan, varsayı, gibi terimler Atatürk göre türetilmiştirYapıttaki tanımların tümünü Atatürk yazmıştır Her tanımlama, ilgi kavramı tüm öğeleriyle eksiksiz ve açık biçimde anlatmakta, özel ve temelli olarak nitelikleri içermektedir Zorunlu ve yeterli örnekler de verilmiştir Ünlü bilim tarihçisi Ord Prof Dr Açık Fikirli Sayılı, tam bir yetkiyle, bu geometri kitabını, minik lakin anıtsal bir yapıtdiye nitelendirmiştir Atatürk, yaşamının kayda değer bir kesimini tarihin en büyük savaşlarından birinin içinde, milli ve evrensel sorumluluklar yüklenerek geçirdikten yıllardan beri sonra, uyumlu bir mantık ve bilgi disiplini şüphesiz gerektiren matematik alanında, yeni türettiği terimlerle böylesine özlü bir yapıtı yazmakla, dil ve matematikteki üstün yeteneğini kanıtlamıştır Atatürk'ün yaşamında çok bariz bir örneğini izlediğimiz gibi, gerçekten dil ile matematiksel kültür arasında sıkı bağıntı vardır Atatürk'ün dehasında, dil ve matematik gibi aklın öbür disiplinleri birbirini iki taraflı olarak hep olumlu yönde etkilemiş ve geliştirmiştir Atatürk, Fen terimleri o suretle yapılmalı ama anlamları ama istenilen şeyi açıklama edebilsindemiş ve bunu, Osmanlıca çok sayıda terimin yerine öz Türkçe karşılıklarını türetirken üstün bir başarıyla gerçekleştirmiştirAtatürk'ü, Geometriadlı yapıtını yazmaya zorlayan nedenleri, O'nun dil çalışmalarını yakından izlemek olanağını bulabilen tanınmış dil uzmanı A Dilaçar şöyle açıklıyor : Atatürk hep matematikle uğraşırdı Eski geometri terimleri fazla ağdalı idi Gen bile, uzun uzun bu terimleri okuduğum halde, şimdikiler Imışısında güçlüğünü daha iyi anlıyorum Pedagojide bir reel var: Fıkır yolunun açık olması, bir ip ucunun bulunması lazımdır Yoksa bir külçe gibi çöker Müselles kelimesini ele alalım Arapça okullarımızdan kaldırılmıştır Sülüs'ten müştak (türetilmiş) bir kelime olduğunu öğrenin nasıl bilsin ? Arapça soğurucu bir dildir Örneğin müsteşrikşarkkelimesinden gelmiş bir kelimedir Önüne, ortasına, arkasına birtakım heceler eklenmiş Bunun aslını bulmak bir Arapça gramer meselesidir, Okullarımızdan Arapça, Farsça kaldırılmış olduğundan, öğren id müsellesi küde kelime olarak karşı görecektir Direkaklına gelmeyecektir Lakin müselles yerine üçgendersek, hır üç var Gen Atatürk'e göre genişliktenalınmıştır Bir ipucu var Dörtgendörtten gelmiştir Bir anahtar sözcük vardır Eşdeğer, eşit anlamında olan benzeşenderi gelmiştir Fakat müsavi Arapça bir kelimedir Bu sebeple Atatürk'ün prensipleri burada da doğru idi On im için bu en ağdalı olan bu bilim dalını ele aldı ve kitabı misal olarak bıraktıAtatürk'ün matematik terimlerini türetme ve bunları öğretime yerleştirme çalışmaları konusunda Prof Dr Vecibe Latıpoğlu, şu bilgilen veriyor: Atatürk, matematiği iyi bildiği ve sevdiği için, terim devrimine matematikten başlamıştır, denilebilir Çünkü Türk Dili (Belleten)'in Şubat 1937 tarihli yayınından bir ay sonra, Atatürk, ceyb (sinüs) ve tece^b (koşmuş)'m Türkçe karşılıklarının bulunması için 29 Mart 1937 tarihli Kamu Gazetesine ilan verdirerek bir yarışma açtırmıştır Sonunda hazırlanan bütün terimler, Türk Dili (Belleten) dergisinin Ekim 1937 tarihli sayısında yer almıştır Terimler, TürkçeOsmanlıca, OsmanlıcaTürkçe, FransızcaTürkçe olmak üzere sıralanmış ve ön sırayı matematik terimleri almıştırAtatürk terim çalışmalarının ülkedeki etkisini öğrenmek için, 1937 yılı sonbaharında, Sivas'a giderek, eskiden Sivas