Forumda yenilikler devam etmektedir , çalışmalara devam ettiğimiz kısa süre içerisinde güzel bir görünüme sahip olduk daha iyisi için lütfen çalışmaların bitmesini bekleyiniz. Tıkla ve Git
x

Babür İmparatorluğu-babürlüler

Babür İmparatorluğu-babürlüler

iltasyazilim

FD Üye
Katılım
Ara 25, 2016
Mesajlar
0
Etkileşim
17
Puan
38
Yaş
36
F-D Coin
58
babür şah
babür imparatorluğu bilgisi
babür babürlüler
babür imparatorluğu hakkında bilgi


Babür İmparatorluğu



Timur'un torunlarından Zahireddin Muhammed Babür'ün kurduğu HintTürk İmparatorluğu bunların en uzun ömürlüsü, en güçlüsü olmuşturZahireddin Mahmud Babür, 14 Şubat 1483'te Fergana'da doğdu Babası, Timur'un torunu ve Fergana hükümdarı Ömer Şeyh Mırza idi Ömer Şeyh Mırza 1494'te ölünce yerine en büyük oğlu Babür geçti

Semerkant'ta Büyük Hakanlık tahtında oturan amcasını metbu tanıyordu Lakin Babür henüz fazla gençti ve taht kavgaları da başlamış bulunuyordu Bu yüzden hayatını güçlükle kurtararak kendine alt beğlerle 1504'te Kabil'e gitti Devletinin başkentini de buraya taşıdı

1507 yılında, padişah ünvanını bölge Babür kendisini Timur'un en büyük varisi bildiri etti Ele geçirdiği yeni toprakları sadık beyleri aralarında baylaştırdı Yöneticilik ve orduyu düzene soktu 1519'da Sind Irmağı'nı geçerek Pencab yöresinde hakimiyet kurdu 1522'de Sind ve Belücistan arasındaki bölgeye de başat oldu 1524'de Delhi Sultanı İbrahim Ludî'nin kuvvetlerini yendikten daha sonra Lahor'a girdi

İmrahim Ludî'nin 100 bin asker ve 1000 filden oluşan büyük bir ordusu vardı Bu ordu ile Babür'ü imha etmek azmiyle üstüne yürüdü Babür'ün asıl kuvveti ise 13,500 kişilik şeçkin Türkistan atlılarından ibaretti Ama ateşli silahlara da sahipti Osmanlı Türlerinden Mustafa Rumi adlı subayın idare ettiği bir topçu birliği vardı Babür'e savaşı kazandıran bu topçu birliği ve atlı askerleri oldu

Hinduların ateşli silahları yoktu Yarım gün süren savaşta, Ludî'nin ordusundan 40 bin kişi ölmüş, büyük bir kısmı tutsak küskün, diğerleri de kaçmışlardı İbrahim Ludi bu savaşta öldüBundan sonradan Delhi'ye giren Babür, 1526'da HintTürk İmparatorluğu'nu kurmuş oldu 1527'de putperest Hindulardan oluşan bir orduyu yenince Gaziünvanını aldı

Babür, kendisinin ve askerlerinin Türk oluşu ile iftihar eden, adaletli, koruyucu bir hükümdardı Kendisini beğlerine ve kumandanlarına sevdirmişti bununla birlikte koskocoman bir edip ve şair idi Arap alfabesini almış, lakin Çağatay Türkçesini, daha açıkçası Orta Asya Türkçesini devlete ait dil olarak bildiri etmişti (Babürname adı ile meşhur olan hatıratından ve devrinin kültür hareketlerinden birim sonunda bahsedilecektir Burada şu kadarını söyleyelim ancak bu eseri hem bizim tarihçilerimiz, ayrıca yabancılar, tüm Türk dünyasında ve tüm zamanlarında Türkçenin en büyük şaheseri sayarlar)

