Atm Dolandırıcılıkları Ve Bankanın Sorumluluğu internet dolandırıcılığında bankanın sorumluluğu İnternet veya cep telefonları gibi yaşamımızı kolaylaştıran yeni teknolojilerden fazla daha önce yaşamımıza giren ATM’ler veya yaygın kullanılan diğer deyimiyle bankamatikler bugüne kadar çoğu yasal problemin de konusu olmuştur ATM denilince ondan ayrı ayrı düşünülmesi imkansız olan banka kartları akla gelmektedir Banka kartlarının temel özelliği, kart kullanıcısına bir kredi olanağı sağlamaması ve kartın kullanıcısı kişinin kartı, bankanın bilişim sisteminin bir parçası olan ATM’ye sokarak banka nezdindeki hesabına ulaşması ve hesap bakiyesindeki miktar dek peşin para para çekilmesini sağlamasıdır Banka kartlarında mülkiyet bu kartı çıkaran bankaya ait olmakta, müşteriye sadece tatbik hakkı verilmektedir Banka kartının ön yüzünde ait olduğu kurumun ayırıcı işaretleri, kullanıcının adı, soyadı, kart numarası ve kartın geçerlilik süresi bulunmakta; kartın arka yüzünde ise kart ve kullancısına ait bilgilerin sayısal bilgi halinde bulunduğu manyetik şerit yer almaktadır1 Ülkemizde ATM’ler ve banka kartları ile ilgili hukuki problemler çoğunlukla bu cihazların ve kartların bir suça konu olması ile gündeme gelmiştir Hatta ATM’ler kullanılarak gerçekleştirilen eylemlerin yasal niteliği Yargıtay’ın daireleri aralarında içtihat ayrılıklarına deha yol açmıştır Canice mahkemelerinde görülen davaların bir kısmında mahkemeler , ATM’ler kullanılarak gerçekleştirilen eylemlerin dolandırıcılık teşkil ettiğini, bir kısmında ise bu eylemlerin üçkâğıt yok Cinayet Kanunu’nun Bilişim Suçları babında bulunan bilgileri otomatik işleme alt tutmuş bir sistemi kullanarak hukuka tutarsız yarar sağlamak suçunu oluşturduğuna karar vermiştir Nihayet Yargıtay Suç Oluşturan Daireleri Genel Kurulu 2001 yılında verdiği bir kararla bu farklılıkları gidererek bu cins eylemler için Türk Canice Kanunu’nun 525b2 fıkrasının uygulanması gerektiğine karar vermiştir2 Fakat Türk hukukunda bugüne değin bankaların ATM dolandırıcılıklarından nedeniyle hukuki sorumluluklarının olup olmadığı konusu fazla pozitif gündeme gelmemiştir Bu yazıda bankaların hukuki sorumluluğu, bankaların güven kurumu nitelikleri çerçevesinde incelenecektir ATM dolandırıcılıkları sebebiyle zarara uğrayanlar, banka aleyhine dava açabilirler mi? Bankaların sözleşmelere koydukları sorumsuzluk kayıtları geçerli olacak mıdır? Bankaların özen borcunun sınırları nelerdir? Bu tür soruları aşağı cevaplamaya çalışacağız Bankaların güven kurumu olması nitelendirmesi ışığında bankaların sorumluluğunun temeldeki hukuki dayanağı Medeni Kanun m2’den kaynaklanan güven teorisidir Nitekim bu hususu Yargıtay da farklı alanlara yönlendirilmiş kararlarında vurgulamıştır Bankalar için hukukumuzda sorumluluğu ağırlaştıran birtakım hükümler bulunmaktadır Borçlar Kanunu m99’a göre, sözleşmeye konulacak hükümler yardımı ile borçlunun hafif kusurdan sorumlu olmayacağını kararlaştırması mümkündür Fakat imtiyazlı işletmelerin sözleşmelere koydukları sorumsuzluk kayıtları dominant