Ayran Turkusu
Gurbet ellerinde eğlendim kaldım
Guzel cemalini gorunce durdum
Gelin bu ayranı taze mi yaydın
Hudanın aşkına doldur ayranı
Canım ayranı, guzel ayranı
İyi hoş doldursun ayranı ya, sen kimsin? Koyluk yerde bir genc kız her isteyene bir tas ayranı uzatırsa ne olur, adı nereye cıkar?
Demezler mi; falancanın kızını gordum, bir yabancıya tası doldurup ayran verdi Aralarında bir şey var, elin yabancısına yoksa verir mi ayranı? Hem koyun geleneklerine de ters duşmez mi? Hem de genc bir kız! Yok canım, bu işin icinde bir iş var mutlaka
Cemile guzelliği dillere destan bir kız, Aziz koyun yakışıklı genclerinden Eh goz gorup gonul de sevince, her şey tamam gerisi buyuklerin bileceği iş Ucbeş emmi dayı; koyun muhtarı imamı, bir de Aziz’in babası varıp istemişler Cemile’yi Kız evi nazevi derler, olacak o kadar naz Araya bir kac goruşme daha girer, sonunda iş tamam İş tamam da daha askerliğini yapmamış Aziz Bugun yarın derken, nişanlarının haftası askerlik cağrısı gelmiş Aman yaman daha yeni nişanlandım hic olmazsa bir iki ay gecsin dese kimse dinlemez Gunu gelince vurmuş sırtına cantasını, dost ahbap helalleşmiş, varmış Cemile’nin yanına “Uc yıl cabuk gecer bak Buyuk seli hatırla beş yıl oldu, dun olmuş gibi Esat emmi oleli dort yıl oldu Demem şu ki gunler tez geciyor; bir goz acıp kapayınca burdayım gonlunu ferah tut demiş Bekleyeceklerine soz verip ayrılmış Cemile ile Aziz Kara trenin duduğu ile ilk kez koyunden ayrılmış Aziz Sık sık mektup yazmış koyune, icindekileri dokmuş mektuplarına Anasına babasına, dolaylı olarak da nişanlısına selamlarını, ozlemlerini iletmiş
Aziz askerdeyken, kotu bir haber yayılmış asker ocağına; “Uzakdoğu’da savaş patlamış, bizi de savaşa cağırıyorlarmış Kimi “Yok canım yalan soyluyorlar dunyanın bir ucundaki kavgadan bize ne dese de, “Bizim sozumuz varmış, onlar savaşa girerse biz yardım edeceğiz, biz girersek onlar yardıma gelecekmiş NATO mu, ne diyorlar işte onun icin diyormuş kimileri Derken Aziz’in kura gunu gelip catmış Adı cepheye gidecekler arasındaymış Bir yandan uzulur olurse yaban ellerde olecek, hem ne icin savaştığını da bilmeyecek “Yurduma duşman saldırmadı, arıma, namusuma dil uzatan olmadı peki bu savaştan bize ne der “Acep oraların havası nasıl olur, kac gun de gidilir diye kendi kendine duşunur durur Cok gecmeden de cephede bulur kendini Gecesi gunduzu yok savaşın Aziz gununu ayını şaşırıyor, tek amacı olmemek ve bir an once Cemile’sine kavuşmak
Demokrat Partinin “Altın cağı denilen bu donem 1947 de ki yabancı sermayeyi teşvik kanunu 1951 de sermaye boluşumunu daha da kolaylaştırıcı doğrultuda yapılan değişiklik ve Kore savaşına bir tugay asker gondermesiydi ABD’nin isteği ve NATO’ya uye olmak icin Tuğgeneral Tahsin Yazıcı emrinde 5 bin asker Kore’ye gonderilmişti Turkiye savaşı standart 5 bin kişiyle surdureceğine soz verdiği icin eksilmeler oldukca asker gondermeye devam etmiş ve savaşın Turkiye’ye faturası 717 olu 5247 yaralı 229 esir 167 kayıp olmuştu Bu da ABD’den sonra en fazla kayıp veren ulkenin Turkiye olduğunun gostergesiydi
Her taraftan ateş yağmakta tam bir cehennem misali Bu arada şarapnel parcalarından biri de gelip Aziz’i buluyor ki, hem de yapayalnız Duştuğu yerde kalıyor Aziz eli yuzu paramparca esir kampına goturulur Canı kurtuluyor kurtulmasına ya Aziz eski Aziz değildir artık Radyo bultenlerinde kayıp listeleri okunur, birliğine gelemeyenler arasında Aziz’in de adı vardır Cemile vurulmuşa doner Herkes birbirini avutmaya calışsa da Aziz’in artık donmeyeceğine cunku onun olduğune inanırlar Ama Cemile hic umidini kesmemiştir, “Aziz olmedi, olse kunyesi bulunurdu diye diye aradan yıllar gecer ve tek bir haber cıkmamıştır