Ataturk'un Cocukluğu'na Ait Hikayeler I
Bazı gunler Mustafa Makbule’yi bakla tarlasında yalnız bırakıp cevrede gezmeye cıkıyordu Bir gun Mustafa gezerken bir kaval sesi duydu Bu kavalı kimin caldığını merak edip kaval sesinin geldiği tarafa doğru yurudu Biraz gidince baktı ilerdeki bir ağacın altında on yaşlarında bir coban kaval calıyor, etrafında da koyunlar otluyordu Mustafa bu cocuğun kavalıyla yarattığı sihirli dunyasını bozmak istemedi “ Varsın calsın garip “ diye duşundu “ Ben de o kaval calmayı bırakıncaya kadar burada oturur, beklerim “ Aradan yarım saat gecti Cocuk, turkuler, oyun havaları caldıktan sonra kavalını ağaca yasladı ve azık torbasını acıp yanında getirdiği yiyecekleri yemeye başladı Mustafa oturduğu yerden kalktı, cocuğun yanına doğru yurumeye başladı Karşıdan birisinin gelmekte olduğunu otların hışırtısından duyan cocuk başını kaldırdı Geleni tanımıyordu “ Acaba kim ki? “ diye duşundu Mustafa cocuğun yanına gelince gulumseyerek:
“ Merhaba arkadaş, afiyet olsun “ dedi “ Benim adım Mustafa İzin verirsen yanına oturmak istiyorum “
Coban cocuk:
“ Tabii gel gel, buyur şoyle “ dedi “ Hem bak acıktıysan hic cekinme ye bir şeyler karnını doyur Yemezsen, darılırım “
Mustafa cocuğun yanına oturdu Sessizce ikisi birlikte yemeklerini yediler Daha sonra Mustafa: “ Arkadaş, cok guzel kaval calıyorsun Kendi kendine mi oğrendin yoksa bir oğreten mi oldu? “ diye sordu
Coban cocuk:
“ Koyluk yerde boyle eften puften işleri oğreten olmaz “ dedi “ Benim dedem de coban, babam da coban, eh, ben de coban Beş yaşına bastığımda babam, haydi bakalım Ali, al gut şu koyunları, deyip on tane koyun verdi bana O gunden bu yana coban olup cıktık işte Dedemi, babamı kaval calarken dinledimdi Bir gun canım sıkıldı, bu kavalı yaptım Oyle boyle derken oğrendim calmasını Guzel caldığımı az once sen dediydin Sağ olasın “
“ Peki, arkadaş, coban olarak yaşamını surdureceğini soyluyorsun Tabiatla ic icesin, koyunlarını guduyorsun, dilediğince kavalını calıyorsun İşine pek karışan olmaz Ozgursun, belki mutlusun da Fakat senden oncekilerden gorduğun, onların yaşadığı yaşam tarzının dışına cıkarak, dışarıya taşarak, daha aktif bir hayat yaşamayı arzulamaz mısın? Kendine bir hedef secersin ve hedefine varmak icin yeterli bilgiyi oğrenmeye okula gidersin Bu on bilgiyi oğrendikce, oğrendiklerinin ışığında fikirlerini geliştirirsin Eğer isterse kişi vatanına, milletine faydalı olabilecek pek cok iş başarır “
“ Ne yalan soyleyeyim, soylediklerinin bazı yerlerini tam olarak anlayamadıysam da coğunu anladım İyi guzel diyorsun da bizim koyde okul yok ki Şehirdeki okula gitmeye kalksam, hic tanıdığımız yok orada, kalacak yerim yok Zaten babamlar bırakmazlar gideyim Belki onlar da isterler Ali amirmemur olsun ama şu gorduğun koyunların başına bir coban lazım Herkes amirmemur olsa, cobanlığı kim yapacak? Boş ver beni be, duşunme beni be, bırak ben coban kalayım Sen asıl kendinden haber ver, buralarda kimlere misafir geldin ki? Hem senin geldiğin şehir buyuk mu? Sizin okulda cok cocuk var mı okula giden? “
