nicebayan
FD Üye
- Katılım
- Ara 24, 2016
- Mesajlar
- 94,678
- Etkileşim
- 2
- Puan
- 38
- Yaş
- 37
- Web sitesi
- nicebayan.com
- F-D Coin
- 95
Augustinus Kimdir,Augustinus hayatı,Augustinus düşünceleri,Augustinus felsefesi,Augustinus eserleri,
Augustinus Kimdir?
Augustinius veya Aurelius Augustinius, Aziz Augustinius olarak tanıdık filozof ve tanrıbilimci
Augustinus (354 430) yılları aralarında yaşamış olan ünlü Hıristiyan düşünürdür Esas eserleri: Civitas Dei (Tanrı Devleti), Confessiones (İtiraflar), Epistolae (Mektuplar)'dır Augustinus, bir tanrıbilimci olmasının yanı sıra, Batı düşüncesi içinde ünlü ve etkin filozoflarındandır Onun yapıtları tanrıbilimsel olmakla birlikte, felsefi sorunları da taşıyan nitelikler göstermesi bakımından hem tartı taşımaktadır Daha Sonra çağdaş felsefe de tartışılacak olan pek fazla tartışmayı Augustinus'un yürüttüğü görülür
Hayatı
354'te Roma İmparatorluğu'nun Numidia eyaletinde doğdu Putperest bir baba olan Patricius ve Hıristiyan bir anne olan Monica'nın çocuğudur Yaşadığı zamanlar Roma'nın çöküşüne, ve Hıristiyanlığın kabulunün hemencecik ertesine eşit kazanç Ataları muhtemelen Kartacalı Berberiler olan Augustinus, Roma kültürü içinde eğitilir ve Latince dışarıda hiçbir dil öğrenmez
17 yaşında Kartaca'ya gider Bir yana Roma Afrikası'nın başkentinde yaşayan öğrencilerin çalkantılı yaşamına katılırken bir yandan da Latin tarihçileri ve şairleri inceleyerek retorik konusunda kendisini yetiştirir Akıl dışı masallardan ibaret gördüğü Kitabı Mukaddes'in karşısına koyduğu felsefeyi, Hortensius'nda keşfeder Benzer dönemde kendisine 15 yıl tabi kalacağı bir benzeşen seçer 372'de Mani felsefesini keşfeden Augustinus, dokuz yıl Mani felsefesine alt kalır Bu felsefeye tarafından dünya “iyi ile fena aralarında paylaşılmıştır ve maddenin koyu karanlığı ruhun ışığını karartmaktadır Bu Nedenle bu felsefeye sadakât onda ruhunu tenin esaretinden kurtarma umudunu doğurur Manici Piskopos Faustus'la tanışmasının yarattığı düşkırıklığı, irade yetisini kabul etmeyen ve insanın sorumluluğunu ve özgürlüğünü red edici düşünceden kopuşunu hızlandırır Augustinus 384'te Milano'da retorik hocalığına atanır bu arada arayışı sürmektedir Yeni Platoncuların eserleri onda yeni bir değişikliğe sebep olur Bu dönemde okuduğu diğer bir kaynak da Pavlos'un mektuplarıdır Bu eserle birlikte Augustinus Hristiyanlara yaklaşır Muhakkak bir süre bu kendi içinde çalkantılara sebep olduktan daha sonra 386 yılında Hıristiyan olmaya karar verir 386'da Akademisyenlere karşı, Mutlu yaşam, Ahenk adlı üç eserini kaleme alır 387 yılında Afrikaya döner
395'te Piskopos olan Augustinus, 396'da Hippo Regius'ta Valerius'un yerine geçer Bu dönemde Afrika kilisesinde bölünmeler yaşanmaktadır Berberi çiftçilerin Romalılara karşı yürüttükleri mücadeleye katılan piskopos Donatus'un mirasçıları bir arınmışlar kilisesini savunmaktadırlar Augustinus, Donatusçuluğa ve şiddet aracılığıyla Katoliklerin denetimine karşısında direnenlere karşı yürütülen mücadelede ve öğreti tartışmalarında fazla kayda değer bir rol oynar Donatusçuların, dini