iltasyazilim
FD Üye
Aziz Mahmûd Hüdayi Biyografisi,
Aziz Mahmûd Hüdayi Hznin Hayatı;
Osmanlı devri İstanbul velîlerinin büyüklerindendir Asıl adı Mahmûd'dur Hüdâyîismi ve Azîzsıfatı kendisine sonra verilmiştir Cüneydi Bağdâdî Hazretleri'nin neslinden olup, seyyiddir
Koçhisar'da doğmuş, çocukluğu Sivrihisar'da geçmiştir(15411628)
O, bir asra yakın ömür sürmüş ve sekiz pâdişâh devrini idrâk etmiş bir gönül sultanıdır Asrında, gerek eserleri, gerekse sohbet, irşâd, vaaz ve nasîhatleri ile ümmet için bir feyiz kaynağı olmuştur
İlim, tasavvuf ve edebiyat sahalarında aydınlık bir hüviyete sahip bulunan Hüdâyî Hazretleri, mâneviyat rehberleri arasında müstesnâ bir mevkii hâizdir O, kuruluş yıllarında Şeyh Edebali Hazretleri'nin yapmış olduğu değerli irşâd, hizmet ve faâliyeti, benzer aşk, vecd ve heyecanla yürütebilen nâdir bir mânevî şahsiyettir Allâh rızâsı istikâmetinde ihlâs, samîmiyyet ve çaba üzere hareket eden Hüdâyî Hazretleri, sahip olduğu zâhirî ve bâtınî liyâkat nedeniyle de keza pâdişâhların ayrıca de bütün teb'anın sevdiği bir Hakk dostu olarak tebârüz etmiştir
Osmanlı'nın yükselişten yavaş yavaş duraklamaya dürüst seyir peşine düşüp takip eden bir devrinde yaşamış Hüdâyî Hazretleri, bir yana sultanlarını âdil, çalışkan ve mâneviyat bakımından kuvvetli olmaları için büyük himmetler sarfetmiş, bir yana da birtakım kargaşadan bunalan devlet ricâlinin ve halkın gönül yaralarını âdetâ hâzık bir hekim gibi sarmasını bilmiştir Bundan dolayı hemen herkes, onun sohbet, irşâd ve hizmet sofrasına koşarak ferahlamış; dergâhı, bir seâdet ve gönül mekânı olmuştur
Doğrusu onun devri, seâdetle felâketin birbirini takip ettiği çileli bir zamana rastlamaktadır Zîrâ siyâsî bakımdan gittikçe gelişen ve ictimâî bünyeyi de son derece sarsan çalkantılar, bu devirde görülmeye başlamıştır Askerdeki disiplin ve nizamın sarsılıp bozulmasının fecî bir surette II Genç Osman'ı katletme derecesine ulaştığı ve IV Murâd'ın tahtının önünde sadrazamı Hâfızlarının tahta bile bulaşmış olduğu düşünülürse, o günlerin siyâsî ahvâli daha iyi anlaşılabilir
İslâm tasavvufunun tesellî edici nefhasıyla Hakk'ın ve hakîkatin sesine çağıran Hüdâyî Hazretleri, dergâhına diğerlerine nazaran fazla ayrı bir hüviyet kazandırmıştır Böylece ama, devlet idâresinde azl ve nefyedilen kimselerin ve cemiyette zuhûr eden anarşinin önünden kaçanların yegâne sığındıkları yer, onun dergâhı şerîfi olmuştur Nitekim Halil Paşa, Dilâver Paşa ve Ali Paşa gibi zevât, başları her dara düştükçe bu dergâha sığınmışlardır Bu yönüyle Hüdâyî Hazretleri'nin dergâhı şerîfi, kimsenin zarar ve ziyânının erişemeyeceği, günümüz tâbiriyle bir nevî dokunulmazlığı olan emîn bir mekân hüviyetine bürünmüştür Denilebilir fakat, o zamanlar Osmanlı mülkünde bu mekândan diğer hiçbir dergâh, bu değin nâili hürmet ve ihtirâm değildi
