Forumda yenilikler devam etmektedir , çalışmalara devam ettiğimiz kısa süre içerisinde güzel bir görünüme sahip olduk daha iyisi için lütfen çalışmaların bitmesini bekleyiniz. Tıkla ve Git
x

Son konular

Atatürk'ün halkçılık ilkesi nedir?

Atatürk'ün halkçılık ilkesi nedir?

iltasyazilim

FD Üye
Katılım
Ara 25, 2016
Mesajlar
0
Etkileşim
17
Puan
38
Yaş
36
F-D Coin
58
HALKÇILIK

'Bizim gözümüzde çiftlik sahibi, çoban, amele, tüccar, sanatçı, asker, hekim ve sonuç olarak herhangi bir sosyal kurumda çalışan bir yurttaşın adalet, fayda ve özgürlüğü eşittir'

'Türkiye Cumhuriyeti'ni kuran Türkiye halkına, Türk Ulusu denir' Bu tanımlamanın içinde ırk ile kamu birbiri içinde kaynaşmış ve bir bütünü oluşturduğu açıkça görülmektedir Atatürk, ulusumuzun bütün kesimini 'halk' olarak kabul etmiştir Atatürk: 'Türk Ulusu, millet yönetimi olan Cumhuriyetle yönetilir' düşüncesiyle de demokrat görüşünü ulusçulukla birlikte Cumhuriyetçilik ilkesine bağlamıştır

'Türkiye'de bolşeviklik olmayacaktır Çünkü Türk hükümetinin ilk amacı halka serbest ve sevinç vermektir

Mustafa Kemal'in demokrasi anlayışı, Kemalizm'in en manâlı ilkelerinden olan 'Halkçılık'tan da soyutlanamaz Atatürk ilk olarak Halkçılığı şu şekilde tanımlıyordu: 'Bugünkü varlığımızın asıl niteliği milletin genel eğilimlerini kanıt etmiştir O da Halkçılık'tır, ırk hükümetidir, hükümetlerin halkın eline geçmesidir' Ama zamanla bu ilkenin de içeriği gelişti ve Halk Müziği Partisi'nin programlarında üç ögeyi içermeye başladı: Siyasal demokrasi, Yasalar önünde denklik, Sınıf çatışmalarının kabul edilmemesi ve toplumun dayanışma içerisinde gelişmesi
Osmanlı İmparatorluğu'nun çöküntü döneminde girişilen reformlar, her zaman devleti kurtarmak amacına dönüktü Oysa Mustafa Kemal, halka kuvvet kazandırmadan, halka dayanıp onun becerikli gücünden yararlanmadan modern bir topluma ulaşılamayacağının bilincindeydi 1922'de Meclis kürsüsünden şunları söylüyordu: 'Türkiye'nin hakiki sahibi ve efendisi, reel imalatçı olan köylüdür Diyebilirim ama, bugünkü facia ve yoksulluğun biricik nedeni, bu gerçeğin gafili bulunmuş olmamızdır Doğrusu yediyüz yılda beri dünyanın farklı alanlara yönlendirilmiş ülkelerine göndererek, kanlarını akıttığımız, kemiklerini topraklarında bıraktığımız ve yediyüz yıldan beri emeklerini ellerinden alıp savurduğumuz ve buna karşılık her zaman aşağılama ve alçaltma ile karşılık verdiğimiz ve bunca özveri ve bağışlarına karşısında iyilik bilmezlik, küstahlık, zorbalıkla uşak durumuna indirmek istediğimiz bu asilzade önünde büyük bir utanç ve saygıyla hakiki durumumuzu alalım'
Mustafa Kemal, yeniden Kurtuluş Savaşı yıllarında Meclis önünde yaptığı bir konuşmada, Halkçılığın toplumsal hesaplı içeriğini şöyle açıklıyordu: 'Toplumsal uğraş yönünden düşündüğümüz süre, biz yaşamını, bağımsızlığını kurtarmak için çalışan kimseleriz, zavallı bir halkız! Kendimizi bilelim Kurtulmak, yaşamak için çalışan ve çalışmaya zorunlu olan bir halkız! Bundan ötürü her birimizin hakkı vardır Yetkisi vardır Ama çalışmakla bir hakkı elde ederiz Yoksa arkadaki üstü uzanmak ve yaşamını çalışmaktan uzak aşmak isteyen şahısların bizim toplumumuz içerisinde bir hakkı yoktur O halde söyleyiniz efendiler! Halkçılık toplumsal düzenini emeğine, hukukuna dayatmak isteyen bir toplumsal uğraştır'
Kemalizm, seçkinciliğe karşı bir ideolojidir Halkçılık ilkesinden hareketle yapılan bir çok reform, Osmanlı geleneğinin ürünü olan seçkin insanlar ikilemini aşmaya yöneliktir Bu amaçla girişilen en önemli atılımlardan birisi, 'Türk Dili'ni tanıdık olmayan dillerin boyunduruğundan kurtarmak' nedeniyle gerçekleştirilen 'Dil Devrimi', yani, dilde arılaştırma çabalarıdır Sadece seçkinlerin anladığı Arapça Farsça yüklü Osmanlıca terkedilmiş, türetme ile zenginleştirilmiş Türkçe yazın ve bilim dili olmaya başlamıştır Doğrusu öğrenilmesi zor olan eski yazının yerine latin alfabesinin kabulü, halkın eğitimini kolaylaştırmak amacını da taşımıştır
Kemalist Halkçılık, ayrıcalıksız, sınıfsız bir toplum öngörüyordu Fakat bu, toplumsal sınıfları kaldırmayı amaçlayan marksist anlamda bir 'egemen derslik' ve emekçi sınıfı bulunmadığı varsayımından hareket etmekteydi Öyleyse varolmayan bir derslik çatışması ve imtiyazlı toplum kesimleri yaratılmamalıydı Hesaplı gelişmeyi karşılamak için toplumdaki bütün olanaklar değerlendirilmeye çalışılırken bu beklentiye zıt düşen bir durumun doğması, Kemalizm'in, bir temel özelliğinin gözden kaçmasına niçin olmamalıdır: 'Atatürkçülük, herhangi bir sınıfın egemenliğini reddeden, ılımlı toplumculuğu öngören, her türlü sömürüye aleyhinde bir dünya görüşüdür Atatürkçü Halkçılık, yönetimde, siyasada, kalkınmada, gelirlerin dağılımında, devlet ve millet olanaklarının kullanılmasında ırk yararının gözetilmesini amaçlar'
'Peki Ahali nedir?' sorusunun yanıtı ise şudur: Ahali, ayrıcalıklara sahip bulunmayan toplum kesimlerinin toplamıdır!

