Ataturk un liderliğinde Olcme Birimlerine Getirilen Yenilikler
Ataturk dunya ile ilişkilerimizi duzenli yurutmek icin olcu birimlerinde değişiklikler yaptıUzunluk olcusu birimi olarak arşın endaze; ağırlık olcusu birimi olarak okka dirhem gibi olculeri kaldırarak bugun kullanmakta olduğumuz olcu birimlerini kabul etti
Takvimde Değişiklik
Osmanlı Devleti Miladi 1840 yılından itibaren ekonomik gerekceler yuzunden Hicri Takvim'in yanında Rumi Takvimi de kullanmaya başlamıştı Rumi Takvim, Hicri Takvim'in aksine guneş yılı esasına gore duzenlenmiş bir takvimdi Yani bir rumi yıl, hicri yıldan 11 gun daha uzun olup, miladi yıla eşitti Ancak Rumi Takvim'e İslami bir huviyet verebilmek icin o gunku hicri tarih olan 1256 Rumi Takvim icin de gecerli kabul edilmiştir Boyle olunca 1256 yılı itibarıyla Rumi ve Miladi takvimler arasında mevcut olan 584 yıllık fark sabit bir rakam olarak kalmıştır
Diğer taraftan Miladi takvim'de yılbaşı Ocak ayı iken Rumi Takvim'de Mart ayı idi Yani Miladi Takvim'de birinci ay olan Ocak (Kanunusani) Rumi Takvim'de onbirinci aya karşılık geliyordu Gun olarak da Rumi Takvim Miladi Takvim'i 13 gun geriden takip ediyordu 16 Şubat 1332'de 2851 sayılı kanun gereğince Rumi Takvim 13 gun ileri alınarak Miladi Takvim ile olan gun farkı giderilmiştir 615 sayılı tamim gereğince de 1 Ocak 1918'e tekabul eden 1 Kanunusani 1334 gunu Rumi Takvim'de de yılbaşı olarak kabul edilmiştir Boylece Rumi ve Miladi takvimler arasındaki yılbaşı farklılığı da giderilmiştir
Ancak, her iki takvim arasındaki yıl farkı devam etmekte idi 26 Aralık 1925 gunu Turkiye Buyuk Millet Meclisi'nde kabul edilen 698 sayılı kanunla Rumi Takvim yururlukten kaldırılmış olup, 1 Ocak 1926 tarihinden itibaren Miladi Takvim kullanılmaya başlanılmıştır Bu arada ozel durumlar icin Hicri Takvim'in de kullanılmasına musaade edilmiştir Takvim ile ilgili son değişiklik 10 Ocak 1945 tarihinde gercekleşmiştir 4696 sayılı kanun Rumi Takvim'den Miladi Takvim'e intikal eden Teşrinievvel, Teşrinisani, Kununuevvel, Kanunusani isimlerini Ekim, Kasım, Aralık, Ocak şeklinde değiştirmiştir
Takvim değişikliği modern dunya ile butunleşmemizi sağlamıştır Yoresel halk takvimlerinde Rumi Takvim'deki bir kısım bilgiler kullanılmaya devam ediliyorsa da Miladi Takvim sosyal hayata getirdiği kolaylıklar dolayısıyla halkımız tarafından benimsenmiştir Bu mesele de herhangi bir sıkıntı yaşanmamıştır
Saatte Değişiklik
Ulkemizde oteden beri guneşin battığı anı 1200 kabul eden Alaturka Saat sistemi gecerli idi Guneş her yerde farklı zamanlarda battığı icin bu sistem ile saatte ulusal birliği sağlamak mumkun değildi Ayrıca, guneşin batması yukseklik nedeni ile de farklılık gosterebiliyordu Guneşin tepe noktasında battığı anı esas alan Grubi Saat ve tamamen battığı anı ki bu an akşam ezanı vaktidir esas alan Ezani Saat ortaya cıkmıştı Bu iki saat arasındaki zaman suresine 'temkin' denilmekteydi
