iltasyazilim
FD Üye
Atatürk'ün Türk Tarih Kurumu'nu neden ve ne amaçla kurduğunu merak ediyorsanız;
Cumhuriyet'e kadar Türkiye'de İslâm tarihini alan ümmetçi bir tarih görüşü ile, Osmanlı Devleti tarihini esas bölge bir Osmanlı tarih görüşü vardı Medreselerde İslâm Tarihi, mekteplerde ise Osmanlı Tarihiokutuluyordu Osmanlı Devletinin yıkılması ve halifeliğin kaldırılması, her iki tarih anlayışının da değerini düşürmüştü Yeni Türkiye Cumhuriyeti Devleti, ne İslâm ne de Osmanlı tarihi ile temellendirilemezdi
Yeni devletin tarihi, onun dayanacağı başlıca zor olan millet ile, Türk milleti ile temellendirilecekti Keza Türk milleti, tarihini daha iyi öğrenerek daha bilinçli çalışacak, hem de bütün dünyaya hatalı tanıtılmış olan Türk tarihi düzeltilecekti
Atatürk, öteden beri tarihe büyük bir alaka duyuyor, bu alanda bilinçli bir bilgiye sahip bulunuyordu 1922'de kendisine Dârülfünun Edebiyat Medresesi'nin fahrî profesörlüğü verildiğinde, kendisinin tarihle daha çok ilgilendiğini, böylece fahrî profesörlüğün edebiyattan fazla tarihe ait olmasının daha yerinde olacağını söylemiştir 1925 yılında Samsun'da yaptığı bir konuşmada da şöyle diyordu:
Bizim milletimiz derin bir maziye mâliktir Milletimizin yaşamı âsârını düşünelim Bu fikir kesinlikle bizi yedi asırlık Osmanlı Türklüğünden, fazla yüzyıllık Selçuklu Türklerine ve ondan evvel bu devirlerin her birine muadil Büyük Türk Devrine kavuşturur
1928 yılında ise Yıkım (İnan) Hanım'ın, Fransızca bir coğrafya kitabında Türklerin sarı ırktan ve ikinci derecede insan olduklarının yazıldığını, bunun doğru olup olmadığını sorması üstüne Gazi, Türk tarihinin gerçeğinin ortaya konması için, artık devamlı tarih üzerinde durmaya başlamıştır Daha önce HG Wells'in dünya tarihi ile ilgili fazla alaka duyduğu eserini Türkçeye çevirtmiş ve yayınlatmıştı (İstanbul 1927, 1928); fakat tarih konularıyla yoğun olarak ilgilenmeye başlaması 1929'dan sonradır
1930'da Türkocakları Altıncı Kurultayında, M Kemâl'in isteği üzerine bir Türk Taıih Heyetikuruldu ve bu komite üyeleriyle Türk tarih ve uygarlığının bilimsel bir şekilde incelenmesi çalışmaları yapıldı Atatürk, kitaplığına tarihle ilgili bir fazla kitaplar aldırdı Kendisi ve yakın arkadaşları bu kitapları incelediler, çevirdiler, raporlar hazırladılar Bu Nedenle bundan böyle tarih çalışmaları devlet işleri arasına alınmış oldu
Bu çalışmalardan Türk Tarihinin Anahatlarıve okullar için dört ciltlik bir Tarihkitabı ortaya çıkmıştır
Türkocakları kendilerini feshettikten sonradan, Türkocakları Tarih Komisyonu yerine, 12 Nisan 1931'de Türk Tarihi Tetkik Cemiyetikuruldu Bu dernek, Türk milletinin kökleri, Türklerin uygarlığa yararlılıkları gibi konular üstünde çalışmaya başladı Elde edilen sonuçların bir kurultayda görülmesi için 211 Temmuz 1932 tarihinde Birinci Türk Tarih Kongresi toplanmıştır Bu kongreye sadece Türk bilim adamları katılmıştı Zaten toplantının amacı, yeni Türk tarih görüşünü öğretmenlere anlatmaktı Kongreye katılan 232 kişiden 196'sı hoca idi Dinleyicileri arasında Eğitim Bakanının da bulunduğu bu toplantıda, okullarda okutulmakta olan tarih derslerinde bir bilgi ve metod birliği sağlamak amacı güdülüyordu
Kongrede Türk uygarlık tarihi, Türk ırkının insanbilimsel yapısı ve özellikleri, Türk dili ve edebiyatı ile ilgili bildiriler sunulmuş, tartışmalar yapılmıştır Kongrede Türk milletinin, uygarlığın ve insanlığın beşiği olan Orta Asya'dan çıkmış beyaz ve arî halk müziği olduğu, dünya üzerindeki bütün uygarlıkların Türkler kadar etkilenip geliştirildiği sonucuna varılmıştır Kongre keza Anadolu uygarlığının kurucuları olan Etilerin ve Sümerlerin Türklerin atası oldukları, Türkçenin de bütün dillerin kökeni ve esas kaynağı olduğunu vurgulamıştır
Millî nitelikte yapılan bu toplantıda, bir fazla iddiaların hayali ve abartmalı olduğu biliniyordu Ama maksat, manevî yönden Türk varlığını desteklemek ve gençliğe tarihi ve dili ile övünen bir kütle ruhunu vermekti Kongrede, okullar için bu zihniyete kadar tarih kitapları yazılması kararlaştırılmış ve yazılmıştır
Türk tarihini bu şekilde ele alınca, bu konuların bilimsel olarak işlenebilmesi için filolojik, etimolojik dil çalışmalarına da ihtiyac vardı ve bu Kongreden sonra dil alanında da bir dernek kurularak bilimsel çalışmalara başlanıldı
