ayagini degil,basini koy Ayağını Değil, Başını koy Gayb güneşi Hazreti Şems'i anlayan ender yiğitlerden biri olan Sultan Veled (başlıca adı Bahaüddin), Hazret'i Şems'le Hazreti Mevlana'nın şeyhliği dervişliği, bilgeliği büyüklüğü birbirlerine atmalarını şöyle anlatıyor Birgün bir mecliste babam Hazretleri, Hazreti Şems'i o kadar övdü ki, onun makam ve mertebelerinden, keramet ve zarafetlerinden, yüce Allah'a yakınlığı dolayısıyle hitaba kitaba, kaleme kelama sığmayan anlaşılmaz hallerinden dem vurduktan sonradan: Ayağı ruhların üstünde olan Şemsi Tebrizi'nin bastığı yere, ayağını yok başını koy! deyince, ben, buharlaşmış bir cisim gibi içten Hazreti Şems'in odasına gitgide artarak, o gayb sultanının ellerini ayaklarını öpmeye başladım! Hazreti Şems gülümseyerek: Ne oluyor Bahaüddin? Bu ne naz, bu ne niyaz böyle? diye sordu Babam Hazretlerinin hakkınızda söyledikleri deli ane etti bizi! Dünyanın en büyük, en galibi padişahı, senin bayağı bir kölendir Hazreti Şems: Mevlâna'nın benim için söylediği dürüst değildir diyemem, lakin yüce Allah'a daima yemin ederim ancak, yüzbinlerce benim gibi Şemsi Tebrizi, onun cömertlik güneşi aleyhinde bir zerreden diğer bir şey değildir Gayb Aleminden Hediye Uzun kış gecelerinden birinde, bir yerde Hazreti Şems Sohbet ediyordu Ortalık soğuktu, her taraf çatır çatır buzdu Orada bulunan ve Hazreti Şems'e imanı olan bir aziz: Hemen bir demet gül olsa da, gözümüz gönlümüz ısınsa! diye naz ve niyaz edince, Hazreti Şems anında derhal açık havada çıkarak, elinde görülmedik güzellikte güzel kokuşu bir demet gülle geri dönünce, herkes Allah Allaaaaah! Sübhanallah! Fetebârekâllâhu ahsenûıl halikîn diye ayılıp bayılınca, Hazreti Şems, şu açıklamyı yaptı: Bu keramet değildir! Arifler arasında zerafet derler buna! Bu dostların dileğiyle oldu Aahsenül Halikin olan ulu Allah, dostça arzunuzu yapmak için gayb âleminden bir hediye yolladı! alinti