Ataturkun dunya barışıyla ilgili sozleri
Ataturkun barışla ilgili ozdeyişler
“Karşılıklı guven ve esenlik, butun dunya uluslarının uzerinde titremesi gereken bir mutluluk ilkesidir Ancak bu ilke butun uluslar icin gercekleşmedikce genel bir barışma sağlamaktan cok, somurulmek istenen bir takım uluslara karşı bir takım guclu ulusların yeni davranış ve ayrıcalıklar kazanmasını sağlamak niteliğinde gorulse yeridir Hele uluslararası silah alışverişinin bir takım ulusların denetimi altında tutulmasını sağlayacak tedbirlerin alınması bu kuşkuyu artırmaktadır (TBMM1 Kasım 1925)
“Barış ulusları refah ve saadete eriştiren en iyi yoldur Memleketimizi her gun daha cok kuvvetlendirmek, her turlu ihtimallere karşı koyacak bir halde bulundurmak ve dunya olaylarının butun safhalarını buyuk bir uyanıklık icinde izlemek, barışsever siyasetimizin dayanacağı esasların başlangıcıdır
“Behemehal şu veya bu sebeple milleti harbe suruklemek taraftarı değilim, Harp zaruri ve hayati olmalıdır
“Esaslı ıslahat ve gelişme icinde bulunan bir memleketin, hem kendisine hem cevresine barış ve huzuru cidden arzu etmesinden daha kolay izah olunabilecek bir keyfiyet olmaz Bu samimi arzudan esinlenen dış politikamızda memleketin dokunulmazlığını, guvenliğini, vatandaşların haklarını herhangi bir tecavuze karşı bizzat savunabilmek kudreti de ozellikle gozde tuttuğumuz bir noktadır (1928)
“Yurtta Sulh, Cihanda Sulh
“Uluslararası herhangi bir problemimizi barış vasıtaları ile halletmeyi aramak bizim menfaat ve duşuncemize uyan bir yoldur Bu yol dışında bir teklif karşısında kalmamak icindir ki guvenlik prensibine ve onun araclarına onem veriyoruz
“Turkiye’nin guvenliğini amac tutan, hic bir ulusun aleyhine olmayan bir barış istikameti bizim dusturumuz olacaktır
“Ben gercek bicimde barış isterim Son taarruzu yapmağa isteğim yoktu Fakat Yunanlıları Anadolu’dan kovmak icin başka cıkar yol bulamadım Zaferde gosterdiğimiz olculuk, Yunanlıların yıkıcılıkları ile celişmektedir, İngiliz milletinin de artık Turkiye ile ticaret ve dostluk ilişkilerine gireceğine guveniyorum (26 Eylul 1922’de Daily Mail gazetesinin İzmir’deki muhabirine verdiği demec)
“Dunyada milletler bir apartmanın sakinleri gibi kabul edilir Eğer bir apartman, sakinlerinden bazıları tarafından ateşe verilirse, diğerlerinin yangının etkisinden kurtulmasına imkan yoktur (1935)
“En uzakta sandığımız bir olayın bize bir gun dokunmayacağını bilemeyiz Bunun icin insanoğlunun hepsini bir govde ve bir ulusu bunun organı saymak gerekir Bir govdenin parmağının ucundaki acıdan oteki butun organlar etkilenir Dunyanın filan yerinde bir rahatsızlık varsa, bana ne dememeliyiz Boyle bir rahatsızlık varsa tıpkı kendi aramızda olmuş gibi onunla ilgilenmeliyiz Olay ne kadar uzak olursa olsun bu ilkeden şaşmamak gerekir, işte bu duşunuş, insanları, ulusları ve hukumetleri bencillikten kurtarır (1937)
“Dış politikamızda barış ve iyi ilişkiler amacı ictenlikle izlenmektedir Umarım ki uluslararası ilişkilerde, dostluklara gercekten bağlı olan ve hic bir ulusun karşısında bulunmayan acık ve sağlıklı tutumumuz gittikce daha iyi anlaşılmaktadır (1930TBMM acılışında)
