iltasyazilim
FD Üye
Atom modelleri hakkında veri
Thomson Atom Modeli :
(1902) üzümlü kek şeklindeki atom modeli;
Thomson atom altı parçacıklar üzerinde araştırmalar yaparken icat ettiği katot tüpü yardımıyla 1887 yılında elektronu keşfinden daha sonra kendi atom modelini ortaya attı Thomson'a kadar Atom dışı adamakıllı artı yüklü bir küre olup ve olumsuz yüklü olan elektronlar ise kek içerisindeki gömülü üzümler gibi bu küre içerisine gömülmüş hâldedir
Rutherford Atom Modeli:
(1911) güneş sistemine benzeşen atom modeli;
Thomson'm modeline öyle inanmayan Rutherford meşhur alfa saçılması deneyi ile kimya tarihine nükleer atom kavramım sokarak yeni çığır açmıştır İnce altın levhayı radyoaktif atomların yayınladıkları alfa ışınlarıyla bombardımana natürel tutan Lord Ernest Rutherford gözlemlerine ve deneylerinin sonuçlarına dayanarak, atomun Thomson göre hayâl edilmiş fon statik topluluk olamayacağına hükmetti Ve atomun yapısını, topta gezegenlerin Güneş'in civarda gravitasyon kuvvetinin etkisiyle dolandıkları gibi gibi elektronlum da artı yüklü bir çekirdeğin civarda elektriksel çekim kuvvetinin etkisi alanda dolanmakta olduğu dinamik bir model olarak açıkladı
Bohr Atom Modeli :
(1913) kuvantum teorisinin sahneye çıkışı;
Rutherford atom modeli üstünde kafa yoran Danimarkalı fizikçi Niels Bohr, alışılmış fizik gereği çekirdeğin etrafında dolanan elektronların ivmeli hareketlerinden dolayı, enerji kaybederek çekirdeğe düşmeleri gerektiğini düşündü Ama hiç de böyle olmamakta ve atom kararlılığını muhafaza etmektedir Bohr atomun bu karalılığını;
1 Elektron hareketlerinin fakat belirtilen yörüngeler (enerji seviyeleri) üzerinde mümkün olmasıyla,
2 Elektronun, bir yörüngeden bir başkasına geçişini ise belirtilmiş bir miktarda (bir kuvantum miktarında) bir enerji kazanmasına (veya kaybetmesine) emrindeki olduğuna, ve
3 Bir atomda, elektronların daha da alana düşmeyecekleri bir en daha aşağı enerji düzeyinin var olmasıyla açıklamaktadır
De Broglie'un Atom Modeli:
(1923) Broglie'un dalga modeli;
Bohr'n atom modeli elektronların yörüngeler arası geçişlerin olası kılan enerji (kuvantum) sıçramalarıaçıklamakta eksik kalmaktaydı Bunun çözümü Fransız fizikçisi Prens Victor De Broglie kadar önerge edildi De Broglie bilinen bir takım taneciklerin uygun şartlar altında tıpatıp elektromanyetik radyasyonlar gibi, ara sıra de elektromanyetik radyasyonların yerinde şartlarda tıpkı birer tanecik gibi davranabileceklerini düşünerek elektronlara bir sanal dalganın eşlik ettiği öne sürerek bir model önerge etti Bu modele kadar öbür elektron yörüngelerini çekirdeğin civarda kapalı dalga halkaları oluşturmaktaydılar
Born'un Atom Modeli :
(1927) ihtimal kavramına dayanan atom modeli;
Almanya'lı kuramsal bir fizikçi olan Born Heisenberg'in belirsizlik ilke katlamakla beraber bazı olasılık ve istatistiki hesaplar neticesinde bir elektronun uzaydaki yerini adeta hesap etmenin olası olabileceğini öne sürdü Born Schrödinger'in dalga denklemini olanak açısından yorumlayarak dalga mekaniği ile kuvantum teorisi aralarında bir bağıntı kurdu Böylece elektronun uzayın bir noktasında bulunması ihtimalinin hesaplanabileceğini göstermiş oldu *
