imagesataturkungerceklestirdigidevrimler5ad6d2e03e93c
Saltanatın kaldırılması (1 Kasım 1922)
Cumhuriyetin ilanı (29 Ekim 1923)
Halifeliğin kaldırılması (3 Mart 1924)
Şeriye ve Evkaf Vekaleti'nin kaldırılması (3 Mart 1924)
Eğitim ve oğretim devrimi (3 Mart 1924)
Şapka ve kıyafet devrimi (25 Kasım 1925)
Tarikatların kaldırılması, tekke ve zaviyelerin kapatılması (30 Kasım 1925)
Medeni Kanun'un kabulu (17 Şubat 1926)
Laikliğin kabulu (19281937)
Harf ya da yazı devrimi (1 Kasım 1928)
Tarih anlayışında gerceğe donuş (12 Nisan 1931)
Takvim, saat ve olculerde değişiklik (1925 ve 1931)
Dil devrimi (12 Temmuz 1932)
Kadın haklarının tanınması (19301933 ve 1934)
Soyadı yasasının kabulu (21 Haziran 1934)
Saltanatın kaldırılması (1 Kasım 1922)
Kurtuluş Savaşı'nın ilk yıllarında kurulan (23 Nisan 1920) Turkiye Buyuk Millet Meclisi, halktan kopuk Osmanlı yonetiminin yanında, halkın icinden secilen temsilcileriyle halk iradesinin gercek temsilcisi olmuş, iyice eskimiş ve yıpranmış kişisel saltanatsa, TBMM'yi, yani ulusun egemenliğini tanımamasının yanı sıra, Sevr Antlaşması'nı imzalamış, duşmanla işbirliği yapıp, cıkarttığı ayaklanmalarla Ulusal Kurtuluş Savaşı'nı engellemeye calışmıştı 23 Nisan 1920'den başlayarak ulusal egemenliğe dayalı devletin kurulmasıyla kişisel saltanata kalkmış gozuyle bakan Mustafa Kemal, İtilaf Devletleri'nin Lozan Barış Konferansı'na Ankara Hukumetinin yanı sıra Osmanlı Hukumeti temsilcileri de cağırmaları ustune, 1 Kasım 1922'de TBMM'de yaptığı konuşmada ulus akla aykıı olduğunu belirterek,saltanatın kaldırılmasını istedi Milletvekillerinin ateşli konuşmalarla Ataturk'u desteklemelerinden sonra, saltanatın İstanbul'un işgal tarihinden (16 Mart 1920) başlayarak kalkmış olduğu oybirliğiyle kabul edildi Saltanatın kaldırılmasıyla Padişahlık Sıfat kalkan Mehmet VI Vahdattin de, 17 Kasım gunu İngiliz Komutanlığına başvurarak, bir İngiliz zırhlısıyla İstanbul'dan ayrıldı
Cumhuriyetin ilanı (29 Ekim 1923)
Saltanatın kaldırılmasının ve Lozan Barış Anlaşması'nın ardından TBMM'de en cok tartışılan konulardan biri, yeni devletin niteliği sorunuydu Kendisi bir hukumet olan TBMM'nin ayrı bir hukumeti ve bu hukumet yonetecek bir başbakanı bulunmaması, meclis icinden bakanların seciminde adayların gerekli oyu sağlamakta gucluk cekmeleri, surekli sorunlara yol acmaktaydı 27 Ekim 1923'te Ali Fethi (Okyar) Bey başkanlığındaki hukumetin istifası ve Cumhuriyet Halk Partisi grubunun yeni hukumet listesi ustunde anlaşmaya varmaması ustune, Ataturk 28 Ekim gecesi arkadaşlarını toplayarak sorunun gercek cozumuyle ilgili duşuncesini acıkladı ve İsmet İnonu'yle o gece, devletin niteliğinin cumhuriyet olduğunu saptayan bir yasa tasarısı hazırladı Ertesi gun TBMM, yapılan işin coktan doğmuş olan cocuğun adını koymakolduğunun milletvekillerine acıklanmasından sonra, saat 2030'da Anayasa değişikliğini kabul ederek cumhuriyeti ilan etti ve oybirliğiyle alınan bu karardan sonra cumhurbaşkanı secimine geceek, gene oybirliğiyle Gazi Mustafa Kemal Paşa'yı Turkiye Cumhuriyeti'nin ilk cumhurbaşkanı secti
Halifeliğin kaldırılması (3 Mart 1924)
