iltasyazilim
FD Üye
Atatürk'ün Ağzından Hayatı,
Atatürk'ün Kendi Ağzından Anıları,
Atatürk'ün Hayat Hikayesi
Mustafa Kemal Atatürk ’ün kendi ağzından anlattığı eğitim ve öğrenim hayatı ile ilgili anıları
Zamanın gazetelerinden birini yaptığı bu ropörtajda, Atatürk kendi ağzından bu anıları dile getirmiştir
Atatürk ’ün Öğrenim Hayatı Kısaca
Küçük Mustafa, Şemsi Efendi İlkokulu ’ndan daha sonra bir süre Selânik Mülkiye Rüştiyesi ’ne devam etti ise de Kaymak Hafız adlı Arapça öğretmeninin kendisine haksız yere sopa ile vurması üzerine bu okuldan ayrıldı ve Askerî rüştiyeye giden bir komşu çocuğunun giyimini ve genelde subayların kılığını öyle beğenen ufak Mustafa, askerî rüştiiyeye girmek ister; askerlikten ürken annesi ise bunu istemez, oysa Mustafa bir akrabasının delaletiyle okulun kabul zamanında askerî rüştiyeye gidip sınav verir ve okula alınır (1893) Bu Vesile Ile annesine aleyhinde bir olupbitti yapmış ve kendisine en yerinde gelecek yola girmiş bulunur Yazları, dayısı Hüseyin Efendi ’nin yanında gider, mektep zamanına değin çiftlikte kalırdı Mustafa bu okulu aslında sevmişti Arkadaşları aralarında zekâsı ve üstün yetenekleri ile kısa zamanda kendisini gösterdi ve öğretmenlerinin sevgisini kazandı; öğretmenleri az kalsın kendisine bir arkadaş muamelesi yapma gereğini hissetmişlerdi
Bu okulda matematik öğretmenliği yapan Yüzbaşı Mustafa Efendi, genç öğrencisinin yetenekleri ve zekâsı karşı sınıftaki diğer Mustafa ’larla aralarındaki farkı açıkça belirtmek üzere öğrencisinin adının sonuna Kemal ismini ilâve etti Bundan Böyle genç öğrenci Mustafa Kemal olmuştu
Atatürk ’ün Mektep Anıları
Çocukluğuma ilişkin birincil hatırladığım şey, okula gitmek meselesiyle ilgilidir Bundan dolayı annemle babam aralarında fazla bir uğraş vardı Annem ilâhîlerle okula başlamamı ve semt okuluna gitmemi istiyordu Gümrük Dairesinde memur olan babam o zaman yeni açılan Şemsi Efendi Okulu ’na devam etmem ve yeni usul üstüne okumamdan yanaydı
Sonunda babam işi ustaca bir biçimde çözümledi Başta alışık törenle mahalle okuluna başladım
Böylece annemin gönlü yapılmış oldu Birkaç gün sonradan da semt okulundan çıktım Şemsi Efendi Okulu ’na yazıldım
Az süre daha sonra babam öldü Annemle birlikte dayımın yanında yerleştik Dayım köy hayatı yaşıyordu Ben de bu hayata karıştım Bana görevler veriyor, ben de bunları yapıyordum Esas ödev tarla bekçiliği idi Kardeşimle birlikte bakla tarlasının ortasındaki bir kulübede oturduğumuz ve kargaları kovmakla uğraştığımızı unutamam Çiftlik hayatının öbür işlerine de karışıyordum
Böylece biraz süre geçince annem, okulsuz kaldığım için kaygılanmaya başladı Sonunda Selânik ’te yer alan teyzemin evine gitmeme ve okula devam etmeme karar verildi: Selânik ’te liseye yazıldım Okulda Kaymak Hafız isminde bir öğretmen vardı
Bir gün sınıfımızda ders verirken diğer bir çocukla tartışma ettim Fazla şamata oldu Hoca beni yakaladı Çok dövdü Bütün bedenim kan içinde kaldı Büyükannem zaten okulda okumama karşıydı, anında okuldan çıkardı
Yakınımızda Binbaşı Kadri Bey isminde bir birey oturuyordu Oğlu Ahmet Bey askerî ortaokula devam ediyor ve mektep giysisi giyiyordu Onu gördükçe ben de böyle giysi giymeye hevesleniyordum Daha Sonra sokaklarda subaylar görüyordum Bu aşamaya gelmek için izlenmesi gereken yolun askerî ortaokula girmek olduğunu anlıyordum
O sırada annem Selânik ’e gelmişti Askerî ortaokula girmek istediğimi söyledim Annem askerlikten çekiniyordu Asker olmama cebren engel olmaya çalışıyordu
Atatürk ’ün Matematiğe İlgisi
Kabul sınavı zamanı ona sezdirmeden kendi kendime askerî ortaokula gitgide artarak imtihan verdim Bu Nedenle anneme aleyhinde oldu bitti olmuş oldu
Ortaokul ’da en fazla matematiğe alaka duydum
Eksik zamanda bize bu dersi veren hoca kadar, belki de daha fazla bilgi sahibi oldum Derslerin üzerinde işlerle ilgileniyordum Yazılı sorular yazıyordum, matematik öğretmeni de yazılı olarak cevap veriyordu
Öğretmenimin ismi Mustafa idi Bir gün bana dedi oysa; “Oğlum, senin de ismin Mustafa benim de Bu böyle olmayacak arada bir ayrım bulunmalı, bundan sonra adın Mustafa Kemal olsun!