sapkınları cezalandıran bir yasaya tabi tutulmalarını öngören bir imparatorluk fermanının yayınlandığı 405'te, Afrika'daki Donatusçu kilise'nin dağıtılmasına etkili olarak katkıda bulunur 410'da Roma'nın Gotlar göre işgal edilmesi üstüne Tanrı Devleti eserini kaleme alır Augustinus, Donatusçu kilise aleyhinde zaferden daha sonra Pelagius'la mücadeleye girişir Pelagius, verdiği vaazlarla Afrika'dan Britanyaya kadar etkisi olan bir Piskopostur İnsan iradesine büyük bir siklet atfeden Pelagius, ilk günahı reddetmektedir Augustinus Pelagius karşı kendi “Tanrısal bağışlayıcılık anlayışını geliştirir Roma piskoposluk makamı ve Ravenna mahkemesi nezdindeki birçok girişimden daha sonra, hasımlarını aforoz ettirmeyi başarır (418) 429430'da Vandallar Kuzey Afrika'yı istila eder ve Hippo Regius'u kuşatırlar Telaşa kapılan Augustinus, son günlerini ibadet etmekle geçirir ve 28 Ağustos 430'da ölür
Augustinus 1303 yılında Katolik kilisesi göre aziz bildiri edilmiştir
Felsefesi
Augustinus yaşamını İtiraflar adlı ünlü kitabında, Tanrıyla hitabe ve günah sonuç formlarında anlatmıştır En fazla yük verdiği konu, insanın kendini araştırmasıdır Hakikatin insanın içinde olduğunu savunur Hakikat ise, bana kalırsa Tanrının kendisidir Yani Tanrı insandadır Öte Taraftan insanın kendisi de tanrıdadır Bunu anlamaya amaçlamak felsefedir Felsefe insanın kendisiyle uğraşmasıdır
‘Anlayabilmek için, inanıyorum' anlayışıyla felsefeyi dine emrindeki kılmış olan Augustinus, Hıristiyan dininin esas öğretilerini temellendirebilmek için, Yeni Platoncu felsefeden ve Platoncu kavramlardan yararlanmıştır İnancı esas alan Augustinus'a göre, aklın görevi, Tanrısal vahiy temeli üstünde, inanç yoluyla tanıdık şeylerin açıklanması ve aydınlığa kavuşturulmasıdır
Siyaset Görüşleri
Aşkın, yalnız bireyin yok, ama bireylerden meydana gelen bir toplumun da itici gücü olduğunu öne süren filozof, tekrar aşk öğretisinden hareketle ünlü yeryüzü ya da dünya devleti ve gökyüzü ya da Tanrı devleti ayırımına ulaşmıştır Buna kadar, nasıl ki biri iyi ve yerinde aşk, diğeri de fena ve yamalı aşk almak üzere, iki tür aşk varsa, bu ayırımın iki ucuna karşılık gelecek şekilde, biri yeryüzü devleti, diğeri de Tanrı devleti edinmek üzere, iki devlet anlayışı vardır Augustinus, işte bu çerçeve içinde, Tanrı'ya yönelmek yerine maddeye yönelen, Tanrı'dan fazla yeryüzünü ve kendisini sevenlerin, ruhları tensel yönlerinin, duyusal isteklerinin hizmetine girmiş olanların bir araya gelerek yeryüzü devletini, buna karşın iyi ve reel aşk içinde olup, ruhsal yönlerini temele alarak yaşayan ve Tanrı'yı sevenlerin de gökyüzü devletinde birleştiklerini söylemiştir
