Forumda yenilikler devam etmektedir , çalışmalara devam ettiğimiz kısa süre içerisinde güzel bir görünüme sahip olduk daha iyisi için lütfen çalışmaların bitmesini bekleyiniz. Tıkla ve Git
x

Son konular

Avrupa (Batı) Hun İmparatorluğu ile ilgili bilgi

Avrupa (Batı) Hun İmparatorluğu ile ilgili bilgi

iltasyazilim

FD Üye
Katılım
Ara 25, 2016
Mesajlar
0
Etkileşim
17
Puan
38
Yaş
36
F-D Coin
58
Avrupa Hun İmparatorluğu
Batı Hun İmparatorluğu

Avrupa (Batı) Hun İmparatorluğu
Kimlikleri hakkında, 200 yıldan beri türlü tahminler yürütülen ve bir takım bilginler tarafından Moğol (K Shiratory, Asya Hunlarını Moğol saydığı için), TürkMoğol karışımı (P Pelliot, R Grousset), TürkMoğolMançu karışımı (L Cahun vb), FinUgor (Klaproth, K F Neumann vb) oldukları veya direkt Slav menşeinden geldikleri (Venelin, îlovayski, Zabelin, înostrantsev), yahut Germen soyuna mensup bulundukları (Müllenhoff, A Fick, R Much, J Hoops), ya da Kafkas kavimlerinden bir kol teşkil ettikleri (LJeliç, Gy Meszaros) ileri sürülen Batı Hunlarının, Asya Hunlarının torunları oldukları son zamanlardaki araştırmalarla daha da açık sözlülük kazanmıştır Bu hususta birçok tarihî, coğrafî, linguistik ve kültürel deliller gösterilmiştir: Coğrafyacı Strabon (ölm 25) Hunların GrekBaktria krallığının doğusunda olduklarını söylerken, tarihçi Plinius (ölm 125) adı geçen krallığın Hunlar kadar yıkıldığını kaydeder oysa, bu Hunlar'ı Çin kaynakları Hiungnu olarak tanıtmıştır Orosius (1 asrın sonları) ve Ptolemaios (MÖ 160170) haritalarında, Hunların oturdukları bölgeler Çin kaynaklarında Hiungnuların toprakları olarak belirtilmiştir Batı Hunlarının Asya Hunlarından geldikleri hakkında kaslı bir kanıt de Fr Hirth tarafından ortaya konmuştur Buna tarafından, 355365 yıllarında Alan ülkesinin (HazarAral arası) istila edilmesi münasebeti ile Çin kaynakları (Weishu) bu memleketin Hiungnular kadar zapt olunduğunu kaydederken, o görev Latin yazan A Marcellinus (4 yüzyıl sonu) fethin Hunlar göre yapıldığını belirtmiştir Benzer hadise üzerinde birbirini doğrulayan bir Uzaktadoğu ve bir Batı kaynağının tespit ettiği Hiungnu Hun aynîliği, Çin'de, Hun başbuğu Liu Yüan sülalesi (304329) göre LoYang'ın zaptında (311) esir düşen Sogdlu tacirlerden bahseden, Çin Tabgaç hükümmısır Kaoçung (452465)'a yazılmış Sogd dilinde bir metin ile de ayrıca teyid edilmektedir

Geniş Hun imparatorluğu topraklarında öncelikle Gotça olmak üzere çeşitli Germen lehçeleri, İslav, İranî ve FinUgor dilleri, Latince ve Grekçe konuşulmakta idi Kaynaklarımızda Hunlardan kalma dil yadigârlarından bir kısmının bu yabancı dillere ait olması tabiî görülebileceği gibi, hatta Hun hükümdar ailesinden ya da yakın akrabalarından bazılarının adlarının özellikle Gotlarla çok sıkı münasebet dolayısıyla Gotça'dan gelmiş olması da mümkündür Fakat hükümdar sülalesinin soyca Türk olduğunda ve Hun kütlesinin Türkçe konuştuğunda kararsızlık yoktur Hükümdar ailesinde tespit edilen adlar şöyledir: Karaton (kara don siyah renkte elbise Ya Da Karatun güçlü cet: , Muncuk (boncuk, bununla birlikte bayrakmanasında, Attila'nın babası), Attila, İlek, Dengizik ( dengiz deniz'den), İrnek (Attila'nın üç oğlu), Aybars, Oktar (Attila'nın amcaları), Arıkan (Arıghan) Meşhur kimseler: Basık, Kursık,Atakam, Eşkam Topluluk: Akatir, Şar (Sarı ak) Ogur Hem, kımız Hatta DuraEuropos (Fırat nehrinin orta mecraında SuriyeIrak sınırına yakın yerde buluntu yeri)'da ele geçen M 3 asır ortalarından kalma Parth ve Parsî dilindeki kitabede Güney Kafkasya'daki Hunların Erk Kapgan, Topçak, Tarkanbeg, Kubrat, Kurtak gibi Türkçe adlar taşıdıkları ileri sürülmekte ve Batı Hun hükümdar ailesinin Asya tanhularından indiklerini saptama bile mümkün görülmektedir

