iltasyazilim
FD Üye
Atatürkün matematik alanında ülkemize getirdiği yenilikler nelerdir
Cevap: Atatürkün matematik alanında ülkemize getirdiği yenilikler
Günümüzde bilim ve teknolojinin bel kemiği olan matematik, kendine özgü doğrulara, yanlışlara ve dile sahiptir Bir dile sahiptir diyoruz çünkü, yalnızca matematik ile yakından ilgilenenlerin anlayabileceği veya kare, dikdörtgen, üçgen, daire, çember vbgibi herkesin yakından bildiği terimler ve çeşitli sembolik gösterimlere sahiptir matematik Hiç düşündünüz mü, nereden geliyor bu terimler? Kim, niçin üç kenarı olan kapalı eğriye üçgen adını vermiş diye Bu konu üstüne bir araştırma yaptığınızda karşınıza çıkacak tek ad vardır ama O da şüphesiz önünde saygıyla eğildiğimiz, büyük önder Mustafa Kemal Atatürk'tür
Cumhuriyetten önce farklı alanlara yönlendirilmiş okullarda okutulmuş bir matematik kitaplarını incelerseniz; içlerinde Arap harfleriyle yazılmış formüller; müselles, murabba veya hattı mümas gibi günümüz matematiğinde bir anlam açıklama etmeyen bir fazla terim görürsünüz Günümüzde Atatürk sayesinde kullandığımız terimlere baktığımızda, bu eski Arapça terimlerin anlaşılmasının ve hatırlanmasının ne denli kuvvet olduğuna siz de hak verirsiniz elbet Bir düşünün Müsellesin sathı yatalay, dikeley zarbının müsavatına müsavidirCümlesinden ne anlıyorsunuz? Belki anneanne ve dedelerimiz bize bu cümle içinden bir kaç kelimeyi günümüz Türkçe'sine çevirebilir fakat bir çoğunuz gibi ben de bu cümleyi ilk okuduğumda hiç bir şey anlamamıştım Oysa bu tümce üçgenin alanı, tabanı ile yüksekliğinin çarpımının yarısına eşittirDemektir Ola Ki sadece bu cümledeki kavram anlaşılmazlığı bile bize Atatürk'ün bu konuda matematiğe ve dolayısıyla öteki ilimlere ne denli kıymetli bir egzersiz bıraktığını anlamamız için yeterli olacaktır Mesela, Müselles sözcüğünü ele alalım Müselles Arapça 'sülüs' sözcüğünden türetilmiştir Arapça'daki sülüs ile müselles sözcüklerinin arasındaki ilişkiyi kavrayabilmek, Arapça bilmeyenler için epeyce zordur Sülüs sözcüğünün Türkçe'de karşılığı 'üç' kelimesidir Üç'ün yanına 'gen' getirirsek üçgen sözcüğü oluşur Bu müselles sözcüğünden daha basit anlaşılmaktadır Atatürk'ün matematik dünyasına kazandırdığı diğer bir takım terimlerden de şöyle örnekler verebiliriz
Yeni İsmi Bölen
Bölme
Birim
Bölünebilme
Çarpı
Çarpan
Çarpanlara Ayırma
Çember
Tümdengelim
Dikey
Sınır
Ondalık
Parabol
Piramit
Prizma
Sadeleştirme
Pay
Payda
Teğet
Eski İsmi
Maksumunaleyh
Taksim
Harici Şans
Yeteneki Taksim
Zarb
Mazrup
Mazrubata Tefrik
Muhiti Daire
Tarh
Amudi
Kasıt
Aşar'i
Kat'ı Mükafti
Ehram
Menşur
İhtisar
Suret
Mahrec
Hattı Mümas Bu Arapça kökenli kelimelerle matematik yapmanın ve yapılanların ne tanımlamak istediğini anlayarak çağdaşlık yolunda ilerlemenin ne denli kuvvet ve sıkıntılı olacağını anlatmaya lüzum olmasa sanırım Atatürk'ün bulduğu bu ve bunlar gibi bir fazla terimler günümüzde hala geçerliliğini korumakta ve matematiği bizler için daha anlaşılması mümkün kılmaktadır
Atatürk bu terimlerin yer aldığı 1937 yılında yayımlanan diğer taraftan geometri kitabı yazmıştır Bu kitapta kullanılan yeni terimler tamamen belirli ve üzerlerine örnekler de verilmiştir Bu kitap geometri öğretenlere ve bu konuda
veri elde etmek isteyenlere kılavuz olarak Kültür Bakanlığınca yayınlanmıştır
