Forumda yenilikler devam etmektedir , çalışmalara devam ettiğimiz kısa süre içerisinde güzel bir görünüme sahip olduk daha iyisi için lütfen çalışmaların bitmesini bekleyiniz. Tıkla ve Git
x

Son konular

Atatürkün Türk milletinden beklentileri nelerdir?

Atatürkün Türk milletinden beklentileri nelerdir?
0
100

iltasyazilim

FD Üye
Katılım
Ara 25, 2016
Mesajlar
0
Etkileşim
17
Puan
38
Yaş
36
F-D Coin
58
Atatürkün Türk milletinden beklentileri nelerdir?
Atatürkün Milletten beklentileri, Atatürkün Türk milletinden beklentileri nelerdir

Türk Milleti, ebedî lideri Mustafa Kemal Atatürk ’ün önderliğinde, yok olmanın eşiğinde iken özgür savaşı vermiş ve bunda da başarılı olmuştur Batının modern değerler ve ilkelerini kabul ederek, inkılâbı bir çağdaşlaşma ideolojisine dönüştürmüştür1 Bu inkılâp, Türk Milleti ’ni çağdaş uygarlıklar seviyesine götürecek bir toplumsal hareket olduğu kadar, evrensel olan yönleriyle de, o kadar fazla toplum için seçkin bir misal ve umut kaynağı olmuştur “Türk İnkılâbı ’nın Evrenselliği denildiğinde, konunun iki yönü olan olarak yük taşıdığı görülmektedir Bunlardan birincisi, “Atatürkçü Us Sistemi dediğimiz Atatürkçülük İdeolojisi ’nin bilimi rehber olarak alması, bir de de modern olan batılı değerleri benimsemesi; hatta, ilkeleriyle sistcmleştirmesidir2 İkincisi ise, Türk Milleti ’nin yeni ve modern değerleri benimsemesinin yanında, batılılaşmak ve çağdaşlaşmak için gerekli reformları yaparken, öyle fazla yönden ezilmiş ve sömürge topluluğu haline getirilmiş olan mazlum milletlere ışık tutması ve misal oluşturmasıdır3

Türk İnkılâbı ’nda, evrensel niteliği olan o kadar fazla modern kavram, Türk Milletinin varlığının sebebi olacak nitelikler kazanmıştır Millet egemenliği anlayışı, hukukun üstünlüğü, anayasa, lâik devlet yapısı, siyasal partiler vb pek fazla kavram, bu nitelikteki kavramlardan bazılarıdır Bu kavramların herbiri, yeni Türkiye Devleti ’nin Osmanlı Devleti ile her yönden karşılaştırılması sonucunda, gerçek anlamım kazanmakta; eski Osmanlı İmparatorluğu ile yeni Türkiye arasındaki ayrım ortaya çıkmaktadır Bu kavramlar, batı dünyasının yüzyıllar boyu işleyerek, siyasal içeriğini zenginleştirdiği kavramlardır Doğu dünyası ile batı dünyasının karşılaştırılmasında, batının geliştirip siyasal içeriğini güçlendirdiği kavramların, modern ve evrensel değerler olarak ortaya çıktığı görülmektedir4 Dolayısıyla, Atatürkçülük ’teki çağdaşlaşmak hedefi, batılılaşmakla paralel olarak kendisini göstermiştir Nitekim Atatürk, daha 1923 yılında, Fransız gazetecilerinden Maurice Pernot ’a şunları söylemiştir: “Memleketimizi çağdaşlaştırmak istiyoruz Bütün çabamız Türkiye ’de modern, dolayısıyla batılı bir hükümet meydana getirmektir Medeniyete girmek isteyip de, batıya yönelmemiş halk müziği hangisidir?s

Bu sözleriyle Atatürk, modern dünya uygarlığına katılarak onun şerefli bir üyesi almak ve sosyal, siyasal ve kültürel yaşamda davranış ve davranışları uygar ölçülere göre ayarlayıp ileri, çağdaş milletler arasında Türk Milleti ’ne hakkı olan saygıdeğer yerini kazandırmak düşüncesindedir Büyük amacını, bu yöne çevirmiştir O, yeniden 1923 yılında kendi milletine verdiği demeçte, amacını şu cümlelerle açıklamıştı : “Memleket muhakkak çağdaş ve reformcu olacaktır Bizim için bu bir hayat davasıdır Tüm fedakârlıklarımızın sonuç vermesi buna bağlıdır‘‘