O zamandan beri adım fiilen Mustafa Kemal kaldı Hoca sert bir adamdı Sınıfta birinci, ikinci tanımıyordu Bir gün bize:
“Aranızda kimler kendine güveniyorsa kalksınlar onları çalıştırma danışmanı yapacağım dedi, ilk kez duraksadım Ayağa öyleleri kalktı fakat ben kalkmamayı yeğledim Bunlardan birinin danışmanlığı altına girdim Görüşmenin sonunda tahammül gücüm son noktaya geldi Ayağa kalkarak;
“Ben bundan iyi yaparım dedim Bunun üzerine hoca beni çalıştırma danışmanı yaptı, eski danışmanı benim danışmanlığım altına verdi
Atatürk ’ün Askeri Ortaokulu Bitirmesi
Askerî ortaokulu bitirdiğim vakit merakım epeyce ileri gitmişti Manastır Askerî Lisesi ’nde matematik böylece basit geldi Bununla uğraşmayı sürdürdüm Oysa Fransızca ’da geri idim Hoca benimle fazla uğraşmıyor, acı uyarılarda bulunuyordu Bu uyarılar benim fazla gücüme gitti Birincil konut izni vaktinde çözüm aradım İki, üç ay gizli gizli Frerler Okulu ’nun özel sınıfına devam ettim Böylece mektep derslerine oranla pozitif derecede Fransızca öğrendim
O zamana değin edebiyatla fazla ilişkim yoktu, Merhum Ömer Naci, Bursa Lisesi ’nden kovulmuş, bizim sınıfa gelmişti Daha o süre şairdi Benden okuyacak kitap istedi Tüm kitaplarımı gösterdim Hiçbirini beğenmedi Bir arkadaşın kitaplarımdan hiçbirini beğenmemesi gücüme gitti Şiir ve edebiyat diye bir şey olduğunu o zaman öğrendim Ona çalışmaya başladım Şiir bana çekici belirdi Fakat yazı (kompozisyon) öğretmeni diye yeni gelen bir kişi, bana şiirle uğraşmayı yasakladı
“Bu meşgale biçimi seni askerlikten uzaklaştırır dedi bununla birlikte güzel yazı yazma isteği bende daimi oldu
Lisede iken dirençle çalışıyorduk Sınıfta birinci, ikinci elde etmek için hepimizde güçlü bir gayret vardı Sonunda liseyi bitirdim Harp Okulu ’na geçtim
Atatürk ’ün Harp Okuluna Geçişi
Burada da matematiğe ilgim devam ediyordu Birinci sınıfta pak gençlik düşlerine tutuldum Dersleri aksattım Yılın nasıl geçtiğinin hiç haberdar olmadım Ancak dersler kesilince kitaplara sarıldım
İkinci sınıfa geçtikten sonradan askerlik derslerine ilgi duydum Şiir yazmaya ilişkin lise öğretmeninin koyduğu yasağı unutmuyordum Oysa güzel anlatmak ve kâğıda dökmek isteği kalıcı idi Ders aralarında kompozisyon alıştırmaları yapıyorduk Saati elimize alıyor “Bu değin dakika sen, bu dek dakika ben söyleyeceğim diye yarışma ve tartışmalar düzenliyorduk
Harp Okulu yıllarında siyaset düşünceleri baş gösterdi Duruma ilişkin demin etkin bir düşünce oluşturamıyorduk Sultan Hamit Dönemi idi Namık Kemal Beyin kitaplarını okuyorduk Kovuşturma sıkı idi Genelde fakat koğuşta yattıktan sonradan okuma imkânı buluyorduk Bu gibi yurtsevercesine eserleri okuyanlara karşısında kovuşturma yapılması, işlerin içinde bir kötülük bulunduğunu sezdiriyordu, Fakat bunun iç yüzü gözlerimiz önünde iyice netleşmiyordu
Atatürk ’ün Gazete Kurması
Kurmay sınıflarına geçtik Alışkın derslere mükemmel çalışıyordum Bunların üstünde olarak bende ve bazı arkadaşlarda yeni görüşler açığa çıktı Ülkenin yönetiminde ve siyasetinde bozukluklar olduğunu keşfetmeye başladık
Binlerce kişiden oluşan Harp Okulu öğrencisine bu keşfimizi anlatmak isteğine kapıldık Okulun öğrencileri aralarında okunmak üzere okulda el yazısıyla gazete kurduk
