Forumda yenilikler devam etmektedir , çalışmalara devam ettiğimiz kısa süre içerisinde güzel bir görünüme sahip olduk daha iyisi için lütfen çalışmaların bitmesini bekleyiniz. Tıkla ve Git
x

Atatürk'ün önderliğinde ölçme birimlerine getirilen yeniliklerin gerekliliği nedir

Atatürk'ün önderliğinde ölçme birimlerine getirilen yeniliklerin gerekliliği nedir
0
166

iltasyazilim

FD Üye
Katılım
Ara 25, 2016
Mesajlar
0
Etkileşim
17
Puan
38
Yaş
36
F-D Coin
58
Atatürk ün liderliğinde Ölçme Birimlerine Getirilen Yenilikler

Atatürk dünya ile ilişkilerimizi düzenli yürütmek için ölçü birimlerinde değişiklikler yaptıUzunluk ölçüsü birimi olarak arşın endaze; siklet ölçüsü birimi olarak okka dirhem gibi ölçüleri kaldırarak bugün kullanmakta olduğumuz ölçü birimlerini kabul etti

Takvimde Değiştirme

Osmanlı Devleti Miladi 1840 yılından itibaren ekonomik gerekçeler yüzünden Hicri Yıllık'in yanına Rumi Takvimi de kullanmaya başlamıştı Rumi Takvim, Hicri Takvim'in aksine güneş yılı esasına göre düzenlenmiş bir takvimdi Yani bir rumi sene, hicri yıldan 11 gün daha uzun olup, miladi yıla eşitti Ama Rumi Yıllık'e İslamî bir hüviyet verebilmek için o günkü hicri tarih olan 1256 Rumi Yıllık için de geçerli kabul edilmiştir Böyle olunca 1256 yılı itibarıyla Rumi ve Miladi takvimler aralarında mevcut olan 584 yıllık fark değişmez bir rakam olarak kalmıştır

bundan başka Miladi yıllık'de yeni yıl Ocak ayı iken Rumi Takvim'de Mart ayı idi Yani Miladi Yıllık'de birinci ay olan Ocak (Kanunusani) Rumi Takvim'de onbirinci avuç içi karşılık geliyordu Gün olarak da Rumi Takvim Miladi Yıllık'i 13 gün geriden peşine düşüp takip ediyordu 16 Şubat 1332'de 2851 sayılı kanun gereğince Rumi Takvim 13 gün ileri alınarak Miladi Takvim ile olan gün farkı giderilmiştir 615 sayılı tamim uyarınca de 1 Ocak 1918'e tekabül eden 1 Kanunusani 1334 günü Rumi Takvim'de de yılbaşı olarak kabul edilmiştir Böylece Rumi ve Miladi takvimler arasındaki yılbaşı farklılığı da giderilmiştir

Ancak, her iki takvim arasındaki sene farkı devam etmekte idi 26 Aralık 1925 günü Türkiye Büyük Halk Müziği Meclisi'nde kabul edilen 698 sayılı kanunla Rumi Yıllık yürürlükten kaldırılmış olup, 1 Ocak 1926 tarihinden itibaren Miladi Yıllık kullanılmaya başlanılmıştır bu vesileyle özel durumlar için Hicri Takvim'in de kullanılmasına müsaade edilmiştir Takvim ile ilgili son değişim 10 Ocak 1945 tarihinde gerçekleşmiştir 4696 sayılı kanun Rumi Yıllık'den Miladi Takvim'e intikal eden Teşrinievvel, Teşrinisani, Kununuevvel, Kanunusani isimlerini Ekim, Kasım, Aralık, Ocak şeklinde değiştirmiştir

Yıllık değişikliği çağdaş dünya ile bütünleşmemizi sağlamıştır Yöresel insanlar takvimlerinde Rumi Takvim'deki bir kısım bilgiler kullanılmaya devam ediliyorsa da Miladi Takvim sosyal hayata getirdiği kolaylıklar dolayısıyla halkımız kadar benimsenmiştir Bu mesele de herhangi bir can sıkıntısı yaşanmamıştır

