iltasyazilim
FD Üye
Atatürk'ün Cumhuriyet Anlayışı
Atatürk ’ün ilkelerinden biri olan Cumhuriyetçilik devlet idaresinde millî egemenliği, millî iradeyi ve hür seçimi başlıca kabul eden ilkenin adıdır Bu ilkenin idare biçimi ve siyasal rejim olarak ifadesi cumhuriyettir Bu stil yönetim, millî bağımsızlık kavramını en iyi temsilcilik edecek, en iyi uygulatacak bir devlet şekli olup demokrasinin de en gelişmiş şeklidir Dolayısıyla, lâiklik, halkçılık, devrimcilik, devletçilik, ulusçuluk yanında bulunan cumhuriyetçilik en çok önem verilendir Çünkü diğer oklara bakıldığı süre bunlar modern bir cumhuriyet kurmanın yolları ve yöntemleri olarak ortaya çıkmaktadır
Türk milleti asırlar boyunca kendi hâkimiyetini, kendi iradesini kullanmasına mani olan monarşi, oligarşi gibi rejimlerin acılarını çekmiş ve sonunda kendine en yerinde idare şeklinin cumhuriyet olduğunu görmüştür Cumhuriyet yönetiminde hakimiyet iyice millete aittir Dolayısıyla, insanlar bu egemenliğini, kendi seçtiği temsilcileri aracılığıyla kullanmaktadır Atatürk kuracağı cumhuriyetin ülkesini doğal ve tarihsel gerçeklere dayanarak kurmuştur Dolayısıyla Anadolu halkının yapısını gözden uzak tutmamıştır Anadolu halkının arasındaki bütün ırksal, sınıfsal ve düşünsel ayrılıklara aleyhinde çıkarak çizilen sınırlar içerisinde kendini Türk olarak kabul eden herkesi yurttaş kabul etmiş ve hepsine eşit bedel vermiş ve ayrıcalıklı davranmamıştır Takriben beş altı asırlık bîr imparatorluğu kaldırıp, yerine yepyeni bir devlet kurmak oldukça zordu Böyle bir devleti kurarken en büyük ıslâh cumhuriyetçilikti
Atatürk, Cumhuriyet rejimi için yeni bir hukuk düzeni olması gerektiğini düşünmüştür Çöken bir imparatorluğun yasaları ile Cumhuriyeti yürütebilmek de muhtemel değildir bu nedenle, yeni rejim kendi anayasasını ve yasalarını getirmeli ve böylece kendi hukuk düzenini kurmalıdır
Atatürk, Cumhuriyeti defalarca demokrasi kavramı ile beraber ele almıştır O ’na tarafından cumhuriyet, demokrasi ile yönetilen devlet biçimidir Dolayısıyla Atatürk Cumhuriyetin tanımım bile demokrasi ile yapacak (ileride Atatürk ’ün sözlerinden örneklerde görüleceği gibi) derecede iki kavramı ast yandan ele alırken, biçimsel olarak kurulan Cumhuriyet düzeninin yanısıra demokratik bir rejime de zamanla faz safha geçilmesini istemiştir
Atatürk ’ün Cumhuriyetçilik ilkesinin dolayısıyla Cumhuriyet biçimindeki yönetimin dayandığı ilkeler vardır Bunlar şu şekilde sıralanabilir: 7
a)Millet Egemenliği: Atatürk ’ün Cumhuriyetçilik ilkesi, ahali egemenliğini en iyi ve en sağlam biçimlerde temsilci ve uygulayan bir rejimi açıklama eder Atatürk, irk egemenliği, millet yönetimi ve halkçılık gibi deyimleri başta Cumhuriyet kavramı yerine kullanıyordu