Hunlar 4 asrın ortalarında Alan ülkesini ele geçirdikten daha sonra, 374'de İtil (Volga) kıyılarında göründüler O tarihlerde Karadeniz kuzeyindeki düzlükler bir Germen kavmi olan Got'ların işgali altında idi DonDinyeper nehirleri aralarında Doğu Gotları (Ostrogot), onun batısında Batı Gotları (Vizigot) bulunuyordu Daha batıda Transilvanya ve Galiçya'da Gepid'ler, bugünkü Macaristan'da Tisza nehri havalisinde Vandallar vardı Bu dört Germen kavmi haricen benzer bölgede İranlı ve Slav kütleler, daha diğer minik Germen toplulukları da yaşıyordu Hun başbuğu Balamir (veya Balamber)'in idaresindeki büyük taarruz önce Doğu Gotlarına çarptı ve bu devleti yıktı (374), kral Ermanarikh intihar etti Yerine geçen Hunimund, Hunlar göre ödevedilmişti Şaşma edilecek bir hareket kabiliyeti ve gelişmiş bir süvari taktiği ilesürekli Hun taarruzunun Dinyeper kenarında vurduğu ağır darbe Batı Gotlarını da çökertti ve kral Atanarikh, kalabalık Vizigot kütleleri ile batıya dürüst kaçtı (375) Bu Nedenle Hun askerî gücünün harekete geçirdiği ve farklı alanlara yönlendirilmiş kavimlerin birbirlerini yerlerinden atarak, topraklarından çıkararak, Roma imparatorluğunun kuzey eyaletlerini altüstteki ederek ta İspanya'ya değin yatmak suretiyle Avrupa'nın ırksa çehresini değiştiren tarihî Kavimler Göçübaşlamış oldu Anî ve şiddetli Hun darbelerinin, beklenmedik mahallerde görünen Hun akıncı müfrezelerinin Doğu Avrupa kavimleri aralarında uyandırdığı dehşet, Batı dünyasında korkunç akisler yaratmış, Hunlar aleyhine, birçok Latin ve Grek kaynaklarında açıklanmış, harika rivayet ve hikayelerin çıkmasına ve yayılmasına sebep olmuştur Hunlar, Gotlardan, Alanlardan ve Germen Taifallardan teşkil ettikleri asistan kuvvetlerle takviyeli olarak ilk kere 378 baharında Tuna'yı geçtiler ve Romalılardan mukavemet görmeksizin Trakya'ya değin ilerlediler Ama Roma topraklarında görünen bu kuvvetler buluş vazifesini yapan öncülerdi Nitekim aynı tarihlerde bugünkü Macaristan ovalarına dek akınlar tertiplenmişti Hunlardan korkan, bugünkü Avusturya arazisindeki Markomanlarla Kuadlar Roma topraklarına geçmeye hazırlanırken, İran asıllı Sarmatlar sınırları (limes) aşıp Roma imparatorluğu'na giriyor, önce Transilvanya'da duraklamış olan Batı Gotları da Roma hudutlarını geçiyorlardı (381) Üstelik bir kısım Germen menşeli kütlelerle İranlı Baştarnalar Pannonia (Batı Macaristan)'dan Alplere içten sarkarak İtalya'yı tehdide başlamışlardı


