iltasyazilim
FD Üye
Atatürk gençliğe niçin tartı veriyordu, Atatürk ve gençlik, Atatürkün gençliğe verdiği değer
AULUSAL MÜCADELEDEN ÖNCE:
Daha milli mücadeleye başlamadan önce, I Dünya Savaşı'nın felaketli sonuçlar doğurduğu günlerde, Atatürk için Türk gençliği umut kaynağı idi Atatürk'ün Türk gençliği ile ilgili görüşlerini ifade eden en eski evrak, 1918'de kendi el yazısı ile yazdığı şu satırlardır:
Her şeye rağmen emin bir ışığa dürüst yürümekteyiz Bende bu imanı yaşatan güç, yalnız aziz memleket ve milletim hakkındaki baki sevgim yok,bugünün karanlıkları,ahlaksızlıkları,şarlatanlıkları içinde sırf vatan ve realite aşkıyla ışık serpmeye ve aramaya çalışan bir gençlik görmemdir
Ahlak bunalımı doğuran bir afet ortamında, Atatürk, sırf vatan ve realite aşkıylakurtuluş yolu arayan Türk gençliğine güvenmektedir
BULUSAL MÜCADELE YILLARINDA:
Sivas Kongresi günlerinde, İstanbul gazetelerinin başyazarları, hatta sonra bağımsızlık Savaşı'nda koskocoman hizmetler yapacak önemli kişiler mandatezini savunurlarken, Kongreye yüksek öğrenimdeki arkadaşları namına katılan bir Askeri Tıp öğrencisi, manda önerilerine kuvvetle karşısında çıkar Mustafa Kemal Paşa arkadaşlarıyla çalıştığı bir sırada, bu genç Tıp öğrencisi, alev ve heyecan kesik bir halde , kendisini Sivas'a yollayan Tıbbiyelilerin bağımsızlık davasını sonra gelmek yolunda çalışmaya katılmak üzere gönderdiklerini; mandayı kabul edemeyeceğini; kabul edecek olanlar varsa bunları kim olursa olsun, red ve takbih edeceklerinisöyler; gerçekleşmesi imkansız bir varsayım olarak, manda fikrini Mustafa Kemal kabul edecek olsa, onu da reddedeceklerinihaykırır
Mustafa Kemal genç tıp öğrencisine hitaben Evlat müsterih ol Gençlikle onur ediyorumdedikten daha sonra, azınlıkta kalsak da mandayı kabul etmeyeceğiz Parolamız tektir ve değişmeyen: Ya İstiklal, Ya Ölüm!güvencesini verir Askeri Tıbbiyeli üniforması ile kongreye katılmış olan bu genci alnından öper ve şöyle der:
Vatanın tüm ümidi ve geleceği size, genç nesillerin kavrama ve enerjisine bağlanmıştır
Yine 1919'da, Kurtuluş Savaşı'nın başlarında, Biz her şeyi gençliğe bırakacağızGeleceğin ümidi, ışıklandırılmış çiçekleri onlardır Bütün ümidim gençliktedirdiyen de Atatürk'cins
Kurtuluş Savaşı'na başlarken, Atatürk, Türk gençliğini saran özgürlük aşkını ve milliyetçilik duygusunu iyi değerlendirmişti Hayatı baştan başa da genç değerleri desteklemekten geri kalmadı Kabiliyetli gençlere layık vermenin başarı için durum olduğuna inandı Çocuklarımız, gençlerimiz, yükselen yeni cins, yeni Türkiye'nin genç evlatları, gibi sevgi batmış sözlerle hitap ettiği ve andığı Türk gençleri, O'ndan daima büyük ilgi ve yakın olma gördüler
CBÜYÜK ZAFER'DEN SONRA:
Kurtuluş Savaşı öncesinde ve savaş yıllarında olduğu gibi, Büyük Zafer'den sonradan da, Atatürk'ün Türk gençliğine beslediği güvenin sayısız kanıtlarına rastlıyoruz Milletin bağrından pak bir nesil yetişiyor Bu eseri ona bırakacağım ve gözüm arkamda olmayacakdiyen Atatürk Türk gençliğine olan güvenini bir kere daha dile getirmiştir
Bu konuşmaların hepsinden daha anlamlı olan şudur: Atatürk, verdiği iki büyük nutkun her ikisini de Türk gençliğine seslenerek bitirmiştir Bunlardan birincisi, 30 Ağustos 1924'te Büyük Zafer'in ikinci yıldönümünde, Dumlupınar'da, Başkomutanlık Meydan Muharebesi'nin kazanıldığı alanda yaptığı tarihi konuşmadır Atatürk bu konuşmasında zaferle sonuçlanan Özgürlük Savaşı'nı anlatır; mutlaka kazanılması gereken yeni savaşın,medenilik savaşının önemini belirtir ve konuşmasını şu sözlerle tamamlar:
Son sözlerimi bilhassa gençliğe yöneltmek istiyorum
Gençler!