Augustinus bu görünüm açısını siyaset felsefesinden başka, insanlık tarihine de uygulamıştır İnsanlık tarihini gökyüzü devletiyle yeryüzü devletinin, diğer bir deyişle, insanın maddi veya duyusal yanıyla ruhsal ya da tinsel yanının çatışmasının bir tarihi olarak görebilen Augustinus'a göre, yeryüzü devleti, iblisin ayaklanmasıyla başlayıp, Asur ve Roma imparatorluklarıyla gelişen şeytanın krallığıdır Buna rağmen, gökyüzü devleti, Yahudi halkında ortaya çıkan, kendisini Hıristiyanlık inancı ve kilisenin dogmalarıyla sürdüren İsa'nın krallığıdır Yeryüzü devletlerinin örneklerini oluşturan Asur ve Roma imparatorluklarının yıkılıp gittiğini, zira bu devletlerin geçici olduğunu, gökyüzü devletinin son çözümlemede galibiyet kazanacağını söyler Onun gözünde, Hıristiyanlık ve kilise, gökyüzü devletinin etkisini duyurmaya başladığını bildiren yapı taşlarıdır
Augustinus ve Süre
Augustinus Süre üstüne yapilan tartışmalarda sıklikla anılan bir isimdir İtiraflar adlı kitabının en çarpicı bölümlerinden birisidir bu konuOna tarafından, kavradığımız ve bildigimiz Süre ile gerçek Süre birbirinden ayri şeylerdir
İnsan kavrayışı Zamanın gercekligine ulasamaz bir niteliktedirİnsan sadece zamanın gecişini algılayabilir Gecmiş süre, gelecek vakit, ve şimdiki zaman bölümlemeleri, gerçekliği olmayan, zihnimizin tasarımları olan zaman birimleridir
Augustinus'un güzel bir fikir yürütmeyle Geçmiş zamanın artık varolmadığını, Gelecek zamanın ise demin varolmadığını, elimizde kalan tek zaman olarak Şimdiki zamanında boyutlarını belirleyemediğimiz için bilemeyeceğimizi belirtirÖlcüp birimlere ayırdığımız Zaman, geçişini algıladığımız Süre'dır, ama zamanın geçip geçmedigini, veya kendisinde zamanın ne olduğunu bilmiyoruz Süre bizim için öncesiz ve sonrasız bir akıştır, ve bu nedenle biz bu akışın niteliğini, yönelimini, yayılımını, boyutlarını bilmeyiz; gercek süre her zaman dışımızda kalır
Böylece Zaman kavramı üzerinden gerçeklik ile data temel olarak bölünmüş olmaktadır, ama modern felsefeye gelindiğinde bu fark Kant örneğinde olduğu gibi, esas bir felsefi cereyan olacaktır *
Augustinus Kimdir?
Augustinius veya Aurelius Augustinius, Aziz Augustinius olarak tanıdık filozof ve tanrıbilimci
Augustinus (354 430) yılları aralarında yaşamış olan ünlü Hıristiyan düşünürdür Esas eserleri: Civitas Dei (Tanrı Devleti), Confessiones (İtiraflar), Epistolae (Mektuplar)'dır Augustinus, bir tanrıbilimci olmasının yanı sıra, Batı düşüncesi içinde ünlü ve etkin filozoflarındandır Onun yapıtları tanrıbilimsel olmakla birlikte, felsefi sorunları da taşıyan nitelikler göstermesi bakımından hem tartı taşımaktadır Daha Sonra çağdaş felsefe de tartışılacak olan pek fazla tartışmayı Augustinus'un yürüttüğü görülür
Hayatı
354'te Roma İmparatorluğu'nun Numidia eyaletinde doğdu Putperest bir baba olan Patricius ve Hıristiyan bir anne olan Monica'nın çocuğudur Yaşadığı zamanlar Roma'nın çöküşüne, ve Hıristiyanlığın kabulunün hemencecik ertesine eşit kazanç Ataları muhtemelen Kartacalı Berberiler olan Augustinus, Roma kültürü içinde eğitilir ve Latince dışarıda hiçbir dil öğrenmez