Babür, Delhi'den sonradan Agra'yı da almış ve burasını başkent yapmıştı 1528'de Luknov ve Bengal'i de ele geçirdi Ama 1529 sonlarına dürüst hastalandı Devletin ileri gelenlerini huzuruna çağırarak, onlara oğlu Hümayun'u veliaht seçtiğini bildirdi ve kabul ettirdi 1530'da başkent Agra'da öldü, lakin Kabil'de gömüldü 1646'da torunu Şahcihan ona Kabil'deki kabri üzerinde müthiş bir türbe yaptırdı

Babasının ölümü üzerine tahta meydana çıkan Humayun 26 yıl saltanat sürdü Lakin saltanatının birincil yıllarında tahtına göz dikenlerle ve babasının yendiği düşmanlarla çaba etmek zorunda kaldı Altı erkek kardeşi vardı Onlara ve öteki akrabalarına geniş araziler ve diğer tavizler vererek tahtını korudu

öte yandan, Ludî hükümdarı Mahmud Ludi, Afgan emirleri ve bir takım racalar ile birleşerek Humayun'a karşısında harekete geçti Gucerat hükümdarını da hareket için kışkırtma etti Fakat Humayun Şah ikisini de yendi Ama çok geçmeden kardeşler arasında da kavga çıktı Gucercat valisi olan kardeşi Askerî, başkent Arga üstüne yürüdü Sonunda barıştılar lakin kardeşler aralarında birlik tekrar sağlanamadıBu sırada, Ludîlerin yerine Sur Devleti'in kurmaya çalışan ŞirHan, bir gece Agra'ya baskın yaptı ve Hümayun Şah, kardeşlerinden de takviye görmeyince Şah Tahmasb'a (Safevilere) sığındı

ŞirHan, Safevîleri ortadan kaldırmak için Osmanlılarla anlaşınca Şah Tahmasb da Humayun Şah'ı kendi ordusu ile destekleyerek onun üstüne, yani Hindistan'a yolladı Bu Hümayun Şah için iyi bir fırsat oldu Büyüyen ve toparlanan kuvvetleriyle Kabil, Kandehar ve Bedahşan'ı geri aldı Babası Babür gibi o da Kabil'i üs yaparak baştan fetihlere başladı 1555'te büyük Afgan ordusunu yenerek Delhi'ye girdi Kardeşleriyle anlaştı ve bitmiş İmparatorluğa etken oldu

Hümayun Şah, Tahmesb'dan takviye görse de Şiiliğe asalet etmedi ve Safevîleri kendi devletinin geleceğini tehdit eden bir risk olarak fark etti Onun için Osmanlı Padişahı Kanuni Sultan Süleyman'a Padişah Babadiye hitap eder mektuplar yazdı Doğunun kendisine bırakılması halinde Safevî tehlikesini birlikte değil edebileceklerini bildirdi Humayun Şah, babası Babür Şah kadar iyi bir kumandan ve idaresi değildi çoğu kez ayaklanmalar oluyordu Ama yine de imparatorluğu koruyabilmişti

1556'da kütüphanesinin yüksek raflarından kitap almaya çalışırken merenden düştü ve ağır yaralandı 28 şubat 1556 günü öldü Ölmeden önce, o sırada misafiri olan Osmanlı Derya Kaptanı Seydi Ali Reis'in de tavsiyesi ile Bedahşah'da ayaklanan Afgan birlikleriyle çarpışmakta olan oğlu Ekber'e bir name göndererek onu veliaht atama etmişti Yeniden Seydi Ali Reis'in tavsiyesiyle, Ekber'in şavaşı bitirip dönüşüne dek ölümü rahat tutuldu Bir ay kadar daha sonra, ayaklanmayı bastıran Ekber geldi ve tahta çıkarıldıEkber hemen şimdi 14 yaşındaydı lakin vefalı kumandanları ve kudretli atabeyi Bayram Han tamamen başarılı olmuştu Humayun Şah da babası dek kudretli olmamakla beraber an sahibi iyi bir şairdi Delhi'de güzel bir türbesi vardır