Cesaretimizi arttıran ve sürdüren sizsiniz Siz almakta olduğunuz nezaket ve irfanla, insanlık meziyetinin, vatan sevgisinin, zihin hürriyetinin en kıymetli timsali olacaksınız
Ey yükselen yeni cins! Gelecek sizindir Cumhuriyet'i biz kurduk Onu yücelterek yaşatacak olan sizsiniz
İkincisi, 1927'de verdiği ve altı gün süren Büyük Nutuk'tur Atatürk milletine hesap verme niteliğini de taşıyan bu konuşmasında, Kurtuluş Savaşı destanının askeri ve siyasi tüm yönlerini belgelerle tahlil eder İmparatorluğun nasıl çöktüğünü ve genç Türkiye Cumhuriyeti'nin nasıl doğduğunu anlatır Türk inkılabının amaçlarını açıklar Nutkun sonunda şöyle der:
Bu konuşmamla, ulusal hayatı sona ermiş sanılan büyük bir milletin bağımsızlığını nasıl kazandığını ve bilim ve tekniğin en son esaslarına dayalı, ulusal ve çağdaş bir devleti nasıl kurduğunu anlatmaya çalıştım
Bugün ulaşmış olduğumuz sonuç, yüzyıllardan beri çekilen milli felaketlerden alınan derslerin ve bu aziz vatanın her köşesini sulayan kanların bedelidir
Bu sonucu, Türk gençliğine emanet ediyorum
Bu sözlerin arkasından, her Türk gencinin mükemmel bildiği Gençliğe Hitabegelir:
Ey Türk Gençliği! Birinci vazifen, Türk bağımsızlığını, Türk Cumhuriyetini sonsuza değin gözetmek ve savunmaktır
Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda mevcuttur!
Atatürk'ün gözünde, Türk gençliği milletin enerjik kesimidir; geleceğidir; taze zorlamatür; asil kandır; milletin özsuyu, hayat kaynağıdır Gençlik idealisttir; çıkar ardında değildir Defalarca iyiyi, güzeli, doğruyu arar Hakkın doğrunun yanına yer alır Bitkinlik nedir bilmez Bezginliğe kendini kaptırmaz Açık düşünceli, açık sözlü, dürüst ve yapıcıdır
Atatürk'e kadar, gençlik çağı, olumsuz ve atıl taşkınlık çağı değildir Yılmayan bir azimle, coşkuyla dinamizmle milletin daha güzel yarınlara kavuşması için egzersiz çağıdır
DGENÇLİĞİN YETİŞTİRİLMESİ VE GÖREVİ:
Türk genci, göreceği öğrenim sınırı ne olursa olsun, her şeyden önce, Türk milletinin bütünlüğüne, bağımsızlığına, benliğine yönelen tehlikeleri göğüslemek gereğini öğrenmiş olmalıdır Türk milletinin şan, şeref ve büyüklüklerle dolu tarihinden zorlama almalıdır Tarih bilinci ile uyanmış, ulusal bilinçle bilenmiş olmalıdır Bir millet büyükse, kendini tanımakla daha büyük olurdiyen Atatürk, Türk gencinin, milletinin geçmişiyle övünmesini; ancak geleceğe güvenle bakabilmek için, bugün tüm gücüyle çalışmak zorunda olduğunu da bilmesini ister
Çalışma görevive gençlerin işine düşkün olmaları, Atatürk'ün üzerinde en fazla durduğu konulardan biridir Atatürk'e kadar:
Çalışmaksızın, fikri gelişme ve ahlaki olgunlaşma da olası değildir Aylaklık, bütün kötülüklerin anasıdır
O'na göre, yeniden yapılanma işine düşkün milletlerin, sevinç yalnız ve ama çalışkanların hakkıdır Türk genci yalnızca toplumdan ne isteyebilirimdiye düşünmemeli, Türk milletine ne verebilirim, nasıl yararlı olabilirimdiye de düşünmelidir Bugün insanlar olarak elimizde ne dek imkan varsa , bunlar atalarımızın çalışmalarının ürünüdür Gelecek kuşaklara, ama kastetmek suretiyle, daha ileri, daha güçlü bir ülke bırakabiliriz