Aziz’den Gunlerden bir gun Cemile ceşme başında yayığı almış onune ayran yapıyormuş Başını kaldırdığında bir atlının yoldan sapıp ceşmeye doğru geldiğini gormuş Cemile kafasını onune eğip goz ucuyla da yabancıya bakmış Yuzu gozu yara bere icinde olan yabancı Cemile’den bir tas ayran istemiş Cemile de yabancıyı terslemiş, cunku yabancı ayranı sozle değil turku cağırarak istemiş Cemile de ayran vermek istemediğini yine turku ile yanıtlamış Karşılıklı turku dueti başlamış Turkunun sonunda yabancının Aziz olduğunu anlamış Cemile Anlıyor da ayran yayığını bir yana, bakracı bir yana atıp boynuna sarılmış Aziz’in Yılların ozlemini bir turkuyle dillendirip, iki sevgilinin kavuştuğu bu turkunun sozlerine bakalım
Ayran Turkusu
Aziz:
Uzak yollardan da kıvrandım geldim
Tatlı dillerine eğlendim kaldım
Gelin bu ayranı tazemi yaydın
Huda’nın aşkına doldur ayranı
Cemile:
Uzak yolların vefası mısın
Ak alnımın da sen cefası mısın
Yaydığım ayranın kahyası mısın
Anamdan habersiz vermem ayranı
Aziz:
Bunca yıldır gurbet elde dururum
Ceker silahımı seni vururum
Ya ayranı alırım ya da olurum
Gel kız kerem eyle doldur ayranı
Cemile:
Ayranı atlarıma yuklerim
Goturur de dağ başına dokerim
Gurbet elde yarim vardır beklerim
Ondan başkasına vermem ayranı
Aziz:
O nedir ki yer altında paslanmaz
O nedir ki suya duşer ıslanmaz
O nedir ki etin kessen seslenmez
Ya bunun cevabın ya da ayranın
Cemile:
O altındır yer altında paslanmaz
O guneştir su altında ıslanmaz
O oludur etin kessen seslenmez
Bilirim bunları vermem ayranı
Aziz:
Tepsiye koydum da binliği tozu
Ortadan kaldırdık hele Aziz’i
Bir kaşık ayranı ver hala kızı
Huda’ nın aşkına doldur ayranı
Cemile:
Tepsiye koydum binliği tozu
Ortadan kaldırdım hele Aziz’i
Sana feda ettim iki ala gozu
Getir kabını da doldur ayranı
Kaynak:
Yaşar Ozurkut
Oykuleriyle Turkuler 3
İstanbul, 2002
Gurbet ellerinde eğlendim kaldım
Guzel cemalini gorunce durdum
Gelin bu ayranı taze mi yaydın
Hudanın aşkına doldur ayranı
Canım ayranı, guzel ayranı
İyi hoş doldursun ayranı ya, sen kimsin? Koyluk yerde bir genc kız her isteyene bir tas ayranı uzatırsa ne olur, adı nereye cıkar?
Demezler mi; falancanın kızını gordum, bir yabancıya tası doldurup ayran verdi Aralarında bir şey var, elin yabancısına yoksa verir mi ayranı? Hem koyun geleneklerine de ters duşmez mi? Hem de genc bir kız! Yok canım, bu işin icinde bir iş var mutlaka
Cemile guzelliği dillere destan bir kız, Aziz koyun yakışıklı genclerinden Eh goz gorup gonul de sevince, her şey tamam gerisi buyuklerin bileceği iş Ucbeş emmi dayı; koyun muhtarı imamı, bir de Aziz’in babası varıp istemişler Cemile’yi Kız evi nazevi derler, olacak o kadar naz Araya bir kac goruşme daha girer, sonunda iş tamam İş tamam da daha askerliğini yapmamış Aziz Bugun yarın derken, nişanlarının haftası askerlik cağrısı gelmiş Aman yaman daha yeni nişanlandım hic olmazsa bir iki ay gecsin dese kimse dinlemez Gunu gelince vurmuş sırtına cantasını, dost ahbap helalleşmiş, varmış Cemile’nin yanına “Uc yıl cabuk gecer bak Buyuk seli hatırla beş yıl oldu, dun olmuş gibi Esat emmi oleli dort yıl oldu Demem şu ki gunler tez geciyor; bir goz acıp kapayınca burdayım gonlunu ferah tut demiş Bekleyeceklerine soz verip ayrılmış Cemile ile Aziz Kara trenin duduğu ile ilk kez koyunden ayrılmış Aziz Sık sık mektup yazmış koyune, icindekileri dokmuş mektuplarına Anasına babasına, dolaylı olarak da nişanlısına selamlarını, ozlemlerini iletmiş