Hunlar, Roma İmparatoru Theodosios I'in vefat yılı olan 395'te her yerde harekete geçtiler Bu hareket iki cepheli idi: Hunlardan bir kısım Balkanlar'dan Trakya'ya ilerlerken, daha büyük sayıda diğer bir kısım Kafkaslar üzerinden Anadolu'ya yöneltilmişti Hun devletinin Don nehri havalisindeki doğu kanadıkadar tertiplenen Anadolu akını, Basık ve Kursık adlı iki başbuğun idaresinde idi Romalıları olduğu dek Sasanî imparatorluğunu da telaşa düşüren bu akında Hun süvarileri Erzurum bölgesinden itibaren Karasu, Fırat vadilerini takiben Melitene (Malatya)'ye ve Kilikia (Çukurova)'ya ilerlemişler, bölgenin en tahkimli kaleleri olan Edessa (Urfa) ve Antakya'yı bir müddet kuşattıktan sonra, Suriye'ye inerek Tyros (Sür)'u zorlama altına almışlar, oradan Kudüs'e yönelmişlerdi Fazla süratli eğilim eden bu harekâttan korkuya kapıldıkları için Hunlara dair acaip hikayeler uyduran kilise adamlarının nefret batmış gözleri önünde, akıncılar sonbahara doğru, kuzeye çark ederek Orta Anadolu'ya, Kappadokia, Galatia (KayseriAnkara ve havalisi)'ya ulaştılar ve oradan AzerbaycanBakü yolu ile kuzeye, merkezlerine döndüler (395396) Bu, Türkler'in Anadolu'da, tarihî kayıtlarla sabit ilk görünüşleri olmalıdır 398'de daha ufak çapta tekrarlanan bu akınlar aleyhinde Doğu Roma'nın genç imparatoru Arkadius hiçbir ciddî önlem alamamıştı

Batıda Hun baskısı, 400 yılına doğru, başbuğ Uldız kumandasında iyice hissedildi Balamır'ın oğlu veya torunu olduğu sanılan Uldız, Attila'nın son yıllarına değin takip edilecek Hun dış siyasetinin esaslarını tespit etmişti ki, buna tarafından, Doğu Roma, yani Bizans daima zorlama aşağı tutulacak, Batı Roma ile iyi münasebetler devam ettirilecekti Çünkü Bizans'ın Hun nüfuzuna alınması birincil hedefi teşkil ediyor, buna karşılık, Batı Roma topraklarına tecavüz ederek huzursuzluk çıkaran barbarkavimler bununla beraber Hunların da düşmanları oldukları için, Batı Roma ile karşılıklı hareket gerekiyordu Nitekim Uldız'ın Tuna'da görünmesi ile Kavimler Göçü'nün 2 büyük dalgası başlamış, Asding Vandalları, Hunlardan kaçan Vizigotlar İtalya'da görünmüşlerdi Alarikh'in idaresindeki bu Got tehlikesi Romalı kumandan Stilikho göre güçlükle önlendi (Nisan 402) Ama daha korkunç bir vahşi göründü ki, bu da, Hun korkusu ile yerlerini terk etmiş olan Vandal'ları, Sueb'leri, Kuad'ları, Burgond'ları, Sakson'ları, Alaman'ları vb kendi demir yumruğu aşağı birleştirmiş olarak Roma üzerine atılan Radagais idi İtalya'da harikulade tahrip yapıyor, Roma'yı yeryüzünden kaldıracağını bildiri ediyordu Stilikho'nun bile Pavia savaşında durdurmağa muvaffak olamadığı bu barbar şef, fakat Türkler aleyhinde mağlup oldu Büyük Feasulae ( Fiesole, Floransa'nın güneyinde) muharebesinde bana kalırsa Uldız'ın kumanda ettiği, Romalı kuvvetlerle takviyeli Hun ordusu tarafından mağlup edilen Radagais yakalandı ve idam edildi (Ağustos 406) Bu zaferi ile Uldız Roma'yı kurtarmış olduO bununla beraber Hun kudretinden bir defa daha ürken Vandal, Bölge, Sueb, Sarmat, Kelt vb kütlelerini Ren nehri ötesine, Galya'ya gitmeğe zorlamakla, Hunların batıya yönelik yolları üzerindeki engelleri kaldırmış, buralarda Hun kuvvetlerinin hür hareketlerine imkan hazırlamıştı

Sınırları Asya'da Aral gölünün doğusuna değin uzandığı görünürde Hun imparatorluğunun batı kanadıkralı ( elig) olduğu varsayım edilen Uldız 404405 yıllarında ve bilhassa 409 yılında Tuna'yı geçerek, nehrin güneyinde bir takım köprü başlarını yakalamak suretiyle Bizans'a Hun tehdidinin eksilmediğini göstermiş ve Grek kaynaklarına tarafından (Sozomenos, Codex Theodosianos vb), kendisi ile uzlaştırma müzakeresi için gönderilen Trakya umumî valisi (magister militum)'ne Güneş'in battığı yere değin her yeri zaptedebilirimdiyerek meydan okumuştu Uldız'ın ölümü (410 sıraları)'nden sonradan Hun imparatorluğunun başında Karaton bulunuyordu Bunun hakkında bildiğimiz yalnızca 412 yılında Bizans elçisi Olympiodoros'un onun yanına gitmiş olduğudur Karaton daha fazla doğu işleri ile uğraşmış görünmektedir 422'ye dek Hunlar hakkında data verilmediğinden o kanattaki meşguliyetin on yıl dek sürdüğü varsayım edilmektedir