Görülüyor ancak Atatürk, Türk İnküâbı ’nı, Türk Milletini batılı bir toplum haline getirme amacı güden siyasal, sosyal, kültürel bir hareket olarak kabul etmektedir O halde, Türk İnkilâbı nedir? Bu sorunun cevabını Atatürk, 5 Kasım 1925 ’te, Ankara Hukuk Mektebi ’nin açılışında, şu cümlelerle açıklamıştır: “Türk İnkılâbı nedir? Bu inkılâp, kelimenin ilk anda akla getirdiği ihtilâl anlamından diğer, ondan daha geniş bir değişimi ifade etmektedir Bugünkü devletimizin şekli, asırlardan beri gelen şekilleri ortadan kaldıran en gelişkin biçim olmuştur Milletin varlığını devam ettirebilmek için bireyleri arasında düşündüğü iki taraflı bağ, asırlardan beri gelen biçim ve içeriğini değiştirmiş; yani halk müziği, dinî ve mezhebi tahvil yerine Türk milliyeti bağıyla bireylerini toplamıştır Irk, uluslararası genel mücadele sahasında yaşama ve zor nedeni olacak iklim ve aracının ama modern medeniyette bulunabileceğini, bir gerçek olarak, ilke saymıştır7

Değinilen bu hususlar, doğulu bir toplumun tarihsel birikiminin ya da bir başka deyişle tarihsel evriminin sonucu olacak konular değillerdir Doğu toplumları, batının çağdaş değerlerine ve bu değerlere dayalı olarak teknolojik gelişmelere kapalı kaldıklarından ümmetçilik esasını aşamamışlar, bütün bağımsızlıklarım koruyamamalar, millî duyguların uyanması ve özgür iradelerini ellerine alma yönünden de geri kalmışlardır Batı dünyasını modern yapan, onun zihin yapısı, rasyonel akıl biçimi olmuştur8 Rönesans ve Reform hareketleri ile Avrupa ’nın her konuda aydınlanma dönemini yaşadığı, bireyciliğin güçlendiği, toplumsal dayanışma ve toplumsal birlik duygularının geliştiği de bilinmektedir Millî sınırlara kavuşma, bütün hür anlayışına yönelme, millî egemenliğe bedel verme, kuvvetler ayrılığı ilkeleri ile demokratik nizamı benimseme, tarihin akışı içinde sabırla elde edilen çağdaş değerler olmuşlardır Doğu toplumlarının bunları yaşamadığı ve bunları elde edecek toplumsal veri ve maharet düzeyine ulaşamadıktan da görülmüştür Sonuçta, batının doğuya üstünlüğü ile, doğulu toplumların sömürge toplumları haline geldiklerine tanık olunmuştur Osmanlı Devleti ’nin de aynı akıbete içten sürüklendiğine tarihi olaylar tanıklık etmektedir I Dünya Savaşı ’nın bitiminin derhal peşinde, Mustafa Kemal Atatürk ’ün önderliğindeki Türk Milleti, keza batılı emperyalist güçlere karşısında savaşmış, ayrıca de bu milletin, insanlığın ortak malı olmuş modern değerleri olmak gibi fazla yönü olan mücadelesine şahit olunmuştur9

Burada üzerinde durulması gereken nokta, Türk İnkılâbı ’nın batının sömürgeci değerlerini yok, insanlığın malı olmuş modern değerlerini benimsemiş olmasıdır Krallığı ve onun destekçisi o kadar çok köhnemiş kurumu yıkıp Cumhuriyet rejimini getiren ve sosyal ve siyasal yaşamda Aydınlanma Dönemi ’nin geliştirdiği çağdaş kavramları benimseyen ve devlet yapısında onlara işlerlik kazandıran Fransa İhtilâli ’nin, Türk İnkılâbı ’nı etkilemesi yönünden, öbür bir önemi vardır Nitekim, ebedî önder Atatürk, yeni Türkiye Cumhuriyeti ’nin ilk cumhurbaşkanı olarak, Le Matin gazetesinin bir muhabirine verdiği ve 8 Mart 1928 tarihli Egemenliki Milliye gazetesinde yayınlanan demecinde, Fransız İhtilâli ’nin önemini vurgulamış ve bu inkılâbın, Türk İnkılâbı ile ilişkisini şu cümlelerle açıklamıştır: “Fransız İhtilâli tüm dünyaya bağımsızlık düşüncesini yaymıştır Ama o tarihten bu yandan insanlık ilerlemiştir Türk demokrasisi, Fransa İhtilâli ’nin açtığı yolu izlemiş, lakin kendine özgü keskin nitelikte gelişmiştir Çünkü her millet devrimini, toplumsal ortamın baskılıma ve ihtiyaçlarına emrindeki olan şart ve konumuna ve bu ihtilâl ile devrimin olduğu zamana kadar yapar










*
 
858,496Konular
982,233Mesajlar
30,151Kullanıcılar
draklobitSon üye
Üst Alt