iltasyazilim
FD Üye
Atatürk'ün gözünden Atatürk
Atatürk'ün gözüyle Atatürk
Atatürkün kendiyle ilgili sözleri
Ben ölürsem asilzade milletimizin beraber yürüdüğümüz yoldan katiyen ayrılmayacağına eminim; bununla gönlüm rahat!
Ben vazifemin bitmediğini, yüklendiğim sorumluluğun da yüksek ve çetin olduğunu anlıyorum Arkadaşlar, bu vazife bitmeyecektir; ben toprak olduktan sonradan da devam edecektir! Ben kendi isteğiyle, sevine sevine tüm varlığımı bu tanrısal vazifeye vereceğim ve onun yüksek sorumluluğunu yüklenmekle mesut olacağım Vazifeme başarı ile devam edebileceğim Çünkü büyük milletimizin yürek ve vicdanında bana karşısında sarsılmaz bir güven ve emanet taşımakta olduğunu görüyorum Bu benim için büyük kuvvettir, büyük yetkidir
***
Biz, eğer millet ve tarih önünde herhangi bir kusur işliyorsak, bunun sorumluluğunu vicdan ve sağduyumuzda hissetmekten ve ödemekten, hiçbir zaman çekinecek insanlar değiliz
***
Millet ve memleketin sayesinde kazanılan rütbe ve refahın bir ehemmiyeti, bir kutsallığı vardır Biz bunlardan, ama yeniden bu aziz ırk ve memlekete borçlu olduğumuz son bir iffet vazifesini gerçekleştirmek içîn ayrıldık Milletin kendi hayatını kurtarmak, kendi meşru hakkını müdafaa etmek için çıkardığı sese iştirak etmek, her kendini haberdar olan vatandaşın vazifesidir Eğer bu ırk, bu memleket parçalanacak olursa umumî şerefsizliğin yıkıntısı aşağı, şunun bunun kişisel şerefi de parça parça olur Biz, o umumî şerefi kurtarabilmek için harekete gelen millete ruhumuzla iştirak ettik, iştirakimize mâni olabilecek şahsî rütbeleri, mevkileri de umumî şerefi kurtarmaya karşın bir gaye uğruna feda ettik
***
Ben, gerektiği süre, en büyük hediyem almak üzere Türk milletine canımı vereceğim
***
(Mallarını millete bağışlaması nedeniyle söylemiştir) :
Mülk ve mal, bana siklet veriyor Bunları, aristokrat milletime geri vermekle büyük ferahlık duyuyorum Zenginlikten ne çıkar; insanın serveti, kendi manevî şahsiyetinde olmalıdır!
***
Hürriyet ve serbest benim karakterimdir Ben, milletimin ve büyük ecdadımın en kıymetli mirasından olan bağımsızlık aşkı ile yaratılmış bir adamım! Çocukluğumdan bugüne kadar ailevî, hususî ve resmî hayatımın her safhasını yakından tanıyanlarca bu aşkım bilinir Bence bir millette şerefin, haysiyetin, namusun ve insanlığın yerleşmesi ve yaşaması, mutlaka o milletin özgürlük ve bağımsızlığına sahip olmasına bağlıdır Ben kişisel olarak, bu
saydığım özelliklere fazla önem veririm ve bu özelliklerin kendimde varlığını bahis olabilmek için milletimin de benzer özellikleri taşımasını koşul ve bilirim Ben yaşayabilmek için mutlaka bağımsız bir milletin evlâdı
kalmalıyım! Bu sebeple millî bağımsızlık, kendimce bir yaşam meselesidir Insanlar ve memleketin menfaatleri gerektirdiği takdirde insanlığı teşkil eden milletlerden her biriyle medeniyet gereğinden olan dostluk ve siyaset münasebetlerini, büyük bir hassasiyetle takdir ederim Ama, benim milletimi esir etmek isteyen herhangi bir milletin de bu arzusundan vazgeçinceye değin amansız düşmanıyım!