Sınıf içinde minik teşkilatımız vardı Ben Yönetim Kurulu ’nda idim Gazetenin yazılarını başlıca ben yazıyordum
O süre okullar müfettişi İsmail Paşa vardı Bu işlerimizi keşfetmiş, izlettiriyormuş Okulun müdürü Rıza Paşa isminde bir kişiydi Bu kişinin, padişah katında İsmail Paşa kadar yanlışı ortaya çıkarılmış;
“Okulda böyle öğrenci var Ya haberdar olmuyor ya görmezden geliyor denilmiş Rıza Paşa konumunu gözetmek için inkâr etmiş
Bir gün, gazetenin gereken yazılarından birini yazmakla uğraşıyorduk Baytar dersliklerinden birine girmiş, kapıyı kapamıştık, kapı ardından birkaç nöbetçi duruyordu Rıza Paşaya haber vermişler, sınıfı bastı Yazılar masa üzerinde ve ön tarafta duruyordu Görmemezlikten geldi Fakat dersten başka şeylerle mücâdele etmek nedeniyle tutuklanmamızı buyurdu Çıkarken:
“Yalnız izinsizlikle yetinebilir dedi Sonradan hiçbir canice uygulamasına gerek olmadığını söylemiş Böyle davranmasında kendine yüklenen eksikliği ortaya dışında tutmak çabasının etkisi olmakla beraber iyi hedef de inkâr edilemezdi
Kurmay Subaylar Grubu sınıflarının ardına kadar bu işlere devam ettik Yüzbaşı olarak okuldan çıktıktan sonra İstanbul ’da geçireceğimiz vakit içinde bu işlerle daha iyi uğraşmak için bir arkadaş namına bir apartman tuttuk arada bir orada toplanıyorduk Bu hareketlerimizin tümü izleniyordu ve biliniyordu
Bu sırada Fethi Bey adına eski arkadaşlardan subay iken askerlikten uzaklaştırılmış bir birey karşımıza çıktı Kendisinin yoksulluğundan, yardıma ihtiyacı olduğundan, yatacak yeri bulunmadığından söz ederek bize sığındı Biz de bu kişiyi sahip olduğumuz apartmanda yatırmaya ve kendisine takviye etmeye karar verdik
İki gün sonradan kendisinin ricası üzerine bir yerde görüşecektik Gittiğim vakit yanında Saray ’a mensub üstelik yâver gördüm Apartmanda yatan İsmail Hakkı Bey adında bir kişi vardı, hemen götürmüşler Bir gün daha sonra da bizi tutukladılar Fethi Bey halbu ki İsmail Paşanın dar polisi imiş Bir süre hücreli hapsinde kaldım Daha Sonra Saray ’a götürdüler Sorgulandım İsmail Paşa, Başkâtip, dahası sakallı bir adam hazır bulunuyordu Sorgudan anladık ama gazete çıkardığımızdan, teşkilât kurduğumuzdan, apartmanda çalıştığımızdan özetle, tüm bu işlerden nedeniyle zan altında almak, şüphelenilmek… Daha önceki arkadaşlar yaptıklarını kabul etmişler, birkaç ay böyle tutsak kaldıktan daha sonra bıraktılar *
Atatürk'ün Kendi Ağzından Anıları,
Atatürk'ün Hayat Hikayesi
Mustafa Kemal Atatürk ’ün kendi ağzından anlattığı eğitim ve öğrenim hayatı ile ilgili anıları
Zamanın gazetelerinden birini yaptığı bu ropörtajda, Atatürk kendi ağzından bu anıları dile getirmiştir
Atatürk ’ün Öğrenim Hayatı Kısaca
Küçük Mustafa, Şemsi Efendi İlkokulu ’ndan daha sonra bir süre Selânik Mülkiye Rüştiyesi ’ne devam etti ise de Kaymak Hafız adlı Arapça öğretmeninin kendisine haksız yere sopa ile vurması üzerine bu okuldan ayrıldı ve Askerî rüştiyeye giden bir komşu çocuğunun giyimini ve genelde subayların kılığını öyle beğenen ufak Mustafa, askerî rüştiiyeye girmek ister; askerlikten ürken annesi ise bunu istemez, oysa Mustafa bir akrabasının delaletiyle okulun kabul zamanında askerî rüştiyeye gidip sınav verir ve okula alınır (1893) Bu Vesile Ile annesine aleyhinde bir olupbitti yapmış ve kendisine en yerinde gelecek yola girmiş bulunur Yazları, dayısı Hüseyin Efendi ’nin yanında gider, mektep zamanına değin çiftlikte kalırdı Mustafa bu okulu aslında sevmişti Arkadaşları aralarında zekâsı ve üstün yetenekleri ile kısa zamanda kendisini gösterdi ve öğretmenlerinin sevgisini kazandı; öğretmenleri az kalsın kendisine bir arkadaş muamelesi yapma gereğini hissetmişlerdi