On dört yaşında tahta çıkan Ekber Şah, 49 sene saltanat sürdü Yirmi yaşına kadar devlet idaresinde baş yardımcısı ve yetkili olan atabeyi Bayram Han'ı zor kullanarak emekli ederek Hacca yolladı ve bundan sonradan ülkenin tek hakimi oldu Dinç bir teşkilat kurdu Ayaklanmaları dağılmaları önledi 1578'de Bengal, 1581'de Kabil, 1587'de Keşmir, 1592'de Sind ve 1594'de Kandehar'ı bütün olarak itaat altına aldı

Ekber Şah vaktinde, sarayda, Hint tesiri artmaya başladı Haremine aldığı Hintli kadınların tesiri ve hoşgörüsü ile, Hinduların da vatandaş sayılarak asker ve devlet memuru olmalarını sağladı Müslümanlarla ordular aralarında denklik sağlanınca ülkede gerginlikler azaldı O halkın devlet için yok, devletin halk müziği için var olduğuanlayışını benimsedi ve benimsetti Çok Büyük nüfusu olan Hindistan'da Türkler ufak bir azınlık durumunda idiler ve daha fazla asker ve memur oluyorlardı Bir fazla bakımdan eşitlik sağlandığı için azınlığın ekseriyet üzerindeki hakimiyeti bir mesele olmaktan çıkmıştı

Ekber Şah, 1603'te hastalandı ve konuşamaz hale geldi Oğlu Cihangir'i cağırarak ona kendi eliyle kılıç kuşandırdı ve hükümdarlık sarığın giydirdi Ölümünden evvel Sıkanda'da kendisi için bir türbe inşaatı başlatmıştı Ama kat ve piramidi andıran bu türbe oğlu Cihangir göre tamamlatıldı ve oraya gömüldü Ekber Şah 1605'te ölmüştü

Selim Cihangir Şah, yirmi iki yıl saltanat sürdü Adil, ama haz ve eğlenceye düşkün bir hükümdar idi az kalsın hiçbir askerî galibiyet elde edemedi ve Kandahar şehrini İranlılara kaptırdı Devletin ileri gelenleri de kendi nüfuzlarını arttırmak için çaba etmekten diğer bir şey yapmadılar Cihangir'in yaptığı en önemli iş Ağra ve Lahor arasındaki yol idi

Çelimsiz iradeli bir hükümdar olan Cihangir vaktinde saray ve entrikalarına kadınlar da karışmaya başladılar Gevşek yönetimi yüzünden oğulları ile arası açıldı

İngilizlerin, Hindistan ticaretine el atmaları ve Gucerat'ın Surat limanında tüccarlarının yerleşeceği bir yer açmaları da Cihangir zamanına rastlar (1613) İngiltere'nin bir köprü başı gibi kullandığı bu liman, süre içinde bütün ülkeyi ele geçirmesini sağlayacaktı
Cihangir, tahttan indirileceği bir sırada öldü ve oğlu Hürrem Şah, Şah Cihanadı ila tahta çıktı (1628)

Evrengzib'in (I Alemgir'in) 1707'ye kadar süren saltanat döneminde, imparatorluk en geniş sınırlarına ulaştı ve Hindistan'ın tamamı Türk hakimiyetine girdi Evrengzib koyu bir Müslüman, cesur bir komutan, iyi bir idareci ve yeniliklere açık bir devlet adamı idi Taht kavgasına girişen kardeşlerini ortadan kaldırdı

Evrengizb Türk ve Müslüman dünyası ile iyi ilişkilerde bulunmuş, komşuları ile kayda değer bir meselesi olmamıştır Halktan alınan vergileri azaltmış, düzeni ve huzuru sağlamıştı Yemen İmamına, Habeşistan Hükümdarına gümüş ve altın para yardımı yapmıştır