Ataturkun barışla ilgili ozdeyişler
“Karşılıklı guven ve esenlik, butun dunya uluslarının uzerinde titremesi gereken bir mutluluk ilkesidir Ancak bu ilke butun uluslar icin gercekleşmedikce genel bir barışma sağlamaktan cok, somurulmek istenen bir takım uluslara karşı bir takım guclu ulusların yeni davranış ve ayrıcalıklar kazanmasını sağlamak niteliğinde gorulse yeridir Hele uluslararası silah alışverişinin bir takım ulusların denetimi altında tutulmasını sağlayacak tedbirlerin alınması bu kuşkuyu artırmaktadır (TBMM1 Kasım 1925)
“Barış ulusları refah ve saadete eriştiren en iyi yoldur Memleketimizi her gun daha cok kuvvetlendirmek, her turlu ihtimallere karşı koyacak bir halde bulundurmak ve dunya olaylarının butun safhalarını buyuk bir uyanıklık icinde izlemek, barışsever siyasetimizin dayanacağı esasların başlangıcıdır
“Behemehal şu veya bu sebeple milleti harbe suruklemek taraftarı değilim, Harp zaruri ve hayati olmalıdır
“Esaslı ıslahat ve gelişme icinde bulunan bir memleketin, hem kendisine hem cevresine barış ve huzuru cidden arzu etmesinden daha kolay izah olunabilecek bir keyfiyet olmaz Bu samimi arzudan esinlenen dış politikamızda memleketin dokunulmazlığını, guvenliğini, vatandaşların haklarını herhangi bir tecavuze karşı bizzat savunabilmek kudreti de ozellikle gozde tuttuğumuz bir noktadır (1928)
“Yurtta Sulh, Cihanda Sulh
“Uluslararası herhangi bir problemimizi barış vasıtaları ile halletmeyi aramak bizim menfaat ve duşuncemize uyan bir yoldur Bu yol dışında bir teklif karşısında kalmamak icindir ki guvenlik prensibine ve onun araclarına onem veriyoruz
“Turkiye’nin guvenliğini amac tutan, hic bir ulusun aleyhine olmayan bir barış istikameti bizim dusturumuz olacaktır
“Ben gercek bicimde barış isterim Son taarruzu yapmağa isteğim yoktu Fakat Yunanlıları Anadolu’dan kovmak icin başka cıkar yol bulamadım Zaferde gosterdiğimiz olculuk, Yunanlıların yıkıcılıkları ile celişmektedir, İngiliz milletinin de artık Turkiye ile ticaret ve dostluk ilişkilerine gireceğine guveniyorum (26 Eylul 1922’de Daily Mail gazetesinin İzmir’deki muhabirine verdiği demec)
“Dunyada milletler bir apartmanın sakinleri gibi kabul edilir Eğer bir apartman, sakinlerinden bazıları tarafından ateşe verilirse, diğerlerinin yangının etkisinden kurtulmasına imkan yoktur (1935)
“En uzakta sandığımız bir olayın bize bir gun dokunmayacağını bilemeyiz Bunun icin insanoğlunun hepsini bir govde ve bir ulusu bunun organı saymak gerekir Bir govdenin parmağının ucundaki acıdan oteki butun organlar etkilenir Dunyanın filan yerinde bir rahatsızlık varsa, bana ne dememeliyiz Boyle bir rahatsızlık varsa tıpkı kendi aramızda olmuş gibi onunla ilgilenmeliyiz Olay ne kadar uzak olursa olsun bu ilkeden şaşmamak gerekir, işte bu duşunuş, insanları, ulusları ve hukumetleri bencillikten kurtarır (1937)
“Dış politikamızda barış ve iyi ilişkiler amacı ictenlikle izlenmektedir Umarım ki uluslararası ilişkilerde, dostluklara gercekten bağlı olan ve hic bir ulusun karşısında bulunmayan acık ve sağlıklı tutumumuz gittikce daha iyi anlaşılmaktadır (1930TBMM acılışında)