Bu okulda matematik öğretmenliği yapan Yüzbaşı Mustafa Efendi, genç öğrencisinin yetenekleri ve zekâsı karşı sınıftaki diğer Mustafa ’larla aralarındaki farkı açıkça belirtmek üzere öğrencisinin adının sonuna Kemal ismini ilâve etti Bundan Böyle genç öğrenci Mustafa Kemal olmuştu
Atatürk ’ün Mektep Anıları
Çocukluğuma ilişkin birincil hatırladığım şey, okula gitmek meselesiyle ilgilidir Bundan dolayı annemle babam aralarında fazla bir uğraş vardı Annem ilâhîlerle okula başlamamı ve semt okuluna gitmemi istiyordu Gümrük Dairesinde memur olan babam o zaman yeni açılan Şemsi Efendi Okulu ’na devam etmem ve yeni usul üstüne okumamdan yanaydı
Sonunda babam işi ustaca bir biçimde çözümledi Başta alışık törenle mahalle okuluna başladım
Böylece annemin gönlü yapılmış oldu Birkaç gün sonradan da semt okulundan çıktım Şemsi Efendi Okulu ’na yazıldım
Az süre daha sonra babam öldü Annemle birlikte dayımın yanında yerleştik Dayım köy hayatı yaşıyordu Ben de bu hayata karıştım Bana görevler veriyor, ben de bunları yapıyordum Esas ödev tarla bekçiliği idi Kardeşimle birlikte bakla tarlasının ortasındaki bir kulübede oturduğumuz ve kargaları kovmakla uğraştığımızı unutamam Çiftlik hayatının öbür işlerine de karışıyordum
Böylece biraz süre geçince annem, okulsuz kaldığım için kaygılanmaya başladı Sonunda Selânik ’te yer alan teyzemin evine gitmeme ve okula devam etmeme karar verildi: Selânik ’te liseye yazıldım Okulda Kaymak Hafız isminde bir öğretmen vardı
Bir gün sınıfımızda ders verirken diğer bir çocukla tartışma ettim Fazla şamata oldu Hoca beni yakaladı Çok dövdü Bütün bedenim kan içinde kaldı Büyükannem zaten okulda okumama karşıydı, anında okuldan çıkardı
Yakınımızda Binbaşı Kadri Bey isminde bir birey oturuyordu Oğlu Ahmet Bey askerî ortaokula devam ediyor ve mektep giysisi giyiyordu Onu gördükçe ben de böyle giysi giymeye hevesleniyordum Daha Sonra sokaklarda subaylar görüyordum Bu aşamaya gelmek için izlenmesi gereken yolun askerî ortaokula girmek olduğunu anlıyordum
O sırada annem Selânik ’e gelmişti Askerî ortaokula girmek istediğimi söyledim Annem askerlikten çekiniyordu Asker olmama cebren engel olmaya çalışıyordu
Atatürk ’ün Matematiğe İlgisi
Kabul sınavı zamanı ona sezdirmeden kendi kendime askerî ortaokula gitgide artarak imtihan verdim Bu Nedenle anneme aleyhinde oldu bitti olmuş oldu
Ortaokul ’da en fazla matematiğe alaka duydum
Eksik zamanda bize bu dersi veren hoca kadar, belki de daha fazla bilgi sahibi oldum Derslerin üzerinde işlerle ilgileniyordum Yazılı sorular yazıyordum, matematik öğretmeni de yazılı olarak cevap veriyordu
Öğretmenimin ismi Mustafa idi Bir gün bana dedi oysa; “Oğlum, senin de ismin Mustafa benim de Bu böyle olmayacak arada bir ayrım bulunmalı, bundan sonra adın Mustafa Kemal olsun!