***
(Savarona yatında kabul ettiği Romanya Kralı Karol 'un, görüşme esnasında Almanya ile Çekoslovakya arasındaki Südet meselesine bağlantı etmesi ve Atatürk'ten Çekoslovakya Cumhurbaşkanı Beneş 'e bir takım telkinlerde bulunmasını rica etmesi üstüne, görüşmeyi dinlemekte olan zamanın Dışişleri Bakam Tevfık Rüştü Aras 'a söyledikleri):
Majeste Kral'm söylediklerini dikkatle dinledim Benden, bir devlet reisine kendi ülkesinden bir parçayı Almanlar'a terk etmesini tavsiye etmekliğimi mi istiyorlar? Benim gibi, bütün ömrü boyunca yurdunun bağımsızlığı ve bîr karış toprağım başkasına vermemek için savaşan bir adam, inançlarına tutarsız bir şeye nasıl arabulucu olur? Görüyorum ki Majeste Kral, beni ve karakterimi iyi tanımıyorlar
***
Ölüme içten en fazla atılanlardan biriyim Kurşun ve gülle yağmuru aşağı çoğu muharebelere iştirak ettim Hattâ ölüm bir kere, kalbimin yanından sıyırarak geçti Kalbimin üstünde bir saat vardı ve bu saat, mermi parçasının şiddetini kırdı
***
tekrar tekrar her tarafta mecburiyetinde kalıyor ve tekrarı da faydalı görüyorum ama, eğer ben milletime herhangi bir hizmette bulunmuşsam, eğer ben herhangi bir teşebbüste ön ayak olmuşsam, bu hizmet ve teşebbüsün temel kaynağı, saygılar ve sevgilerle tabi olduğum, bundan daha sonra da hürmet ve sevgiyle mutluluk ve refahına varlığımı, hayatımı vereceğim aziz milletime, sizlere dayanmaktadır Bir millette hoş şeyler düşünen ırk, fevkalâde işler yapmaya kabiliyetli kahramanlar bulunabilir Fakat öyle kimseler yalnız başına hiçbir şey olamazlar; meğer fakat bir umumî hissin ifadesi, temsilcisi olsunlar! Ben milletimin düşünce ve duygularını yakından tanımaktan, aziz milletimde gördüğüm yetenek ve ihtiyacı belirtmekten başka bir şey yapmadım Onun bu kabiliyet ve duygularını sezip tanımakla övünüyorum Milletimdeki, bugünkü zaferleri doğurabilecek özelliği görmüş almak Tüm bahtiyarlığım işte bundan ibarettir
***
Arkadaşlarımız ve milletin bütün fertleri gibi, millî davamızda benim de emeğim geçmiş ise, bu çalışmada meslek yapma kuvveti ve başarı varsa, bunu şahsıma atfetmeyiniz Oysa ve fakat tüm milletin manevî şahsiyetine atfediniz Ben, milletin bu yüksek, manevî şahsiyeti içinde bir naçiz fert olmakla bahtiyarım Baylar, ırk tamamen manevî bir kişi halinde ve bir birleşmiş kitle şeklinde belirdi ve bu yüce birliği koruyarak ona düşman olanları ortadan kaldırdı
***
Milletimle yakından ve gösterişten uzak karşılıklı görüşmenin zevkini, bahtiyarlığını anlatamam Her ne vakit milletimin karşısında kendimi görsem, her ne süre milletimin fertlerinden birkaçının yüzüne baksam, oradan ruh
ve vicdanıma gelen ışık, benim için en kıymetli bir ilham ve verim alevi oluyor!