Ama, onun vaktinde Hindistan ticaretine İngilizlerden sonradan Hollandalılar da el atmış, Gucerat limanlarında onlara da bir takım imtiyazlar verilmişti Ülkesinde gittikçe büyüyen tanıdık olmayan şirketlerin sömürücü tutumlarından davacı idi fakat, kendi ticaret gemilerini Hint Denizi'nde korsanlara karşı İngilizler koruduğu ve Hindistan'ın idareli menfaatleri onları hoş tutmayı gerektirdiği için gümrük vergileri biraz arttırmaktan başka bir şey yapamadı

Evrengzib, Hindistan'ın en adaletli hükümdarı olarak ad yaptı En büyük kusuru, Türkistan'dan yeteri kadar Türk askeri getirmemiş olmasıdır Çünkü Türkistan askerleriyle hem çoğunluğun baskısına ayrıca de ülkeyi ele geçirmeye çalışan Batılılara karşısında daha kuvvetli ve başarılı olacaktı

Evrengzib, 1707 yılında öldü ve tüm Türk devletlerinde fena bir gelenek halini alan taht kavgaları yine başladı

Evrengzib'den sonra, yeteneksiz şehzadelerin birbirlerine düşmeleri, racaların isyanı, ülkeyi sarstı ve gerileme başladı Nihayet Alemgir'in (Evrengzib'in ) oğullarından I Bahadır Şah tahta çıktı Lakin onun zamanında Racputlar isyan ettiler Sih'ler de başkaldırdı ve büyük karışıklıklar yarattılar Bu kargaşalıktan yararlanan Afganlılar bağımsızlıklarını bildiri etmekte gecikmediler

1723'te Delhive Haydarabadşahlıkları almak üzere ülke ikiye ayrıldı Bu durumdan yararlanan İran (Avşar) hükümdarı Nadir Şah 1739'da Kuzey Hindistan'ı ve Delhi'yi zaptetti Çok Büyük ganimet aldı HintTürk İmparatorluğu'nun hazinesinden o zamanın parasıyla 700 milyon rupilik kısmına el koydu Lakin Bahadır Şah'ın torunu yerine bıraktı Idare Nadir Şah'ın tayin ettiği umumi valinin elindeydi

1748'de bu kez Afganlı Ahmed Şah Hindistan'a girdi Sind, Pencap ve Keşmir eyaletlerini hakimiyeti altına aldı

Artık Babürlü Hakimiyeti en ince ayrıntısına kadar zayıflamış, sınırları daralmıştı 1760'ta II Alemgir Şah, veziri göre öldürüldü ve yerine IIŞah Alem geçti Bu şah, ülkeye gittikçe yayılan İngilizlerle savaştı Ama, 1764 Baksar Savaşında yenilgiye uğrayınca, İngilizler idareye baskın oldular ve bundan sonra gelen hükümdarlar bir İngiliz memuru olmaktan ibaret kaldılar

1766'da, Allahabad Anlaşması'yla pekişen İngiliz hakimiyetinden sonradan bazı direnişler, isyanlar oldu Mesela 1857'de büyük Sipahi isyanıçıktı Ama İngilizler bu isyanı da bastırdıktan daha sonra 1858'de tüm Hindistan'ı İngiliz İmparatorluğu'na kattılar 1877'de Kraliçe Victoria resmi olarak Hindistan İmparatoriçesi bildiri edildi

Kendi adıyla anılan imparatorluğun kurucusu, büyük kumandan devlet adamı ve teşkilatçı olan Babür, bununla beraber büyük bir edip, şair, alim idi Bilim ve sanat adamlarını koruyor, teşvik ediyordu Eğer baban iyi kanun koymuşsa onu muhafaza et, yürürlükte tut, eğer bu kanun kötü ise, ihtiyacı karşılamaz duruma gelmişse, yenisini yapilkesinden hareket ederek, yardımsever kanun ve müesseselere işlerlik kazandırıyor, bunları geliştiriyor, modası geçmiş, beceriksiz kalmış olanlarını yürürlükten kaldırıyordu