O zamandan beri adım fiilen Mustafa Kemal kaldı Hoca sert bir adamdı Sınıfta birinci, ikinci tanımıyordu Bir gün bize:
“Aranızda kimler kendine güveniyorsa kalksınlar onları çalıştırma danışmanı yapacağım dedi, ilk kez duraksadım Ayağa öyleleri kalktı fakat ben kalkmamayı yeğledim Bunlardan birinin danışmanlığı altına girdim Görüşmenin sonunda tahammül gücüm son noktaya geldi Ayağa kalkarak;
“Ben bundan iyi yaparım dedim Bunun üzerine hoca beni çalıştırma danışmanı yaptı, eski danışmanı benim danışmanlığım altına verdi
Atatürk ’ün Askeri Ortaokulu Bitirmesi
Askerî ortaokulu bitirdiğim vakit merakım epeyce ileri gitmişti Manastır Askerî Lisesi ’nde matematik böylece basit geldi Bununla uğraşmayı sürdürdüm Oysa Fransızca ’da geri idim Hoca benimle fazla uğraşmıyor, acı uyarılarda bulunuyordu Bu uyarılar benim fazla gücüme gitti Birincil konut izni vaktinde çözüm aradım İki, üç ay gizli gizli Frerler Okulu ’nun özel sınıfına devam ettim Böylece mektep derslerine oranla pozitif derecede Fransızca öğrendim
O zamana değin edebiyatla fazla ilişkim yoktu, Merhum Ömer Naci, Bursa Lisesi ’nden kovulmuş, bizim sınıfa gelmişti Daha o süre şairdi Benden okuyacak kitap istedi Tüm kitaplarımı gösterdim Hiçbirini beğenmedi Bir arkadaşın kitaplarımdan hiçbirini beğenmemesi gücüme gitti Şiir ve edebiyat diye bir şey olduğunu o zaman öğrendim Ona çalışmaya başladım Şiir bana çekici belirdi Fakat yazı (kompozisyon) öğretmeni diye yeni gelen bir kişi, bana şiirle uğraşmayı yasakladı
“Bu meşgale biçimi seni askerlikten uzaklaştırır dedi bununla birlikte güzel yazı yazma isteği bende daimi oldu
Lisede iken dirençle çalışıyorduk Sınıfta birinci, ikinci elde etmek için hepimizde güçlü bir gayret vardı Sonunda liseyi bitirdim Harp Okulu ’na geçtim
Atatürk ’ün Harp Okuluna Geçişi
Burada da matematiğe ilgim devam ediyordu Birinci sınıfta pak gençlik düşlerine tutuldum Dersleri aksattım Yılın nasıl geçtiğinin hiç haberdar olmadım Ancak dersler kesilince kitaplara sarıldım
İkinci sınıfa geçtikten sonradan askerlik derslerine ilgi duydum Şiir yazmaya ilişkin lise öğretmeninin koyduğu yasağı unutmuyordum Oysa güzel anlatmak ve kâğıda dökmek isteği kalıcı idi Ders aralarında kompozisyon alıştırmaları yapıyorduk Saati elimize alıyor “Bu değin dakika sen, bu dek dakika ben söyleyeceğim diye yarışma ve tartışmalar düzenliyorduk
Harp Okulu yıllarında siyaset düşünceleri baş gösterdi Duruma ilişkin demin etkin bir düşünce oluşturamıyorduk Sultan Hamit Dönemi idi Namık Kemal Beyin kitaplarını okuyorduk Kovuşturma sıkı idi Genelde fakat koğuşta yattıktan sonradan okuma imkânı buluyorduk Bu gibi yurtsevercesine eserleri okuyanlara karşısında kovuşturma yapılması, işlerin içinde bir kötülük bulunduğunu sezdiriyordu, Fakat bunun iç yüzü gözlerimiz önünde iyice netleşmiyordu