alıntı *
Cumhuriyet'e kadar Türkiye'de İslâm tarihini alan ümmetçi bir tarih görüşü ile, Osmanlı Devleti tarihini esas bölge bir Osmanlı tarih görüşü vardı Medreselerde İslâm Tarihi, mekteplerde ise Osmanlı Tarihiokutuluyordu Osmanlı Devletinin yıkılması ve halifeliğin kaldırılması, her iki tarih anlayışının da değerini düşürmüştü Yeni Türkiye Cumhuriyeti Devleti, ne İslâm ne de Osmanlı tarihi ile temellendirilemezdi
Yeni devletin tarihi, onun dayanacağı başlıca zor olan millet ile, Türk milleti ile temellendirilecekti Keza Türk milleti, tarihini daha iyi öğrenerek daha bilinçli çalışacak, hem de bütün dünyaya hatalı tanıtılmış olan Türk tarihi düzeltilecekti
Atatürk, öteden beri tarihe büyük bir alaka duyuyor, bu alanda bilinçli bir bilgiye sahip bulunuyordu 1922'de kendisine Dârülfünun Edebiyat Medresesi'nin fahrî profesörlüğü verildiğinde, kendisinin tarihle daha çok ilgilendiğini, böylece fahrî profesörlüğün edebiyattan fazla tarihe ait olmasının daha yerinde olacağını söylemiştir 1925 yılında Samsun'da yaptığı bir konuşmada da şöyle diyordu:
Bizim milletimiz derin bir maziye mâliktir Milletimizin yaşamı âsârını düşünelim Bu fikir kesinlikle bizi yedi asırlık Osmanlı Türklüğünden, fazla yüzyıllık Selçuklu Türklerine ve ondan evvel bu devirlerin her birine muadil Büyük Türk Devrine kavuşturur
1928 yılında ise Yıkım (İnan) Hanım'ın, Fransızca bir coğrafya kitabında Türklerin sarı ırktan ve ikinci derecede insan olduklarının yazıldığını, bunun doğru olup olmadığını sorması üstüne Gazi, Türk tarihinin gerçeğinin ortaya konması için, artık devamlı tarih üzerinde durmaya başlamıştır Daha önce HG Wells'in dünya tarihi ile ilgili fazla alaka duyduğu eserini Türkçeye çevirtmiş ve yayınlatmıştı (İstanbul 1927, 1928); fakat tarih konularıyla yoğun olarak ilgilenmeye başlaması 1929'dan sonradır
1930'da Türkocakları Altıncı Kurultayında, M Kemâl'in isteği üzerine bir Türk Taıih Heyetikuruldu ve bu komite üyeleriyle Türk tarih ve uygarlığının bilimsel bir şekilde incelenmesi çalışmaları yapıldı Atatürk, kitaplığına tarihle ilgili bir fazla kitaplar aldırdı Kendisi ve yakın arkadaşları bu kitapları incelediler, çevirdiler, raporlar hazırladılar Bu Nedenle bundan böyle tarih çalışmaları devlet işleri arasına alınmış oldu
Bu çalışmalardan Türk Tarihinin Anahatlarıve okullar için dört ciltlik bir Tarihkitabı ortaya çıkmıştır
Türkocakları kendilerini feshettikten sonradan, Türkocakları Tarih Komisyonu yerine, 12 Nisan 1931'de Türk Tarihi Tetkik Cemiyetikuruldu Bu dernek, Türk milletinin kökleri, Türklerin uygarlığa yararlılıkları gibi konular üstünde çalışmaya başladı Elde edilen sonuçların bir kurultayda görülmesi için 211 Temmuz 1932 tarihinde Birinci Türk Tarih Kongresi toplanmıştır Bu kongreye sadece Türk bilim adamları katılmıştı Zaten toplantının amacı, yeni Türk tarih görüşünü öğretmenlere anlatmaktı Kongreye katılan 232 kişiden 196'sı hoca idi Dinleyicileri arasında Eğitim Bakanının da bulunduğu bu toplantıda, okullarda okutulmakta olan tarih derslerinde bir bilgi ve metod birliği sağlamak amacı güdülüyordu
Kongrede Türk uygarlık tarihi, Türk ırkının insanbilimsel yapısı ve özellikleri, Türk dili ve edebiyatı ile ilgili bildiriler sunulmuş, tartışmalar yapılmıştır Kongrede Türk milletinin, uygarlığın ve insanlığın beşiği olan Orta Asya'dan çıkmış beyaz ve arî halk müziği olduğu, dünya üzerindeki bütün uygarlıkların Türkler kadar etkilenip geliştirildiği sonucuna varılmıştır Kongre keza Anadolu uygarlığının kurucuları olan Etilerin ve Sümerlerin Türklerin atası oldukları, Türkçenin de bütün dillerin kökeni ve esas kaynağı olduğunu vurgulamıştır
Millî nitelikte yapılan bu toplantıda, bir fazla iddiaların hayali ve abartmalı olduğu biliniyordu Ama maksat, manevî yönden Türk varlığını desteklemek ve gençliğe tarihi ve dili ile övünen bir kütle ruhunu vermekti Kongrede, okullar için bu zihniyete kadar tarih kitapları yazılması kararlaştırılmış ve yazılmıştır
Türk tarihini bu şekilde ele alınca, bu konuların bilimsel olarak işlenebilmesi için filolojik, etimolojik dil çalışmalarına da ihtiyac vardı ve bu Kongreden sonra dil alanında da bir dernek kurularak bilimsel çalışmalara başlanıldı
alıntı *