Forumda yenilikler devam etmektedir , çalışmalara devam ettiğimiz kısa süre içerisinde güzel bir görünüme sahip olduk daha iyisi için lütfen çalışmaların bitmesini bekleyiniz. Tıkla ve Git
x

Son konular

atomla ilgili çalışma yapan bilim adamları

atomla ilgili çalışma yapan bilim adamları
0
379

iltasyazilim

FD Üye
Katılım
Ara 25, 2016
Mesajlar
0
Etkileşim
17
Puan
38
Yaş
36
F-D Coin
58
ATOM ARAŞTIRMALARI YAPAN BİLİM ADAMLARI

ABD teknolojisinin belki de en muhteşem –bir pek da anlaşmazlığa neden olan başarısı nükleer enerjiyi kullanıma sokmak olmuştur Atomu dağıtmak, pek fazla ülkedeki bilim adamları göre düşünülmüştü Fakat bunu gerçekleştirmeyi, 1940 ’lı yıllarda ABD ’li bilim adamları başardı

Alman fizikçileri 1938 yılında uranyum çekirdeğini parçalamayı başardığı süre, Albert Einstein, Enrico Fermi ve Leo Szilard nükleer zincir reaksiyonunun muhtemel olduğuna karar verdiler Einstein, Başkan Franklin Roosevelt ’e mektup yazarak bu keşfin, “doğaüstü zinde bombalar imâlinde kullanılabileceği konusunda uyarıda bulundu Bu dikkat, Manhattan Projesi ’ne ilham kaynağı oldu Projenin amacı, ilk atom bombasını ABD ’nin üretim etmesini sağlamaktı Proje başarılı oldu Ve birincil bomba 16 temmuz 1945 ’te New Mexico ’da patlatıldı

Atom bombasının geliştirilmesi ve 1945 Ağustos ’unda Japonya ’ya aleyhinde kullanılması Atom Çağı ’nı başlattı Kitle tahrip silahları ile ilgili endişeler Soğuk Savaş döneminde de sürdü Ve bugünkü silahsızlanma çabalarına kadar gelindi Ancak Atom Çağı, aynı zamanda nükleer enerjinin, nükleer tıp ’taki gibi dostça alanda da kullanımını simgelemektedir

Ilk ABD nükleer santrali 1956 ’da Illinois ’te faaliyete geçti O dönemde nükleer enerjinin ülkedeki geleceği parlak görünüyordu Fakat muhalifler, nükleer santrallerin tehlikesiz olmadığını ve nükleer atıkların katiyen güvenli bir şekilde saklanamayacağını savunuyorlardı 1979 yılında Pennsylvania ’da Three Mile Adası ’ndaki kaza birçok Amerikalının nükleer enerjiye karşı çıkması sonucunu doğurdu Nükleer santral inşaatının maliyeti giderek artıyordu ve daha idareli olan öteki enerji kaynakları cazibeli gelmeye başlamıştı 1970 ’lerde ve 1980 ’lerde çoğu nükleer santral projesi iptal edildi ABD ’de nükleer enerjinin geleceği halen süresiz durumdadır

bu arada Amerikalı bilim adamları, güneş enerjisi dahil almak üzere diğer enerji kaynakları üzerinde denek çalışmalar yapmaktadırlar Güneş enerjisi ülkenin çoğu bölgesi için bugün pek idareli olmamakla beraber son gelişmeler, bu durumun değişebileceğini gösteriyor

1944 yılında Michigan, Troy ’da, Birleşik Güneş Sistemleri ’nin Kıdemli Başkan Yardımcısı Subhendu Guha, güneş enerjisi kullanmanın yararları hakkında data veriyordu Dinleyiciler aralarında bulunan bir mimar “Çok çirkin Kimse evinin üzerinde bunu istemez dedi Bunun üstüne Guha, çatıda göğe dürüst düşey konumda duran güneş pillerine çatı görünümü vermenin çaresini aramaya başladı

2 yıl sonradan Guha montaj fabrikasından çıktığında elinde çatıya monte edilebilen güneş kiremitleri vardı Bunlar, paslanmaz çelik levhalardan üretilmiş, 9 kat silikon, yarı iletken tabaka ve koruyucu plastikle kaplanmıştı Güneş kiremitleri, çatıcılar kadar, bayağı kiremit kaplar gibi yerleştiriliyordu Ama elektrik bağlantısı için her bir kiremitten çatıya bir delik delmek gerekiyordu Guha kiremitlerin, enerji verimi artıp, maliyet düştüğünde, ABD ’nin bazı bölgeleri için fazla ekonomik bir çözüm olacağına inanıyor Güneş kiremitleri, Darı, Meksika ve öteki gelişmekte olan ülkelerde halen kullanılmaktadır 2002 yılında Birleşik Güneş Sistemleri, Michigan ’daki tesislerine dünyaca tanıdık en büyük güneş pili ünitesini üretim eden makineyi yerleştirdi ve imalat kapasitesini arttırdı