Zevali Saat ise guneşin en tepe noktada bulunduğu anı (gun ortası) 1200 olarak kabul eden bir sistemdi Oğleden sonrası icin de sayımlar yeniden sıfırdan başlar ve 1200'ye kadar devam ederdi Bu sistem ile de saatte ulusal birliği sağlamak mumkun değildi
Saat konusunda karışıklıklara son vermek icin 26 Aralık 1925 tarih ve 697 sayılı kanunla Alafranga Saat sistemine gecilmiştir Bu sistemde gece yarısından başlayarak gun 24 saate bolunmuştur Turkiye Cumhuriyeti İzmit'ten gecen 30ncu meridyeni esas alarak ulusal saat sistemini oluşturmuştur
Ancak, ulkemizde bir sure yeni saat sistemini uygulamakta gucluk cekildi Halk Ezani saat kullanma alışkanlığını terk edemiyordu Bunda muvakkithanelerde hala Ezani saatin de bulunması etkili idi Resmi ve gayri resmi davetlerde zaman tayin edilirken Ezani saatin esas alındığı da oluyorduBilgisizliğin bir sonucu olarak halk arasında namaz vakitlerini tespit etmekte Alafranga saatin yetersiz kaldığı kanaati de vardı
Zaman konusundaki karışıklıkların onu alınamayınca valilikler muvakkithanelerdeki ezani saatleri kaldırmış butun saatleri Alafranga saat esasına gore ayarlatmışlardı Bir sure muvakkithane dışındaki Osmanlı Bankası, telgrafhane vbnin saatleri halkı yanıltmaya devam etmişse de nihayetinde bunlar da muvakkithaneyi esas almak durumunda kalmışlardır Resmi dairelerde de yeni sistem esas alınınca halk ister istemez bu sisteme uymak zorunda kalmıştır
Ancak yine de saat meselesi valilikleri ve belediyeleri bir sure daha meşgul etmeye devam etmiştir Aradan dort yıl gecmesine rağmen 1929 Aralığı'nda Afyonkarahisar Belediyesi'nin saat ayarları icin oğle vakti top atılması kararını alması da ilginc uygulamalardandı
Sonuc olarak saat meselesinde cekilen sıkıntıların sebeplerini bilgisizlik, ilgisizlik, onemsememe, eski alışkanlıkları terk edememe ve kurumlar arasındaki koordinasyon eksiklikleri şeklinde maddeleştirmek mumkundur
Ağırlık ve Uzunluk Olculerinde Yapılan Değişiklikler
Osmanlı doneminde 60 cm veya 65cm uzunluğa eşit olan endaze, parmak ucundan omuza kadar uzunluğu ifade eden ve ortalama 75,8 cm kabul edilen arşın ile adım, ayak, kulac gibi uzunluk olculeri kullanılıyordu Bu olculer standart olculer değildi Hele adım, ayak, kulac gibi olculerle sıhhatli bir iş yapmak hic mumkun değildi Bunların yerine 26 Mart 1931 tarih ve 1782 sayılı kanunla modern dunyanın kullandığı metre sistemi kabul edilmiştir Artık uzunluk olcumu milimetre, santimetre, desimetre, metre, dekametre, hektometre, kilometre ile ifade edilecektir
Ağırlık olculerine gelince bu gurubun temel birimi dirhem idi Dirhem Mısır'da 3,0889 gram, İstanbul'da 3207 gram idi 400 dirhem bir okkayı oluşturuyordu İstanbul icin bir okka 1,282 gram ağırlığı ifade etmekte idi Diğer şehirlerde okkada kucuk farklılıklar gorulebiliyordu Okka yerine vakiyye ve kıyye tabirleri de kullanılıyordu 44 okka bir kantarı, 4 kantar da bir cekiyi ifade etmekte idi ki, bu hesaba gore, 1 kantar 56,408, 1 ceki de 225,632 kilograma