Atatürk çalışmanın önemine değinirken şu gerçeği de belirtir: Herkesin gücü, yaratılışı, yeteneği bir değildir Fakat cümbür cemaat görevini yapar, cümbür cemaat işine düşkün olursa, refaha kavuşmuş, mutlu, enerjik bir toplum doğar İlerde de memleketimize karşısında kavgacı emeller besleyecek olanlar çıkacaktır Bunların umutlarını kıracak şekilde, yalnız askerlik yönünden değil, siyaset, idare ve ekonomi yönlerinden de güçlü olmalıyız:
Allah'ın milletimize yaratılıştan verdiği yetenekleri en üst derecede ilerletmek; memleketimize bağışladığı tüm şiddet ve servet kaynaklarından en iyi biçimde yararlanarak zaaf sebeplerini ortadan uyandırmak için, artık, hiçbir fırsatı ve zamanı nafile harcamayarak, çalışmağa mecburuz
Atatürk hayatının ardına kadar, Türk gençliğine çalışkanlık öğüdü vermekten, gayretli olma görevini hatırlatmaktan geri kalmamıştır
Geleceğin Türkiye'sini kuracak olanlara yol gösterici bir tarih belgesi olan Onuncu Sene Söylevi'nde, Atatürk aynı konuyu işlemiştir: Geçen zamana oranla, daha çok çalışacağız Daha az zamanda daha büyük işler başaracağız
Atatürk, Türk gençliğinin, Türkiye Cumhuriyeti'ne ve Türk İnkılabına defalarca sahip çıkacağından emindi Kendisine uzun yaşamağa çalışmasını, somurtkan halde eserinin yıkılabileceğini söyleyenlere cevabı şu olmuştu:
Unutmayınız ki Mustafa Kemaller yirmi yaşındadır
Atatürk yaptıklarıyla biten insan değildir Her kuşakta her tarafta başlayan insandır O, fani vücudu toprak olduktan sonradanda, yeni kuşakları etkileyen; eserleriyle dipdiri ayakta duran; tehlikeler, bunalımlar aleyhinde milletine kurtuluş yollarını göstermeye devan eden; düşünceleriyle karanlıkları aydınlatan insandır
Türk gençliği, Atatürk'ün aydınlatılmış yolunda var gücüyle çalışarak, O'nun ilkelerine ve eserlerine sahip çıkarak, bu güvene layık olduğunu gösterecektir *
AULUSAL MÜCADELEDEN ÖNCE:
Daha milli mücadeleye başlamadan önce, I Dünya Savaşı'nın felaketli sonuçlar doğurduğu günlerde, Atatürk için Türk gençliği umut kaynağı idi Atatürk'ün Türk gençliği ile ilgili görüşlerini ifade eden en eski evrak, 1918'de kendi el yazısı ile yazdığı şu satırlardır:
Her şeye rağmen emin bir ışığa dürüst yürümekteyiz Bende bu imanı yaşatan güç, yalnız aziz memleket ve milletim hakkındaki baki sevgim yok,bugünün karanlıkları,ahlaksızlıkları,şarlatanlıkları içinde sırf vatan ve realite aşkıyla ışık serpmeye ve aramaya çalışan bir gençlik görmemdir
Ahlak bunalımı doğuran bir afet ortamında, Atatürk, sırf vatan ve realite aşkıylakurtuluş yolu arayan Türk gençliğine güvenmektedir
BULUSAL MÜCADELE YILLARINDA:
Sivas Kongresi günlerinde, İstanbul gazetelerinin başyazarları, hatta sonra bağımsızlık Savaşı'nda koskocoman hizmetler yapacak önemli kişiler mandatezini savunurlarken, Kongreye yüksek öğrenimdeki arkadaşları namına katılan bir Askeri Tıp öğrencisi, manda önerilerine kuvvetle karşısında çıkar Mustafa Kemal Paşa arkadaşlarıyla çalıştığı bir sırada, bu genç Tıp öğrencisi, alev ve heyecan kesik bir halde , kendisini Sivas'a yollayan Tıbbiyelilerin bağımsızlık davasını sonra gelmek yolunda çalışmaya katılmak üzere gönderdiklerini; mandayı kabul edemeyeceğini; kabul edecek olanlar varsa bunları kim olursa olsun, red ve takbih edeceklerinisöyler; gerçekleşmesi imkansız bir varsayım olarak, manda fikrini Mustafa Kemal kabul edecek olsa, onu da reddedeceklerinihaykırır