***
30 Ağustos'ta sevk ve yöneticilik ettiğim muharebe, Türk Milleti'nin yanımda bulunduğu halde, idare ettiğim birincil ve son muharebedir Bir insan kendini, milletle beraber hissettiği zaman, ne değin adaleli buluyor bilir misiniz? Bunu tanım müşküldür
***
Hayatımda en büyük takviye ve kuvvetim, vatandaşlarımdan gördüğüm emanet ve destekdir Tüm vazifelerimde manevî, vicdanî olan en büyük endişem, emanetinizin hürmet ve kutsallığına sürekli olarak uyarı etmektir
***
Samimî olarak bu memleketin, bu milletin menfaatine yapılacak bir meslek olsun, ben onu göz önüne almayayım; bu, olası değildir Yalnız, işin fiilen millete menfaati olmalı ve teklifin samimî olarak yapıldığına ben inanmalıyım
***
Benim için dünyada en büyük mevki ve mükâfat, milletin bir ferdi olarak yaşamaktır Eğer Cenabı Hak beni bunda muvaffak etmiş ise, şükrederim Bugün olduğu gibi ömrümün nihayetine değin milletin hizmetinde olmakla övünç edeceğim
***
Şimdiye dek millete yapamayacağım bir şeyi vaat etmedim Ben yapacağım dediğim süre, buna inanmayanlar vardı Buna rağmen hareket ettim Görüyorsunuz ki başardık Benim ve benimle çalışanların güveni vardır ama, yeni hedeflerimize de başarıyla varacağız Şimdiye kadar söylediklerimin gerçekleşmiş olması, tüm tasavvurlarımın beni yalanlamaması, milletin ciddî ve samimî olarak bana yardımcı ve yardım olmasıyla olası olmuştur Onun için yeni gayelere erişmek için de bu yardım ve desteğe ihtiyacım vardır; onu benden esirgemeyiniz!
***
Benim şöhret ve şerefimden dile getirmek de hatadır İyi dinleyiniz öğüdüm budur ancak, içinizden herhangi bir adam çıkar, şan, şeref davası güder ve benzersiz olmak isterse, başınızın belasıdır; ilk önce kafası kırılacak adam budur! Mensup olduğum Türk milletinin şöhret ve şerefi varsa, benim de bir ferdi almak sıfatıyla şanım şerefim vardır, asla diğer değilim
***
Ben zannediyorum ki, halk müziği fertlerinin hiç birinden fazla yüksekliğe sahip değilim Bende fazla girişim görüldüyse bu benden yok, milletin bileşkesinden meydana çıkan bir girişimdir Sizler olmasaydınız, sizlerin vicdanî eğilimleriniz bana yardım noktası teşkil etmemiş olsaydı; bendeki girişimlerin hiçbiri olmazdı Millete ait meziyetleri yalnız şahıslara bırakan kavrama, eski idarelerin sistem ve usul meselesinden doğuyordu Bir Zamanlar mevcut devlet ve devletlerin kuruluş şekli, sadece bir şahsın menfaatlerini ve arzularını tatmine yönelmiş idi Şahısların bu açlık ve emellerine hizmet eden halk, gösterilen büyüklüklerin şerefinden katiyen payını alamaz, ancak hata ve aksilik olursa onlar millete yüklenirdi Bugün bu hâl mevcut değilse, insanlar kendi büyüklüğünü olduğu gibi dünyaya göstermişse, fazlalık bende yok, bugünkü idarenin niteliğindedir Bu şekil mevcut oldukça, bu mevkie çıkacak herkesin yapacağı şey bundan başka türlü olamaz
***
Sizden olan bir şahsa, sizden pozitif önem vermek, her şeyi milletin bir ferdinin şahsiyetinde odaklaştırmak, geçmişe, bugüne, geleceğe, tüm bu zamanlara ait bir toplumun meselelerinin aydınlatılması ve belirtilmesini yüksek bir topluluğun tek bir şahsiyetinden beklemek kuşkusuz oysa lâyık değildir, muhakkak oysa lâzım değildir
***
Ben düşündüklerimi, sevdiklerime olduğu gibi söylerim bununla beraber zorunlu olmayan bir sırrı kalbimde taşımak kudretinde olmayan bir adamım Çünkü ben, bir millet adamıyım Ben düşündüklerimi tekrar tekrar halkın önünde söylemeliyim Yanlışım varsa ırk beni yalanlar Lakin şimdiye kadar bu açık konuşmada halkın beni yalanladığını görmedim
***
Ben, ama daha iyisini yapabildiğim şeyi yıkım edebilirim; yapamayacağım şeyi de tahrip edemem
***
Ben o adamım ancak ordunun memleketi, milleti belli bir neticeye götürebileceği noktalarda dikte veririm Fakat ilim ve bilhassa sosyal ilim sahasına dahil işlerde ben emir vermem Bu alanda, isterim ama bana bilginler doğru yolu göstersinler Onun için, siz kendi ilminize, kültürünüze güveniyorsanız, bana söyleyiniz Sosyal ilmin güzel yönlerini gösteriniz, ben peşine düşüp takip edeyim
***
Ben, yalnızca evlenmek için evlenmek istemiyorum Vatanımızda yeni bir aile hayatı yaratmak için önce kendim örnek olmalıyım Kadın böyle umacı gibi kalır mı?