karşılık geliyordu Ancak sonradan 195 okka yani 250 kilogram 1 ceki denildi Bir başka ağırlık olcusu olan batman ise aynı zamanda yuzey olcusu olarak da kullanılmış, farklı ulkelerde farklı zamanlarda farklı standartları ifade etmiştir Altın ve kıymetli taşların olcumunde kullanılan temel birim ise de kırattır Kıratın alt ve ust birimleri ve bunların birbirlerine oranları şu şekildedir 1 37 (Bir tam uc bolu yedi) dirhem bir miskali oluşturur Miskalin 14'une denk, dengin 14'une kırat, kıratın 14'une buğday, buğdayın 14'une fitil, fitilin 1 2'sine nakir, nakirin 12'sine kıtmir, kıtmirin 12'sine zerre denilirdi
1782 sayılı kanun ağırlık olculerinde de batı standartlarını hakim kılmıştır Artık ulke icinde ve dışındaki alışverişlerde miligramdan tona kadar uzanan modern dunyanın olcu sistemi esas alınacaktır Kuyumculukta ise yeni şekli ile 2 desigram ağırlığa tekabul eden kırat da kullanılabilecektir
Hacim olculeri ile tartılan hububat cinsi ticari emtiada ise kile, şinik, tas, olcek vb olcu birimleri kullanılmakta idi Bu olcumlerin kendi icerisinde bile tutarlılıkları yoktu İstanbul kilesi ortalama 25 kilo, ibrail kilesi 100 kilo idi Kilenin kusuratına kutu denilirdi 8 kutu 1 İstanbul kilesini teşkil ederdi Kilenin 14'une de şinik adı verilirdi43 26 Mart 1931 tarihli kanunla sıvı maddelerin hacim olcumlerinde litre sistemi getirilmiştir Bu sistemde mililitreden kilo litreye kadar uzanan bir dereceleme sistemi mevcuttur Katı ve gaz maddelerin hacimlerinin olculmesinde ise milimetrekupten kilometrekupe kadar uzanan bir sistem getirilmiştir
Osmanlı Devleti'nde tarla, bahce gibi arazilerin yuzey olcumunde donum ve ciftlik tabirleri kullanılmıştır Bir ciftlik arazi verim durumuna gore 60 ile 150 donum arasında değişebiliyordu Donum adım hesabı ile tespit edilirdi Orta adımlarla eni ve boyu 40 adım olan araziye donum denilirdiOlculer kanunu ile yuzey olcusu olarak metrekareden kilometrekareye kadar uzanan bir sistem getirilmiştir
Olculerde değişiklik gec kalınmış bir duzenleme idi Gelişen dunyada cok onceleri bu uygulamaya gecmek gerekiyordu Nitekim, kanun cıkmadan uc yıl once Bursa belediyesi belediye sınırları dahilinde metre cinsinden olculerin kullanılması mecburiyetini getirmişti47 Olculer kanunu sayesinde ulke icerisinde olculerle birlik sağlandığı gibi dış ticaret de kolaylaşmıştır Genellikle bu yeni sistem halkımız tarafından kabul gormuştur Ancak kırsal kesimde hala teneke ile tahıl tartmak, bidon ile sut satmak, arşın ile kumaş olcmek gibi uygulamaların devam ettiği gorulmektedir Bunda insanların kultur eksikliği, onemsememe ve alışkanlıklarını bırakamamalarının da rolu vardır Ayrıca, kolaycılık ve ekonomik sıkıntılar da bunda onemli bir etkendir Zira, herkes her yerde bu olcu aletlerini kolayca elde edememektedir Ucretsiz ve temini kolay ilkel olcu birimleri tercih edilebilmektedir Ancak, halkın okumayazma oranı, kultur seviyesi ve ekonomik duzeyi yukseldikce bu tur uygulamalar azalacaktır
