Forumda yenilikler devam etmektedir , çalışmalara devam ettiğimiz kısa süre içerisinde güzel bir görünüme sahip olduk daha iyisi için lütfen çalışmaların bitmesini bekleyiniz. Tıkla ve Git
x

Son konular

Atatürk' ün Babasının Hayatı

Atatürk' ün Babasının Hayatı

iltasyazilim

FD Üye
Katılım
Ara 25, 2016
Mesajlar
0
Etkileşim
17
Puan
38
Yaş
36
F-D Coin
58
Atatürk' ün Babasının Hayatı

Mustafa Kemal Atatürk, 1881 (Rumi 1296) yılında Selanik ’te Koca Kasım Paşa Mahallesi Islahhane Caddesi ’nde bugün müze olan üç katlı bir evde dünyaya geldi Babası o sırada kereste ticareti yapan Ali Rıza Efendi, Annesi Zübeyde Bayan ’dır Baba göre dedesi, ilkokul öğretmeni olan Kızıl Hafız Ahmet Efendi; anne göre dedesi ise, Sofuzade (Sofizade) Feyzullah Efendi ’dir



Atatürk ’ün babası Ali Rıza Efendi, Selanik ’te 1839 yılında doğdu Selanik ’te Abdi Hafız Mektebi ’nde okuduğunu ve Vakıflar İdaresi ’nde “ikinci katip olarak memuriyet yaptığını bildiğimiz Ali Rıza Efendi, daha sonra Rüsumat İdaresi ’ne girmiş ve “Gümrük Memurluğu görevlerinde bulunmuştur



Ali Rıza Efendi ’nin gümrük muhafaza memurluğu görevi, Selanik yakınlarında, Olimpos Dağı eteklerinde bulunan Katerin Kazası ’na yan Papazköprüsü (Çayağzı) ’nde idi Selanik ile bütün civarının ve hatta İstanbul ’un odun ve odunkömürü ihtiyacını temin eden bu bölgede bir kaç sene ödev yaptıktan daha sonra Rüsumat ’tan da ayrılır Ayrılmasında, bu bölgede asayişin gittikçe bozulması ve Rum çetelerinin devamlı baskınlarla huzuru bozmaları rol oynamıştır O yıllarda yeni evli olan Ali Rıza Efendi, eşini bu girift ortamdan kurtarmak istemiştir Onun buradaki görevinin 1870 ’lerden itibaren 18801881 yıllarına dek devam ettiği biliniyor Bu tarihlere göre Ali Rıza Efendi, evlendiği tarihlerde ve Mustafa Kemal doğduğu sıralarda Çayağzı ’ndaki bu görevde idi Nitekim, Zübeyde Bayan, Mustafa Kemal ’in doğduğu günlerden bahsederken, “O zamanlar Ali Rıza Efendi ’nin memuriyeti Selanik civarında Çayağzı ’nda idi, bir takım geceler eve gelmiyordu der

1935 yılında ele geçirilen ve Ali Rıza Efendi ’ye ait olduğu tespit edilen bir fotoğrafla ilgili olarak yapılan incelemeler sonucu, onun 18761877 yıllarında Selanik ’teki “Asakiri Milliye Taburunda “Birinci Mülazım, Üsteğmen rütbesiyle tayin yaptığını öğreniyoruz Mensubu olduğu “Selanik Asakiri Milliye Taburu 1876 OsmanlıSırp Savaşı ’nın başladığı günlerde Şurayı Devlet Başkanı olan Midhat Paşa ’nın teşebbüsleri ile resmileşmiş “gönüllü taburlardan biridir Halktan gönüllülerin iştiraki ile orduya muavin olacak böyle bir kuvvetin teşkili fikrini ön safta destekleyenler arasında Namık Kemal ile Ziya Paşa da vardır

Ilk hareket İstanbul ’da başladıktan daha sonra, Selanik ’te memurlardan ve halktan yazılan gönüllüler “Ahali Askeri adı altında bir tabur belirlemek ve savaşa hazırlanabilmek için hükümetten silah istemişlerdir Başarılı bir eğitim yapan bu taburun İstanbul ’a getirilmesinin halkı özendirme edeceği düşünülmüş ve Ali Rıza Efendi ’nin de bulunduğu tabur, Orhaniye Zırhlısı ile 24 Aralık 1876 ’da payitahta varmıştır Büyük törenle karşılanan tabur, Midhat Paşa önünde devlete ait geçit yapmış ve Süleymaniye Kışlası ’nda misafir edilmiştir Ali Rıza Efendi bu taburun ikinci bölüğünde Üsteğmendir Ali Rıza Efendi, Selanik Islahhane Mahallesi ’nde, Dikte Sebze Bahçesi ’da ve Numan Paşa Camii avlusunda “Asakiri Milliyeye askeri talimler yaptırmıştır Bu tabur daha sonra II Abdülhamit kadar, daha 18771878 OsmanlıRus Harbi ’nin sonucu alınmadan lağvedilmiştir

Ali Rıza Efendi, 1881 ’den sonra Rüsumat İdaresi ’ndeki görevinden ayrılır Kereste ticaretine atılır Atatürk ’ün çocukluk arkadaşı ve babasını tanıyan Kütahya Milletvekili Hacı Mehmet Somer ’in anlattığına kadar, Ali Rıza Efendi ’nin kereste ticaretine atılmasında, Çayağzı ’nda iken tanıştığı ve iyi paralar kazandıklarını gördüğü tüccarlar etkin olmuştu Elindeki bir miktar parayı koyarak ve Cafer Efendi ile ortaklık kurarak ticaret hayatına atılan Ali Rıza Efendi, önceleri iyi para kazanıyordu Lakin sonradan işleri bozuldu Buna sebep olan da yeniden haraç isteyen “Rum eşkiyalar idi Hacı Mehmet Somer bu durumu şu şekilde anlatıyor:

“Ali Rıza Efendi kereste ticaretine varını yoğunu vermişti Birincil zamanlarda büyük başarılar belirten bu girişim, Katerin ’in ezeli belası olan eşkiyaların hırslarını kışkırtma etti Ali Rıza Efendi ’yi para göndermesi için tehdit ettiler Ola Ki para göndermezse kerestelerini yakacaklarını bildirdiler Bu sebeple orman mıntıkasına gitmek, işlerini kontrol etmek muhtemel olmuyordu Tamamlanmış keresteleri sahile nakletmeğe korkuyordu Çünkü bu keresteler eşkiyalar için rehine mahiyetinde idi Nihayet Ali Rıza Efendi ’den ümit ettikleri para gelmeyince, bütün keresteleri yaktılar İşçileri de korkutma ettiler İşçiler de dağılıp gittiler Bunun üstüne Ali Rıza Efendi, yangından mal kaçırır gibi, muhtemel olabileni kurtarmaya çalıştı

“Buradaki eşkiyaların tümü siyasi çetelerdi 1298 (1883) tarihinde Teselya ’nın Yunanistan ’a terkedilmesiyle, Yunan hududu Katerin Kazası ’na ve Olimpos dağlarına dayanmakta idi Tüm mesele bundan ileri geliyordu 1877 Rus harbinden sonra Makedonya çetelerle dolmuş, artık buralardaki Türklere gizli kalmamıştı Bu siyasi çeteler yüzünden Ali Rıza Efendi ’nin ticareti de bozuldu

Makbule Bayan da , babasının işlerinin Rum eşkıyalarının faaliyetleri sonucunda bozulduğundan bahsettikten daha sonra, onun “tuz ticaretine başladığını ve mağazasında bulunan tuzların toptan eridiğini, bu işten de ziyan gördüğünü, baştan memuriyete geçmek istediğini, bunda da muvaffak olamadığını anlatır

Memuriyetten ayrıldıktan daha sonra giriştiği her ticari etkinlik bu şekilde başarısızlıkla sonuçlanan Ali Rıza Efendi, bu olaylardan çok etkilenmiş ve büyük bir moral çöküntüsü içinde hayata küsmüş ve ağır bir hastalığa yakalanmıştır Zübeyde Hanım anılarında bu gelişmeleri şöyle anlatmaktadır: “Merhumun, son günlerinde işinin kötü gitmesinden çok müteessir oldu Kendisini salıverdi sonradan da derviş meşrep bir hal alarak eridi gitti Kocamın hastalığı büyüdü, bundan böyle yaşamazdı Makbule Hanım ’ın ifadelerine kadar Ali Rıza Efendi, “işlerinin kötü gitmesinden çok müteessir oldu Nihayet barsak veremine tutuldu Üç yıl hastalık çektikten sonra vefat etti

Ali Rıza Efendi ’nin ölüm tarihi ile ilgili olarak değişik tarihler verilmektedir Mustafa Kemal hatıralarında, tarih vermeden, “Şemsi Efendi Mektebi ’ne kaydedildim Eksik süre sonradan babam vefat etti demektedir Kız kardeşi Makbule Hanım ise anılarında, kendisinin doğduğu günlerde (1885), babasının hastalığının başladığını, işine gidemediğini ve ilk yaşını doldurduğunda da hastalığın çok ağırlaştığını ve en küçük kız kardeşi Naciye (doğumu: 1889) kırk jurnal iken babasının ölüm ettiğini anlatır

Bu durumda Ali Rıza Efendi ’nin ölümünün 1899 veya 1990 ’ın ilk aylarına rastlaması gerekir Mustafa Kemal de o sırada dokuzuncu yaşının içindedir Ve Şemsi Efendi Okulu ’nun üçüncü sınıfındadır Yıkım İnan, “Mustafa, daha ilkokul çağında babadan yetim kalmıştır derken; Ali Fuat Cebesoy da, “babası öldüğünde Mustafa Kemal ’in 910 yaşlarında olduğunu yazmaktadır

Tüm bu anılardan elde edilen bilgilere karşın, Faik Reşit Unat, Ali Rıza Efendi ’nin 28 Kasım 1893 tarihinde öldüğünü belirtmektedir F R Unat, belgeyi yayınlamadan, bu tarih ile ilgili olarak, Makbule Hanım ’a ilk kocasından ayrıldıktan daha sonra babasından aylık bağlanmasına ait dosyadaki belgeleri kaynak göstermektedir Mustafa Kemal ’in Manastır Askeri Lisesi ’ne girişi olan 13 Mart 1896 tarihinden geriye gelindiği süre, Askeri Rüştiye, Mülkiye Rüştiyesi ve çiftlikte geçirdiği yaklaşık dört buçuk aylık zaman dikkate alınınca; Faik Reşit Unat ’ın belirlediği tarihin doğru olması ihtimali yüksektir bu nedenle, Ali Rıza Efendi ’nin ölümünü 1893 yılı kabul edersek, kendisi 54, babasının vefatında Mustafa Kemal 12 yaşında olmaktadır *
 
858,496Konular
982,161Mesajlar
30,105Kullanıcılar
jactellerSon üye
Üst Alt