“ Bak arkadaş, hayatta insanın eline birtakım fırsatlar gecer Onemli olan ele gecen bu fırsatları en iyi şekilde değerlendirebilmektir Bunun icin de gayret gereklidir Eğer biz sectiğimiz hedefe ulaşmak icin yeterli gayreti gostermezsek, zaman icinde, hedefimize gittikce yaklaştığımızı değil, bilakis hedefimizden giderek uzaklaştığımızı fark ederiz Kimsenin kimseye zorla meslek sectirmesine taraftar değilim Severek yapılmayan bir iş, bir uğraş, kişiye hayatı anlamsız kılar Boyle biri de, eğer cıkış yolu bulamazsa yani hayatını anlamsızlıktan kurtaramazsa vatanına, milletine gerektiği şekilde faydalı olamaz Şimdi arkadaş, sen şehirdeki okula gitmeye kalksan orada yatılı bir okula girerdin ve kalacak yer diye bir sorunun olmazdı Az onceki sozlerinden bunun icin birtakım engeller cıkabileceğinden cekindiğini anladım Ayrıca da, senin buradaki yaşantından pek şikayetci olmadığını fark ettim Fakat okumayazma isteği ile yanıp tutuştuğun belli Benim okuduğum okulda okuyan cocukları merak etmen bunu gosteriyor Ben, annem ve kız kardeşimle birlikte Selanik’ten dayım Huseyin Ağa’nın yanına geldik Kız kardeşimle birlikte dayımın bakla tarlasında bekcilik yapıyoruz Fırsat buldukca cevrede gezintiye cıkıyorum İşte boyle bir gezinti anında seni gordum, yanına geldim, oturduk, konuşuyoruz İki ay kadar dayımın ciftliğinde kalacağız Yani iki ay seninle bir arada olabiliriz demek istiyorum Arkadaş, eğer istersen sana okumayazma oğretmek istiyorum Biz buradan giderken sen okumayazma oğrenmiş olursun ve sana bırakacağım ders kitaplarını okuyup iyice oğrenirsin Bu arada boş durmayıp arkadaşlarına da okumayazma oğretmek icin caba sarf edersin Yakın bir gelecekte sizin koyun oğretmeni olursun Ne dersin arkadaş, ister misin okumayazma oğrenmek? “
“ Tabii ki, isterim istemesine de, becerebilir miyim dersin okumayazma oğrenmeyi? “
“ Becerirsin, becerirsin Sen istedikten, biraz da gayret gosterdikten sonra başarılı olmaman icin hicbir neden goremiyorum “
Mustafa daha sonra konuşmasının bir bolumunde Selanik’te Şemsi Efendi’nin İlkokulunda okuduğunu fakat babası Ali Rıza Efendi’nin olumu uzerine, annesi ve kız kardeşiyle dayısının yanına geldiklerini anlattı İlkokulu bitirdikten sonraki amacının Askeri Ruşdiye’nin imtihanlarını kazanarak oraya girmek, Ruşdiye’yi bitirdikten sonra yuksek oğrenimine devam ederek sonunda subay olmak olduğunu belirtti Mustafa ile Ali bir sure daha konuşmalarına devam ettiler ve yarın aynı yerde buluşmak uzere birbirlerinden ayrıldılar Mustafa fırsat buldukca Coban Ali ile bir araya geldi; ona okumayazma oğretebilmek icin cırpınıp durdu Mustafa’nın bu iyi niyetli cabaları boşa gitmedi Bir sure sonra Ali, okumayazma oğrenmeye muvaffak oldu Aradan birkac hafta gectikten sonra Mustafa:
“ Arkadaş, annem beni Selanik’e teyzemin yanına gonderiyor Yarın gidiyorum Selanik’te okumaya devam edeceğim İşte ders kitaplarımı getirdim İlk tanıştığımız gunku konuştuklarımızı unutmadın sanırım Bu kitapları iyice oku, oğren Fakat oğrendiklerin sende kalmasın Oğrendiklerini arkadaşlarına da oğret, onlara da okumayazma oğret Bir ulkede cahiller ne kadar coksa, o ulke, o kadar geri kalmış demektir Ulkemizin medeni milletler seviyesine erişebilmesi, her ferdin, uzerine duşen gorevi yapmasıyla gercekleşir Sadece ben okumayazma biliyorum, ben bilgiliyim demekle olmaz Başkalarına da okumayazma oğretmedikce, eğitmedikce, bilgilendirmedikce gorevin tamamlanmış sayılmaz, yarım kalır Bunu sakın aklından cıkarma En guzel gunler senin olsun arkadaş, hoşca kal… dedi ve elini uzattı Coban Ali, kendisine uzatılan dost eli sevgiyle sıktıktan sonra:
“ Seni subay olmuş yururken gorur gibi oluyorum, Mustafa İnşallah vatana, millete yararlı olursun Mustafa adını hic unutmayacağım, sen de, Coban Ali adını unutma Subay olunca fırsat bulursan gel gor beni, ben hep buralardayım, olur mu Mustafa? “ derken, goz pınarlarından akan yaşları silmek gereğini duymuyordu