Mustafa Kemal genç tıp öğrencisine hitaben Evlat müsterih ol Gençlikle onur ediyorumdedikten daha sonra, azınlıkta kalsak da mandayı kabul etmeyeceğiz Parolamız tektir ve değişmeyen: Ya İstiklal, Ya Ölüm!güvencesini verir Askeri Tıbbiyeli üniforması ile kongreye katılmış olan bu genci alnından öper ve şöyle der:
Vatanın tüm ümidi ve geleceği size, genç nesillerin kavrama ve enerjisine bağlanmıştır
Yine 1919'da, Kurtuluş Savaşı'nın başlarında, Biz her şeyi gençliğe bırakacağızGeleceğin ümidi, ışıklandırılmış çiçekleri onlardır Bütün ümidim gençliktedirdiyen de Atatürk'cins
Kurtuluş Savaşı'na başlarken, Atatürk, Türk gençliğini saran özgürlük aşkını ve milliyetçilik duygusunu iyi değerlendirmişti Hayatı baştan başa da genç değerleri desteklemekten geri kalmadı Kabiliyetli gençlere layık vermenin başarı için durum olduğuna inandı Çocuklarımız, gençlerimiz, yükselen yeni cins, yeni Türkiye'nin genç evlatları, gibi sevgi batmış sözlerle hitap ettiği ve andığı Türk gençleri, O'ndan daima büyük ilgi ve yakın olma gördüler
CBÜYÜK ZAFER'DEN SONRA:
Kurtuluş Savaşı öncesinde ve savaş yıllarında olduğu gibi, Büyük Zafer'den sonradan da, Atatürk'ün Türk gençliğine beslediği güvenin sayısız kanıtlarına rastlıyoruz Milletin bağrından pak bir nesil yetişiyor Bu eseri ona bırakacağım ve gözüm arkamda olmayacakdiyen Atatürk Türk gençliğine olan güvenini bir kere daha dile getirmiştir
Bu konuşmaların hepsinden daha anlamlı olan şudur: Atatürk, verdiği iki büyük nutkun her ikisini de Türk gençliğine seslenerek bitirmiştir Bunlardan birincisi, 30 Ağustos 1924'te Büyük Zafer'in ikinci yıldönümünde, Dumlupınar'da, Başkomutanlık Meydan Muharebesi'nin kazanıldığı alanda yaptığı tarihi konuşmadır Atatürk bu konuşmasında zaferle sonuçlanan Özgürlük Savaşı'nı anlatır; mutlaka kazanılması gereken yeni savaşın,medenilik savaşının önemini belirtir ve konuşmasını şu sözlerle tamamlar:
Son sözlerimi bilhassa gençliğe yöneltmek istiyorum
Gençler!
Cesaretimizi arttıran ve sürdüren sizsiniz Siz almakta olduğunuz nezaket ve irfanla, insanlık meziyetinin, vatan sevgisinin, zihin hürriyetinin en kıymetli timsali olacaksınız
Ey yükselen yeni cins! Gelecek sizindir Cumhuriyet'i biz kurduk Onu yücelterek yaşatacak olan sizsiniz
İkincisi, 1927'de verdiği ve altı gün süren Büyük Nutuk'tur Atatürk milletine hesap verme niteliğini de taşıyan bu konuşmasında, Kurtuluş Savaşı destanının askeri ve siyasi tüm yönlerini belgelerle tahlil eder İmparatorluğun nasıl çöktüğünü ve genç Türkiye Cumhuriyeti'nin nasıl doğduğunu anlatır Türk inkılabının amaçlarını açıklar Nutkun sonunda şöyle der:
Bu konuşmamla, ulusal hayatı sona ermiş sanılan büyük bir milletin bağımsızlığını nasıl kazandığını ve bilim ve tekniğin en son esaslarına dayalı, ulusal ve çağdaş bir devleti nasıl kurduğunu anlatmaya çalıştım
Bugün ulaşmış olduğumuz sonuç, yüzyıllardan beri çekilen milli felaketlerden alınan derslerin ve bu aziz vatanın her köşesini sulayan kanların bedelidir
Bu sonucu, Türk gençliğine emanet ediyorum
Bu sözlerin arkasından, her Türk gencinin mükemmel bildiği Gençliğe Hitabegelir:
Ey Türk Gençliği! Birinci vazifen, Türk bağımsızlığını, Türk Cumhuriyetini sonsuza değin gözetmek ve savunmaktır
Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda mevcuttur!
