Forumda yenilikler devam etmektedir , çalışmalara devam ettiğimiz kısa süre içerisinde güzel bir görünüme sahip olduk daha iyisi için lütfen çalışmaların bitmesini bekleyiniz. Tıkla ve Git
x

Atatürk ve matematik

Atatürk ve matematik

iltasyazilim

FD Üye
Katılım
Ara 25, 2016
Mesajlar
0
Etkileşim
17
Puan
38
Yaş
36
F-D Coin
58
Atatürk ve matematik ile ilgili yazı,
Atatürk ve matematik ile ilgili bilgiler

Mustafa Kemal Atatürk'ün yaşamında birincil doğaüstü başarısı, 1893 yılında, çocukluk çağında, orta öğrenimi döneminde matematik dersinde olmuş ve bunun sonucu olarak dersin öğretmeni O'nun namına Kemalismini eklemiştir Atatürk, Selanik Askeri Rüştiyesindegeçen bu olayla ilgili anısını şöyle anlatıyor :

Rüştiyede en çok matematiğe merak sardım Az zamanda bize bu dersi veren hoca kadar şayet de daha artı bilgi edindim Derslerin üstündeki sorularla uğraşıyordum, yazılmış sorular düzenliyordum Matematik öğretmeni de yazılmış olarak cevap veriyordu Öğretmenimin ismi Mustafa idi, bir gün bana dedi ama:
Oğlum senin de ismin Mustafa benim de Bu, böyle olmayacak, nadiren ayrım bulunmalı Bundan daha sonra adın Mustafa Kemal olsun
O zamandan beri ismim aslında Mustafa Kemal oldu
Hoca sert bir adamdı Sınıfta birinci, ikinci tanımıyordu Bir gün bize:
Aramızda kendine kimler güveniyor kalksınlar, onları müzakereci (çalıştırıcı) yapacağımdedi
Önce duraksadım Ayağa öyleleri kalktı ancak ben kalkmamayı seçim ettim Bunlardan birinin çalıştırıcılığı altına girdim, çalışmanın ortasında daha fazla dayanamadım Ayağa kalkarak :
Ben bundan daha iyi yaparım dedim, bunun üzerine hoca beni çalıştırıcı yaptı Eski çalıştırıcıyı benim müzakerem altına verdi
Askeri Rüştiyeyi bitirdiğimde matematik merakım oldukça ilerlemişti Manastır Askeri İdadisinde matematik o kadar basit değildi Bununla uğraşımı sürdürdüm İdadide iken bıkmaksızın çalışıyorduk Sınıfta birinci, ikinci almak için hepimizde şiddetli bir gayret vardı Sonunda idadiyi bitirdim Harbiye'ye geçtim, burada da matematik merakı sürüyordu

Mustafa Kemal, Selanik Askeri Rüştiyesindeyken, matematik öğretmeni yüzbaşı Mustafa efendi sınıfa gelmediğinde, onun yerine birçok kere bu dersi vermiştir Atatürk, yaşamının askeri öğrenim sonrası dönemlerini, ulusal ve uluslar arası büyük savaş ve ihtilal olayları içinde, aklın ve bilimin kılavuzluğunu izleyen Büyük Asker, Milli ve Modern Devlet kurucusu, Yirminci Yüzyılın Gerçek Önderiolarak geçirdi O'nun bu dönemlerde, ölümünden yaklaşık birbuçuk yıl öncesine kadar matematikle ne ölçüde uğraştığını bilmiyoruz Bu konuda, Türk Dil Kurum Başuzmanı ADilaçar'ın 10111971 tarihli bir yazısı çok ilginç bilgiler vermektedir Bu yazıdan öğrendiğimize göre, Atatürk ölümünden birbuçuk yıl değin önce, üçüncü Türk Dil Kurultayından (2431 Ağustos 1936) anında sonradan 19361937 yılı kış aylarında kendi eliyle Geometri adlı bir kitap yazmıştır Atatürk, bunu, birtakım Fransızca geometri kitaplarını okuduktan sonradan hazırlamış ve yapıt başta 1937 yılında Geometri öğretenlerle, bu konuda kitap yazacaklara rehber olarak Kültür Bakanlığınca yayınlanmıştırBu 44 sayfalık yapıttaki boyut, uzay, yüzey, düzey, çap, yarıçap, kesek kesit, yay, çember, teğet, açı, açıortay, içters açı, dışters açı, taban, eğik, kırık, çekül, yatay, düşey, yöndeş, konum, üçgen, dörtgen, beşgen, köşegen, eşkenar, ikizkenar, paralelkenar, yanal, yamuk, fazla, eksi, çarp, bölü, eşit, toplam, oran, orantı, türev, bölge, varsayı, bahane gibi terimler Atatürk göre türetilmiştir