422 yılı Avrupa (Batı) Hunları tarihinde yeni bir devrin başlangıcı gibidir Bu yılde Hun hükümdar ailesine mensup dört kardeşten (Rua, Muncuk, Aybars, Oktar) biri olan Rua, imparatorluk makamını işgal ediyor, Muncuk (Attila'nın babası) erken öldüğü için, öteki iki kardeş kanat elig'leridurumunda bulunuyorlardı Siyasette Uldız'ın izinde yürüyen Rua, Bizans'ın, Hun ordusunu isyana desteklemek ve ast kavimleri Hun'lardan ayırmak maksadı ile Hun topraklarında faaliyete geçirdiği casusluk şebekesini ve propagandacıları ileri sürerek tertiplediği Balkan seferinde (422), mukavemet göstermeyen Bizans'ı takvim vergiye bağladı: 350 libre altın (25,200 solidus) İmparator Theodosios II (408450)'nin, 423'te demin 4 yaşında iken Batı Roma imparatoru duyuru edilen Valentinianus III karçısında Roma'ya sahip olmak iddiası ile İtalya'ya ordu ve donanma sevk etmesi Batı Roma'yı Hunlara daha çok yaklaştırdı Roma Senatosu'nun da küçük imparatorun yerine 1 Notarius(devlet baş müsteşarı) Johannes'i seçmesi üstüne o sırada 35 yaşında bulunan meşhur aristokrat F Aetius (Aesius), takviye sağlamak için Rua'nın yanına geldi Hun imparatoru 60 bin süvari başında İtalya'ya yöneldi Savaşa girmeden kuvvetlerini çeken Bizans'tan ağırca bir harp tazminatı alındı İleride Attila ile hesaplaşacak olan Aetius gençlik çağının Roma tahtı içlerine karışmaktan doğan buhranlı anlarını Hun yardımı ile atlatmış, magister militumiken konsüllüğe yükseldiği 432 yılında Afrika'da Vandal kralı Geiserikh ile uğraş eden rakibi Bonifacius karşısında, canını Rua'ya sığınmak suretiyle kurtarmış, imparator Valentinianus'un annesi Placidia da Hun kuvvetlerinin İtalya'ya yönelmesi üzerine Aetius ile uzlaşmağa zorunlu olmuştu

Bütün bunlar Rua'nın kaslı şahsiyeti ile Hun devletinin her iki Roma'nın iç ve dış siyasetlerine yön verdiğini göstermekte idi Artık Hunlara bağlı barbarkavimlerin Roma'ya güvenerek herhangi bir harekete kalkışmaları iddia konusu değildi Ancak, Bizans tarihçisi Priskos'un ifadesi ile Rua'dan barışı yılda 350 libre altınla satın almış olan Theodosios IIgerçi, Hun idaresinde yaşayan yabancıları gizli gizli kışkırtmaktan geri kalmıyordu Bu sebeple Rua o zamana dek mutad olan, Bizanslıların Hun imparatorluğundaki yabancılardan ücretli asker toplama faaliyetlerini ve Bizanslı tacirlerin Hun topraklarında ticaret yapmalarını yasak etti Ülkesi zarfında hiçbir Grek bağımsızlık dolaşamayacak ve ticaret belirtilmiş hudut kasabalarında yapılacaktı sırası gelmişken Rua, bir müddet önce Bizans'a sığınmış olan Hun ileri gelenlerinden Mama ile Atakam'ın oğullarının ve öteki Hun kaçaklarının iadesini istedi Theodosios II çabucak mukavele yolu bulmak ümidi ile elçilik heyetini Hun başkentine göndermeğe karar verdi Ama o sırada Rua öldü (434 bahan) Bizans kudretli bir düşmandan kurtulduğu için seviniyor, piskopos Proculos, vaazlarında Tanrı'nın, dindar împarator Theodosios'un dualarını kabul ederek Bizans üzerinden bir tehlikeyi kaldırdığını söylüyordu Ama Hun sınırlarına gelen Bizans elçilik heyeti Rua'yı da gölgede bırakan bir başbuğ ile karşılaştı: Attila (Etil)