Atatürk'ün gözünde, Türk gençliği milletin enerjik kesimidir; geleceğidir; taze zorlamatür; asil kandır; milletin özsuyu, hayat kaynağıdır Gençlik idealisttir; çıkar ardında değildir Defalarca iyiyi, güzeli, doğruyu arar Hakkın doğrunun yanına yer alır Bitkinlik nedir bilmez Bezginliğe kendini kaptırmaz Açık düşünceli, açık sözlü, dürüst ve yapıcıdır
Atatürk'e kadar, gençlik çağı, olumsuz ve atıl taşkınlık çağı değildir Yılmayan bir azimle, coşkuyla dinamizmle milletin daha güzel yarınlara kavuşması için egzersiz çağıdır
DGENÇLİĞİN YETİŞTİRİLMESİ VE GÖREVİ:
Türk genci, göreceği öğrenim sınırı ne olursa olsun, her şeyden önce, Türk milletinin bütünlüğüne, bağımsızlığına, benliğine yönelen tehlikeleri göğüslemek gereğini öğrenmiş olmalıdır Türk milletinin şan, şeref ve büyüklüklerle dolu tarihinden zorlama almalıdır Tarih bilinci ile uyanmış, ulusal bilinçle bilenmiş olmalıdır Bir millet büyükse, kendini tanımakla daha büyük olurdiyen Atatürk, Türk gencinin, milletinin geçmişiyle övünmesini; ancak geleceğe güvenle bakabilmek için, bugün tüm gücüyle çalışmak zorunda olduğunu da bilmesini ister
Çalışma görevive gençlerin işine düşkün olmaları, Atatürk'ün üzerinde en fazla durduğu konulardan biridir Atatürk'e kadar:
Çalışmaksızın, fikri gelişme ve ahlaki olgunlaşma da olası değildir Aylaklık, bütün kötülüklerin anasıdır
O'na göre, yeniden yapılanma işine düşkün milletlerin, sevinç yalnız ve ama çalışkanların hakkıdır Türk genci yalnızca toplumdan ne isteyebilirimdiye düşünmemeli, Türk milletine ne verebilirim, nasıl yararlı olabilirimdiye de düşünmelidir Bugün insanlar olarak elimizde ne dek imkan varsa , bunlar atalarımızın çalışmalarının ürünüdür Gelecek kuşaklara, ama kastetmek suretiyle, daha ileri, daha güçlü bir ülke bırakabiliriz
Atatürk çalışmanın önemine değinirken şu gerçeği de belirtir: Herkesin gücü, yaratılışı, yeteneği bir değildir Fakat cümbür cemaat görevini yapar, cümbür cemaat işine düşkün olursa, refaha kavuşmuş, mutlu, enerjik bir toplum doğar İlerde de memleketimize karşısında kavgacı emeller besleyecek olanlar çıkacaktır Bunların umutlarını kıracak şekilde, yalnız askerlik yönünden değil, siyaset, idare ve ekonomi yönlerinden de güçlü olmalıyız:
Allah'ın milletimize yaratılıştan verdiği yetenekleri en üst derecede ilerletmek; memleketimize bağışladığı tüm şiddet ve servet kaynaklarından en iyi biçimde yararlanarak zaaf sebeplerini ortadan uyandırmak için, artık, hiçbir fırsatı ve zamanı nafile harcamayarak, çalışmağa mecburuz
Atatürk hayatının ardına kadar, Türk gençliğine çalışkanlık öğüdü vermekten, gayretli olma görevini hatırlatmaktan geri kalmamıştır
Geleceğin Türkiye'sini kuracak olanlara yol gösterici bir tarih belgesi olan Onuncu Sene Söylevi'nde, Atatürk aynı konuyu işlemiştir: Geçen zamana oranla, daha çok çalışacağız Daha az zamanda daha büyük işler başaracağız
Atatürk, Türk gençliğinin, Türkiye Cumhuriyeti'ne ve Türk İnkılabına defalarca sahip çıkacağından emindi Kendisine uzun yaşamağa çalışmasını, somurtkan halde eserinin yıkılabileceğini söyleyenlere cevabı şu olmuştu:
Unutmayınız ki Mustafa Kemaller yirmi yaşındadır
Atatürk yaptıklarıyla biten insan değildir Her kuşakta her tarafta başlayan insandır O, fani vücudu toprak olduktan sonradanda, yeni kuşakları etkileyen; eserleriyle dipdiri ayakta duran; tehlikeler, bunalımlar aleyhinde milletine kurtuluş yollarını göstermeye devan eden; düşünceleriyle karanlıkları aydınlatan insandır
Türk gençliği, Atatürk'ün aydınlatılmış yolunda var gücüyle çalışarak, O'nun ilkelerine ve eserlerine sahip çıkarak, bu güvene layık olduğunu gösterecektir *