Yapıttaki tanımların tümünü Atatürk yazmıştır Her tarif, alaka kavramı bütün öğeleriyle eksiksiz ve açık biçimde anlatmakta, özel ve temelli nitelikleri içermektedir Zorunlu ve tatmin edici örnekler de verilmiştir Meşhur bilim tarihçisi Ord Prof Dr Okumuş Sayılı, bütün bir yetkiyle, bu Geometri kitabını, ufak lakin anıtsal bir yapıtdiye nitelendirmiştir Atatürk, yaşamının manâlı bir kesimini tarihin en büyük savaşlarından birinin içinde, ulusal ve evrensel sorumluluklar yüklenerek geçirdikten yıllardan beri sonradan, düzenli bir mantık ve veri disiplini kesinlikle gerektiren matematik alanında, yeni türettiği terimlerle böylesine kısa ve öz bir yapıtı yazmakla, dil ve matematikteki üstün yeteneğini kanıtlamıştır Atatürk'ün yaşamında fazla bariz bir örneğini izlediğimiz gibi, aslında dil ile matematiksel kültür arasında sıkı bağıntı vardır Atatürk'ün dehasında, dil ve matematik gibi aklın öbür disiplinleri birbirini karşılıklı olarak her zaman olumlu yönde etkilemiş ve geliştirmiştir Atatürk, Fen terimleri o suretle yapılmalı oysa anlamları ancak istenilen şeyi ifade edebilsindemiş ve bunu, Osmanlıca çok sayıda terimin yerine öz Türkçe karşılıklarını türetirken üstün bir başarıyla gerçekleştirmiştir Atatürk'ü, Geometriadlı yapıtını yazmaya zorlayan nedenleri, O'nun dil çalışmalarını yakından izlemek olanağını bulabilen ünlü dil uzmanı A Dilaçar şöyle açıklıyor :
Atatürk hep matematikle uğraşırdı Eski geometri terimleri çok ağdalı idi Ben bile, uzun uzun bu terimleri okuduğum halde, şimdikilerin anlamasındaki güçlüğünü daha iyi anlıyorum Pedagojide bir gerçek var: Düşünce yolunun açık olması, bir ip ucunun bulunması lazımdır Yahut bir külçe gibi çöker Müselles kelimesini ele alalım Arapça okullarımızdan kaldırılmıştır Sülüs'cilt müştak (türetilmiş) bir sözcük olduğunu öğrenci nasıl bilsin ? Arapça soğurucu bir dildir Mesela müsteşrikşarkkelimesinden gelmiş bir kelimedir Önüne, ortasına, arkasına birtakım heceler eklenmiş Bunun aslını bulmak bir Arapça dilbilgisi meselesidir, Okullarımızdan Arapça, Farsça kaldırılmış olduğundan, öğrenci müsellesi küde sözcük olarak karşısında görecektir Gönderaklına gelmeyecektir Lakin müselles yerine üçgendersek, bir ipucu var Gen, Atatürk'e göre genişliktenalınmıştır Bir anahtar sözcük var Dörtgendörtten gelmiştir Bir anahtar sözcük vardır Eşdeğer, eşit anlamında olan benzeşenten gelmiştir Ama müsavi Arapça bir kelimedir Bu sebeple Atatürk'ün prensipleri burada da doğru idi Onun için bu en ağdalı olan bu bilim dalını ele aldı ve kitabı örnek olarak bıraktı