Bazı gunler Mustafa Makbule’yi bakla tarlasında yalnız bırakıp cevrede gezmeye cıkıyordu Bir gun Mustafa gezerken bir kaval sesi duydu Bu kavalı kimin caldığını merak edip kaval sesinin geldiği tarafa doğru yurudu Biraz gidince baktı ilerdeki bir ağacın altında on yaşlarında bir coban kaval calıyor, etrafında da koyunlar otluyordu Mustafa bu cocuğun kavalıyla yarattığı sihirli dunyasını bozmak istemedi “ Varsın calsın garip “ diye duşundu “ Ben de o kaval calmayı bırakıncaya kadar burada oturur, beklerim “ Aradan yarım saat gecti Cocuk, turkuler, oyun havaları caldıktan sonra kavalını ağaca yasladı ve azık torbasını acıp yanında getirdiği yiyecekleri yemeye başladı Mustafa oturduğu yerden kalktı, cocuğun yanına doğru yurumeye başladı Karşıdan birisinin gelmekte olduğunu otların hışırtısından duyan cocuk başını kaldırdı Geleni tanımıyordu “ Acaba kim ki? “ diye duşundu Mustafa cocuğun yanına gelince gulumseyerek:
“ Merhaba arkadaş, afiyet olsun “ dedi “ Benim adım Mustafa İzin verirsen yanına oturmak istiyorum “
Coban cocuk:
“ Tabii gel gel, buyur şoyle “ dedi “ Hem bak acıktıysan hic cekinme ye bir şeyler karnını doyur Yemezsen, darılırım “
Mustafa cocuğun yanına oturdu Sessizce ikisi birlikte yemeklerini yediler Daha sonra Mustafa: “ Arkadaş, cok guzel kaval calıyorsun Kendi kendine mi oğrendin yoksa bir oğreten mi oldu? “ diye sordu
Coban cocuk:
“ Koyluk yerde boyle eften puften işleri oğreten olmaz “ dedi “ Benim dedem de coban, babam da coban, eh, ben de coban Beş yaşına bastığımda babam, haydi bakalım Ali, al gut şu koyunları, deyip on tane koyun verdi bana O gunden bu yana coban olup cıktık işte Dedemi, babamı kaval calarken dinledimdi Bir gun canım sıkıldı, bu kavalı yaptım Oyle boyle derken oğrendim calmasını Guzel caldığımı az once sen dediydin Sağ olasın “
“ Peki, arkadaş, coban olarak yaşamını surdureceğini soyluyorsun Tabiatla ic icesin, koyunlarını guduyorsun, dilediğince kavalını calıyorsun İşine pek karışan olmaz Ozgursun, belki mutlusun da Fakat senden oncekilerden gorduğun, onların yaşadığı yaşam tarzının dışına cıkarak, dışarıya taşarak, daha aktif bir hayat yaşamayı arzulamaz mısın? Kendine bir hedef secersin ve hedefine varmak icin yeterli bilgiyi oğrenmeye okula gidersin Bu on bilgiyi oğrendikce, oğrendiklerinin ışığında fikirlerini geliştirirsin Eğer isterse kişi vatanına, milletine faydalı olabilecek pek cok iş başarır “
“ Ne yalan soyleyeyim, soylediklerinin bazı yerlerini tam olarak anlayamadıysam da coğunu anladım İyi guzel diyorsun da bizim koyde okul yok ki Şehirdeki okula gitmeye kalksam, hic tanıdığımız yok orada, kalacak yerim yok Zaten babamlar bırakmazlar gideyim Belki onlar da isterler Ali amirmemur olsun ama şu gorduğun koyunların başına bir coban lazım Herkes amirmemur olsa, cobanlığı kim yapacak? Boş ver beni be, duşunme beni be, bırak ben coban kalayım Sen asıl kendinden haber ver, buralarda kimlere misafir geldin ki? Hem senin geldiğin şehir buyuk mu? Sizin okulda cok cocuk var mı okula giden? “