Hunların başına geçtiği süre 3940 yaşlarında olan Attila, babası Muncuk erken öldüğü için, amcası Rua'nın yanında yetişmiş, onunla birlikte seferlere katılmış, farklı alanlara yönlendirilmiş kavimleri yakından tanımak imkanını bulmuş, devlet idaresini ve Hun iç ve dış siyasetinin esaslarını öğrenmişti Memleketi büyük kardeşi Bleda (sonraları Macarlar tarafından Buda diye anılmıştır) ile birlikte devralmışlardı Fakat kaynaklarda açıklandığına kadar, eğlenceden hoşlanan, enerjisi kıt Buda, ikinci planda kalarak, devleti ciddî bir hükümdar vasfını içeren kardeşine bırakmıştı Ordu ve dış ilişkilerin düzenlenmesi Attila'nın elinde idi Amcaları Aybars (doğu kanadı elig'i) ve Oktar (batı kanadı elig'i), Rua zamanındaki yerlerini muhafaza ediyorlardı Aralarında iddia edildiği gibi bir rekabet iddia konusu olmadıktan başka, Bleda da iktidar hırsı ile yananAttila göre ortadan kaldırılmış değildi Attila'nın yardımcısı sıfatı ile 11 sene Hun imparatorluğunun idaresine katılan Bleda 445'te eceli ile ölmüştür

434 yılı baharında Hun sınırlarına gelen Bizans elçilerini Attila, Tuna ile Morava nehrinin birleştiği yerdeki Bizans Margos (bugünkü Dubravica) kalesinin bütün karşı Tuna'nın kuzey kıyısında yer alan Konstantia surları önünde, beygir üzerinde karşıladı ve dinlenmelerine deha müsade vermediği elçilerin biri konsülgeneral, diğeri seçkin bir diplomat olan temsilcilerine, taleplerini, barış şartları olarak yazdırdı Konstantia Barışı (ya da Margos Barışı) diye anılan bu antlaşmanın esas maddelerine göre, Bizans artık Hunlara yan kavimlerle müzakerelere, ittifaklara girişmeyecek, Hunlardan kaçanlara tutsak dargın Bizans teb'ası dahil sığınma hakkı tanımayacak, Bizans elinde bulunanlar iade edilecek (Grek asıllı olanlar için fidye verilebilecek), ticarî münasebetler tekrar belirli hudut kasabalarında devam edecek ve Bizans'ın ödemeyi vaat ettiği takvim ödenti iki katına (700 libre altın veya 50, 400 solidus) çıkarılacaktı Theodosios II'nin tıpkı kabul ettiği bu anlaşmanın hükümleri icabı olarak, Hunlara iade edilen kaçakları Attila, daha Bizans ülkesi içinde, Trakya'da Karsus (Bulgaristan'da Hirsovo) kalesinde astırdı Bu koşul Hunlar arasında olduğu dek Bizans'ta, Roma'da ve diğer kavimler aralarında Attila adının korku saçan bir otoritenin timsali haline gelmesine yardım etti Bundan daha sonra Attila, imparatorluğun doğu bölgelerinde, beygir üzerinde, aylarca süren bir kontrol gezisi yaparak, İtil (Volga) kıyılarındaki Şaragur (AkOgur)'ların isyan teşebbüsünü bastırdı (435) Batı kanadının tartma merkezi Tuna civarda, doğu kanadının ağırlık merkezi Dinyeper havalisinde olduğu varsayım edilen bu tarihlerde Hun imparatorluğunda, kaynaklardan (Priskos, Jordanes, P Diaconus, J Honorius vb) takip edilebildiği değin, şu topluluklar yer almışlardı:

a Germenler (doğudan batıya): Doğu Got, Gepid, Turciling, Sueb, Markoman, Kuad, Herul, Rugi, Skir

b İslavlar (Orta ve Batı Rusya'da): Veneda, Yemin, Sklaven
c İranlılar (Kafkaslar'dan Tuna'ya kadar, dağınık halde): Alan, Sarmat, Baştarna, Neur, Roxolan

d FinUgorlar (Ural'dan Baltık'a değin): Çeremis, Mordvin, Merya, Veşi, Çud, Est, Viari

e Türkler: İmparatorluğun her tarafına yayılmış olarak Hunlar, Karadeniz kuzeyi düzlüklerinde Volga'ya dek Beşogur, Altıogur, Onogur, Şaragur, Azak'ın batısında Akatir Volga'nın doğusunda Sabar ve başka Türk kütlelerdi