Babür İmparatorluğu'nda hesaplı yaşam tarıma dayanıyordu Sebzecilik, tütüncülük, afyonculuk yaygındı En çok pamuk üretilirdi ve dokumacılık ileriydi Yün, pamuk ve ipek kumaşlar, elle yapılan eşyalar Avrupalılara satılır, dıştan fazla az şey alınırdı Çünkü ülke, o zamanki nüfusuna yeterli bir ekonomiye sahipti bununla birlikte, yağmursuz geçen yıllarda büyük kıtlıklar olurdu

Babür İmparatorluğu'nda büyük şair, edip ve tarihçiler yetişmiştir Mimarlık çok yüksek bir seviyeye çıkmış, bütün Hindistan çok güzel eserlerle az kalsın doldurulmuştur Hindistan'daki bu Türk İmparatorluğu'nu idare eden hükümdarların en büyük kusur ya da kusuru, devletin geleceğini düşünerek, fazla nüfuslu bu ülkede Türk nüfusu çoğaltmamak olmuştur Mevcut Türkler azınlıkta kalıyor, onlar da orduda ve devlet işlerinde devir alıyorlardı Bunun sonucu olarak, Babür vaktinde Türkçe olan konuşma ve yazı dili Babür'den sonradan yavaş yavaş bırakılmış, onun yerini Farsça, sonra Urduca almıştır Urduca (Orduca), çoğunluğu Türklerden oluşan askerlerin, yerlilerle hemfikir olmak için kullandığı karma bir dil olarak gelişti Türkçe, Farsça ve değişik Hindu lehçelerinden alınan kelimelerle meydana gelen bu dil, bu gün Pakistanlıların devlete ait dilidir ve Hindistan'ın büyük bir bölümünde de konuşulmaktadır

Hindistan'da dini yaşam canlıydı Müslümanlık, yerliler aralarında yayılmıştı Yalnız Delhi'de binden pozitif medrese vardı Türkistan'dan gelen tasavvuf hareketi Hindistan'ı da etkilemiş ve burada Çişti, Nakşibendî, Kadirî, Sühreverdî, Şettarî tarikatları yaygın ülkü gelmişti

Lakin, Hindistan'da en ileri giden kültür ve sanat kolları, mimarlık ve edebiyat olmuştur Bütün dünyanın hayranlığını kazanan Tac Mahal, Hindistan'daki Türk mimarlığının, mimarideki müsamaha, incelik ve ustalığın sembolü olmuştur Çağatay edebiyatının en güzel örneklerinden biri sayılan eseri de, bu imparatorluğun kurucusu olan Babür Şah'ın yazdığı Vekayi (Babürname) ile, baş mimarı İstanbullu Mehmed İsa Efendi olan Tac Mahal'i öbür başlıklarla tanıtacağız

Tac Mahal

İstanbul'dan getirilen Türk mimarların yaptıkları bu eser, dünyanın en hoş, en muhteşem en ünlü türbesidir

Hindistan'da Babürlüler devrinin mimarlık harikaları çoktur ve bunlardan bu gün sapasağlam, pırıl pırıl durmakta, seyredenleri hayran bırakmaktadır Bu gün Pakistan'ın en fazla turist çeken yerlerinden biri olan Lahor Sarayı, benzer şehirde dünyanın en geniş ve revaklı avlusuna sahip Padişahi Mescid, Agra, Delhi, Haydarabad ve diğer şehirlerdeki saray ve camilerin herkes başlı başına birer mimarlık şaheseridirler Lakin, yeryüzünde hiçbir türbe, hiçbir mimarlık eseri, Tac Mahal değin güzel, muhteşem ve meşhur değildir