Saatte Değişim

Ülkemizde öteden beri güneşin battığı anı 1200 kabul eden Alaturka Saat sistemi geçerli idi Güneş yeniden ayrı zamanlarda battığı için bu sistem ile saatte milli birliği karşılamak muhtemel değildi Ayrıca, güneşin batması irtifa nedeni ile de farklılık gösterebiliyordu Güneşin tepecik noktasında battığı anı bölge Grubî Saat ve ayrıntılarıyla battığı hatıra ki bu an akşam ezanı vaktidir alan Ezanî Saat ortaya çıkmıştı Bu iki saat arasındaki zaman süresine 'temkin' denilmekteydi

Zevali Saat ise güneşin en tepe noktada bulunduğu hatıra (gün ortası) 1200 olarak kabul eden bir sistemdi Öğleden sonrası için de sayımlar tekrar sıfırdan başlar ve 1200'ye kadar devam ederdi Bu sistem ile de saatte ulusal birliği karşılamak olası değildi

Saat konusunda karışıklıklara bitirmek için 26 Aralık 1925 tarih ve 697 sayılı kanunla Alafranga Saat sistemine geçilmiştir Bu sistemde gece yarısından başlayarak gün 24 saate bölünmüştür Türkiye Cumhuriyeti İzmit'ten geçen 30ncu meridyeni esas alarak milli saat sistemini oluşturmuştur

Ama, ülkemizde bir süre yeni saat sistemini uygulamakta güçlük çekildi Insanlar Ezani saat yararlanma alışkanlığını terk edemiyordu Bunda muvakkithanelerde hâlâ Ezani saatin de bulunması etkili idi Resmi ve gayri resmi davetlerde zaman görev edilirken Ezani saatin başlıca alındığı da oluyorduBilgisizliğin bir sonucu olarak halk müziği arasında namaz vakitlerini tespit etmekte Alafranga saatin beceriksiz kaldığı kanaati de vardı

Süre konusundaki karışıklıkların önü alınamayınca valilikler muvakkithanelerdeki ezanî saatleri kaldırmış bütün saatleri Alafranga saat esasına göre ayarlatmışlardı Bir vakit muvakkithane dışındaki Osmanlı Bankası, telgrafhane vbnin saatleri halkı yanıltmaya devam etmişse de nihayetinde bunlar da muvakkithaneyi elde etmek durumunda kalmışlardır Devlete Ait dairelerde de yeni sistem esas alınınca ırk ister istemez bu sisteme uymak zorunda kalmıştır

Ancak yine de saat meselesi valilikleri ve belediyeleri bir süre daha meşgul etmeye devam etmiştir Aradan dört sene geçmesine rağmen 1929 Aralığı'nda Afyonkarahisar Belediyesi'nin saat ayarları için öğle vakti top atılması kararını alması da ilginç uygulamalardandı

neticede saat meselesinde çekilen sıkıntıların sebeplerini cahillik, ilgisizlik, umursamama, eski alışkanlıkları terk edememe ve kurumlar arasındaki koordinasyon eksiklikleri biçiminde maddeleştirmek mümkündür

Önem ve Uzunluk Ölçülerinde Yapılan Değişiklikler

Osmanlı döneminde 60 cm veya 65cm uzunluğa eşit olan endaze, parmak ucundan omuza kadar uzunluğu açıklayan ve ortalama 75,8 cm kabul edilen arşın ile adım, ayak, kulaç gibi uzunluk ölçüleri kullanılıyordu Bu ölçüler standart ölçüler değildi Hele adım, üçgenin taban olmayan kenarı, kulaç gibi ölçülerle sıhhatli bir iş gerçekleştirmek hiç olası değildi Bunların yerine 26 Mart 1931 tarih ve 1782 sayılı kanunla modern dünyanın kullandığı metre sistemi kabul edilmiştir Artık uzunluk ölçümü milimetre, santimetre, desimetre, metre, dekametre, hektometre, kilometre ile açıklama edilecektir