Saltanatın kaldırılmasından ve Mehmet VI Vahdettin'in İstanbul'dan ayrılmasından sonra, TBMM'nin 18 Kasım 1922'de halife secmiş olduğu Abdulmecit Efendi, eski rejim yanlılarının tek umudu haline gelmiş, bundan guc alan Abdulmecit Efendi de, yeniden torenler duzenlemeye, demecler vermeye bazı İslam ulkelerinin kendisine bağlılık bildirmeleri ustune, İslam dunyasının onderi tavrı takınmaya başlamıştı Bu durumun yeni kurulmuş cumhuriyet yonetimi icin tehlikeli olabileceğini kavrayan Ataturk, İzmir'deki ordu tatbikatları sırasında ordu komutanlarına hilafetin kaldırılması konusunda duşuncesini acıklayıp, yasanın meclis gundemine getirilmesini kararlaştırdı 1 Mart 1924'teki butce goruşmelerinde halifeye ve Osmanlı hanedanına verilecek odenek konusunun gundeme getirilmesinden sonra, 3 Mart 1924't kabul edilen yasayla, halifelik kaldırılıp, ilerde saltanat ve halifelik iddiasında bulunmamaları icin Osmanlı hanedanı uyelerinin de yurt dışına cıkarılmaları kabul edildi
Şeriye ve Evkaf Vekaleti'nin kaldırılması (3 Mart 1924)
Şeriat hukumlerine dayalı Osmanlı hukuk duzeninin yeni Turk toplumuna uyarlanamayacağının anlaşılması sonucunda, TBMM'nin hilafetin kaldırıldığı gun Şeriye ve Evkaf Vekaletini'ni de kaldırmasıyla (3 Mart 1924), Turk hukuk sisteminde yeni duzenlemeler yapılması gereği de acıkca ortaya konmuş oldu 20 Nisan 1924 tarihli ikinci Anayasa'yla birlikte, hukuka ilişkin bir dizi yasa yururluğe girdi
Medeni Kanun'un kabulu (17 Şubat 1926)
Osmanlı İmparatorluğu doneminde hukuk işleri din kurallarına gore yonetilmekte olduğundan, cağdaş toplumlar duzeyine erişmek isteyen Turk toplumunun temel gereksinmelerinin, soz konusu hukuk yapısıyla karşılanamayacağı anlaşılmıştı Tanzimat Donemi'nde hazırlanan Mecelle, bazı yenilikler getirmekle birlikte, kişilerin hak ve borcları, aile kurumu, işleyişi ve sona ermesi, mulkiyet ilişkileri, miras sorunları, kiralama, satın alma, odunc verme, vb ilişkiler acısından, gercek bir Medeni Kanun sayılamazdı Bu nedenle İsvicre Medeni Kanunu ormek alınarak hazırlanan Medeni Kanun, 17 Şubat 1926'da TBMM'de kabul edilerek, yururluğe kondu Bunu, obur temel yasalar ile, ceza hukuku alanındaki boşlukları gideren Ceza Kanunu'nun kabul edilip (1 Mart 1926) yururluğe konması izledi
Saltanatın kaldırılması (1 Kasım 1922)
Cumhuriyetin ilanı (29 Ekim 1923)
Halifeliğin kaldırılması (3 Mart 1924)
Şeriye ve Evkaf Vekaleti'nin kaldırılması (3 Mart 1924)
Eğitim ve oğretim devrimi (3 Mart 1924)
Şapka ve kıyafet devrimi (25 Kasım 1925)
Tarikatların kaldırılması, tekke ve zaviyelerin kapatılması (30 Kasım 1925)
Medeni Kanun'un kabulu (17 Şubat 1926)
Laikliğin kabulu (19281937)
Harf ya da yazı devrimi (1 Kasım 1928)
Tarih anlayışında gerceğe donuş (12 Nisan 1931)
Takvim, saat ve olculerde değişiklik (1925 ve 1931)
Dil devrimi (12 Temmuz 1932)
Kadın haklarının tanınması (19301933 ve 1934)
Soyadı yasasının kabulu (21 Haziran 1934)
Saltanatın kaldırılması (1 Kasım 1922)
Kurtuluş Savaşı'nın ilk yıllarında kurulan (23 Nisan 1920) Turkiye Buyuk Millet Meclisi, halktan kopuk Osmanlı yonetiminin yanında, halkın icinden secilen temsilcileriyle halk iradesinin gercek temsilcisi olmuş, iyice eskimiş ve yıpranmış kişisel saltanatsa, TBMM'yi, yani ulusun egemenliğini tanımamasının yanı sıra, Sevr Antlaşması'nı imzalamış, duşmanla işbirliği yapıp, cıkarttığı ayaklanmalarla Ulusal Kurtuluş Savaşı'nı engellemeye calışmıştı 23 Nisan 1920'den başlayarak ulusal egemenliğe dayalı devletin kurulmasıyla kişisel saltanata kalkmış gozuyle bakan Mustafa Kemal, İtilaf Devletleri'nin Lozan Barış Konferansı'na Ankara Hukumetinin yanı sıra Osmanlı Hukumeti temsilcileri de cağırmaları ustune, 1 Kasım 1922'de TBMM'de yaptığı konuşmada ulus akla aykıı olduğunu belirterek,saltanatın kaldırılmasını istedi Milletvekillerinin ateşli konuşmalarla Ataturk'u desteklemelerinden sonra, saltanatın İstanbul'un işgal tarihinden (16 Mart 1920) başlayarak kalkmış olduğu oybirliğiyle kabul edildi Saltanatın kaldırılmasıyla Padişahlık Sıfat kalkan Mehmet VI Vahdattin de, 17 Kasım gunu İngiliz Komutanlığına başvurarak, bir İngiliz zırhlısıyla İstanbul'dan ayrıldı