***
Hayat kısadır Bunu anma ve taçlandırma için, insanların genellikle akılcı gördükleri araç evliliktir Bu umumî kurala uymayanlar, pek sınırlı ve müstesnadırlar Bu istisnaları oluşturanlar da, kuralın fenalığından yok ve lakin tersine bu hoş kurala inanmadan kendilerini meneden sebeplerin mahkûmu olduklarından, şayet evlenmiş olmaktan korktuklarından artı dertli olanlardır, inkâr edilmez bir gerçektir ama ahali, yaşam, kadınsız olamaz Evli olanlar, hayatın vazgeçilmezini temin etmiş ve tüm zihin ve isteklerini bir kasıt, bir iş, bir amaca yöneltmiş olur Fakat kısmet, eşlerin ruh ve kalplerini iyi geçindirsin!
***
Eşini mesut edebilecek cümbür cemaat evlenmelidir, çolukçocuk sahibi olmalıdır Bana bakmayınız; bu meselede misal İsmet Paşa'dır Benim hayatım başka türlü düzenlenmiştir Buna rağmen tecrübesini yaptım Daha Sonra anladım oysa bu meslek benim başarabileceğim meslek değilmiş
***
(Bursa'da kendisini tedarik eden çocuklara söylemiştir):
Ufak hanımlar, ufak efendiler! Sizler hepiniz geleceğin bir gülü, yıldızı, bir sevinç parıltısısınız! Memleketi belli başlı aydınlığa boğacak sizsiniz Kendinizin ne kadar mühim, değerli olduğunuzu düşünerek ona göre çalışınız Sizlerden çok şeyler bekliyoruz; kızlar, çocuklar!
***
(Bir alay karargâhının temel atma töreni esnasında bir koyunun esas için açılan çukura doğru, yere yatırılıp boğazından kesilmek üzere olduğunu gördüğü süre, İran Şahı Rıza Pehlevi ile arasında geçen hitabe):
Atatürk Ben kana bakamam! Bir tavuğun deha boğazlandığını görmeye tahammülüm yoktur
Şahinşah Ya bu değin fazla bulunduğunuz büyük ve kanlı muharebe meydanları?
Atatürk Ha, o başka meseledir; öyle yerlerde cesetlerin üzerinden atlayarak yürürüm O bambaşka bir iştir
***
Birçok zaferler kazandım Lakin, bunların en büyüğünden sonra bile her akşam, savaş alanlarında ölen bütün askerleri düşünerek içimde derin bir hüzün duyuyorum
***
Ben, muharebelerde deha düşmanın üstünde bir kin duymam; yalnız askerlik kurallarının tatbikini düşünürüm
***
Ben başkalarının yaptığı ilkelere değil, oysa kendi ilkelerime uyarım
***
Benim gözümde hiçbir şey yoktur; ben yalnız liyakat âşığıyım
***
Hiçbir süre şahsî gücenikliklerimi, birtakım negatif girişimlerle tatmine kalkmak adîliğine tenezzül etmem
***
Benim müstesna olduğuma dair bir kanım yoktur
***
Ben ölürsem asilzade milletimizin beraber yürüdüğümüz yoldan asla ayrılmayacağına eminim; bununla gönlüm gizli! *
Atatürk'ün gözüyle Atatürk
Atatürkün kendiyle ilgili sözleri
Ben ölürsem asilzade milletimizin beraber yürüdüğümüz yoldan katiyen ayrılmayacağına eminim; bununla gönlüm rahat!
