Forumda yenilikler devam etmektedir , çalışmalara devam ettiğimiz kısa süre içerisinde güzel bir görünüme sahip olduk daha iyisi için lütfen çalışmaların bitmesini bekleyiniz. Tıkla ve Git
x

Son konular

Atatürk'ün Kısa Anıları

Atatürk'ün Kısa Anıları

iltasyazilim

FD Üye
Katılım
Ara 25, 2016
Mesajlar
0
Etkileşim
17
Puan
38
Yaş
36
F-D Coin
58
Atatürk'ün Anıları

Atatürk, Mudanya yolu ile Bursa'ya gidiyordu Topluluk bir ahali kütlesi iskelede etrafını çevirmiş bulunmakta idi Bir kadının, elinde bir kâğıtla Atatürk'e yaklaştığı görüldü Zayıf bir kadındı Ata'nın yolunu keserek titreyen bir sesle:
Beni tanıdın mı oğul? dedi Ben sizin Selanik'te komşunuzdum Bir oğlum var: Devlet Demir Yolları'na girmek istiyor Siz onu alsınlar dediniz Lakin Müdür dinlemedi Oğlumu yine işe almamış Ne olur bir kere de siz söyleyiniz
Atatürk'ün çelik bakışlı gözleri candan parladı Elleriyle geniş jestler yaparak ve yüksek sesle:
Oğlunu almadılar mı? dedi Ben salık verdiğim halde mi almadılar? Ne değin iyi olmuş çok iyi yapmışlar İşte Cumhuriyet böyle anlaşılacak
Bayan kalabalığın içinde kaybolmuştu Ve Atatürk az daha kendinden geçercesine doymuş bir sesle:
İşte Cumhuriyetten beklediğimiz sonuç diyordu

Hulusi KÖYMEN

Kaynak: Uludağ Dergisi, 1941


GENELGEYLE IHTILAL OLMAZ

1924 yılının ilkbaharıydı Erzurum ve Pasinler'de depremde çoğu köyün evleri yıkılmıştı Hasar görebilen halkla görüşmek için Pasinler'e gelen Atatürk, halkın içinden yaşlı bir köylüyü çağırdı:
Depremden çok zarar gördün mü, baba? diye sordu Atatürk ihtiyarın şüphesini görür görmez, her tarafta sordu:
Hükümet sana kaç lira verse, zararını karşılayabilirsin? Ihtiyar, Kürt şivesiyle:
Valle Padişah bilir! dedi
Atatürk gülümsedi Yumuşak bir sesle:
Baba, Padişah yok; onları siz kaldırmadınız mı? Söyle bakalım zararın ne?
Yaşlı her yerde etti:
Padişah bilir!

Bu cevap karşısında kaşları çatılan Atatürk, Kaymakam'a döndü:
Siz daha devrimi yaymamışsınız! dedi
Bu sırada görevini başarmış insanlara özgü bir ağırbaşlılıkla ortaya atılan tahrirat katibi:
Köylere genelge yolladık Paşam, dedi Atatürk'ün fırtınalı yüzü, daha fazla karıştı:
Oğlum, dedi, genelgeyle köklü değişiklik olamaz!

Ahmet Hidayet Hakiki

KÖYLÜ MİLLETİN EFENDİSİDİR

Bir gece beraber oturuyorduk Yanımızda Siirt milletvekili Mahmut Soydan, şimdiki Macaristan elçimiz Ruşen Eşref Onaydın, bundan başka Soysallı vardı Atatürk, ertesi günü Büyük Halk Müziği Meclisi'nde okuyacağı söylevi hazırlıyordu Mahmut'la Ruşen Eşref anekdot tutuyorlardı Atatürk arada bir bana da, Ne dersin?diye soruyordu Ben ne diyebilirim? Hiç Sonra Atatürk bana döndü ve dedi ki:

Bu memleketin efendisi kimdir?

Düşündüm Karşılığı o verdi:
Türk köylüsüdür, dedi Ve devam etti:

Türk köylüsü Efendiyerine getirilmedikçe memleket ve halk yükselmez!

Prof Mahmut Esat BOZKURT

Kaynak: Tan Gazetesi, 10111942

KAHRAMAN TÜRK KADINI

17Mart 1923 Tarsus:

Mustafa Kemal İstasyon'dan şehre içten, bir zaman yaya olarak yürüdü O'nu bakmak için sabah itibaren yolları dolduran Tarsusluların arasından neşe ile selamlar vererek, ilerledi O sırada aniden bir olayla karşılaştı

Ulusal Mücadele'deki çete giysili bir kadın, Atatürk'ün yolunu keserek ayağına kapandı Gözyaşlarıyla şöyle haykırıyordu:
Bastığın toprağa kurban olayım Paşam!
Mustafa Kemal onu yerden kaldırmak için eğilirken kulağına bu kadının Kurtuluş Savaşında cephelerde çarpışmış olan (Adile Çavuş) olduğunu fısıldadılar