b)Bütün Serbest: Atatürk ’e kadar ana olan Türk ulusunun şerefli bir biçimde yaşamasıdır Bu da fakat bütün bağımsızlıkla muhtemel olabilmektedir Yabancı bir devletin koruma ve desteğini benimsemek, bağımsızlıktan yoksun olmak demek, öteki devletler karşısında uşak durumuna düşmek demektir Türk ’ün onuru, kişiliği ve yetenekleri çok yüksektir, büyüktür Böyle bir millet tutsak yaşamaktansa değil olsun daha iyidir Bundan nedeniyle Atatürk ’ün cumhuriyetçiliğinde “ya özgürlük, ya ölüm temel ilkedir
c)Ulusal Bütünlük: Milli bütünlük millet egemenliği ve bütün hür anlayışının doğal sonucu olmaktadır Ulusal tamlık politikasının temel belgesi ulusal andlaşma yani Misakı Millî ’dir Ulusal politika, milli sınırlar içinde, herşeyden önce kendi gücüne dayanarak varlığını korumak, halk ve ülkenin mutluluğuna çalışmaktır Irk ve din birliği, başka uluslara düşmanlık, kendi ulusunu hor görmek ülke ve ulus bütünlüğünü dağıtmak, bölücülük, adaletsizlik, sömürücülük, baskı, yasadışılık, eşitsizlik Atatürk ulusçuluğunun karşı olduğu değerlerdir Dolayısıyla, Türkiye Cumhuriyeti ulusal sınırlar içinde Türklük duygusuyla yaşayan herkesin müşterek devletidir
d)Çağdaşlaşma: Çağdaşlaşmanın iki manâlı boyutu vardır Biri uygarlıktır, diğeri ise batıdır Medenilik her dönemde çağdaşlaşmanın hedefi ve yönü olarak tekrar tekrar vardır Batı ise her dönemde değişebilir Çağımızda en yüksek medenilik Batı dünyası göre kurulmuştur Ve temsilcilik edilmektedir Dolayısıyla Batı uygarlığı en yüksek uygarlık olarak kaldıkça, yeryüzünde hiçbir medenilik batının düzeyini geride bırakmadıkça, Batı uygarlığı çağdaşlaşmak isteyen ulusların hedefi olacaktır Atatürk döneminde de Batı uygarlığı çağın temsilcisiydi ve Atatürk çağdaşlaşmada Batı uygarlığını kasıt almıştı
Atatürk ’e göre, her manzara açısından uygar bir halk olmalıyız Fikirler ve hayat medeni olmalıdır Atatürk ’ün bütün devrimlerinde çağın ışığını bakmak ve her devrimde bu ışığın bir parçasının ülkeye yansıtıldığını izlemek olasıdır Cumhuriyet devleti giderek gelişirken her döneminde Atatürk ’ün çizdiği yolda biraz daha çağdaşlaşmıştır
e)Lâiklik: Lâiklik, Türk devlet yaşamına fakat Cumhuriyetle birlikte girmiştir ve doğal olarak gelişimi de daima bu rejim içinde sürmüştür ve sürmektedir Lakin hukuk açısından başlıca gelişme 1937 yılında sona ermiş sayılabilir Lâiklik yani din ve dünya işlerinin birbirinden ayrılması, ilk önce hukuk alanında gerçekleşmelidir; başka bir deyişle, vatandaşın tüm yaşamına hakim olan hukuk alanında bu meslek yapılmalıdır Saltanatın, Halifeliğin kaldırılması gibi inkılâplar lâikliğe gidişi kolaylaştırmıştır Lâikliğin en büyük aşaması ise, Türk Uygar Kanunu ’nun 1926 yılında kabulüdür Medeni Kanun, Borçlar Kanunu ile birlikte 4 Ekim 1926 tarihinde yürürlüğe girdi Dolayısıyla cumhuriyetin kuruluşunda lâiklik kayda değer bir yere sahiptir Lâiklik uzun bir gelişimin sonucunda Türk toplumunun belli başlı belirleyici öğelerinden birisi olmuştur