Şah Evren'ın eşi Ercümend Banu, güzelliği, zekası, iyilik severliği ile tüm imparatorluğun gönlünü fethetmiş, en seçkin sultan idi Bu vasfından nedeniyle Mümtaz Mahal diye anılıyordu Şah Cihan, ona az önce 16 yaşındayken aşık olmuş, evlenmek için 5 yıl beklemişti Şah Kâinat fazla sevdiği eşini gittiği her yere götürür, onun fikirlerine, zevkine tartma verirdi

Bu duygulu, zeki ve hoş bayan 1631 yılında 14 çocuğunu doğururken vefat etti Şah Evren eşinin ölümünü peşine düşüp takip eden sekiz gün boyunca yemekten, içmekten kesilmiş, hiç odasından çıkmamıştı Dokuzuncu gün dairesinin kapısını açıp dışarı çıktığı zaman saçlarının bembeyaz olduğu, adamakıllı çöktüğü görüldü Duygulu, gerçek aşık, sadık hükümdar, ölünceye değin kalbinde yaşatacağı sevgili eşi için bir türbe yaptırmaya karar verdi Bu türbe saf aşkı sembolize edecek şekilde hoş, iç açıcı, aynı zamanda müthiş olmalıydı Bunun için dünyanın en büyük ustalarını bulacak, hazinesini, bu esere harcanmak üzere onların emrine verecekti Bu amaçla İstanbul'dan mimarlar istedi Gelen mimar, Mimar Sinan'ın öğrencilerinden Mehmed İsa Efendi ve ekibi idi

Mehmed İsa Efendi'nin aylarca çalışarak planını çizdiği Tac Mahal'in yapısında son derece berrak, beyaz bir misket kullanıldı Aydınlık beyaz mermerin, ince mavi damarları da vardı Bu mermerden yapılan harikulade kubbenin yerden yüksekliği 82 metredir Kubbenin üzerindeki altın alemle bu irtifa daha da artıyor Türbenin beyaz mermerden dört minaresi de var

Eserin yapımına 1631'de başlanılmış ve 1652'de bitirilmiştir Mümtaz Mahal'in ve öldükten sonra onun yanına konulan Şah Cihan'ın sandukaları üstteki kattadır Kubbenin aşağı bulunan bu sandukalarda bilye oymacılığının en güzel örnekleri görülür Sandukaların olduğu yerde insan ağzından çıkan her ses mükemmel kubbede yedi kere yankılanır

sanat eseri olarak başlı başına bir hazine olan Tac Mahal'in duvarları gerçek hazine taşlarıyla süslüdür Yüz binlerce akik, sedef, firuze gömülü olan duvarlarında keza 42 zümrüt, 142 yakut, 625 pırlanta, 50 tane de koskocoman inci vardır Türbenin yapımı için 47 milyon altın lira harcanmıştır ve buna duvarlardaki mücevherler dahil değildir İstanbul'daki muhteşem Süleymaniye Camii için bile 19 milyon altın lira harcandığını söylersek, Tac Mahal için ne kocaman bir fedakarlık yapıldığı daha kolay anlaşılır

Bu abide, Şah Evren'ın İstanbul'dan ağırlama ettiği Türk mimarların eseridir Planını İstanbullu Mehmed İsa Efendi, kubbeyi İstanbullu mimar İsmail Efendi, yapmış, duvarlardaki harika yazıları yine İstanbullu hattat Serdar Efendi yazmıştır Çoğu yabancı sanatkâr, giderken İtalyan mimarlar da bunların emrinde çalışmıştır

Büyük bir us adamı, edip ve şair olduğunu olan Babür Şah, hoş sanatların her dalına alaka göstermiş ve bu dallarda başarılı olmuştur Hoş yazı yazar, beste yapar, saz çalardı Hatta Babür Hattı (Hattı Babürî) diye aşina bir yazı çeşidi de icat etmişti