Güneş enerjisinin bir diğer kullanımı da, ABD Enerji Bakanlığı ’nın, New Mexico, Albuquerque ’deki Ulusal Solar Termal Test Tesisleri ’nde denenmektedir Bilim adamları, çok uzak otomatik olarak devreye giren motorlarla, eşleştirilmiş parabolik çanaklar kullanarak güneş enerjisi topluyorlar Gelişmiş Çanak Sistemleri (ADDS) başlangıçta, su pompalama ve köyleri aydınlatmada kullanılmıştı Laf konusu sistem, ABD ’nin Güneybatı bölgelerinde ve gelişmekte olan ülkelerde gelecek taahhüt etmektedir


Demokritus adlı bir filozof, bir elmayı misal vererek atomu ve anlamını açıklamış: Bir elma alın ve onu ikiye bölün Sonra bu yarım elmalardan birini baştan ikiye bölün ve bu nedenle sürdürün Demokritus'a kadar, bu şekilde yarım parçaları bölmeye devam ederseniz, sonunda böylece bir an gelecek ki, artık bölemeyeceğiniz dek ufak bir tutam elde edeceksiniz (fakat bıçağınız kesemediği için yok, bölmek olası olmadığı için!) İşte, bölünmesi olanaksız bu parçaya Demokritus Yunanca'da 'bölünemezanlamına gelen atomosadını vermiş
Demokritus, bu kavramı ortaya atmış atmasına fakat bunu o dönemin öteki bilim adamlarına inandıramamış Bilhassa de dönemin en büyük filozofu Aristo'ya Zaten Aristo reddedince, bir bildiği vardır diye diğerleri de inanmamış Hatta Demokritus öldükten yüzyıllar sonra bile kimse atomdan bahsetmemiş

Ta oysa, 2000 yıl dek sonraya, yani 1800'li yılların başına dek Bilim adamları maddenin doğasını anlamaya yönelik çalışmaları sırasında ister istemez bu küçük parçacıklarla karşılaşmışlar İngiliz bilim adamı Dalton, deneyleri esnasında, maddeyi oluşturan lakin yapısını tanımlayamadığı bu esas ögelere ilişkin birincil kanıtları elde etmiş Ondan sonra da keşifler ardı sıra devam etmiş
Atomun varlığı kanıtlandıktan sonradan da, yapısını anlamaya yönelik bir fazla varsayım ortaya atılmış Bunlardan ilki J J Thomson adlı bir İngiliz fizikçi'den geliyor
Thomson, 1897 yılında atomun bir parçası olan eksi yüklü elektronları keşfetmiş Thomson'a kadar atomun içinde eksi yüklü elektronları dengeleyecek pozitif yüklü parçacıklar olması gerekiyordu Thomson, atomu bir üzümlü keke benzetmişti: Üzümler eksi yüklü elektronlar, kekin öteki kısımları ise pozitif yüklü madde
Bundan daha içten bir modeli, 1911 yılında atomun içinde fazla yüklü bir çekirdeğin olması gerektiğini keşfeden Ernest Rutherford geliştirmiş Rutherford'un atom modeli, Güneş Sistemi'mizin yapısına benziyor Ortada Güneş, yani artı yüklü çekirdek ve çevresinde dolanan gezegenler, yani eksi yüklü elektronlar Rutherford'un bu modeline göre çekirdek atomun fazla minik bir parçası: Örneğin atomun boyutunu Dünya kadar büyütsek bile içindeki çekirdek en fazla bir futbol stadyumu kadar kalıyordu Rutherford daha da
önemli bir adım atarak, çekirdek içinde fazla yüklü parçacıkları yani protonları keşfetmiş ve protonların elektronlardan 1836 kere daha ağır
olduğunu bulmuş

Fakat bu model de bazı kuramsal sorunlar çıkarmış 1912 yılında Danimarkalı fizikçi Niels Bohr, bu kuramsal sorunları çözecek bir model oluşturmuş Bohr'un atom modelinde, yeniden apaçık artı yüklü bir çekirdek, fakat sadece belirli yörüngelerde dolanabilen eksi yüklü elektronlar var Bundan sonraki gelişmeler, Bohr'un atom modelini düzeltmeye yönelik Bu gelişmelerden biri, çekirdekte artı yüklü proton dıştan, yüksüz nötronadı verilen parçacıkların da olduğu Nötronları da 1932 yılında, James Chadwick, kendisinin yaptığı düzensiz bir detektörle keşfetmiş
Atomun tam bir modelini oluşturmadaki en önemli yöntem, Kuantum Mekaniği adı bahşedilen fizik dalının gelişmesiyle oldu Bugünkü bilgilerimizin tamamı bu fizik dalının gelişmesiyle elde edildi Artık bugün atom ve yapısı hakkında epeyce bilgiye sahibiz Kuantum kuramına kadar, atom, fazla yüklü bir çekirdek ve civarda dalga gibi de hareket edebilen elektronların bulutundan oluşan küçük bir nesne*
 
858,497Konular
982,565Mesajlar
30,309Kullanıcılar
khanjarSon üye
Üst Alt