f)Barışçılık: Barışçılık devletin esas ilkeleri arasında yer almaktadır Cumhuriyet düzeninin çağdaş insanlık hedefleri doğrultusunda gelişebilmesi için çok büyük katkılar getirmiştir Tüm ulusları insanlığın birer parçası olarak bakmak, fark yapmadan saygı göstermek dostça tutumun esas özelliğidir Atatürk hiçbir ülke ya da ulusa karşıt olmayan bir barışçı gidişi esas ilke görmüştür Türkiye Cumhuriyeti ’nin başlıca ilkelerinde birisi olan yurtta ve dünyada barıştırma insanlıkla uygarlığın ilerlemesinde en esaslı etken olacaktır Dolayısıyla, ulusları refah ve mutluluğa götüren en iyi yol barıştır
İç politikada da, dış politikada olduğu gibi uzlaşma asıl maksat olmuştur Yurtta barışın sağlanabilmesi için dağıtılmış çabalar gösterilmiş, millet aralarında hiçbir ayrıma yer vermeden, eşitlik düzeni en geniş anlamıyla kurulmaya çalışılmıştır Toplumda sınıflar arası dengeye de ağırlık verilmiş, cumhuriyet devleti olmaya çalışılmıştır
Atatürk ’ün cumhuriyet anlayışının bu farzedilen altı ana ilkesi yanı sıra bazı daha alçak ilkeler ve görüşleri de bulunmaktadır9 Atatürk ’ün devrimci ve demokrat yönleri cumhuriyetçiliğin temel taşlarını tamamlamaktadır Atatürk ’ün Türk ulusuna ve gençliğine olan inancı, cumhuriyetçiliğin tamamlayıcısı ve güvencesidir Kendi elleriyle kurduğu cumhuriyeti Türk gençliğinin bekçiliğine bırakmıştır
Türkiye Cumhuriyeti ’nin devam ettirilmesi ve iyiye her geçen gün daha da yükseltilmesi Atatürk ’ün düşüncelerinin çok iyi anlaşılması ile mümkündür Buraya değin açıklamaya çalıştığımız Atatürk ’ün Cumhuriyet anlayışının O ’nun sözlerinden seçtiklerimizle (EK) daha da açık ayla getirmemiz faydalı olacaktır *
Atatürk ’ün ilkelerinden biri olan Cumhuriyetçilik devlet idaresinde millî egemenliği, millî iradeyi ve hür seçimi başlıca kabul eden ilkenin adıdır Bu ilkenin idare biçimi ve siyasal rejim olarak ifadesi cumhuriyettir Bu stil yönetim, millî bağımsızlık kavramını en iyi temsilcilik edecek, en iyi uygulatacak bir devlet şekli olup demokrasinin de en gelişmiş şeklidir Dolayısıyla, lâiklik, halkçılık, devrimcilik, devletçilik, ulusçuluk yanında bulunan cumhuriyetçilik en çok önem verilendir Çünkü diğer oklara bakıldığı süre bunlar modern bir cumhuriyet kurmanın yolları ve yöntemleri olarak ortaya çıkmaktadır
Türk milleti asırlar boyunca kendi hâkimiyetini, kendi iradesini kullanmasına mani olan monarşi, oligarşi gibi rejimlerin acılarını çekmiş ve sonunda kendine en yerinde idare şeklinin cumhuriyet olduğunu görmüştür Cumhuriyet yönetiminde hakimiyet iyice millete aittir Dolayısıyla, insanlar bu egemenliğini, kendi seçtiği temsilcileri aracılığıyla kullanmaktadır Atatürk kuracağı cumhuriyetin ülkesini doğal ve tarihsel gerçeklere dayanarak kurmuştur Dolayısıyla Anadolu halkının yapısını gözden uzak tutmamıştır Anadolu halkının arasındaki bütün ırksal, sınıfsal ve düşünsel ayrılıklara aleyhinde çıkarak çizilen sınırlar içerisinde kendini Türk olarak kabul eden herkesi yurttaş kabul etmiş ve hepsine eşit bedel vermiş ve ayrıcalıklı davranmamıştır Takriben beş altı asırlık bîr imparatorluğu kaldırıp, yerine yepyeni bir devlet kurmak oldukça zordu Böyle bir devleti kurarken en büyük ıslâh cumhuriyetçilikti