Mustafa Kemal bu geometri kitabını yazarak matematiğe daha anlaşılabilir yeni terimler kazandırmak isteğini Sivas'ta girdiği bir geometri dersinde ortaya koymuştur Atatürk 13 Kasım 1937 tarihinde Sivas'a gitmiş ve 1919 yılında Sivas kongresinin yapıldığı lise binasında bir geometri (o zamanki adıyla hendese) dersine girmiştir Bu derste öğrencilerle konuşmuş ve geometri üzerine dağıtılmış sorular yöneltmiştir Ders sırasında eski terimlerle matematik öğreniminin ve öğretiminin zorluğunu bir defa daha tespit eden Atatürk Bu anlaşılmaz terimlerle bilgi verilemez Dersler Türkçe terimlerle anlatılmalıdırDiyerek bu konudaki emin yargısını açıkladıktan sonra, dersi kendi buluşu olan Türkçe terimlerle ve çizimleriyle anlatmıştır Bu sırada derste Pisagor teoremini de çözümlemiştir
Kesinlikle ama, matematik ve geometri bilgisi yeterli olmayan bir insanın bilimsel ve dolayısıyla toplumsal açıdan bu denli önemli bir çalışmayı ortaya çıkararak nesiller boyu bir forma sokması mümkün değildir Böylece Atatürk yalnızca siyasi ve yönetimsel alandaki dehasıyla yok, sayısal dünyadaki üstün başarısıyla da karşımıza çıkmış oluyor
Sizin de gördüğünüz gibi Atatürkün yaşamında matematiğin önemi bugüne dek bildiğimiz ya da ilkokullarda öğrenmiş olduğumuz gibi matematik öğretmeninin ona Kemalismini vermesinden fazla ötedir Matematiğin bilimsel gelişme acısından kavranabilir bir dilde öğretilmesi gerektiği düşüncesi ve bu konudaki çalışmaları sayesinde bize kazandırdığı onca güzelliğe bir yenisini daha eklemiştir Umarım bu yazıyla birlikte onun başlattığı bilimsel gelişme arzusunun bizler için de ne kadar gerekli olduğunu hatırlar ve bunun yanına sade ve anlaşılması mümkün bir dile sahip olmanın bir toplumda her alanda ne denli zorunlu olduğunu daha iyi anlamış oluruz
Gültekin BUZKAN *
Cevap: Atatürkün matematik alanında ülkemize getirdiği yenilikler
Günümüzde bilim ve teknolojinin bel kemiği olan matematik, kendine özgü doğrulara, yanlışlara ve dile sahiptir Bir dile sahiptir diyoruz çünkü, yalnızca matematik ile yakından ilgilenenlerin anlayabileceği veya kare, dikdörtgen, üçgen, daire, çember vbgibi herkesin yakından bildiği terimler ve çeşitli sembolik gösterimlere sahiptir matematik Hiç düşündünüz mü, nereden geliyor bu terimler? Kim, niçin üç kenarı olan kapalı eğriye üçgen adını vermiş diye Bu konu üstüne bir araştırma yaptığınızda karşınıza çıkacak tek ad vardır ama O da şüphesiz önünde saygıyla eğildiğimiz, büyük önder Mustafa Kemal Atatürk'tür
Cumhuriyetten önce farklı alanlara yönlendirilmiş okullarda okutulmuş bir matematik kitaplarını incelerseniz; içlerinde Arap harfleriyle yazılmış formüller; müselles, murabba veya hattı mümas gibi günümüz matematiğinde bir anlam açıklama etmeyen bir fazla terim görürsünüz Günümüzde Atatürk sayesinde kullandığımız terimlere baktığımızda, bu eski Arapça terimlerin anlaşılmasının ve hatırlanmasının ne denli kuvvet olduğuna siz de hak verirsiniz elbet Bir düşünün Müsellesin sathı yatalay, dikeley zarbının müsavatına müsavidirCümlesinden ne anlıyorsunuz? Belki anneanne ve dedelerimiz bize bu cümle içinden bir kaç kelimeyi günümüz Türkçe'sine çevirebilir fakat bir çoğunuz gibi ben de bu cümleyi ilk okuduğumda hiç bir şey anlamamıştım Oysa bu tümce üçgenin alanı, tabanı ile yüksekliğinin çarpımının yarısına eşittirDemektir Ola Ki sadece bu cümledeki kavram anlaşılmazlığı bile bize Atatürk'ün bu konuda matematiğe ve dolayısıyla öteki ilimlere