* Bugün haklı olarak kıvanç duyabileceğimiz bütün başarıların sırrı yeni Türkiye Devleti'nin yapısındadır
Aslında, Türkiye Devleti'nin, bu yeni müessesenin dayandığı esaslar, özellik yönünden kendinden önceki tarihi müesseselerin esaslarından başkadır
Bunu bir kelime ile tanımlamak gerekli gelirse, diyebiliriz fakat, yeni Türkiye Devleti bir halk devletidir, halkın devletidir ( 1923 )

* Bugünkü varlığımızın temel niteliği milletin genel eğilimini ispat etmiştir, o da halkçılıktır ve insanlar hükümetidir ( 1920 )

* İç siyasetimizde ilkemiz olan halkçılık, yani milletimizin bana kalırsa kendi geleceğine sahip olması esası Anayasamız ile ispat edilmiştir ( 1921 )

* Bizim görüşümüz oysa halkçılıktır kuvvetin, kudretin, egemenliğin idarenin direkt halka verilmesidir, halkın elinde bulundurulmasıdır Tekrar tereddüd değil ki, bu dünyanın en kaslı bir esası, bir ilkesidir ( 1920 )

* Türkiye Büyük Millet Meclisi Hükümeti bir insanlar hükümetidir Memleket menfaatlerine ait konularda, milletin fertleri ile hükümet arasında vazife yönüyle ortaklık vardır ( 1921 )

* Bizim hükümet şeklimiz bütün bir demokrat hükümettir Ve lisanımız da bu hükümet, ırk hükümeti olarak ifade edilir ( 1922 )

* Ne olduğumuzu bilelim Kurtulmak, yaşamak için çalışan ve çalışmaya mecburi olan bir halkız! Bundan nedeniyle her birimizin hakkı vardır Yetkisi vardır Fakat kastetmek doğru bir hakkı kazanırız Yoksa arka üstü uzanmak ve hayatını çalışmaktan uzak dinmek isteyen insanların bizim toplumumuz içerisinde yeri yoktur, hakkı yoktur! O halde Halkçılık, toplum düzenini çalışmaya, hukuka dayandırmak isteyen bir toplum sistemidir ( 1924 )

* Bizim halkımızın çıkarları birbirinden farklı derslik halinde değil, aksine varlıları ve çalışmalarının sonuçları birbirine lâzım olan sınıflardan ibarettir ( 1923 )

* Türkiye Cumhuriyeti halkını ayrı ayrı sınıflandıran oluşmuş yok ve lakin kişisel ve sosyal hayat için iş bölümü itibarıyla değişik mesleklere bölünmüş bir toplum olarak görmek prensiplerimizdendir ( 1931 ) *
 
858,519Konular
981,225Mesajlar
31,082Kullanıcılar
shira2Son üye
Üst Alt