Siklet ölçülerine gelince bu gurubun temel birimi dirhem idi Dirhem Mısır'da 3,0889 gram, İstanbul'da 3207 gram idi 400 dirhem bir okkayı oluşturuyordu İstanbul için bir okka 1,282 gram ağırlığı açıklama etmekte idi Öteki şehirlerde okkada küçük farklılıklar görülebiliyordu Okka yerine vakiyye ve kıyye tabirleri de kullanılıyordu 44 okka bir kantarı, 4 kantar da bir çekiyi açıklama etmekte idi fakat, bu hesaba kadar, 1 kantar 56,408, 1 çeki de 225,632 kilograma karşılık geliyordu Oysa daha sonra 195 okka yani 250 kilogram 1 çeki denildi Bir başka yük ölçüsü olan batman ise bununla beraber yüzey ölçüsü olarak da kullanılmış, ayrı ülkelerde farklı zamanlarda farklı standartları açıklama etmiştir Altın ve kıymetli taşların ölçümünde kullanılan esas birim ise de kırattır Kıratın alt ve üst birimleri ve bunların birbirlerine oranları şu şekildedir 1 37 (Bir tam üç bolü yedi) dirhem bir miskali oluşturur Miskalin 14'üne eşit, dengin 14'üne kırat, kıratın 14'üne buğday, buğdayın 14'üne fitil, fitilin 1 2'sine nakir, nakirin 12'sine kıtmir, kıtmirin 12'sine zerre denilirdi

1782 sayılı kanun siklet ölçülerinde de batı standartlarını baskın kılmıştır Artık ülke içinde ve dışındaki alışverişlerde miligramdan tona dek uzanan çağdaş dünyanın ölçü sistemi başlıca alınacaktır Kuyumculukta ise yeni şekli ile 2 desigram ağırlığa tekabül eden kırat da kullanılabilecektir

Hacim ölçüleri ile tartılan hububat cinsi ticari emtiada ise kile, şinik, tas, ölçek vb ölçü birimleri kullanılmakta idi Bu ölçümlerin kendi içerisinde bile tutarlılıkları yoktu İstanbul kilesi sıradan 25 kilo, ibrail kilesi 100 kilo idi Kilenin küsuratına kutu denilirdi 8 kutu 1 İstanbul kilesini teşkil ederdi Kilenin 14'üne de şinik adı verilirdi43 26 Mart 1931 tarihli kanunla sıvı maddelerin hacim ölçümlerinde litre sistemi getirilmiştir Bu sistemde mililitreden kilo litreye kadar uzanan bir dereceleme sistemi mevcuttur Katı ve gaz maddelerin hacimlerinin ölçülmesinde ise milimetreküpten kilometreküpe kadar uzanan bir sistem getirilmiştir

Osmanlı Devleti'nde tarla, bahçe gibi arazilerin yüzey ölçümünde dönüm ve çiftlik tabirleri kullanılmıştır Bir çiftlik arazi verim durumuna göre 60 ile 150 dönüm arasında değişebiliyordu Dönüm adım hesabı ile saptama edilirdi Orta adımlarla eni ve boyu 40 adım olan araziye dönüm denilirdiÖlçüler kanunu ile yüzey ölçüsü olarak metrekareden kilometrekareye kadar uzanan bir sistem getirilmiştir

Ölçülerde değişiklik geç kalınmış bir düzenleme idi Artan dünyada fazla önceleri bu uygulamaya geçirmek gerekiyordu Nitekim, kanun çıkmadan üç sene önce Bursa belediyesi belediye sınırları kapsamında metre cinsinden ölçülerin kullanılması mecburiyetini getirmişti47 Ölçüler kanunu doğruca ülke içerisinde ölçülerle birlik sağlandığı gibi dış ticaret de kolaylaşmıştır Genellikle bu yeni sistem halkımız göre kabul görmüştür Fakat kırsal kesimde hâlâ teneke ile tahıl tartmak, bidon ile süt satmak, arşın ile bez değerlendirmek gibi uygulamaların devam ettiği görülmektedir Bunda insanların kültür eksikliği, umursamama ve alışkanlıklarını bırakamamalarının da rolü vardır Hem, kolaycılık ve ekonomik sıkıntılar da bunda kayda değer bir etkendir Zira, cümbür cemaat bitmiş bu ölçü aletlerini kolayca elde edememektedir Bedava ve temini kolay ilkel ölçü birimleri tercih edilebilmektedir Ama, halkın okumayazma oranı, kültür seviyesi ve idareli düzeyi yükseldikçe bu nesil uygulamalar azalacaktır *
 
858,473Konular
981,209Mesajlar
29,545Kullanıcılar
medusa231Son üye
Üst Alt