Aziz askerdeyken, kotu bir haber yayılmış asker ocağına; “Uzakdoğu’da savaş patlamış, bizi de savaşa cağırıyorlarmış Kimi “Yok canım yalan soyluyorlar dunyanın bir ucundaki kavgadan bize ne dese de, “Bizim sozumuz varmış, onlar savaşa girerse biz yardım edeceğiz, biz girersek onlar yardıma gelecekmiş NATO mu, ne diyorlar işte onun icin diyormuş kimileri Derken Aziz’in kura gunu gelip catmış Adı cepheye gidecekler arasındaymış Bir yandan uzulur olurse yaban ellerde olecek, hem ne icin savaştığını da bilmeyecek “Yurduma duşman saldırmadı, arıma, namusuma dil uzatan olmadı peki bu savaştan bize ne der “Acep oraların havası nasıl olur, kac gun de gidilir diye kendi kendine duşunur durur Cok gecmeden de cephede bulur kendini Gecesi gunduzu yok savaşın Aziz gununu ayını şaşırıyor, tek amacı olmemek ve bir an once Cemile’sine kavuşmak
Demokrat Partinin “Altın cağı denilen bu donem 1947 de ki yabancı sermayeyi teşvik kanunu 1951 de sermaye boluşumunu daha da kolaylaştırıcı doğrultuda yapılan değişiklik ve Kore savaşına bir tugay asker gondermesiydi ABD’nin isteği ve NATO’ya uye olmak icin Tuğgeneral Tahsin Yazıcı emrinde 5 bin asker Kore’ye gonderilmişti Turkiye savaşı standart 5 bin kişiyle surdureceğine soz verdiği icin eksilmeler oldukca asker gondermeye devam etmiş ve savaşın Turkiye’ye faturası 717 olu 5247 yaralı 229 esir 167 kayıp olmuştu Bu da ABD’den sonra en fazla kayıp veren ulkenin Turkiye olduğunun gostergesiydi
Her taraftan ateş yağmakta tam bir cehennem misali Bu arada şarapnel parcalarından biri de gelip Aziz’i buluyor ki, hem de yapayalnız Duştuğu yerde kalıyor Aziz eli yuzu paramparca esir kampına goturulur Canı kurtuluyor kurtulmasına ya Aziz eski Aziz değildir artık Radyo bultenlerinde kayıp listeleri okunur, birliğine gelemeyenler arasında Aziz’in de adı vardır Cemile vurulmuşa doner Herkes birbirini avutmaya calışsa da Aziz’in artık donmeyeceğine cunku onun olduğune inanırlar Ama Cemile hic umidini kesmemiştir, “Aziz olmedi, olse kunyesi bulunurdu diye diye aradan yıllar gecer ve tek bir haber cıkmamıştır Aziz’den Gunlerden bir gun Cemile ceşme başında yayığı almış onune ayran yapıyormuş Başını kaldırdığında bir atlının yoldan sapıp ceşmeye doğru geldiğini gormuş Cemile kafasını onune eğip goz ucuyla da yabancıya bakmış Yuzu gozu yara bere icinde olan yabancı Cemile’den bir tas ayran istemiş Cemile de yabancıyı terslemiş, cunku yabancı ayranı sozle değil turku cağırarak istemiş Cemile de ayran vermek istemediğini yine turku ile yanıtlamış Karşılıklı turku dueti başlamış Turkunun sonunda yabancının Aziz olduğunu anlamış Cemile Anlıyor da ayran yayığını bir yana, bakracı bir yana atıp boynuna sarılmış Aziz’in Yılların ozlemini bir turkuyle dillendirip, iki sevgilinin kavuştuğu bu turkunun sozlerine bakalım
Ayran Turkusu
Aziz:
Uzak yollardan da kıvrandım geldim
Tatlı dillerine eğlendim kaldım
Gelin bu ayranı tazemi yaydın
Huda’nın aşkına doldur ayranı
Cemile:
Uzak yolların vefası mısın
Ak alnımın da sen cefası mısın
Yaydığım ayranın kahyası mısın
Anamdan habersiz vermem ayranı
Aziz:
Bunca yıldır gurbet elde dururum
Ceker silahımı seni vururum
Ya ayranı alırım ya da olurum
Gel kız kerem eyle doldur ayranı
Cemile:
Ayranı atlarıma yuklerim
Goturur de dağ başına dokerim
Gurbet elde yarim vardır beklerim
Ondan başkasına vermem ayranı
Aziz:
O nedir ki yer altında paslanmaz
O nedir ki suya duşer ıslanmaz
O nedir ki etin kessen seslenmez
Ya bunun cevabın ya da ayranın
Cemile:
O altındır yer altında paslanmaz
O guneştir su altında ıslanmaz
O oludur etin kessen seslenmez
Bilirim bunları vermem ayranı
Aziz:
Tepsiye koydum da binliği tozu
Ortadan kaldırdık hele Aziz’i
Bir kaşık ayranı ver hala kızı
Huda’ nın aşkına doldur ayranı
Cemile:
Tepsiye koydum binliği tozu
Ortadan kaldırdım hele Aziz’i
Sana feda ettim iki ala gozu
Getir kabını da doldur ayranı
Kaynak:
Yaşar Ozurkut
Oykuleriyle Turkuler 3
İstanbul, 2002