Ben vazifemin bitmediğini, yüklendiğim sorumluluğun da yüksek ve çetin olduğunu anlıyorum Arkadaşlar, bu vazife bitmeyecektir; ben toprak olduktan sonradan da devam edecektir! Ben kendi isteğiyle, sevine sevine tüm varlığımı bu tanrısal vazifeye vereceğim ve onun yüksek sorumluluğunu yüklenmekle mesut olacağım Vazifeme başarı ile devam edebileceğim Çünkü büyük milletimizin yürek ve vicdanında bana karşısında sarsılmaz bir güven ve emanet taşımakta olduğunu görüyorum Bu benim için büyük kuvvettir, büyük yetkidir
***
Biz, eğer millet ve tarih önünde herhangi bir kusur işliyorsak, bunun sorumluluğunu vicdan ve sağduyumuzda hissetmekten ve ödemekten, hiçbir zaman çekinecek insanlar değiliz
***
Millet ve memleketin sayesinde kazanılan rütbe ve refahın bir ehemmiyeti, bir kutsallığı vardır Biz bunlardan, ama yeniden bu aziz ırk ve memlekete borçlu olduğumuz son bir iffet vazifesini gerçekleştirmek içîn ayrıldık Milletin kendi hayatını kurtarmak, kendi meşru hakkını müdafaa etmek için çıkardığı sese iştirak etmek, her kendini haberdar olan vatandaşın vazifesidir Eğer bu ırk, bu memleket parçalanacak olursa umumî şerefsizliğin yıkıntısı aşağı, şunun bunun kişisel şerefi de parça parça olur Biz, o umumî şerefi kurtarabilmek için harekete gelen millete ruhumuzla iştirak ettik, iştirakimize mâni olabilecek şahsî rütbeleri, mevkileri de umumî şerefi kurtarmaya karşın bir gaye uğruna feda ettik
***
Ben, gerektiği süre, en büyük hediyem almak üzere Türk milletine canımı vereceğim
***
(Mallarını millete bağışlaması nedeniyle söylemiştir) :
Mülk ve mal, bana siklet veriyor Bunları, aristokrat milletime geri vermekle büyük ferahlık duyuyorum Zenginlikten ne çıkar; insanın serveti, kendi manevî şahsiyetinde olmalıdır!
***
Hürriyet ve serbest benim karakterimdir Ben, milletimin ve büyük ecdadımın en kıymetli mirasından olan bağımsızlık aşkı ile yaratılmış bir adamım! Çocukluğumdan bugüne kadar ailevî, hususî ve resmî hayatımın her safhasını yakından tanıyanlarca bu aşkım bilinir Bence bir millette şerefin, haysiyetin, namusun ve insanlığın yerleşmesi ve yaşaması, mutlaka o milletin özgürlük ve bağımsızlığına sahip olmasına bağlıdır Ben kişisel olarak, bu
saydığım özelliklere fazla önem veririm ve bu özelliklerin kendimde varlığını bahis olabilmek için milletimin de benzer özellikleri taşımasını koşul ve bilirim Ben yaşayabilmek için mutlaka bağımsız bir milletin evlâdı
kalmalıyım! Bu sebeple millî bağımsızlık, kendimce bir yaşam meselesidir Insanlar ve memleketin menfaatleri gerektirdiği takdirde insanlığı teşkil eden milletlerden her biriyle medeniyet gereğinden olan dostluk ve siyaset münasebetlerini, büyük bir hassasiyetle takdir ederim Ama, benim milletimi esir etmek isteyen herhangi bir milletin de bu arzusundan vazgeçinceye değin amansız düşmanıyım!
