Ataturk un Soylediği Sozlerin acıklaması
Ataturk un Soylediği Sozler ve Anlamları
Ne mutlu Turkum diyene
Ataturk milliyetciliği, Turk toplumunun en eski kaynaklarına dek, butun tarihine uzanmakla birlikte asla bir ırk milliyetciliği, bir şovenlik değildir Akıp giden zaman icinde Turk ulusunun, cok eski bir ulus olduğu bilincini uyandırarak ulusal bağları besleyen, geliştiren bir kultur milliyetciliğidir Bu milliyetcilikte yurt, Ataturkun daha ulusal Kurtuluş Savaşına başlarken ulusal antlaşma (Misakı Milli) ile sınırları cizilmiş bugunku Turk yurdudur Onun Ne mutlu Turkum diyene sozu de zaten boyle bir anlama gelir Kendini Turk bilen, Turk duyan, Turk olmakta ovunen ve tarihimize, yurdumuza, ulusumuzun yarınlarına inanan her yurttaşı, Turk kabul eden gercekci, insancı bir milliyetciliktir bu Amacı da, ulusal sınırlarımız icinde yaşayan Turk halkının kendi oz değerlerini, temel kulturunu, cağdaş uygarlık ilkelerine gore işleyip geliştirmek, onu icdış butun bağlayıcı, engelleyeci oğelerden kurtararak ilerletmek, refaha, mutluluğa, kavuşturmaktır
Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir
Turkiye devletinin yapısının ruhu milli egemenliktir Milletin kayıtsız şartsız egemenliğidir
Toplumda en yuksek hurriyetin, en yuksek eşitlik ve adaletin sağlanması, istikrarı ve korunması ancak ve ancak tam ve kesin anlamıyla milli egemenliği sağlamış bulunması ile devamlılık kazanır Bundan dolayı; hurriyetin de, eşitliğin de, adaletin de dayanak noktası milli egemenliktir
İki Mustafa Kemal vardır: Biri ben, et ve kemik, gecici Mustafa Kemal
İkinci Mustafa Kemal, onu benkelimesiyle ifade edemem; o, ben değil, bizdir! O, memleketin her koşesinde yeni fikir, yeni hayat ve buyuk ulku icin uğraşan aydın ve savaşcı bir topluluktur Ben, onların ruyasını temsil ediyorum Benim teşebbuslerim, onların ozlemini cektikleri şeyleri tatmin icindir O Mustafa Kemal sizsiniz, hepinizsiniz Gecici olmayan, yaşaması ve başarılı olması gereken Mustafa Kemal odur!
Tarih; hayal mahsulu olamaz Tarih yazarken gercek olayları bulmaya calışmalıyız Eğer bunları bulamazsak mechuliyeti ve bu noktadan cehlimizi itiraf etmekten cekinmeyelim
Tarih, yaşanan gerceklerin, olayların kronolojik anlatımıdır Olmuş, gercekleşmiş, gunuyle,yaşananlarıyla bilinen gerceklerden kayda değer olanlar Tarih icin saklanır ve gerektiğinde herkesin tarihini bilmesi ve yararlanması icin kitap, yazı, belge haline getirilir
Bu belgelerde hayal urunu hicbir şey bulunamaz Hayallerle tarih yazılamaz, tarihte herşey doğru ve yaşanmış olmalıdır
Efendiler, tarih, milletlerin yukselme ve gerileme sebeplerini ararken bir cok siyasi, askeri, sosyal sebepler bulmakta ve saymaktadır(17111923, İzmir İktisat Kongresini Acış Soylevi)
Tarih, tarih boyunca yaşamış milletlerin yukselme ve gerileme nedenlerini kronolojik sırayla aktarır, bunun nedeni, tarih ilimiyle de ilişkili olarak gelecek nesillere, milletler ders vermek, yardımcı olmaktır Tarihini iyi bilen uluslar aynı hataları bir daha yapmaz ve başarılarını da daha artırır Ancak, bu acıklamaları yapabilmek icin mutlaka siyasi askeri ve sosyal alanlarda ayrı ayrı ve birlikte değerlendirmeler, incelemer yapılmalıdır ki anlatılanlar gerceklerle bağlantılı olsun ve amacına ulaşsın
Tarih yazmak, tarih yapmak kadar muhimdir Yazan yapana sadık kalmazsa değişmeyen hakikat insanlığı şaşırtacak bir mahiyet alır (1931)
Tarih yazılırken, belgelenilirken gerceklere mutlaka sadık kalınmalıdır Aksi taktirde tarih yazmanın bir anlamı kalmaz ve okuyanı doğrulara yonlendirme, gecmişten ders alarak o hatalara duşmeme ya da o başarıların sırrını anlama amacına hizmet edemez
Tarih; hayal mahsulu olamaz Tarih yazarken gercek olayları bulmaya calışmalıyız Eğer bunları bulamazsak mechuliyeti ve bu noktadan cehlimizi itiraf etmekten cekinmeyelim (10 Kasım 1935, Ulus)
Tarih, gercek olaylara dayanarak yazılmalıdır, hayallere değil Eğer yazılacak tarih hakkında gercekten yaşananları bulamzsak da bunu itiraf etmekten, bulamadığımızı soylemekten cekinmemeliyiz Bu, cehalet olarak da tanımlansa hayalle tarih yazmaktan daha doğru ve iyidir
