iltasyazilim
FD Üye
Atatürkün Felsefi Düşüncesi Nedir
Atatürkün Felsefi Düşüncesi Hakkında Bilgi
Musatafa Kemal'in duygu ve hafıza dünyasını yansıtan, vizyonunu ortaya koyan basılı yayınları incelendiğinde, kendisinin eylemle felsefe yapan ve yaşadıklarına orijinal kavram ve yorum getirebilen bir düşünce gücüne sahip olduğu görülebilmektedir Ne yazık ki Mustafa Kemal ve eserlerini araştıran entellektüeller, O nun bu olağanüstü entellketüel kapasitesini vurgulamaktan kaçınmaktadırlar Mustafa Kemal' e büyük kumandanlık, zeka devlet adamlığı, büyük devrimcilik yakıştırılabilirken, bu yönlerini inceleyen fazla sayıda egzersiz bulunurken, bu eylemlerin kaynağını yaratıcı büyük us gücü ve yaratıcıönder şahsiyet yapısı pozitif gündeme getirilmemektedir
Atatürk, duygu ve düşüncelerini yazılmış ve sözlü araçlarla ifade etmekte büyük bir ustalığa sahip bir kişidir Arkadaşça bir tahlil bu ustalığın jurnal askeri veya siyasi çalışmalarını oluşturan rutin yazışmalara dahi yansıdığını ortaya koymaktadır
Atatürk, hayatı eski zaman filozoflarının kuruntulu düşüncelerinden tamamen öbür bir bakımla inceliyor Descartes gibi, Spinoza gibi, Leibniz gibi, Kant gibi ve nihayet Bergson gibi, metafizik spekülasyonlar ( Derin zihin istiğrakınla yaşam ve kâinatın mahiyetini anlamağa amaçlamak ) da yapmamıştır
Hakikati realiteye yaklaştırarak hayatı olduğu gibi en insanî bir surette gönenmeği tavsiye etmektedir Bunun için ''Uluslar ıstırap ve musibet nedir bilmemelidirler Şeflerin vazifesi halka zevk ve saadet yolunu göstermektir'' diyor
Biliyoruz ki müsamaha ve neşede maddî ve manevî bir gerginlik ve dinçlik duyulurVücudumuzu teşkil eden hücreler daha iyi çalışırlar, uzviyetimizin enerjisi artar: iyi yer, iyi içeriz Çalışmak bir tat ve yaşam bir saadet olur
Burada Atatürk'ün kasdettiği zevk; itidali aşmayan neşedir, dermansızlık veren, bizi yıpratan taşkınlıklar değildir
Büyük Önder Aristote'un, Politicjue'ini de incelemiş olacak ama içtimaî faziletten önce fertlerin imkân dahilinde inkişaflarına ihtiyaç gösteriyor Bu noktada Platon'dan daha pratik, daha beşerî düşünmekle beraber bize Confucius' ün yüksek moralini de hatırlatmakta
''Kendi şahsımız için değil bizden sonra gelecekler için kastetmek saadetin ilk şartıdır Her fert ömrü müddetinde bu saadete erebilir Zeki bir insan diğer türlü hareket edemez Hayatta bütün bir saadet ve mutluluk ancak gelecek nesillerin haysiyet, bahtiyarlık ve varlığı için çalışmakla elde edilir'' diyen Atatürk insanlara saadet yolunu Bouddah'dan daha içten olarak anlatmaktadır *
Atatürkün Felsefi Düşüncesi Hakkında Bilgi
Musatafa Kemal'in duygu ve hafıza dünyasını yansıtan, vizyonunu ortaya koyan basılı yayınları incelendiğinde, kendisinin eylemle felsefe yapan ve yaşadıklarına orijinal kavram ve yorum getirebilen bir düşünce gücüne sahip olduğu görülebilmektedir Ne yazık ki Mustafa Kemal ve eserlerini araştıran entellektüeller, O nun bu olağanüstü entellketüel kapasitesini vurgulamaktan kaçınmaktadırlar Mustafa Kemal' e büyük kumandanlık, zeka devlet adamlığı, büyük devrimcilik yakıştırılabilirken, bu yönlerini inceleyen fazla sayıda egzersiz bulunurken, bu eylemlerin kaynağını yaratıcı büyük us gücü ve yaratıcıönder şahsiyet yapısı pozitif gündeme getirilmemektedir
Atatürk, duygu ve düşüncelerini yazılmış ve sözlü araçlarla ifade etmekte büyük bir ustalığa sahip bir kişidir Arkadaşça bir tahlil bu ustalığın jurnal askeri veya siyasi çalışmalarını oluşturan rutin yazışmalara dahi yansıdığını ortaya koymaktadır
Atatürk, hayatı eski zaman filozoflarının kuruntulu düşüncelerinden tamamen öbür bir bakımla inceliyor Descartes gibi, Spinoza gibi, Leibniz gibi, Kant gibi ve nihayet Bergson gibi, metafizik spekülasyonlar ( Derin zihin istiğrakınla yaşam ve kâinatın mahiyetini anlamağa amaçlamak ) da yapmamıştır
Hakikati realiteye yaklaştırarak hayatı olduğu gibi en insanî bir surette gönenmeği tavsiye etmektedir Bunun için ''Uluslar ıstırap ve musibet nedir bilmemelidirler Şeflerin vazifesi halka zevk ve saadet yolunu göstermektir'' diyor
Biliyoruz ki müsamaha ve neşede maddî ve manevî bir gerginlik ve dinçlik duyulurVücudumuzu teşkil eden hücreler daha iyi çalışırlar, uzviyetimizin enerjisi artar: iyi yer, iyi içeriz Çalışmak bir tat ve yaşam bir saadet olur
Burada Atatürk'ün kasdettiği zevk; itidali aşmayan neşedir, dermansızlık veren, bizi yıpratan taşkınlıklar değildir
Büyük Önder Aristote'un, Politicjue'ini de incelemiş olacak ama içtimaî faziletten önce fertlerin imkân dahilinde inkişaflarına ihtiyaç gösteriyor Bu noktada Platon'dan daha pratik, daha beşerî düşünmekle beraber bize Confucius' ün yüksek moralini de hatırlatmakta
''Kendi şahsımız için değil bizden sonra gelecekler için kastetmek saadetin ilk şartıdır Her fert ömrü müddetinde bu saadete erebilir Zeki bir insan diğer türlü hareket edemez Hayatta bütün bir saadet ve mutluluk ancak gelecek nesillerin haysiyet, bahtiyarlık ve varlığı için çalışmakla elde edilir'' diyen Atatürk insanlara saadet yolunu Bouddah'dan daha içten olarak anlatmaktadır *