göre geçersiz kılınabilir3 Bankalar da bankacılık faaliyetlerini kendilerine belli imtiyaz ile yürütmektedirler Bu sebeple taraf olduğu sözleşmelerde yer alan hafif kusurdan sorumsuzluğuna dair evraklar hakimin denetimine açıktır Bankaların özen borcuna ilişkin öteki bir hüküm de Türk Ticaret Kanunu’nun 202 maddesinde düzenlenen, her tacirin ticaretine ilişkin bütün faaliyetlerinde basiretli bir işadamı gibi hareket etmesi zorunluluğudur Yani bankalar, bankacılık mesleğinin gerektirdiği özeni göstermek zorundadırlar Bu açıdan bakıldığında TTK m202 bankalar için ağırlaştırılmış itina borcu getirmektedir Bu söylediklerimizi ATM’ler ve banka kartları açısından açılmak gerekmektedir Yukarıda da belirttiğimiz gibi bankalar güven kurumlarıdır Müşterilerinin güveni sebebiyle bankanın özen borcunun arttırılacağı bir öteki konu da ATM’lerden yapılacak dolandırıcılıklardır Banka öncelikle ATM’ler ve banka kartları hakkında müşterilerini bilgilendirmelidir Bu bilgilendirme yüzeysel bir bilgilendirme değil doğru ve bütün bir bilgilendirme olmalıdır Bankacılık uygulamasına baktığımızda müşteriye bankacılık ürünleri az kalsın sadece en iyi yönleriyle sunulmaktadır Reklamlarda, broşürlerde, web sitelerinde hep ürünün tanıtımı yapılmakta, getirdiği yararlar anlatılmaktadır oysa ki müşterinin ürünün ne olduğunu ve faydalarını öğrenmesi dek manâlı öteki hususlar da mevcuttur Bunlar; sistemin çalışma prensibi, hukuki altyapısı, teknik ve yasal riskleri gibi konular ile müşterinin kolayca bilgiye ulaşabilme hakkıdır Bugün ülkemizde bankacılık sektöründe müşterinin dürüst ve iyice bilgilendirildiğinden bahsedebilmek olası değildir Bankanın ATM’ler ve banka kartları ile ilgili olarak itina borcunun ağırlaştırılacağı diğer bir husus ise müşterileri zarardan koruyucu her türlü önlemin banka kadar alınmasıdır Bu önlemlerin içine ilk olarak ATM sisteminin ve banka kartlarının teknik güvenliğinin sağlanması gerekmektedir Bankalar, dünya üstünde endüstri standardı olarak kabul edilmiş standartların aşağı teknik güvenlik önlemi sunamazlar Bunun anlamı, eğer banka olarak müşterilere bir hizmet sunuyorsanız maliyeti ne olursa olsun tüm dünyada en son çıkan ve endüstri standardı olarak kabul edilen teknolojiyi edinmek ve bunu ülke içinde yaygın ışık halkası getirmektir Huysuz hal, yani bankanın dünyada bundan böyle terkedilmiş veya terkedilmeye başlanmış teknolojiler ile sistemi devam ettirmesi Medeni Kanun m2, TTK 202 ve Borçlar Kanunu hükümleri gereğince bankanın sorumluluğunu gerektirecektir Teknik güvenlikten sonra bankanın sistemin fiziksel güvenliğini de sağlaması gerekir Doktrinde de bu hususun yerine getirilmemesinin bankanın sorumluluğunu gerektireceği belirtilmektedir Örneğin bankanın, ATM’leri fiziksel olarak koruyucu önlemler alması, hatta ATM’lerden para çeken müşterileri koruyucu tedbirler alması gerektiği belirtilmektedir4 Bu koruyucu tedbirler aralarında ATM’lerin içine ama geçerli bir karta sahip olanların girebilmesi, ATM’lere kameralar yerleştirilmesi, farklı alanlara yönlendirilmiş