Ataturk dunya ile ilişkilerimizi duzenli yurutmek icin olcu birimlerinde değişiklikler yaptıUzunluk olcusu birimi olarak arşın endaze; ağırlık olcusu birimi olarak okka dirhem gibi olculeri kaldırarak bugun kullanmakta olduğumuz olcu birimlerini kabul etti
Takvimde Değişiklik
Osmanlı Devleti Miladi 1840 yılından itibaren ekonomik gerekceler yuzunden Hicri Takvim'in yanında Rumi Takvimi de kullanmaya başlamıştı Rumi Takvim, Hicri Takvim'in aksine guneş yılı esasına gore duzenlenmiş bir takvimdi Yani bir rumi yıl, hicri yıldan 11 gun daha uzun olup, miladi yıla eşitti Ancak Rumi Takvim'e İslami bir huviyet verebilmek icin o gunku hicri tarih olan 1256 Rumi Takvim icin de gecerli kabul edilmiştir Boyle olunca 1256 yılı itibarıyla Rumi ve Miladi takvimler arasında mevcut olan 584 yıllık fark sabit bir rakam olarak kalmıştır
Diğer taraftan Miladi takvim'de yılbaşı Ocak ayı iken Rumi Takvim'de Mart ayı idi Yani Miladi Takvim'de birinci ay olan Ocak (Kanunusani) Rumi Takvim'de onbirinci aya karşılık geliyordu Gun olarak da Rumi Takvim Miladi Takvim'i 13 gun geriden takip ediyordu 16 Şubat 1332'de 2851 sayılı kanun gereğince Rumi Takvim 13 gun ileri alınarak Miladi Takvim ile olan gun farkı giderilmiştir 615 sayılı tamim gereğince de 1 Ocak 1918'e tekabul eden 1 Kanunusani 1334 gunu Rumi Takvim'de de yılbaşı olarak kabul edilmiştir Boylece Rumi ve Miladi takvimler arasındaki yılbaşı farklılığı da giderilmiştir
Ancak, her iki takvim arasındaki yıl farkı devam etmekte idi 26 Aralık 1925 gunu Turkiye Buyuk Millet Meclisi'nde kabul edilen 698 sayılı kanunla Rumi Takvim yururlukten kaldırılmış olup, 1 Ocak 1926 tarihinden itibaren Miladi Takvim kullanılmaya başlanılmıştır Bu arada ozel durumlar icin Hicri Takvim'in de kullanılmasına musaade edilmiştir Takvim ile ilgili son değişiklik 10 Ocak 1945 tarihinde gercekleşmiştir 4696 sayılı kanun Rumi Takvim'den Miladi Takvim'e intikal eden Teşrinievvel, Teşrinisani, Kununuevvel, Kanunusani isimlerini Ekim, Kasım, Aralık, Ocak şeklinde değiştirmiştir
Takvim değişikliği modern dunya ile butunleşmemizi sağlamıştır Yoresel halk takvimlerinde Rumi Takvim'deki bir kısım bilgiler kullanılmaya devam ediliyorsa da Miladi Takvim sosyal hayata getirdiği kolaylıklar dolayısıyla halkımız tarafından benimsenmiştir Bu mesele de herhangi bir sıkıntı yaşanmamıştır
Saatte Değişiklik
Ulkemizde oteden beri guneşin battığı anı 1200 kabul eden Alaturka Saat sistemi gecerli idi Guneş her yerde farklı zamanlarda battığı icin bu sistem ile saatte ulusal birliği sağlamak mumkun değildi Ayrıca, guneşin batması yukseklik nedeni ile de farklılık gosterebiliyordu Guneşin tepe noktasında battığı anı esas alan Grubi Saat ve tamamen battığı anı ki bu an akşam ezanı vaktidir esas alan Ezani Saat ortaya cıkmıştı Bu iki saat arasındaki zaman suresine 'temkin' denilmekteydi