Babür'ün, Hanefî fıkhına ait Mübeyyen isimli bir mesnevisi, tür şairlerinin aruzla yazdığı şiirleri hakkında da veri veren Aruz Risalesi, çeşitli şiirlerini topladığı bir anı vardır Ama Babür'ün asıl eşsiz eseri Babürnameolarak anılan büyük yolculuk ve hatırat kitabıdır Çağatay lehçesiyle (Orta Asya Türkçesiyle) yazılan bu eserde Babür, gezip gördüğü yerleri, tüm özellikleriyle, oralarda yaşayanların adet, gelenek, duygu ve düşünceleriyle, çok akıcı ve natürel bir üslupla tanıtmıştır İyi ve kötü taraflarını sebep olduğu mutluluk ve mutsuzlukları, kendi çağının tarihî gerçeklerini fazla arkadaş canlısı, çok güzel bir şekilde anlatmıştır

Edebiyatçılarımız ve tarihçilerimiz bu eseri, lisanındaki yan güzellik dolayısıyla yalnız Orta Asya Türkçesinin yok, tüm Türk edebiyatının en güzel mensur eserleri arasındasayar Bazılar da Türk tarihinin bütün zamanlarının en kıymetli hatırat eseriolarak gösterirler

Çoğu yabancı dile çevrilen bu eser günümüz Türkçesine Prof Dr Reşit Rahmeti Arat göre tercüme edilmiştir Birincil kez 1943 ve 1946 yıllarında Türk Tarih Kurumu kadar iki deri olarak, 1970 yılında Milli Eğitim Bakanlığı 1000 temel Eser dizisinden üç cilt olarak (toplam 630 sayfa) basılmıştır *
 

Similar threads

Babür İmparatorluğu Hakkında Bilgi Babür İmparatorluğu Kuruluş Tarihi Babür İmparatoruğu 1526 yılında Babür Şah tarafından kuruldu Timur'un torunlarından Zahireddin Muhammed Babür'ün kurduğu HintTürk İmparatorluğu bunların en uzun ömürlüsü, en güçlüsü olmuşturZahireddin Mahmud Babür, 14...
Cevaplar
0
Görüntüleme
80
Taç mahal nedir,Taç mahal ile ilgili veri,Taç mahal nerede,Taç mahalin yapımı, Tac Mahal Tac Mahal, Babür İmparatorluğu'nun 6 hükümdarı Şah Cihan (Şahı Evrenünyanın Şahı) (15931666) tarafından, o zamanki imparatorluğun başkenti olan Hindistan'ın Agra şehrinde, Jumna (Yamuna) Nehri'nin...
Cevaplar
0
Görüntüleme
88
Babür İmparatorluğu Yıkılışı Babür İmparatorluğu Yıkılışı Hakkında Veri Babür İmparatorluğu 1858 yılında yıkılmıştır Babür İmparatorluğu Kurucusu : Babür ŞahdırSemerkantta tahta çıkan Babür Şah, Timur Oğullarından ikinci ve sonuncu Doğu Türk Hakanı Oldu Cengiz torunlarından Şeyban Han...
Cevaplar
0
Görüntüleme
89
Babür İmparatorluğu Yıkılış Tarihi Babür İmparatorluğunun Yıkılışı Hakkında Bilgi Babür İmparatorluğu Babür Han tarafından kurulmuşturDevletin başına en son Şah Cihan'ın oğlu Evrengzip geçmiştir Onun zamanında Hindistan ticaretinde Hollandalılar'da rol almaya başlamışlardır 1707 yılında...
Cevaplar
0
Görüntüleme
75
Taç Mahal Ne Demektir? Taç Mahal Nedir Hakkında Veri Nedir Taç Mahal Dünyanın yeni yedi harikası: Tac Mahal (MS 1630) Agra, Hindistan Tac Mahal Babür İmparatorluğu ’nun Timuroğulları hanedanının 5 ’inci hükümdarı Şah Evren tarafından Hindistan ’ın Agra şehrinde Yamuna Nehri kıyısına...
Cevaplar
0
Görüntüleme
82
858,474Konular
981,226Mesajlar
29,547Kullanıcılar
sonertSon üye
Üst Alt