***
(Savarona yatında kabul ettiği Romanya Kralı Karol 'un, görüşme esnasında Almanya ile Çekoslovakya arasındaki Südet meselesine bağlantı etmesi ve Atatürk'ten Çekoslovakya Cumhurbaşkanı Beneş 'e bir takım telkinlerde bulunmasını rica etmesi üstüne, görüşmeyi dinlemekte olan zamanın Dışişleri Bakam Tevfık Rüştü Aras 'a söyledikleri):
Majeste Kral'm söylediklerini dikkatle dinledim Benden, bir devlet reisine kendi ülkesinden bir parçayı Almanlar'a terk etmesini tavsiye etmekliğimi mi istiyorlar? Benim gibi, bütün ömrü boyunca yurdunun bağımsızlığı ve bîr karış toprağım başkasına vermemek için savaşan bir adam, inançlarına tutarsız bir şeye nasıl arabulucu olur? Görüyorum ki Majeste Kral, beni ve karakterimi iyi tanımıyorlar
***
Ölüme içten en fazla atılanlardan biriyim Kurşun ve gülle yağmuru aşağı çoğu muharebelere iştirak ettim Hattâ ölüm bir kere, kalbimin yanından sıyırarak geçti Kalbimin üstünde bir saat vardı ve bu saat, mermi parçasının şiddetini kırdı
***
tekrar tekrar her tarafta mecburiyetinde kalıyor ve tekrarı da faydalı görüyorum ama, eğer ben milletime herhangi bir hizmette bulunmuşsam, eğer ben herhangi bir teşebbüste ön ayak olmuşsam, bu hizmet ve teşebbüsün temel kaynağı, saygılar ve sevgilerle tabi olduğum, bundan daha sonra da hürmet ve sevgiyle mutluluk ve refahına varlığımı, hayatımı vereceğim aziz milletime, sizlere dayanmaktadır Bir millette hoş şeyler düşünen ırk, fevkalâde işler yapmaya kabiliyetli kahramanlar bulunabilir Fakat öyle kimseler yalnız başına hiçbir şey olamazlar; meğer fakat bir umumî hissin ifadesi, temsilcisi olsunlar! Ben milletimin düşünce ve duygularını yakından tanımaktan, aziz milletimde gördüğüm yetenek ve ihtiyacı belirtmekten başka bir şey yapmadım Onun bu kabiliyet ve duygularını sezip tanımakla övünüyorum Milletimdeki, bugünkü zaferleri doğurabilecek özelliği görmüş almak Tüm bahtiyarlığım işte bundan ibarettir
***
Arkadaşlarımız ve milletin bütün fertleri gibi, millî davamızda benim de emeğim geçmiş ise, bu çalışmada meslek yapma kuvveti ve başarı varsa, bunu şahsıma atfetmeyiniz Oysa ve fakat tüm milletin manevî şahsiyetine atfediniz Ben, milletin bu yüksek, manevî şahsiyeti içinde bir naçiz fert olmakla bahtiyarım Baylar, ırk tamamen manevî bir kişi halinde ve bir birleşmiş kitle şeklinde belirdi ve bu yüce birliği koruyarak ona düşman olanları ortadan kaldırdı
***
Milletimle yakından ve gösterişten uzak karşılıklı görüşmenin zevkini, bahtiyarlığını anlatamam Her ne vakit milletimin karşısında kendimi görsem, her ne süre milletimin fertlerinden birkaçının yüzüne baksam, oradan ruh
ve vicdanıma gelen ışık, benim için en kıymetli bir ilham ve verim alevi oluyor!