Atatürk, Cumhuriyet rejimi için yeni bir hukuk düzeni olması gerektiğini düşünmüştür Çöken bir imparatorluğun yasaları ile Cumhuriyeti yürütebilmek de muhtemel değildir bu nedenle, yeni rejim kendi anayasasını ve yasalarını getirmeli ve böylece kendi hukuk düzenini kurmalıdır
Atatürk, Cumhuriyeti defalarca demokrasi kavramı ile beraber ele almıştır O ’na tarafından cumhuriyet, demokrasi ile yönetilen devlet biçimidir Dolayısıyla Atatürk Cumhuriyetin tanımım bile demokrasi ile yapacak (ileride Atatürk ’ün sözlerinden örneklerde görüleceği gibi) derecede iki kavramı ast yandan ele alırken, biçimsel olarak kurulan Cumhuriyet düzeninin yanısıra demokratik bir rejime de zamanla faz safha geçilmesini istemiştir
Atatürk ’ün Cumhuriyetçilik ilkesinin dolayısıyla Cumhuriyet biçimindeki yönetimin dayandığı ilkeler vardır Bunlar şu şekilde sıralanabilir: 7
a)Millet Egemenliği: Atatürk ’ün Cumhuriyetçilik ilkesi, ahali egemenliğini en iyi ve en sağlam biçimlerde temsilci ve uygulayan bir rejimi açıklama eder Atatürk, irk egemenliği, millet yönetimi ve halkçılık gibi deyimleri başta Cumhuriyet kavramı yerine kullanıyordu
b)Bütün Serbest: Atatürk ’e kadar ana olan Türk ulusunun şerefli bir biçimde yaşamasıdır Bu da fakat bütün bağımsızlıkla muhtemel olabilmektedir Yabancı bir devletin koruma ve desteğini benimsemek, bağımsızlıktan yoksun olmak demek, öteki devletler karşısında uşak durumuna düşmek demektir Türk ’ün onuru, kişiliği ve yetenekleri çok yüksektir, büyüktür Böyle bir millet tutsak yaşamaktansa değil olsun daha iyidir Bundan nedeniyle Atatürk ’ün cumhuriyetçiliğinde “ya özgürlük, ya ölüm temel ilkedir
c)Ulusal Bütünlük: Milli bütünlük millet egemenliği ve bütün hür anlayışının doğal sonucu olmaktadır Ulusal tamlık politikasının temel belgesi ulusal andlaşma yani Misakı Millî ’dir Ulusal politika, milli sınırlar içinde, herşeyden önce kendi gücüne dayanarak varlığını korumak, halk ve ülkenin mutluluğuna çalışmaktır Irk ve din birliği, başka uluslara düşmanlık, kendi ulusunu hor görmek ülke ve ulus bütünlüğünü dağıtmak, bölücülük, adaletsizlik, sömürücülük, baskı, yasadışılık, eşitsizlik Atatürk ulusçuluğunun karşı olduğu değerlerdir Dolayısıyla, Türkiye Cumhuriyeti ulusal sınırlar içinde Türklük duygusuyla yaşayan herkesin müşterek devletidir
d)Çağdaşlaşma: Çağdaşlaşmanın iki manâlı boyutu vardır Biri uygarlıktır, diğeri ise batıdır Medenilik her dönemde çağdaşlaşmanın hedefi ve yönü olarak tekrar tekrar vardır Batı ise her dönemde değişebilir Çağımızda en yüksek medenilik Batı dünyası göre kurulmuştur Ve temsilcilik edilmektedir Dolayısıyla Batı uygarlığı en yüksek uygarlık olarak kaldıkça, yeryüzünde hiçbir medenilik batının düzeyini geride bırakmadıkça, Batı uygarlığı çağdaşlaşmak isteyen ulusların hedefi olacaktır Atatürk döneminde de Batı uygarlığı çağın temsilcisiydi ve Atatürk çağdaşlaşmada Batı uygarlığını kasıt almıştı