Sayıları 45'e varan ve değişik dil ve soydan olan bu kavimler yalnız siyasî yönden bir birlik teşkil etmekte, yabancı kavim veya zümreler fakat reisleri, şefleri ve kralları vasıtası ile devlete yan bulunmakta idiler Hun imparatorluğu dahilinde sükûnet vardı 442 yılında, Hun devlet meclisi başkanı ve başbakan olan Onegesios ile Attila'nın büyük oğlıı İlek idaresindeki Hun orduları göre bastırılan Akatir isyanı dışarıya bu sükûnet bozulmamıştı Halbuki Roma imparatorluğunda, Kavimler Göçü dolayısıyla hareket halinde olan kavimlerin geçiş yolları üstünde geniş ölçüde tahrip yapmaları, yerli halkın mahsulatını zorla ellerinden almaları vb yüzünden patlak veren ve genişleyen köylü (Bagaudlar) isyanları, nizam ve asayişi ayrıntılarıyla sarsmış, buna aleyhinde Roma, Aetius vasıtası ile bir kere daha Hunlara başvuru zorunda kalmıştı îki sene dek süren müdahale sonunda, Attila'nın gönderdiği Hun müfrezelerinin yardımı ile isyancı elebaşılar Aetius tarafından ortadan kaldırıldı ise de bu kez da, Kral Gundikar idaresinde bugünkü Belçika bölgesine saldırgan Burgondlarla savaşmağa zoraki olundu Özellikle Necker nehri her tarafında akıntı eden muharebelerde Hun ordusuna batı kanadı elig'i Oktar kumanda ediyordu oysa, rivayete kadar, Kral Gundikar dahil 20 bin Burgond'un öldüğü bu HunBurgond mücadelesi Almanların ünlü Nibelungendestanlarına konu teşkil etmiştir Tüm Germanianın Hunlar kadar zaptını tamamlayan bu savaşlar neticesinde, 436'yı peşine düşüp takip eden yıllarda, şu kavimlerin de Türk idaresine alındığı anlaşılmaktadır: Burgondlar, Bayavurlar, Yuthanglar, altında Ren sahasındaki Franklar, Türingler, Longobardlar, Hun hakimiyetinin Okyanus adalarına, yani Kuzey Denizi ve Manş kıyılanna ulaştığı, hadiselere modern tarihçi Priskos kadar bildirilmiştir

440'dan itibaren Attila Bizans'a aleyhinde baskıyı artırdı Çünkü Theodosios II, Konstantia antlaşmasının hükümlerine tutarsız olarak, Hunlardan kaçanları iadede ağır davranıyor, hatta bunlardan bazılarını yüksek makamlara getiriyordu Örneğin Got menşeli Arnegisclus'u generalrütbesi ile Trakya'da Hun sınırında vazifelendirmişti Müşterek pazar yerlerinde Grek tacirleri Hunları aldatıyorlardı Margos piskoposu, Konstantia civarında, kıymetli madenlerden üretilmiş silahlan ve ziynet eşyası ile birlikte gömülen Hun büyüklerinin mezarlarını soymuş bu tutum Hunları infiale sevk etmişti Nihayet Bizans, yukarıda geçen Akatirler isyanında tahrikçi rol oynamıştı Bir De Kuzey Afrika Vandal kralı Geiserikh, Akdeniz'deki harekatını engelleyen Bizans'a aleyhinde Attila'dan destek istemişti Bu sebeplerle Attila'nın idaresinde olarak, Margos'un zaptı ile başlayan 1 Balkan seferi (441442), Singidunum (Belgrad) ve Naissus (Niş) üzerinden Trakya'ya doğru gelişirken, Batı Roma'nın aracılığı neticesinde hızını kesti Roma orduları başkumandanı Aetius, artık Theodosios'un mukavele şartlarına riayet edeceğini garantilemek üzere kendi oğlu Karpilio'yu, Hun sarayına rehine olarak göndermişti Bu sefer sonunda Tuna boyundaki kaleler Hun idaresine geçmiş, daha geri hatlardaki tahkimat yıktırılmış, Balkanlar'da Hunlara karşısında durabilecek mukavemet yuvaları kaldırılmıştı