Kongresini topladığı lise binasında, dokuzuncu sınıfın geometri dersine girmiştir'1' Bu derste eski terimlerle öğrenimin zorluğunu birkez daha saptayan Atatürk, Bu anlaşılmaz terimlerle, öğrencilere data verilemezdiyerek kitabı atmış ve sonra tahta başına geçip diliyerine kenar, müsellesyerine üçgen, müselles mütesaviyül adlayerine eşkenar üçgen, zaviyeyerine açıterimlerini kullanarak meşhur Pısagor teoremini öğrencilere anlatmıştır' Atatürk, bu çözümleme gezisinde yanında yer alan Kültür Bakanı Saffet Arıkan'a bütün okul kitaplarının yeni terimlerle, hemencecik yarılması emrini vermiş ve Türkçeleştirilmiş terimlerle iki ayda hazırlanan kitaplar tüm okullara Kültür Bakanlığınca gönderilmiştir' Atatürk'ün türettiği matematik terimleri ve yaptığı geometri tanımlarının adeta tümü bugüne dek değişmeksizin kullanıla gelmiştir O'nun türettiklerinden sadece birkaç terim daha sonra küçük ölçüde değiştirilmiştir Örneğin Fransızca hypothese'in karşılığı olan Osmanlıcıdakifaraziye'nin yerine Atatürk, Türkçe varsayıterimini türetmiş ve sonradan bu terim tahminbiçimini almıştır Benzer şekilde O'nun tümey açı, bütey açıterimlerinin yerini tümler açı, bütünler açıterimleri almıştır Çok eksik sayıda ve sınırlı olan bu terim değişikliklerini, Atatürk'ün dildeki temel ilkesinin doğruluğunun birer kanıtı saymak gerekir
Prof Dr Afet İnan, Atatürk'ün çalışmalarını yıllarca yakından izleyebilmiş insanlardan biri olarak, O'nun bilime ve matematiğe verdiği önemi şöyle belirtiyor : Atatürk, kendi yetiştiği devrin müspet ilimlerini mesleki uzmanlığı bakımından bellediği vakit, berrak ve müspet bir görüşe sahip olabileceğini ve her hangi bir meseleyi matematiksel bir elbette çözümlemeyi maksat tuttuğunu söylerdiProf Dr A İnan, 2511982 tarihli özel bir yazısında' ', bu konuyla ilgili olarak şöyle diyor :Bilindiği gibi ilim konusu iki büyük bölümde işlenir ve bunlardan faydalanılır : Müspet ilimler, Sosyal ilimler Atatürk gerek öğrencilik devirlerinde gerekse ömrü baştan başa bu her iki ilimden fazla faydalanmıştır Mesela tarih onun için bir geçmişin hikayesi değil, günümüzde bu olanlardan ders almanın önemli olduğuna inanmıştır bir de asıl müspet ilimlerin başında gelen matematik bilgisi Atatürk için başlıca bir konudur Çünkü matematik insan topluluklarına müspet yol belirten re uygulamasında fayda sağlayan müspet bir ılım dalıdır İşte Atatürk bu ilime çok değer verdiği için keza nazarı kısımları çok iyi bellemiş, ayrıca de bunların uygulamasına her bakımdan yük vermiştir Hatta matematik terimlerinin bugün kullandığımı; deyimleri en ince ayrıntısına kadar kendi buluşları ile saptamıştırAtatürk bu konuda konuşurken özellikle söylediklerinden şunları anımsıyorum: Ben öğrenim devrimde matematik konusuna çok yük vermiş olduğudur ve bundan hayatımın değişik safhalarında başarı elde etmek için faydalanmış olduğumu söyleyebilirim Onun için cümbür cemaat matematik bilgisinin çok gerekli olduğuna inanmalıdır Matematiksel kühüre böylesine tartı veren Atatürk'ün bu konudaki çalışmaları, tarihte çok az sayıda örneklerine rastlayabildiğimiz Büyük Eğitimci niteliği de olan devlet adamlarından bin olarak kendisine seçkin bir yer sağutmada faktör olmuştu O'nun olağanüstü başarılı yaşamı, akademisinin girişine Matematik bilmeyen buruya girmesindiye yazan, antik çağın ünlü filazofu Platon (Eflatun) (MÖ 427347)'ün bu dileğinin yararını modern çağda kanıtlamıştır, denilebilir *