Atatürk ’e göre, her manzara açısından uygar bir halk olmalıyız Fikirler ve hayat medeni olmalıdır Atatürk ’ün bütün devrimlerinde çağın ışığını bakmak ve her devrimde bu ışığın bir parçasının ülkeye yansıtıldığını izlemek olasıdır Cumhuriyet devleti giderek gelişirken her döneminde Atatürk ’ün çizdiği yolda biraz daha çağdaşlaşmıştır
e)Lâiklik: Lâiklik, Türk devlet yaşamına fakat Cumhuriyetle birlikte girmiştir ve doğal olarak gelişimi de daima bu rejim içinde sürmüştür ve sürmektedir Lakin hukuk açısından başlıca gelişme 1937 yılında sona ermiş sayılabilir Lâiklik yani din ve dünya işlerinin birbirinden ayrılması, ilk önce hukuk alanında gerçekleşmelidir; başka bir deyişle, vatandaşın tüm yaşamına hakim olan hukuk alanında bu meslek yapılmalıdır Saltanatın, Halifeliğin kaldırılması gibi inkılâplar lâikliğe gidişi kolaylaştırmıştır Lâikliğin en büyük aşaması ise, Türk Uygar Kanunu ’nun 1926 yılında kabulüdür Medeni Kanun, Borçlar Kanunu ile birlikte 4 Ekim 1926 tarihinde yürürlüğe girdi Dolayısıyla cumhuriyetin kuruluşunda lâiklik kayda değer bir yere sahiptir Lâiklik uzun bir gelişimin sonucunda Türk toplumunun belli başlı belirleyici öğelerinden birisi olmuştur
f)Barışçılık: Barışçılık devletin esas ilkeleri arasında yer almaktadır Cumhuriyet düzeninin çağdaş insanlık hedefleri doğrultusunda gelişebilmesi için çok büyük katkılar getirmiştir Tüm ulusları insanlığın birer parçası olarak bakmak, fark yapmadan saygı göstermek dostça tutumun esas özelliğidir Atatürk hiçbir ülke ya da ulusa karşıt olmayan bir barışçı gidişi esas ilke görmüştür Türkiye Cumhuriyeti ’nin başlıca ilkelerinde birisi olan yurtta ve dünyada barıştırma insanlıkla uygarlığın ilerlemesinde en esaslı etken olacaktır Dolayısıyla, ulusları refah ve mutluluğa götüren en iyi yol barıştır
İç politikada da, dış politikada olduğu gibi uzlaşma asıl maksat olmuştur Yurtta barışın sağlanabilmesi için dağıtılmış çabalar gösterilmiş, millet aralarında hiçbir ayrıma yer vermeden, eşitlik düzeni en geniş anlamıyla kurulmaya çalışılmıştır Toplumda sınıflar arası dengeye de ağırlık verilmiş, cumhuriyet devleti olmaya çalışılmıştır
Atatürk ’ün cumhuriyet anlayışının bu farzedilen altı ana ilkesi yanı sıra bazı daha alçak ilkeler ve görüşleri de bulunmaktadır9 Atatürk ’ün devrimci ve demokrat yönleri cumhuriyetçiliğin temel taşlarını tamamlamaktadır Atatürk ’ün Türk ulusuna ve gençliğine olan inancı, cumhuriyetçiliğin tamamlayıcısı ve güvencesidir Kendi elleriyle kurduğu cumhuriyeti Türk gençliğinin bekçiliğine bırakmıştır
Türkiye Cumhuriyeti ’nin devam ettirilmesi ve iyiye her geçen gün daha da yükseltilmesi Atatürk ’ün düşüncelerinin çok iyi anlaşılması ile mümkündür Buraya değin açıklamaya çalıştığımız Atatürk ’ün Cumhuriyet anlayışının O ’nun sözlerinden seçtiklerimizle (EK) daha da açık ayla getirmemiz faydalı olacaktır *