Zevali Saat ise guneşin en tepe noktada bulunduğu anı (gun ortası) 1200 olarak kabul eden bir sistemdi Oğleden sonrası icin de sayımlar yeniden sıfırdan başlar ve 1200'ye kadar devam ederdi Bu sistem ile de saatte ulusal birliği sağlamak mumkun değildi
Saat konusunda karışıklıklara son vermek icin 26 Aralık 1925 tarih ve 697 sayılı kanunla Alafranga Saat sistemine gecilmiştir Bu sistemde gece yarısından başlayarak gun 24 saate bolunmuştur Turkiye Cumhuriyeti İzmit'ten gecen 30ncu meridyeni esas alarak ulusal saat sistemini oluşturmuştur
Ancak, ulkemizde bir sure yeni saat sistemini uygulamakta gucluk cekildi Halk Ezani saat kullanma alışkanlığını terk edemiyordu Bunda muvakkithanelerde hala Ezani saatin de bulunması etkili idi Resmi ve gayri resmi davetlerde zaman tayin edilirken Ezani saatin esas alındığı da oluyorduBilgisizliğin bir sonucu olarak halk arasında namaz vakitlerini tespit etmekte Alafranga saatin yetersiz kaldığı kanaati de vardı
Zaman konusundaki karışıklıkların onu alınamayınca valilikler muvakkithanelerdeki ezani saatleri kaldırmış butun saatleri Alafranga saat esasına gore ayarlatmışlardı Bir sure muvakkithane dışındaki Osmanlı Bankası, telgrafhane vbnin saatleri halkı yanıltmaya devam etmişse de nihayetinde bunlar da muvakkithaneyi esas almak durumunda kalmışlardır Resmi dairelerde de yeni sistem esas alınınca halk ister istemez bu sisteme uymak zorunda kalmıştır
Ancak yine de saat meselesi valilikleri ve belediyeleri bir sure daha meşgul etmeye devam etmiştir Aradan dort yıl gecmesine rağmen 1929 Aralığı'nda Afyonkarahisar Belediyesi'nin saat ayarları icin oğle vakti top atılması kararını alması da ilginc uygulamalardandı
Sonuc olarak saat meselesinde cekilen sıkıntıların sebeplerini bilgisizlik, ilgisizlik, onemsememe, eski alışkanlıkları terk edememe ve kurumlar arasındaki koordinasyon eksiklikleri şeklinde maddeleştirmek mumkundur
Ağırlık ve Uzunluk Olculerinde Yapılan Değişiklikler
Osmanlı doneminde 60 cm veya 65cm uzunluğa eşit olan endaze, parmak ucundan omuza kadar uzunluğu ifade eden ve ortalama 75,8 cm kabul edilen arşın ile adım, ayak, kulac gibi uzunluk olculeri kullanılıyordu Bu olculer standart olculer değildi Hele adım, ayak, kulac gibi olculerle sıhhatli bir iş yapmak hic mumkun değildi Bunların yerine 26 Mart 1931 tarih ve 1782 sayılı kanunla modern dunyanın kullandığı metre sistemi kabul edilmiştir Artık uzunluk olcumu milimetre, santimetre, desimetre, metre, dekametre, hektometre, kilometre ile ifade edilecektir
Ağırlık olculerine gelince bu gurubun temel birimi dirhem idi Dirhem Mısır'da 3,0889 gram, İstanbul'da 3207 gram idi 400 dirhem bir okkayı oluşturuyordu İstanbul icin bir okka 1,282 gram ağırlığı ifade etmekte idi Diğer şehirlerde okkada kucuk farklılıklar gorulebiliyordu Okka yerine vakiyye ve kıyye tabirleri de kullanılıyordu 44 okka bir kantarı, 4 kantar da bir cekiyi ifade etmekte idi ki, bu hesaba gore, 1 kantar 56,408, 1 ceki de 225,632 kilograma karşılık geliyordu Ancak