445'te Bleda'nın ölümü üstüne tek başına Hun imparatoru olan Attila, iktidarının şahikasına yükselmekte idi Batı Asya ile Orta Avrupa'ya hakimdi Her iki Roma'nın durumları meydanda idi Attila'ya aleyhinde koyabilecek bir kuvvetin kalmayışı, bir psikolojik bulgu olarak, savaş tanrısı Ares'ın kılıcını Attila'nın ellerine verdi Priskos'a kadar, uzun zamandan beri kayıp olan bu kutlu kılıç bir Hun çobanı göre bulunarak Attila'ya getirilmişti Artık dünyanın fethi yakındı, zira Ares'in kılıcı vasıtası ile yeryüzüne hükmetme yetkisinin Tanrı tarafından Attila'ya tevdi edildiğine inanılıyordu

Bu duruma ilaveten Bizans'ın kaçakları geri vermekten çekinmesi, takvim vergiyi ödemede isteksizliği 2 Balkan seferinin açılmasına sebep oldu (447) Attila'nın idaresi aşağı birkaç noktadan Tuna'yı geçen Hun ordusu, iki koldan ilerleyerek kaleleri, Sardika (Sofya), Philippopolis (Filibe), Markianopolis (Preslav), Arkadiopolis (Lüleburgaz) müstahkem mevkî ve şehirlerini zapt ede ede ve Tesalya'da Termopil'e dek geniş bir daire çizdikten sonra, Bizans başkentini kuşatmak üzere Athyra (Büyük Çekmece)'ya ulaştı Orada, uzlaşma yapmak için Theodosios'un süratle gönderdiği magister ve patricius Anatolios, Attila tarafından kabul edildi ve anlaşmaya varıldı (Anatolios Barışı) Buna tarafından, Tuna'nın güneyinde beş jurnal mesafedeki yerler askerden arındırılacak, buralardaki pazarlar yerine, bundan böyle bir Hun sınır şehri haline gelen Naissus (Niş)'da karşılıklı pazar kurulacak ,Bizans, harp tazminatı olarak 6000 libre altın ödeyecekti Hem takvim aidat üç katına (2100 libre altın ya da takriben 150000 solidus) çıkarılmıştı

Bizans bakımından en ağır koşul yıllık ödenti idi Her sene bu dek altın tedarik edilmesi imparatorluğun takatini aşıyordu Şaşırdığı görünürde Theodosios, sarayındaki ileri gelenlerin de tavsiyesi ile, garip bir kurtuluş yolu buldu: Bir suikast ile Attila'yı ortadan kaldırmayı planladı Başında Edekon (umumiyetle kabul edildiğine göre, Skir Germenlerinin şefi Fakat A Vambery'ye tarafından Türk Adın aslı Edikkün) ve Orestes (Pannonia'lı bir Romalı)'in bulunduğu Hun elçilik heyeti ile birlikte Bizans başkentinden Attila'nın devlet merkezine, yani Orta Macaristan'a dürüst yola çıkan, meşhur hukuk bilgini Maximinos başkanlığındaki heyette, gezi notları, ilk kez Attila ve çağı elde etmek iizere 5 asır Avrupa Türk tarihini ayrıntılı şekilde öğrenmemize yardım eden katip Priskos da dahil bulunuyordu Suikastı gerçekleştirmekle vazifeli Bigila'nın da katıldığı heyet 448 yılı yazında Hun başkentine (yeri belirlenememiştir) geldiğinde, durumdan Edekon vasıtası ile bilen Attila, yaptığı alenî sorguda Bigila'ya kasıt ve faaliyetlerini itiraf ettirdi Bizanslıların hiçbirine dokunmadı, ama Theodosios'a hitaben yazdığı şu mesajı hususî elçi ile imparatora gönderdi: Theodosios, Attila gibi, asîl bir bahanın oğludıır Attila, babası Mııncuk'tan aldığı asaleti muhafaza etmiş, lakin Theodosios Attila'nın haraçgüzarı olmakla köle durumuna düşmüştür Theodosios esaret haysiyetini de koruyamamıştır, çünkü efendisi olan Attila'nın canına kıymak istemiştir Attila'yı teskin etmek üzere Bizans' tan, anında, yukarıda adı geçen Anatolios ile magister ve kançılar Nomos başkanlığında ikinci bir heyet yola çıkarıldı Bu elçiler Hun başkentinde Attila'yı, tahminler hilafına, sakin ve yumuşak buldular Zira Hun dış siyaseti değişmekte idi: İmparator Theodosios'un şahsında Bizans'ı adamakıllı kendi iradesine alt kabul eden Attila, artık Batı Roma'ya yönelme zamanının yaklaştığı kanaatine varmış bulunuyordu Batı Roma'ya esasen son önemli askerî takviye 439 yılında yapılmış, ondan daha sonra yardımlar tedricen kesilmişti Batı Roma, Hun devletine takvim vergisini muntazaman ödemekle beraber artan yeni durumun farkında başkomutan Aetius, mümkün bir HunRoma çatışmasına hazırlanmakta idi: Kabalarla münasebetlerini düzeltmiş, onlardan aldığı ücretli askerlerle, Türk uslünde, birçok süvari birliklerinden kurulu ordular teşkiline girişmiş, Hunlar'a emrindeki bazı kavimlerle gizli temaslar aramağa başlamıştı Buna karşılık Attila da 443 yıllarında her yerde alevlenen ve Galya'dan İspanya'ya da sıçrayan köylü isyanları ile yakından ilgileniyor, Roma'ya karşısında Vandallarla işbirliği imkânlarını araştırıyordu O da, kuşkusuz, Roma imparatorluğu ve vahşilardan meydana gelen bütün bir Batı dünyası ile hesaplaşacağı için işin ehemmiyet ve nezaketini takdir etmekte idi