Ataturk un Soylediği Sozler ve Anlamları
Ne mutlu Turkum diyene
Ataturk milliyetciliği, Turk toplumunun en eski kaynaklarına dek, butun tarihine uzanmakla birlikte asla bir ırk milliyetciliği, bir şovenlik değildir Akıp giden zaman icinde Turk ulusunun, cok eski bir ulus olduğu bilincini uyandırarak ulusal bağları besleyen, geliştiren bir kultur milliyetciliğidir Bu milliyetcilikte yurt, Ataturkun daha ulusal Kurtuluş Savaşına başlarken ulusal antlaşma (Misakı Milli) ile sınırları cizilmiş bugunku Turk yurdudur Onun Ne mutlu Turkum diyene sozu de zaten boyle bir anlama gelir Kendini Turk bilen, Turk duyan, Turk olmakta ovunen ve tarihimize, yurdumuza, ulusumuzun yarınlarına inanan her yurttaşı, Turk kabul eden gercekci, insancı bir milliyetciliktir bu Amacı da, ulusal sınırlarımız icinde yaşayan Turk halkının kendi oz değerlerini, temel kulturunu, cağdaş uygarlık ilkelerine gore işleyip geliştirmek, onu icdış butun bağlayıcı, engelleyeci oğelerden kurtararak ilerletmek, refaha, mutluluğa, kavuşturmaktır
Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir
Turkiye devletinin yapısının ruhu milli egemenliktir Milletin kayıtsız şartsız egemenliğidir
Toplumda en yuksek hurriyetin, en yuksek eşitlik ve adaletin sağlanması, istikrarı ve korunması ancak ve ancak tam ve kesin anlamıyla milli egemenliği sağlamış bulunması ile devamlılık kazanır Bundan dolayı; hurriyetin de, eşitliğin de, adaletin de dayanak noktası milli egemenliktir
İki Mustafa Kemal vardır: Biri ben, et ve kemik, gecici Mustafa Kemal
İkinci Mustafa Kemal, onu benkelimesiyle ifade edemem; o, ben değil, bizdir! O, memleketin her koşesinde yeni fikir, yeni hayat ve buyuk ulku icin uğraşan aydın ve savaşcı bir topluluktur Ben, onların ruyasını temsil ediyorum Benim teşebbuslerim, onların ozlemini cektikleri şeyleri tatmin icindir O Mustafa Kemal sizsiniz, hepinizsiniz Gecici olmayan, yaşaması ve başarılı olması gereken Mustafa Kemal odur!
Tarih; hayal mahsulu olamaz Tarih yazarken gercek olayları bulmaya calışmalıyız Eğer bunları bulamazsak mechuliyeti ve bu noktadan cehlimizi itiraf etmekten cekinmeyelim
Tarih, yaşanan gerceklerin, olayların kronolojik anlatımıdır Olmuş, gercekleşmiş, gunuyle,yaşananlarıyla bilinen gerceklerden kayda değer olanlar Tarih icin saklanır ve gerektiğinde herkesin tarihini bilmesi ve yararlanması icin kitap, yazı, belge haline getirilir
Bu belgelerde hayal urunu hicbir şey bulunamaz Hayallerle tarih yazılamaz, tarihte herşey doğru ve yaşanmış olmalıdır
Efendiler, tarih, milletlerin yukselme ve gerileme sebeplerini ararken bir cok siyasi, askeri, sosyal sebepler bulmakta ve saymaktadır(17111923, İzmir İktisat Kongresini Acış Soylevi)
Tarih, tarih boyunca yaşamış milletlerin yukselme ve gerileme nedenlerini kronolojik sırayla aktarır, bunun nedeni, tarih ilimiyle de ilişkili olarak gelecek nesillere, milletler ders vermek, yardımcı olmaktır Tarihini iyi bilen uluslar aynı hataları bir daha yapmaz ve başarılarını da daha artırır Ancak, bu acıklamaları yapabilmek icin mutlaka siyasi askeri ve sosyal alanlarda ayrı ayrı ve birlikte değerlendirmeler, incelemer yapılmalıdır ki anlatılanlar gerceklerle bağlantılı olsun ve amacına ulaşsın
Tarih yazmak, tarih yapmak kadar muhimdir Yazan yapana sadık kalmazsa değişmeyen hakikat insanlığı şaşırtacak bir mahiyet alır (1931)
Tarih yazılırken, belgelenilirken gerceklere mutlaka sadık kalınmalıdır Aksi taktirde tarih yazmanın bir anlamı kalmaz ve okuyanı doğrulara yonlendirme, gecmişten ders alarak o hatalara duşmeme ya da o başarıların sırrını anlama amacına hizmet edemez
Tarih; hayal mahsulu olamaz Tarih yazarken gercek olayları bulmaya calışmalıyız Eğer bunları bulamazsak mechuliyeti ve bu noktadan cehlimizi itiraf etmekten cekinmeyelim (10 Kasım 1935, Ulus)
Tarih, gercek olaylara dayanarak yazılmalıdır, hayallere değil Eğer yazılacak tarih hakkında gercekten yaşananları bulamzsak da bunu itiraf etmekten, bulamadığımızı soylemekten cekinmemeliyiz Bu, cehalet olarak da tanımlansa hayalle tarih yazmaktan daha doğru ve iyidir