ne denli kıymetli bir egzersiz bıraktığını anlamamız için yeterli olacaktır Mesela, Müselles sözcüğünü ele alalım Müselles Arapça 'sülüs' sözcüğünden türetilmiştir Arapça'daki sülüs ile müselles sözcüklerinin arasındaki ilişkiyi kavrayabilmek, Arapça bilmeyenler için epeyce zordur Sülüs sözcüğünün Türkçe'de karşılığı 'üç' kelimesidir Üç'ün yanına 'gen' getirirsek üçgen sözcüğü oluşur Bu müselles sözcüğünden daha basit anlaşılmaktadır Atatürk'ün matematik dünyasına kazandırdığı diğer bir takım terimlerden de şöyle örnekler verebiliriz
Yeni İsmi Bölen
Bölme
Birim
Bölünebilme
Çarpı
Çarpan
Çarpanlara Ayırma
Çember
Tümdengelim
Dikey
Sınır
Ondalık
Parabol
Piramit
Prizma
Sadeleştirme
Pay
Payda
Teğet
Eski İsmi
Maksumunaleyh
Taksim
Harici Şans
Yeteneki Taksim
Zarb
Mazrup
Mazrubata Tefrik
Muhiti Daire
Tarh
Amudi
Kasıt
Aşar'i
Kat'ı Mükafti
Ehram
Menşur
İhtisar
Suret
Mahrec
Hattı Mümas Bu Arapça kökenli kelimelerle matematik yapmanın ve yapılanların ne tanımlamak istediğini anlayarak çağdaşlık yolunda ilerlemenin ne denli kuvvet ve sıkıntılı olacağını anlatmaya lüzum olmasa sanırım Atatürk'ün bulduğu bu ve bunlar gibi bir fazla terimler günümüzde hala geçerliliğini korumakta ve matematiği bizler için daha anlaşılması mümkün kılmaktadır
Atatürk bu terimlerin yer aldığı 1937 yılında yayımlanan diğer taraftan geometri kitabı yazmıştır Bu kitapta kullanılan yeni terimler tamamen belirli ve üzerlerine örnekler de verilmiştir Bu kitap geometri öğretenlere ve bu konuda
veri elde etmek isteyenlere kılavuz olarak Kültür Bakanlığınca yayınlanmıştır
Mustafa Kemal bu geometri kitabını yazarak matematiğe daha anlaşılabilir yeni terimler kazandırmak isteğini Sivas'ta girdiği bir geometri dersinde ortaya koymuştur Atatürk 13 Kasım 1937 tarihinde Sivas'a gitmiş ve 1919 yılında Sivas kongresinin yapıldığı lise binasında bir geometri (o zamanki adıyla hendese) dersine girmiştir Bu derste öğrencilerle konuşmuş ve geometri üzerine dağıtılmış sorular yöneltmiştir Ders sırasında eski terimlerle matematik öğreniminin ve öğretiminin zorluğunu bir defa daha tespit eden Atatürk Bu anlaşılmaz terimlerle bilgi verilemez Dersler Türkçe terimlerle anlatılmalıdırDiyerek bu konudaki emin yargısını açıkladıktan sonra, dersi kendi buluşu olan Türkçe terimlerle ve çizimleriyle anlatmıştır Bu sırada derste Pisagor teoremini de çözümlemiştir
Kesinlikle ama, matematik ve geometri bilgisi yeterli olmayan bir insanın bilimsel ve dolayısıyla toplumsal açıdan bu denli önemli bir çalışmayı ortaya çıkararak nesiller boyu bir forma sokması mümkün değildir Böylece Atatürk yalnızca siyasi ve yönetimsel alandaki dehasıyla yok, sayısal dünyadaki üstün başarısıyla da karşımıza çıkmış oluyor
Sizin de gördüğünüz gibi Atatürkün yaşamında matematiğin önemi bugüne dek bildiğimiz ya da ilkokullarda öğrenmiş olduğumuz gibi matematik öğretmeninin ona Kemalismini vermesinden fazla ötedir Matematiğin bilimsel gelişme acısından kavranabilir bir dilde öğretilmesi gerektiği düşüncesi ve bu konudaki çalışmaları sayesinde bize kazandırdığı onca güzelliğe bir yenisini daha eklemiştir Umarım bu yazıyla birlikte onun başlattığı bilimsel gelişme arzusunun bizler için de ne kadar gerekli olduğunu hatırlar ve bunun yanına sade ve anlaşılması mümkün bir dile sahip olmanın bir toplumda her alanda ne denli zorunlu olduğunu daha iyi anlamış oluruz
Gültekin BUZKAN *