448'lerden itibaren iki yıl kadar süren Hun siyasî ve askerî hazırlığı tamamlanınca, Attila birincil diplomatik taarruzunu Roma'ya yöneltti împarator Valentinianus III'ün kızkardeşi olup, vaktiyle, evlenmek arzusu ile Attila'ya nişan yüzüğü gönderen ve 425'ten beri imparator hukukunu haiz olduğunu atamak üzere Augustaunvanı ile anılan, delifişek tabiatlı Honoria'yı zevceliğe kabul ettiğini belirten Attila, çeyiz olarak imparatorluğun Honoria'nın hissesine düşen yarısını veya Augustanın kocası sıfatı ile Roma imparatorluğunun idaresine iştirak hakkını istediÖnce oyalama yolunu tutan Valentinianus ile Aetius'un teklifi nihayet açık açık reddetmeleri, büyük Hun seferini meşru duruma soktu Ren kıyılarındaki Ripuar Frankları ve Vizigotlarla ilgili bir iki uyuşmazlık da savaş havasını olgunlaştırdı *
 

Similar threads

Kavimler Göçünün Sonuçları Margos Antlaşması Kavimler Göçü Nedir Kavimler Göçünün Sonuçları Kavimler Göçü, Avrupa tarihinin önemli olaylarındandır Bu göç sonundaki gelişmeler, Avrupa tarihinin dönüm noktasını oluşturur Yurtlarındaki egemenliklerini kaybeden Hunlar, Asya ’nın batı...
Cevaplar
0
Görüntüleme
93
AVRUPA(BATI) HUNLARI VE KAVİMLER GÖÇÜ KAVİMLER GÖÇÜ(375): Çiçi'ye yan Batı Hunları Çin'in ve Doğu Hunları'nın baskısıyla Aral Gölü civarına göç etmişlerdi Burada 200 yıl hayatlarını sürdüren Batı Hunlarının nüfusları arttı Toprakları beceriksiz kalmaya başladı ve başka Türk Boylarının...
Cevaplar
0
Görüntüleme
100
Avrupa Hunları Ve Kavimler GöçTarihi KAVİMLER GÖÇÜ(375): Çiçi'ye yan Batı Hunları Çin'in ve Doğu Hunları'nın baskısıyla Aral Gölü civarına göç etmislerdi Burada 200 yıl hayatlarını sürdüren Batı Hunlarının nüfusları arttı Toprakları yetkisiz kalmaya basladı Ve baska Türk Boylarının...
Cevaplar
0
Görüntüleme
41
Kavimler Göç Nedenleri Batıda Hun baskısı, 400 yılına dürüst, başbuğ Uldız (Grek ve Latin kaynaklarında: Huldin, Uldin, daha fazla Uldiz) kumandasında tamamen hissedildi Balamir in oğlu veya torunu olduğu farzedilen Uldız, Attilla nın son yıllarına değin peşine düşüp takip edilecek olan Hun...
Cevaplar
0
Görüntüleme
58
Dünyadaki ilk Türkler Birincil Türkler ve bayrakları Ilk Türk Devleti Asya Hun Devleti (Büyük Hun Devleti) Teoman Dönemi (MÖ 220209) • Tarihte tanıdık ilk Türk devletidir • OrhunSelanga ırmakları ile Ötüken civarında yaşamışlardır • Aşina birincil hükümdarı Teoman'dır Teoaman Orta...
Cevaplar
0
Görüntüleme
81
858,496Konular
981,803Mesajlar
29,873Kullanıcılar
Üst Alt