17 yaşında Kartaca'ya gider Bir yana Roma Afrikası'nın başkentinde yaşayan öğrencilerin çalkantılı yaşamına katılırken bir yandan da Latin tarihçileri ve şairleri inceleyerek retorik konusunda kendisini yetiştirir Akıl dışı masallardan ibaret gördüğü Kitabı Mukaddes'in karşısına koyduğu felsefeyi, Hortensius'nda keşfeder Benzer dönemde kendisine 15 yıl tabi kalacağı bir benzeşen seçer 372'de Mani felsefesini keşfeden Augustinus, dokuz yıl Mani felsefesine alt kalır Bu felsefeye tarafından dünya “iyi ile fena aralarında paylaşılmıştır ve maddenin koyu karanlığı ruhun ışığını karartmaktadır Bu Nedenle bu felsefeye sadakât onda ruhunu tenin esaretinden kurtarma umudunu doğurur Manici Piskopos Faustus'la tanışmasının yarattığı düşkırıklığı, irade yetisini kabul etmeyen ve insanın sorumluluğunu ve özgürlüğünü red edici düşünceden kopuşunu hızlandırır Augustinus 384'te Milano'da retorik hocalığına atanır bu arada arayışı sürmektedir Yeni Platoncuların eserleri onda yeni bir değişikliğe sebep olur Bu dönemde okuduğu diğer bir kaynak da Pavlos'un mektuplarıdır Bu eserle birlikte Augustinus Hristiyanlara yaklaşır Muhakkak bir süre bu kendi içinde çalkantılara sebep olduktan daha sonra 386 yılında Hıristiyan olmaya karar verir 386'da Akademisyenlere karşı, Mutlu yaşam, Ahenk adlı üç eserini kaleme alır 387 yılında Afrikaya döner
395'te Piskopos olan Augustinus, 396'da Hippo Regius'ta Valerius'un yerine geçer Bu dönemde Afrika kilisesinde bölünmeler yaşanmaktadır Berberi çiftçilerin Romalılara karşı yürüttükleri mücadeleye katılan piskopos Donatus'un mirasçıları bir arınmışlar kilisesini savunmaktadırlar Augustinus, Donatusçuluğa ve şiddet aracılığıyla Katoliklerin denetimine karşısında direnenlere karşı yürütülen mücadelede ve öğreti tartışmalarında fazla kayda değer bir rol oynar Donatusçuların, dini sapkınları cezalandıran bir yasaya tabi tutulmalarını öngören bir imparatorluk fermanının yayınlandığı 405'te, Afrika'daki Donatusçu kilise'nin dağıtılmasına etkili olarak katkıda bulunur 410'da Roma'nın Gotlar göre işgal edilmesi üstüne Tanrı Devleti eserini kaleme alır Augustinus, Donatusçu kilise aleyhinde zaferden daha sonra Pelagius'la mücadeleye girişir Pelagius, verdiği vaazlarla Afrika'dan Britanyaya kadar etkisi olan bir Piskopostur İnsan iradesine büyük bir siklet atfeden Pelagius, ilk günahı reddetmektedir Augustinus Pelagius karşı kendi “Tanrısal bağışlayıcılık anlayışını geliştirir Roma piskoposluk makamı ve Ravenna mahkemesi nezdindeki birçok girişimden daha sonra, hasımlarını aforoz ettirmeyi başarır (418) 429430'da Vandallar Kuzey Afrika'yı istila eder ve Hippo Regius'u kuşatırlar Telaşa kapılan Augustinus, son günlerini ibadet etmekle geçirir ve 28 Ağustos 430'da ölür
Augustinus 1303 yılında Katolik kilisesi göre aziz bildiri edilmiştir
Felsefesi
Augustinus yaşamını İtiraflar adlı ünlü kitabında, Tanrıyla hitabe ve günah sonuç formlarında anlatmıştır En fazla yük verdiği konu, insanın kendini araştırmasıdır Hakikatin insanın içinde olduğunu savunur Hakikat ise, bana kalırsa Tanrının kendisidir Yani Tanrı insandadır Öte Taraftan insanın kendisi de tanrıdadır Bunu anlamaya amaçlamak felsefedir Felsefe insanın kendisiyle uğraşmasıdır
‘Anlayabilmek için, inanıyorum' anlayışıyla felsefeyi dine emrindeki kılmış olan Augustinus, Hıristiyan dininin esas öğretilerini temellendirebilmek için, Yeni Platoncu felsefeden ve Platoncu kavramlardan yararlanmıştır İnancı esas alan Augustinus'a göre, aklın görevi, Tanrısal vahiy temeli üstünde, inanç yoluyla tanıdık şeylerin açıklanması ve aydınlığa kavuşturulmasıdır