Cumhuriyetin ilanı (29 Ekim 1923)
Saltanatın kaldırılmasının ve Lozan Barış Anlaşması'nın ardından TBMM'de en cok tartışılan konulardan biri, yeni devletin niteliği sorunuydu Kendisi bir hukumet olan TBMM'nin ayrı bir hukumeti ve bu hukumet yonetecek bir başbakanı bulunmaması, meclis icinden bakanların seciminde adayların gerekli oyu sağlamakta gucluk cekmeleri, surekli sorunlara yol acmaktaydı 27 Ekim 1923'te Ali Fethi (Okyar) Bey başkanlığındaki hukumetin istifası ve Cumhuriyet Halk Partisi grubunun yeni hukumet listesi ustunde anlaşmaya varmaması ustune, Ataturk 28 Ekim gecesi arkadaşlarını toplayarak sorunun gercek cozumuyle ilgili duşuncesini acıkladı ve İsmet İnonu'yle o gece, devletin niteliğinin cumhuriyet olduğunu saptayan bir yasa tasarısı hazırladı Ertesi gun TBMM, yapılan işin coktan doğmuş olan cocuğun adını koymakolduğunun milletvekillerine acıklanmasından sonra, saat 2030'da Anayasa değişikliğini kabul ederek cumhuriyeti ilan etti ve oybirliğiyle alınan bu karardan sonra cumhurbaşkanı secimine geceek, gene oybirliğiyle Gazi Mustafa Kemal Paşa'yı Turkiye Cumhuriyeti'nin ilk cumhurbaşkanı secti
Halifeliğin kaldırılması (3 Mart 1924)
Saltanatın kaldırılmasından ve Mehmet VI Vahdettin'in İstanbul'dan ayrılmasından sonra, TBMM'nin 18 Kasım 1922'de halife secmiş olduğu Abdulmecit Efendi, eski rejim yanlılarının tek umudu haline gelmiş, bundan guc alan Abdulmecit Efendi de, yeniden torenler duzenlemeye, demecler vermeye bazı İslam ulkelerinin kendisine bağlılık bildirmeleri ustune, İslam dunyasının onderi tavrı takınmaya başlamıştı Bu durumun yeni kurulmuş cumhuriyet yonetimi icin tehlikeli olabileceğini kavrayan Ataturk, İzmir'deki ordu tatbikatları sırasında ordu komutanlarına hilafetin kaldırılması konusunda duşuncesini acıklayıp, yasanın meclis gundemine getirilmesini kararlaştırdı 1 Mart 1924'teki butce goruşmelerinde halifeye ve Osmanlı hanedanına verilecek odenek konusunun gundeme getirilmesinden sonra, 3 Mart 1924't kabul edilen yasayla, halifelik kaldırılıp, ilerde saltanat ve halifelik iddiasında bulunmamaları icin Osmanlı hanedanı uyelerinin de yurt dışına cıkarılmaları kabul edildi
Şeriye ve Evkaf Vekaleti'nin kaldırılması (3 Mart 1924)
Şeriat hukumlerine dayalı Osmanlı hukuk duzeninin yeni Turk toplumuna uyarlanamayacağının anlaşılması sonucunda, TBMM'nin hilafetin kaldırıldığı gun Şeriye ve Evkaf Vekaletini'ni de kaldırmasıyla (3 Mart 1924), Turk hukuk sisteminde yeni duzenlemeler yapılması gereği de acıkca ortaya konmuş oldu 20 Nisan 1924 tarihli ikinci Anayasa'yla birlikte, hukuka ilişkin bir dizi yasa yururluğe girdi
Medeni Kanun'un kabulu (17 Şubat 1926)
Osmanlı İmparatorluğu doneminde hukuk işleri din kurallarına gore yonetilmekte olduğundan, cağdaş toplumlar duzeyine erişmek isteyen Turk toplumunun temel gereksinmelerinin, soz konusu hukuk yapısıyla karşılanamayacağı anlaşılmıştı Tanzimat Donemi'nde hazırlanan Mecelle, bazı yenilikler getirmekle birlikte, kişilerin hak ve borcları, aile kurumu, işleyişi ve sona ermesi, mulkiyet ilişkileri, miras sorunları, kiralama, satın alma, odunc verme, vb ilişkiler acısından, gercek bir Medeni Kanun sayılamazdı Bu nedenle İsvicre Medeni Kanunu ormek alınarak hazırlanan Medeni Kanun, 17 Şubat 1926'da TBMM'de kabul edilerek, yururluğe kondu Bunu, obur temel yasalar ile, ceza hukuku alanındaki boşlukları gideren Ceza Kanunu'nun kabul edilip (1 Mart 1926) yururluğe konması izledi