Gözlerinden iki damla yaş düşen Mustafa Kemal, bu güneşten yüzü yanmış kadının elinden tutup ayağa kaldırdı ve ona şöyle seslendi:
Kahraman Türk kadını! Sen yerlerde sürünmeye yok, omuzlar üzerinde yükselmeye layıksın

Taha TOROS

GÖMÜLECEĞİ YER

Atatürk'ün gömüleceği yer ve toprak:
O'nun kabri Ankara'da olacaktır Ama bu şehrin neresinde? Çünkü O' nun en son kuvvetli isteği bir lahza önce Ankara'ya dönebilmekti Biri Büyük Irk Meclisi'nden İstasyon'a inen cadde üzerindeki dairesel yer, diğeri Çankaya'daki yeni köşkün bilye havuzu Bu yerler şu nedenle konuşulmuştur:
Bir akşam Atatürk'ün etrafında toplananlar arasında, O'nun ölümlü oluşu üzerinde durulmuş ve bilhassa kendisi 1926 suikast girişiminden daha sonra söylediği cümleyi bitmiş etmişti Benim naçiz vücudum bir gün kuşkusuz toprak olacaktır Ama Türkiye Cumhuriyeti sonsuza dek payidar kalacaktırdedikten daha sonra Milletim beni istediği yerde yatırsın, yeter ancak beni unutmasın,demişti Meclisin altındaki yuvarlak yeri ortaya atan kişiye ise, iyi ve kalabalık bir yer, ama ben böyle bir arzumu milletime vasiyet edemem Ama, gene o akşam ileri sürülen bir fikrin kendisini çok duygulandırdığını, bugün bile hatırlıyorum
Memleketin bütün hudut boylarından getirilecek toprak üzerinde uzanmak Recep Peker, hararetle bu fikrin sembolik savunmasını yapmıştı

Atatürk, böyle bir fikrin uygulanmasından ancak, ölümlü vücudu için hoşlanacağını ve kibir duyacağını anlatırken bana bakarak: Bunu unutma!demişti

Prof Dr Facia İNAN

Kaynak: Kamu Gazetesi, 25061950
YENİLSEYDİK SORUMLULUK SAHIBI BEN OLACAKTIM

Bir aralık konu İstiklâl savaşı'na geldi Uyarı ettim, Binbaşılar dahil her komutanın hangi birliğe komuta ettiğini, nerede bulunduğunu, bir gün önce olmuş gibi hatırlıyordu O savaş ki araç, gereç, personel kıtlığı bugün kuvvet tasavvur edilirdi Tümenlere binbaşılar, Kolordulara yarbaylar komuta ediyordu! Ama, bu kadro canını dişine takmış bir ekipti Var edinmek ya da olmamak bu savaşın sonucuna bağlıydı 30 Ağustos bu ruh haletinin eseriydi Böyle bir dramı, hem yazarı, ayrıca baş aktörünün ağzından dinlemek müstesna bir mutluluktu O anılar Ata'yı coşturdukça coşturuyordu Anlatmalarında mübalağa yoktu Fakat bu anlatış öylesine canlı, öylesine plastikti fakat, hepimiz heyecandan heyecana sürükleniyorduk Anlatışlarını şöyle bağladı:
İşte büyük başarı böyle ortak bir eserdir Şerefler de ortaktır

Bu alçakgönüllülük şaheseriyle konunun kapanacağını tahmin ediyorduk bu arada Atatürk bir duraklama yaptı Sonra içine dönük, hemen hemen kendisiyle konuşur gibi ek etti:
Fakat yenilseydik yükümlülük ortak olmayacak yalnız bana ait olacaktı

Bu belagat karşısında gözyaşımı tutamadım Tarihin, zaferleri kendine maleden, yenilgileri ise maiyetine yükleyen sahte kahramanlarını hatırladım

Ord Prof Sadi IRMAK

Kaynak: Sadi Irmak, Ord Prof Atatürk'ten Anılar, 1978


TÜRK ORDULARI BAŞKUMANDANIYIM

Afyonkarahisar'ın hatlarının çözülmesi sonunda birkaç Yunanlı esir, geceleyin Mustafa Kemal'in çadırına getirilmişti Bunlardan birisi, Muzaffer Generalin doğup büyümüş olduğu Selanik'ten gelmişti Yüz, kendisine tanıdık olmayan gelmediğinden ve üniformasında da hiçbir bellilik görmediğinden kim olduklarını ve rütbelerini sormaya başlamıştı
Binbaşı mısınız?
Hayır
Albay mı?
Hayır
Korgeneral mi?
Hayır
Peki nesiniz?
Ben Mareşal ve Türk Orduları Başkomutanıyım! Şaşkınlıktan ağzı açık kalan Yunanlı kekeledi:
Bir başkomutanın savaş hattına bu dek yakın yerlerde dolaşması işitilmiş yok de!

General SHERRIL

Kaynak: General Sherril Atatürk Nezdinde Bir Yıl Elçilik, 1935 *
 
858,496Konular
982,149Mesajlar
30,093Kullanıcılar
Gkhn6060Son üye
Üst Alt