***
30 Ağustos'ta sevk ve yöneticilik ettiğim muharebe, Türk Milleti'nin yanımda bulunduğu halde, idare ettiğim birincil ve son muharebedir Bir insan kendini, milletle beraber hissettiği zaman, ne değin adaleli buluyor bilir misiniz? Bunu tanım müşküldür
***
Hayatımda en büyük takviye ve kuvvetim, vatandaşlarımdan gördüğüm emanet ve destekdir Tüm vazifelerimde manevî, vicdanî olan en büyük endişem, emanetinizin hürmet ve kutsallığına sürekli olarak uyarı etmektir
***
Samimî olarak bu memleketin, bu milletin menfaatine yapılacak bir meslek olsun, ben onu göz önüne almayayım; bu, olası değildir Yalnız, işin fiilen millete menfaati olmalı ve teklifin samimî olarak yapıldığına ben inanmalıyım
***
Benim için dünyada en büyük mevki ve mükâfat, milletin bir ferdi olarak yaşamaktır Eğer Cenabı Hak beni bunda muvaffak etmiş ise, şükrederim Bugün olduğu gibi ömrümün nihayetine değin milletin hizmetinde olmakla övünç edeceğim
***
Şimdiye dek millete yapamayacağım bir şeyi vaat etmedim Ben yapacağım dediğim süre, buna inanmayanlar vardı Buna rağmen hareket ettim Görüyorsunuz ki başardık Benim ve benimle çalışanların güveni vardır ama, yeni hedeflerimize de başarıyla varacağız Şimdiye kadar söylediklerimin gerçekleşmiş olması, tüm tasavvurlarımın beni yalanlamaması, milletin ciddî ve samimî olarak bana yardımcı ve yardım olmasıyla olası olmuştur Onun için yeni gayelere erişmek için de bu yardım ve desteğe ihtiyacım vardır; onu benden esirgemeyiniz!
***
Benim şöhret ve şerefimden dile getirmek de hatadır İyi dinleyiniz öğüdüm budur ancak, içinizden herhangi bir adam çıkar, şan, şeref davası güder ve benzersiz olmak isterse, başınızın belasıdır; ilk önce kafası kırılacak adam budur! Mensup olduğum Türk milletinin şöhret ve şerefi varsa, benim de bir ferdi almak sıfatıyla şanım şerefim vardır, asla diğer değilim
***
Ben zannediyorum ki, halk müziği fertlerinin hiç birinden fazla yüksekliğe sahip değilim Bende fazla girişim görüldüyse bu benden yok, milletin bileşkesinden meydana çıkan bir girişimdir Sizler olmasaydınız, sizlerin vicdanî eğilimleriniz bana yardım noktası teşkil etmemiş olsaydı; bendeki girişimlerin hiçbiri olmazdı Millete ait meziyetleri yalnız şahıslara bırakan kavrama, eski idarelerin sistem ve usul meselesinden doğuyordu Bir Zamanlar mevcut devlet ve devletlerin kuruluş şekli, sadece bir şahsın menfaatlerini ve arzularını tatmine yönelmiş idi Şahısların bu açlık ve emellerine hizmet eden halk, gösterilen büyüklüklerin şerefinden katiyen payını alamaz, ancak hata ve aksilik olursa onlar millete yüklenirdi Bugün bu hâl mevcut değilse, insanlar kendi büyüklüğünü olduğu gibi dünyaya göstermişse, fazlalık bende yok, bugünkü idarenin niteliğindedir Bu şekil mevcut oldukça, bu mevkie çıkacak herkesin yapacağı şey bundan başka türlü olamaz
***
Sizden olan bir şahsa, sizden pozitif önem vermek, her şeyi milletin bir ferdinin şahsiyetinde odaklaştırmak, geçmişe, bugüne, geleceğe, tüm bu zamanlara ait bir toplumun meselelerinin aydınlatılması ve belirtilmesini yüksek bir topluluğun tek bir şahsiyetinden beklemek kuşkusuz oysa lâyık değildir, muhakkak oysa lâzım değildir
***
Ben düşündüklerimi, sevdiklerime olduğu gibi söylerim bununla beraber zorunlu olmayan bir sırrı kalbimde taşımak kudretinde olmayan bir adamım Çünkü ben, bir millet adamıyım Ben düşündüklerimi tekrar tekrar halkın önünde söylemeliyim Yanlışım varsa ırk beni yalanlar Lakin şimdiye kadar bu açık konuşmada halkın beni yalanladığını görmedim
***
Ben, ama daha iyisini yapabildiğim şeyi yıkım edebilirim; yapamayacağım şeyi de tahrip edemem
***
Ben o adamım ancak ordunun memleketi, milleti belli bir neticeye götürebileceği noktalarda dikte veririm Fakat ilim ve bilhassa sosyal ilim sahasına dahil işlerde ben emir vermem Bu alanda, isterim ama bana bilginler doğru yolu göstersinler Onun için, siz kendi ilminize, kültürünüze güveniyorsanız, bana söyleyiniz Sosyal ilmin güzel yönlerini gösteriniz, ben peşine düşüp takip edeyim
***
Ben, yalnızca evlenmek için evlenmek istemiyorum Vatanımızda yeni bir aile hayatı yaratmak için önce kendim örnek olmalıyım Kadın böyle umacı gibi kalır mı?