“ Bak arkadaş, hayatta insanın eline birtakım fırsatlar gecer Onemli olan ele gecen bu fırsatları en iyi şekilde değerlendirebilmektir Bunun icin de gayret gereklidir Eğer biz sectiğimiz hedefe ulaşmak icin yeterli gayreti gostermezsek, zaman icinde, hedefimize gittikce yaklaştığımızı değil, bilakis hedefimizden giderek uzaklaştığımızı fark ederiz Kimsenin kimseye zorla meslek sectirmesine taraftar değilim Severek yapılmayan bir iş, bir uğraş, kişiye hayatı anlamsız kılar Boyle biri de, eğer cıkış yolu bulamazsa yani hayatını anlamsızlıktan kurtaramazsa vatanına, milletine gerektiği şekilde faydalı olamaz Şimdi arkadaş, sen şehirdeki okula gitmeye kalksan orada yatılı bir okula girerdin ve kalacak yer diye bir sorunun olmazdı Az onceki sozlerinden bunun icin birtakım engeller cıkabileceğinden cekindiğini anladım Ayrıca da, senin buradaki yaşantından pek şikayetci olmadığını fark ettim Fakat okumayazma isteği ile yanıp tutuştuğun belli Benim okuduğum okulda okuyan cocukları merak etmen bunu gosteriyor Ben, annem ve kız kardeşimle birlikte Selanik’ten dayım Huseyin Ağa’nın yanına geldik Kız kardeşimle birlikte dayımın bakla tarlasında bekcilik yapıyoruz Fırsat buldukca cevrede gezintiye cıkıyorum İşte boyle bir gezinti anında seni gordum, yanına geldim, oturduk, konuşuyoruz İki ay kadar dayımın ciftliğinde kalacağız Yani iki ay seninle bir arada olabiliriz demek istiyorum Arkadaş, eğer istersen sana okumayazma oğretmek istiyorum Biz buradan giderken sen okumayazma oğrenmiş olursun ve sana bırakacağım ders kitaplarını okuyup iyice oğrenirsin Bu arada boş durmayıp arkadaşlarına da okumayazma oğretmek icin caba sarf edersin Yakın bir gelecekte sizin koyun oğretmeni olursun Ne dersin arkadaş, ister misin okumayazma oğrenmek? “
“ Tabii ki, isterim istemesine de, becerebilir miyim dersin okumayazma oğrenmeyi? “
“ Becerirsin, becerirsin Sen istedikten, biraz da gayret gosterdikten sonra başarılı olmaman icin hicbir neden goremiyorum “
Mustafa daha sonra konuşmasının bir bolumunde Selanik’te Şemsi Efendi’nin İlkokulunda okuduğunu fakat babası Ali Rıza Efendi’nin olumu uzerine, annesi ve kız kardeşiyle dayısının yanına geldiklerini anlattı İlkokulu bitirdikten sonraki amacının Askeri Ruşdiye’nin imtihanlarını kazanarak oraya girmek, Ruşdiye’yi bitirdikten sonra yuksek oğrenimine devam ederek sonunda subay olmak olduğunu belirtti Mustafa ile Ali bir sure daha konuşmalarına devam ettiler ve yarın aynı yerde buluşmak uzere birbirlerinden ayrıldılar Mustafa fırsat buldukca Coban Ali ile bir araya geldi; ona okumayazma oğretebilmek icin cırpınıp durdu Mustafa’nın bu iyi niyetli cabaları boşa gitmedi Bir sure sonra Ali, okumayazma oğrenmeye muvaffak oldu Aradan birkac hafta gectikten sonra Mustafa:
“ Arkadaş, annem beni Selanik’e teyzemin yanına gonderiyor Yarın gidiyorum Selanik’te okumaya devam edeceğim İşte ders kitaplarımı getirdim İlk tanıştığımız gunku konuştuklarımızı unutmadın sanırım Bu kitapları iyice oku, oğren Fakat oğrendiklerin sende kalmasın Oğrendiklerini arkadaşlarına da oğret, onlara da okumayazma oğret Bir ulkede cahiller ne kadar coksa, o ulke, o kadar geri kalmış demektir Ulkemizin medeni milletler seviyesine erişebilmesi, her ferdin, uzerine duşen gorevi yapmasıyla gercekleşir Sadece ben okumayazma biliyorum, ben bilgiliyim demekle olmaz Başkalarına da okumayazma oğretmedikce, eğitmedikce, bilgilendirmedikce gorevin tamamlanmış sayılmaz, yarım kalır Bunu sakın aklından cıkarma En guzel gunler senin olsun arkadaş, hoşca kal… dedi ve elini uzattı Coban Ali, kendisine uzatılan dost eli sevgiyle sıktıktan sonra:
“ Seni subay olmuş yururken gorur gibi oluyorum, Mustafa İnşallah vatana, millete yararlı olursun Mustafa adını hic unutmayacağım, sen de, Coban Ali adını unutma Subay olunca fırsat bulursan gel gor beni, ben hep buralardayım, olur mu Mustafa? “ derken, goz pınarlarından akan yaşları silmek gereğini duymuyordu