Atatürk'ün matematik terimlerini türetme ve bunları öğretime sıralama çalışmaları konusunda Prof Dr Vecibe Latıpoğlu, şu bilgileri veriyor:
Atatürk, matematiği iyi bildiği ve sevdiği için, terim devrimine matematikten başlamıştır, denilebilir Çünkü Türk Dili (Belleten)'in Şubat 1937 tarihli yayınından bir ay daha sonra, Atatürk, ceyb (sinüs) ve tece^b (koşmuş)'m Türkçe karşılıklarının bulunması için 29 Mart 1937 tarihli Kamu Gazetesine bildiri verdirerek bir müsabaka açtırmıştır Sonunda hazırlanan tüm terimler, Türk Dili (Belleten) dergisinin Ekim 1937 tarihli sayısında yer almıştır Terimler, TürkçeOsmanlıca, OsmanlıcaTürkçe, FransızcaTürkçe edinmek üzere sıralanmış ve ön sırayı matematik terimleri almıştır Atatürk terim çalışmalarının ülkedeki etkisini öğrenmek için, 1937 yılı sonbaharında, Sivas'a artan bir şekilde, önceden Sivas Kongresini topladığı lise binasında, dokuzuncu sınıfın geometri dersine girmiştir Bu derste eski terimlerle öğrenimin zorluğunu bir kez daha saptayan Atatürk, Bu anlaşılmaz terimlerle, öğrencilere veri verilemezdiyerek kitabı atmış ve sonradan tahta başına geçip diliyerine kenar, müsellesyerine üçgen, müselles mütesaviyül adlayerine eşkenar üçgen, zaviyeyerine açıterimlerini kullanarak meşhur Pısagor teoremini öğrencilere anlatmıştır

Atatürk, bu çözümleme gezisinde yanına yer alan Kültür Bakanı Saffet Arıkan'a bütün okul kitaplarının yeni terimlerle, anında yazılması emrini vermiş ve Türkçeleştirilmiş terimlerle iki ayda hazırlanan kitaplar tüm okullara Kültür Bakanlığınca gönderilmiştir'

Atatürk'ün türettiği matematik terimleri ve yaptığı geometri tanımlarının hemen hemen hepsi bugüne değin değişmeksizin kullanıla gelmiştir O'nun türettiklerinden yalnızca birkaç terim sonra ufak ölçüde değiştirilmiştir Mesela Fransızca hypothese'in karşılığı olan Osmanlıcıdaki faraziye'nin yerine Atatürk, Türkçe varsayıterimini türetmiş ve sonradan bu terim tahmin biçimini almıştır Benzer şekilde O'nun tümey açı, bütey açıterimlerinin yerini tümler açı, bütünler açıterimleri almıştır Fazla eksik sayıda ve sınırlı olan bu terim değişikliklerini, Atatürk'ün dildeki esas ilkesinin doğruluğunun birer kanıtı saymak gerekir Prof Dr Felaket İnan, Atatürk'ün çalışmalarını yıllarca yakından izleyebilmiş insanlardan biri olarak, O'nun bilime ve matematiğe verdiği önemi şöyle belirtiyor:
Atatürk, kendi yetiştiği devrin müspet ilimlerini mesleki uzmanlığı bakımından bellediği zaman, berrak ve müspet bir görüşe sahip olabileceğini ve her hangi bir meseleyi matematiksel bir şüphesiz çözümlemeyi niyet tuttuğunu söylerdi
Prof Dr A İnan, 2511982 tarihli özel bir yazısında, bu konuyla ilgili olarak şöyle diyor:
Bilindiği gibi ilim konusu iki büyük bölümde işlenir ve bunlardan faydalanılır: Müspet ilimler, Sosyal ilimler
Atatürk lüzum öğrencilik devirlerinde gerekse ömrü baştan başa bu her iki ilimden çok faydalanmıştır Mesela tarih onun için bir geçmişin hikayesi değil, günümüzde bu olanlardan ders almanın kayda değer olduğuna inanmıştır üstelik başlıca müspet ilimlerin başında gelen matematik bilgisi Atatürk için başlıca bir konudur Çünkü matematik insan topluluklarına müspet yol belirten ve uygulamasında yarar sağlayan müspet bir ilim dalıdır İşte Atatürk bu ilime fazla değerinde verdiği için keza nazari kısımları bellemiş, keza de bunların uygulamasına her bakımdan tartma vermiştir Hatta matematik terimlerinin bugün kullandığımız deyimleri iyice kendi buluşları ile saptamıştır *
 
858,474Konular
981,218Mesajlar
29,547Kullanıcılar
sonertSon üye
Üst Alt