Atatürk ’ün Gazete Kurması
Kurmay sınıflarına geçtik Alışkın derslere mükemmel çalışıyordum Bunların üstünde olarak bende ve bazı arkadaşlarda yeni görüşler açığa çıktı Ülkenin yönetiminde ve siyasetinde bozukluklar olduğunu keşfetmeye başladık
Binlerce kişiden oluşan Harp Okulu öğrencisine bu keşfimizi anlatmak isteğine kapıldık Okulun öğrencileri aralarında okunmak üzere okulda el yazısıyla gazete kurduk
Sınıf içinde minik teşkilatımız vardı Ben Yönetim Kurulu ’nda idim Gazetenin yazılarını başlıca ben yazıyordum
O süre okullar müfettişi İsmail Paşa vardı Bu işlerimizi keşfetmiş, izlettiriyormuş Okulun müdürü Rıza Paşa isminde bir kişiydi Bu kişinin, padişah katında İsmail Paşa kadar yanlışı ortaya çıkarılmış;
“Okulda böyle öğrenci var Ya haberdar olmuyor ya görmezden geliyor denilmiş Rıza Paşa konumunu gözetmek için inkâr etmiş
Bir gün, gazetenin gereken yazılarından birini yazmakla uğraşıyorduk Baytar dersliklerinden birine girmiş, kapıyı kapamıştık, kapı ardından birkaç nöbetçi duruyordu Rıza Paşaya haber vermişler, sınıfı bastı Yazılar masa üzerinde ve ön tarafta duruyordu Görmemezlikten geldi Fakat dersten başka şeylerle mücâdele etmek nedeniyle tutuklanmamızı buyurdu Çıkarken:
“Yalnız izinsizlikle yetinebilir dedi Sonradan hiçbir canice uygulamasına gerek olmadığını söylemiş Böyle davranmasında kendine yüklenen eksikliği ortaya dışında tutmak çabasının etkisi olmakla beraber iyi hedef de inkâr edilemezdi
Kurmay Subaylar Grubu sınıflarının ardına kadar bu işlere devam ettik Yüzbaşı olarak okuldan çıktıktan sonra İstanbul ’da geçireceğimiz vakit içinde bu işlerle daha iyi uğraşmak için bir arkadaş namına bir apartman tuttuk arada bir orada toplanıyorduk Bu hareketlerimizin tümü izleniyordu ve biliniyordu
Bu sırada Fethi Bey adına eski arkadaşlardan subay iken askerlikten uzaklaştırılmış bir birey karşımıza çıktı Kendisinin yoksulluğundan, yardıma ihtiyacı olduğundan, yatacak yeri bulunmadığından söz ederek bize sığındı Biz de bu kişiyi sahip olduğumuz apartmanda yatırmaya ve kendisine takviye etmeye karar verdik
İki gün sonradan kendisinin ricası üzerine bir yerde görüşecektik Gittiğim vakit yanında Saray ’a mensub üstelik yâver gördüm Apartmanda yatan İsmail Hakkı Bey adında bir kişi vardı, hemen götürmüşler Bir gün daha sonra da bizi tutukladılar Fethi Bey halbu ki İsmail Paşanın dar polisi imiş Bir süre hücreli hapsinde kaldım Daha Sonra Saray ’a götürdüler Sorgulandım İsmail Paşa, Başkâtip, dahası sakallı bir adam hazır bulunuyordu Sorgudan anladık ama gazete çıkardığımızdan, teşkilât kurduğumuzdan, apartmanda çalıştığımızdan özetle, tüm bu işlerden nedeniyle zan altında almak, şüphelenilmek… Daha önceki arkadaşlar yaptıklarını kabul etmişler, birkaç ay böyle tutsak kaldıktan daha sonra bıraktılar *