Thomson Atom Modeli :
(1902) üzümlü kek şeklindeki atom modeli;
Thomson atom altı parçacıklar üzerinde araştırmalar yaparken icat ettiği katot tüpü yardımıyla 1887 yılında elektronu keşfinden daha sonra kendi atom modelini ortaya attı Thomson'a kadar Atom dışı adamakıllı artı yüklü bir küre olup ve olumsuz yüklü olan elektronlar ise kek içerisindeki gömülü üzümler gibi bu küre içerisine gömülmüş hâldedir
Rutherford Atom Modeli:
(1911) güneş sistemine benzeşen atom modeli;
Thomson'm modeline öyle inanmayan Rutherford meşhur alfa saçılması deneyi ile kimya tarihine nükleer atom kavramım sokarak yeni çığır açmıştır İnce altın levhayı radyoaktif atomların yayınladıkları alfa ışınlarıyla bombardımana natürel tutan Lord Ernest Rutherford gözlemlerine ve deneylerinin sonuçlarına dayanarak, atomun Thomson göre hayâl edilmiş fon statik topluluk olamayacağına hükmetti Ve atomun yapısını, topta gezegenlerin Güneş'in civarda gravitasyon kuvvetinin etkisiyle dolandıkları gibi gibi elektronlum da artı yüklü bir çekirdeğin civarda elektriksel çekim kuvvetinin etkisi alanda dolanmakta olduğu dinamik bir model olarak açıkladı
Bohr Atom Modeli :
(1913) kuvantum teorisinin sahneye çıkışı;
Rutherford atom modeli üstünde kafa yoran Danimarkalı fizikçi Niels Bohr, alışılmış fizik gereği çekirdeğin etrafında dolanan elektronların ivmeli hareketlerinden dolayı, enerji kaybederek çekirdeğe düşmeleri gerektiğini düşündü Ama hiç de böyle olmamakta ve atom kararlılığını muhafaza etmektedir Bohr atomun bu karalılığını;
1 Elektron hareketlerinin fakat belirtilen yörüngeler (enerji seviyeleri) üzerinde mümkün olmasıyla,
2 Elektronun, bir yörüngeden bir başkasına geçişini ise belirtilmiş bir miktarda (bir kuvantum miktarında) bir enerji kazanmasına (veya kaybetmesine) emrindeki olduğuna, ve
3 Bir atomda, elektronların daha da alana düşmeyecekleri bir en daha aşağı enerji düzeyinin var olmasıyla açıklamaktadır
De Broglie'un Atom Modeli:
(1923) Broglie'un dalga modeli;
Bohr'n atom modeli elektronların yörüngeler arası geçişlerin olası kılan enerji (kuvantum) sıçramalarıaçıklamakta eksik kalmaktaydı Bunun çözümü Fransız fizikçisi Prens Victor De Broglie kadar önerge edildi De Broglie bilinen bir takım taneciklerin uygun şartlar altında tıpatıp elektromanyetik radyasyonlar gibi, ara sıra de elektromanyetik radyasyonların yerinde şartlarda tıpkı birer tanecik gibi davranabileceklerini düşünerek elektronlara bir sanal dalganın eşlik ettiği öne sürerek bir model önerge etti Bu modele kadar öbür elektron yörüngelerini çekirdeğin civarda kapalı dalga halkaları oluşturmaktaydılar
Born'un Atom Modeli :
(1927) ihtimal kavramına dayanan atom modeli;
Almanya'lı kuramsal bir fizikçi olan Born Heisenberg'in belirsizlik ilke katlamakla beraber bazı olasılık ve istatistiki hesaplar neticesinde bir elektronun uzaydaki yerini adeta hesap etmenin olası olabileceğini öne sürdü Born Schrödinger'in dalga denklemini olanak açısından yorumlayarak dalga mekaniği ile kuvantum teorisi aralarında bir bağıntı kurdu Böylece elektronun uzayın bir noktasında bulunması ihtimalinin hesaplanabileceğini göstermiş oldu *