***
Hayat kısadır Bunu anma ve taçlandırma için, insanların genellikle akılcı gördükleri araç evliliktir Bu umumî kurala uymayanlar, pek sınırlı ve müstesnadırlar Bu istisnaları oluşturanlar da, kuralın fenalığından yok ve lakin tersine bu hoş kurala inanmadan kendilerini meneden sebeplerin mahkûmu olduklarından, şayet evlenmiş olmaktan korktuklarından artı dertli olanlardır, inkâr edilmez bir gerçektir ama ahali, yaşam, kadınsız olamaz Evli olanlar, hayatın vazgeçilmezini temin etmiş ve tüm zihin ve isteklerini bir kasıt, bir iş, bir amaca yöneltmiş olur Fakat kısmet, eşlerin ruh ve kalplerini iyi geçindirsin!
***
Eşini mesut edebilecek cümbür cemaat evlenmelidir, çolukçocuk sahibi olmalıdır Bana bakmayınız; bu meselede misal İsmet Paşa'dır Benim hayatım başka türlü düzenlenmiştir Buna rağmen tecrübesini yaptım Daha Sonra anladım oysa bu meslek benim başarabileceğim meslek değilmiş
***
(Bursa'da kendisini tedarik eden çocuklara söylemiştir):
Ufak hanımlar, ufak efendiler! Sizler hepiniz geleceğin bir gülü, yıldızı, bir sevinç parıltısısınız! Memleketi belli başlı aydınlığa boğacak sizsiniz Kendinizin ne kadar mühim, değerli olduğunuzu düşünerek ona göre çalışınız Sizlerden çok şeyler bekliyoruz; kızlar, çocuklar!
***
(Bir alay karargâhının temel atma töreni esnasında bir koyunun esas için açılan çukura doğru, yere yatırılıp boğazından kesilmek üzere olduğunu gördüğü süre, İran Şahı Rıza Pehlevi ile arasında geçen hitabe):
Atatürk Ben kana bakamam! Bir tavuğun deha boğazlandığını görmeye tahammülüm yoktur
Şahinşah Ya bu değin fazla bulunduğunuz büyük ve kanlı muharebe meydanları?
Atatürk Ha, o başka meseledir; öyle yerlerde cesetlerin üzerinden atlayarak yürürüm O bambaşka bir iştir
***
Birçok zaferler kazandım Lakin, bunların en büyüğünden sonra bile her akşam, savaş alanlarında ölen bütün askerleri düşünerek içimde derin bir hüzün duyuyorum
***
Ben, muharebelerde deha düşmanın üstünde bir kin duymam; yalnız askerlik kurallarının tatbikini düşünürüm
***
Ben başkalarının yaptığı ilkelere değil, oysa kendi ilkelerime uyarım
***
Benim gözümde hiçbir şey yoktur; ben yalnız liyakat âşığıyım
***
Hiçbir süre şahsî gücenikliklerimi, birtakım negatif girişimlerle tatmine kalkmak adîliğine tenezzül etmem
***
Benim müstesna olduğuma dair bir kanım yoktur
***
Ben ölürsem asilzade milletimizin beraber yürüdüğümüz yoldan asla ayrılmayacağına eminim; bununla gönlüm gizli! *