Siyaset Görüşleri
Aşkın, yalnız bireyin yok, ama bireylerden meydana gelen bir toplumun da itici gücü olduğunu öne süren filozof, tekrar aşk öğretisinden hareketle ünlü yeryüzü ya da dünya devleti ve gökyüzü ya da Tanrı devleti ayırımına ulaşmıştır Buna kadar, nasıl ki biri iyi ve yerinde aşk, diğeri de fena ve yamalı aşk almak üzere, iki tür aşk varsa, bu ayırımın iki ucuna karşılık gelecek şekilde, biri yeryüzü devleti, diğeri de Tanrı devleti edinmek üzere, iki devlet anlayışı vardır Augustinus, işte bu çerçeve içinde, Tanrı'ya yönelmek yerine maddeye yönelen, Tanrı'dan fazla yeryüzünü ve kendisini sevenlerin, ruhları tensel yönlerinin, duyusal isteklerinin hizmetine girmiş olanların bir araya gelerek yeryüzü devletini, buna karşın iyi ve reel aşk içinde olup, ruhsal yönlerini temele alarak yaşayan ve Tanrı'yı sevenlerin de gökyüzü devletinde birleştiklerini söylemiştir
Augustinus bu görünüm açısını siyaset felsefesinden başka, insanlık tarihine de uygulamıştır İnsanlık tarihini gökyüzü devletiyle yeryüzü devletinin, diğer bir deyişle, insanın maddi veya duyusal yanıyla ruhsal ya da tinsel yanının çatışmasının bir tarihi olarak görebilen Augustinus'a göre, yeryüzü devleti, iblisin ayaklanmasıyla başlayıp, Asur ve Roma imparatorluklarıyla gelişen şeytanın krallığıdır Buna rağmen, gökyüzü devleti, Yahudi halkında ortaya çıkan, kendisini Hıristiyanlık inancı ve kilisenin dogmalarıyla sürdüren İsa'nın krallığıdır Yeryüzü devletlerinin örneklerini oluşturan Asur ve Roma imparatorluklarının yıkılıp gittiğini, zira bu devletlerin geçici olduğunu, gökyüzü devletinin son çözümlemede galibiyet kazanacağını söyler Onun gözünde, Hıristiyanlık ve kilise, gökyüzü devletinin etkisini duyurmaya başladığını bildiren yapı taşlarıdır
Augustinus ve Süre
Augustinus Süre üstüne yapilan tartışmalarda sıklikla anılan bir isimdir İtiraflar adlı kitabının en çarpicı bölümlerinden birisidir bu konuOna tarafından, kavradığımız ve bildigimiz Süre ile gerçek Süre birbirinden ayri şeylerdir
İnsan kavrayışı Zamanın gercekligine ulasamaz bir niteliktedirİnsan sadece zamanın gecişini algılayabilir Gecmiş süre, gelecek vakit, ve şimdiki zaman bölümlemeleri, gerçekliği olmayan, zihnimizin tasarımları olan zaman birimleridir
Augustinus'un güzel bir fikir yürütmeyle Geçmiş zamanın artık varolmadığını, Gelecek zamanın ise demin varolmadığını, elimizde kalan tek zaman olarak Şimdiki zamanında boyutlarını belirleyemediğimiz için bilemeyeceğimizi belirtirÖlcüp birimlere ayırdığımız Zaman, geçişini algıladığımız Süre'dır, ama zamanın geçip geçmedigini, veya kendisinde zamanın ne olduğunu bilmiyoruz Süre bizim için öncesiz ve sonrasız bir akıştır, ve bu nedenle biz bu akışın niteliğini, yönelimini, yayılımını, boyutlarını bilmeyiz; gercek süre her zaman dışımızda kalır
Böylece Zaman kavramı üzerinden gerçeklik ile data temel olarak bölünmüş olmaktadır, ama modern felsefeye gelindiğinde bu fark Kant örneğinde olduğu gibi, esas bir felsefi cereyan olacaktır *