*
Aziz Mahmûd Hüdayi Hznin Hayatı;
Osmanlı devri İstanbul velîlerinin büyüklerindendir Asıl adı Mahmûd'dur Hüdâyîismi ve Azîzsıfatı kendisine sonra verilmiştir Cüneydi Bağdâdî Hazretleri'nin neslinden olup, seyyiddir
Koçhisar'da doğmuş, çocukluğu Sivrihisar'da geçmiştir(15411628)
O, bir asra yakın ömür sürmüş ve sekiz pâdişâh devrini idrâk etmiş bir gönül sultanıdır Asrında, gerek eserleri, gerekse sohbet, irşâd, vaaz ve nasîhatleri ile ümmet için bir feyiz kaynağı olmuştur
İlim, tasavvuf ve edebiyat sahalarında aydınlık bir hüviyete sahip bulunan Hüdâyî Hazretleri, mâneviyat rehberleri arasında müstesnâ bir mevkii hâizdir O, kuruluş yıllarında Şeyh Edebali Hazretleri'nin yapmış olduğu değerli irşâd, hizmet ve faâliyeti, benzer aşk, vecd ve heyecanla yürütebilen nâdir bir mânevî şahsiyettir Allâh rızâsı istikâmetinde ihlâs, samîmiyyet ve çaba üzere hareket eden Hüdâyî Hazretleri, sahip olduğu zâhirî ve bâtınî liyâkat nedeniyle de keza pâdişâhların ayrıca de bütün teb'anın sevdiği bir Hakk dostu olarak tebârüz etmiştir
Osmanlı'nın yükselişten yavaş yavaş duraklamaya dürüst seyir peşine düşüp takip eden bir devrinde yaşamış Hüdâyî Hazretleri, bir yana sultanlarını âdil, çalışkan ve mâneviyat bakımından kuvvetli olmaları için büyük himmetler sarfetmiş, bir yana da birtakım kargaşadan bunalan devlet ricâlinin ve halkın gönül yaralarını âdetâ hâzık bir hekim gibi sarmasını bilmiştir Bundan dolayı hemen herkes, onun sohbet, irşâd ve hizmet sofrasına koşarak ferahlamış; dergâhı, bir seâdet ve gönül mekânı olmuştur
Doğrusu onun devri, seâdetle felâketin birbirini takip ettiği çileli bir zamana rastlamaktadır Zîrâ siyâsî bakımdan gittikçe gelişen ve ictimâî bünyeyi de son derece sarsan çalkantılar, bu devirde görülmeye başlamıştır Askerdeki disiplin ve nizamın sarsılıp bozulmasının fecî bir surette II Genç Osman'ı katletme derecesine ulaştığı ve IV Murâd'ın tahtının önünde sadrazamı Hâfızlarının tahta bile bulaşmış olduğu düşünülürse, o günlerin siyâsî ahvâli daha iyi anlaşılabilir
İslâm tasavvufunun tesellî edici nefhasıyla Hakk'ın ve hakîkatin sesine çağıran Hüdâyî Hazretleri, dergâhına diğerlerine nazaran fazla ayrı bir hüviyet kazandırmıştır Böylece ama, devlet idâresinde azl ve nefyedilen kimselerin ve cemiyette zuhûr eden anarşinin önünden kaçanların yegâne sığındıkları yer, onun dergâhı şerîfi olmuştur Nitekim Halil Paşa, Dilâver Paşa ve Ali Paşa gibi zevât, başları her dara düştükçe bu dergâha sığınmışlardır Bu yönüyle Hüdâyî Hazretleri'nin dergâhı şerîfi, kimsenin zarar ve ziyânının erişemeyeceği, günümüz tâbiriyle bir nevî dokunulmazlığı olan emîn bir mekân hüviyetine bürünmüştür Denilebilir fakat, o zamanlar Osmanlı mülkünde bu mekândan diğer hiçbir dergâh, bu değin nâili hürmet ve ihtirâm değildi
*