sebeplerle (teknik sebepler veya dolandırıcılık amaçlı olarak giriş kısmına dağıtılmış cisimlerin yerleştirilmesi veya öteki herhangi bir üçkâğıt amaçlı düzeneğin kurulması gibi) kartın ATM cihazının içinde kalması durumunda otomatik olarak para çekiminin engellenmesi sayılabilir ATM dolandırıcılıklarının içinde önemli bir yer tutan kartların kaybedilmesinden kaynaklanan üçkâğıt vakalarında sorumluluğun kime ait olacağı da ayrıca incelenmesi gereken bir konudur Bu konu fazla tartışmalıdır İsviçre ve Almanya’da “herkesin kendi alanında doğan rizikolardan doğan sonuçlara katlanması ilkesi doğrultusunda müşteriye ait olması önerge edilmektedir Burada herif için sorumluluğun doğacağı süre dilimi, bankanın da üstüne düşeni tamamen yapmış olması şartıyla, müşterinin bankaya oluşturacağı bildirime değin geçen süre dilimi olarak belirtilmektedir Şahsen bu hukuki ilişki içinde güçlü durumda olan bankaların bu zararları üstlenmesi gerekir Bu üstlenme kolay bir şekilde halledilebilir Banka kartı müşteriye verilirken kaybolma, çalınma gibi olaylar için banka sigorta yaptırabilir Bankaların müşteri sayılarının yüksek olduğu düşünüldüğünde bir banka için böyle bir sigorta için bir havuz oluşturmak böylece zorlama olmayacak ve bir durum vukua geldiğinde alıcı bu sigortadan faydalandırılarak mağdur edilmeyecektir Çünkü hayatın herzamanki akışı içinde bankaya derhal bildirim yapmak defalarca olası olmayacaktır İşte bu risk yukarıda önerdiğimiz biçimde karşılanabilir Sistem arızaları ya da yazılım hatalarından dolayı banka yukarıda saydığımız öteki hükümlerin yanında Borçlar Kanunu m100 uyarınca sorumlu olmalıdır Sistem arızası ya da yazılım hatasından kaynaklanabilecek üçkâğıt vakalarında, müşteriler açacakları davalarda yukarıda andığımız yasa maddeleri yanına Borçlar Kanunu m100’de düzenlenen yardımcı şahısların fiillerinden mesuliyet hükmüne de dayanabileceklerdir Bankaların sözleşmelere koyacakları ağır kusur, kusur ya da hafif kusurlarından sorumsuzluk hükümleri ile asistan şahısların fiillerinden sorumluluğu kaldıran hükümleri, bankaların güven kurumu olması, imtiyaz olarak verilmiş bir hizmeti yürütüyor olmaları Borçlar Kanunu’nun 99 maddesi aleyhinde geçersiz sayılmalı ve ATM dolandırıcılığına maruz kalan müşterilerin talepleri bu sorumsuzluk kayıtları sebebiyle reddedilmemelidir sonuç olarak bir bankanın, müşterisi banka kartını kaybettiği ya da çaldırdığı için veya ATM cihazını kullanırken gerek cihaza yapılan müdahale gerekse hazırlanan bir mizansen nedeniyle parasını çaldırdığı zaman, yüzeysel bir yaklaşımla “müşterinin kendi hatası benim sorumluluğum değil deme hakkı ve lüksü yoktur Ülkemizde meydana gelen vakıaların ve bunların yasal nitelendirmelerinin içeriye doğru analizinin yapılmıyor olmasına ve bankaların ekonomik olarak kuvvetli olmalarına bakılmaksızın, her olayı özenle ele alarak hukukun ince süzgeçlerinden geçirmeli ve hakkaniyete ve hukuka uygun bir sonuca gidilmelidir kaynakatmdolandiriciliklarivebankaninsorumlulugu5c521d0bd484dgifalt :A :A :AvAli Osman Özdilek