iltasyazilim
FD Üye
Atatürkün bayan haklarıyla ilgili söylediği sözler
Zaman ilerledikçe, ilim ilerledikçe, medeniyet dev adımlarla yürüdükçe, hayatın, asrın bugünkü gerçeklerine kadar evlat yetiştirmenin güçlüklerini biliyoruz Bugünün anaları için gerekli özellikleri taşıyan evlatlar yetiştirmek O Kadar fazla yüksek özelliği şahıslarında taşımalarına bağlıdır Bu sebeple kadınlarımız daha fazla kültürlü, daha fazla feyizli, daha artı akıllı olmaya mecburdurlar
LIST
''Türk kadını dünyanın en münevver, en faziletkâr ve en ağır kadını olmalıdır Ağır sıklette yok; ahlakta, fazilette ağır ağırbaşlı olmalıdır ''
''Milletin kaynağı, sosyal hayatın esası olan bayan, ama faziletkâr olursa vazifesini ifa edebilir Illaki bayan, çok yüksek olmalıdır
Atatürk başka bir konuşmasında,
Bir topluluk, cinsinden yalnız birinin asrın icaplarını edinmesiyle yetinirse o kalabalık yarıdan pozitif güçsüzlük içinde kalır Bizim topluluğumuzun başarısızlığının sebebi kadınlarımıza karşı gösterdiğimiz ilgisizlik ve kusurdan ileri gelmektedir''
Türk kadınının dünya kadınlığına elini vererek, dünyanın uzlaştırma ve güveni için çalışacağına emin olabilirsiniz
Ulu önder, Türk kadınlarının hiçbir alanda erkeklerden ve Avrupalı kadınlardan geri kalmayacakları yolundaki inancını da şu sözleriyle belirtmiştir:
Kadınlarımız için esas uğraş alanı, esas zafer kazanılması gereken bölge biçim ve kılıkta başarıdan fazla, ışıkla, data ve kültürle, gerçek faziletle süslenip, donanmaktır Ben muhterem hanımlarımızın Avrupa kadınlarının aşağısında kalmayacak, aksine pek çok yönden onların üzerine çıkacak şekilde ışıkla, veri ve kültürle donanacaklarından asla değişkenlik etmeyen ve buna elbette belirlenmiş olanlardanım
Türk toplumunun gelişip yükselmesinde aile yapısının önemine inanan Atatürk, şöyle demektedir:
Bu ahali esas terbiyesini aileden almaktadır Türk milleti böylece analara sahiptir oysa her bir devrin büyük adamlarını bu analar yetiştirmiştir Türk kadını daha büyük nesiller yetiştirmeye kabiliyetlidir
Uygar Kanun' ları aldığımız İsviçre' de ise, kadınlar haklarını 1971 yılına değin alamazken, çağdaşlaşmada misal aldığımız İsveç ve Danimarka gibi ülkelerde de şart bambaşka değilken, Türk kadınına 1935 yılında seçme ve seçilme hakkı tanınmıştır Bu vesile ile bakın Atatürk nasıl seslenir:
Bu karar, Türk kadınına sosyal ve siyasi hayatta bütün milletlerin üzerinde yer vermiştir Çarşaf içinde, peçe altında ve kafes arkasındaki Türk kadınını bundan böyle tarihlerde seslenmek gerekli gelecektir Türk kadını, evdeki medeni mevkiini salahiyetle işgal etmiş, meslek hayatının her safhasında muvaffakiyetler göstermiştir Siyasi hayatla, Belediye seçimleriyle deneyim kazanan Türk kadını bu sefer de milletvekili seçme ve seçilme suretiyle haklarının en büyüğünü elde etmiş bulunuyor Medeni memleketlerin birçoğunda, kadından esirgenen bu hak, bugün Türk kadınının elindedir ve onu salahiyet ve liyakatle kullanacaktır*
Zaman ilerledikçe, ilim ilerledikçe, medeniyet dev adımlarla yürüdükçe, hayatın, asrın bugünkü gerçeklerine kadar evlat yetiştirmenin güçlüklerini biliyoruz Bugünün anaları için gerekli özellikleri taşıyan evlatlar yetiştirmek O Kadar fazla yüksek özelliği şahıslarında taşımalarına bağlıdır Bu sebeple kadınlarımız daha fazla kültürlü, daha fazla feyizli, daha artı akıllı olmaya mecburdurlar
LIST
''Türk kadını dünyanın en münevver, en faziletkâr ve en ağır kadını olmalıdır Ağır sıklette yok; ahlakta, fazilette ağır ağırbaşlı olmalıdır ''
''Milletin kaynağı, sosyal hayatın esası olan bayan, ama faziletkâr olursa vazifesini ifa edebilir Illaki bayan, çok yüksek olmalıdır
Atatürk başka bir konuşmasında,
Bir topluluk, cinsinden yalnız birinin asrın icaplarını edinmesiyle yetinirse o kalabalık yarıdan pozitif güçsüzlük içinde kalır Bizim topluluğumuzun başarısızlığının sebebi kadınlarımıza karşı gösterdiğimiz ilgisizlik ve kusurdan ileri gelmektedir''
Türk kadınının dünya kadınlığına elini vererek, dünyanın uzlaştırma ve güveni için çalışacağına emin olabilirsiniz
Ulu önder, Türk kadınlarının hiçbir alanda erkeklerden ve Avrupalı kadınlardan geri kalmayacakları yolundaki inancını da şu sözleriyle belirtmiştir:
Kadınlarımız için esas uğraş alanı, esas zafer kazanılması gereken bölge biçim ve kılıkta başarıdan fazla, ışıkla, data ve kültürle, gerçek faziletle süslenip, donanmaktır Ben muhterem hanımlarımızın Avrupa kadınlarının aşağısında kalmayacak, aksine pek çok yönden onların üzerine çıkacak şekilde ışıkla, veri ve kültürle donanacaklarından asla değişkenlik etmeyen ve buna elbette belirlenmiş olanlardanım
Türk toplumunun gelişip yükselmesinde aile yapısının önemine inanan Atatürk, şöyle demektedir:
Bu ahali esas terbiyesini aileden almaktadır Türk milleti böylece analara sahiptir oysa her bir devrin büyük adamlarını bu analar yetiştirmiştir Türk kadını daha büyük nesiller yetiştirmeye kabiliyetlidir
Uygar Kanun' ları aldığımız İsviçre' de ise, kadınlar haklarını 1971 yılına değin alamazken, çağdaşlaşmada misal aldığımız İsveç ve Danimarka gibi ülkelerde de şart bambaşka değilken, Türk kadınına 1935 yılında seçme ve seçilme hakkı tanınmıştır Bu vesile ile bakın Atatürk nasıl seslenir:
Bu karar, Türk kadınına sosyal ve siyasi hayatta bütün milletlerin üzerinde yer vermiştir Çarşaf içinde, peçe altında ve kafes arkasındaki Türk kadınını bundan böyle tarihlerde seslenmek gerekli gelecektir Türk kadını, evdeki medeni mevkiini salahiyetle işgal etmiş, meslek hayatının her safhasında muvaffakiyetler göstermiştir Siyasi hayatla, Belediye seçimleriyle deneyim kazanan Türk kadını bu sefer de milletvekili seçme ve seçilme suretiyle haklarının en büyüğünü elde etmiş bulunuyor Medeni memleketlerin birçoğunda, kadından esirgenen bu hak, bugün Türk kadınının elindedir ve onu salahiyet ve liyakatle kullanacaktır*