sonradan 195 okka yani 250 kilogram 1 ceki denildi Bir başka ağırlık olcusu olan batman ise aynı zamanda yuzey olcusu olarak da kullanılmış, farklı ulkelerde farklı zamanlarda farklı standartları ifade etmiştir Altın ve kıymetli taşların olcumunde kullanılan temel birim ise de kırattır Kıratın alt ve ust birimleri ve bunların birbirlerine oranları şu şekildedir 1 37 (Bir tam uc bolu yedi) dirhem bir miskali oluşturur Miskalin 14'une denk, dengin 14'une kırat, kıratın 14'une buğday, buğdayın 14'une fitil, fitilin 1 2'sine nakir, nakirin 12'sine kıtmir, kıtmirin 12'sine zerre denilirdi
1782 sayılı kanun ağırlık olculerinde de batı standartlarını hakim kılmıştır Artık ulke icinde ve dışındaki alışverişlerde miligramdan tona kadar uzanan modern dunyanın olcu sistemi esas alınacaktır Kuyumculukta ise yeni şekli ile 2 desigram ağırlığa tekabul eden kırat da kullanılabilecektir
Hacim olculeri ile tartılan hububat cinsi ticari emtiada ise kile, şinik, tas, olcek vb olcu birimleri kullanılmakta idi Bu olcumlerin kendi icerisinde bile tutarlılıkları yoktu İstanbul kilesi ortalama 25 kilo, ibrail kilesi 100 kilo idi Kilenin kusuratına kutu denilirdi 8 kutu 1 İstanbul kilesini teşkil ederdi Kilenin 14'une de şinik adı verilirdi43 26 Mart 1931 tarihli kanunla sıvı maddelerin hacim olcumlerinde litre sistemi getirilmiştir Bu sistemde mililitreden kilo litreye kadar uzanan bir dereceleme sistemi mevcuttur Katı ve gaz maddelerin hacimlerinin olculmesinde ise milimetrekupten kilometrekupe kadar uzanan bir sistem getirilmiştir
Osmanlı Devleti'nde tarla, bahce gibi arazilerin yuzey olcumunde donum ve ciftlik tabirleri kullanılmıştır Bir ciftlik arazi verim durumuna gore 60 ile 150 donum arasında değişebiliyordu Donum adım hesabı ile tespit edilirdi Orta adımlarla eni ve boyu 40 adım olan araziye donum denilirdiOlculer kanunu ile yuzey olcusu olarak metrekareden kilometrekareye kadar uzanan bir sistem getirilmiştir
Olculerde değişiklik gec kalınmış bir duzenleme idi Gelişen dunyada cok onceleri bu uygulamaya gecmek gerekiyordu Nitekim, kanun cıkmadan uc yıl once Bursa belediyesi belediye sınırları dahilinde metre cinsinden olculerin kullanılması mecburiyetini getirmişti47 Olculer kanunu sayesinde ulke icerisinde olculerle birlik sağlandığı gibi dış ticaret de kolaylaşmıştır Genellikle bu yeni sistem halkımız tarafından kabul gormuştur Ancak kırsal kesimde hala teneke ile tahıl tartmak, bidon ile sut satmak, arşın ile kumaş olcmek gibi uygulamaların devam ettiği gorulmektedir Bunda insanların kultur eksikliği, onemsememe ve alışkanlıklarını bırakamamalarının da rolu vardır Ayrıca, kolaycılık ve ekonomik sıkıntılar da bunda onemli bir etkendir Zira, herkes her yerde bu olcu aletlerini kolayca elde edememektedir Ucretsiz ve temini kolay ilkel olcu birimleri tercih edilebilmektedir Ancak, halkın okumayazma oranı, kultur seviyesi ve ekonomik duzeyi yukseldikce bu tur uygulamalar azalacaktır