Son dönemlerde, özellikle bonzai denilen sentetik uyuşturucunun, somut gözle görülür
şekilde bir artış göstermesine dayanarak bu haftaki yazımı uyuşturu kullanımı ve bağımlılık
üzerine yazmak istedim.
Bağımlılık konusu derin ve çok boyutlu bir kavramdır. Fiziksel olduğu kadar
psikolojik boyutuda vardır. Bu yüzden sadece maddeyi almayı bıraktıktan sonra bağımlılık
bitmemektedir. Fiziksel bağımlılık beyindeki sinir sistemlerine zarar verdiği için kullanma
arzusu ve dürtüsü baskındır ve çoğu kişiler buna yenik düştükleri için tekrar kullanmaya
başlarlar. Bunun yanı sıra çevresel faktörlerin de etkisi büyüktür; örnegin arkadaş ortamı,
stres yaratan durumlar, aile içi problemler, psikolojik rahatsızlıklar da uyuşturucu kullanımını
tetikleyen faktörlerdir. Bağımlı olmayı engellemek için yapılacaklardan en önemlisi hiç
başlamamaktadır. Bu kesin çözüm olarak önerilir.
Uyuşturucu madde kullanımı bağımlılık yapan maddelerin vucüda dâhil edilmesidir. Fakat
bağımlılığın tanımı en basit hali ile: maddenin yaşamı va sağlığı olumsuz etkilemesine karşın
kullanımının devamıdır. Fakat insanın insanın doğası gereği en temel amacı canlılığını devam
ettirme çabasıdır. İçgüdüsel olarak yaşamımızı, sağlığımızı tehdit eden, bize acı ve zarar veren
şeylerden kaçınırız. Bu yüzden uyuşturucu madde kullanımı kişilerin içindeki büyük bir
çelişkinin işaretidir ve patolojik bir durumun göstergesidir.
Çocuğunuz ve ya yakınınızdaki biri uyuşturucu kullanıyor mu diye şüpheleniyorsanız
bunu anlamanın en iyi yolu gidip tahlil yaptırmaktır. Fakat emin olmadığınız durumlarda
bunu yapmak riskli olabilir. Ailenin çocukları ile ilgilenmesi ve gözlem yapması bu noktada
çok önemli. Rutinin dışındaki davranışlar, ruh hali bizim için ipucu niteliğinde olabilir.
Bağımlılık dediğimiz durumda şu davranışlar gözlemlenebilir; dikkati yoğunlaştırmada sorun
yaşama, daha içine kapanık ya da saldırgan olma, sözel iletişimde azalma, okulda ve ya iş
yerinde aksaklıklar yaşaması, notların ve ya genel olarak iş performansının düşmesi, yorgun,
halsiz, uykulu görünme gibi durumlara yol açabilir.
Uyuşturucu kullanımı ve bağımlılığı her yaşta başlayabilir. Genç yaştaki nüfus burada
daha risklidir. Bunun sebebi o dönemdeki dürtü kontrölünün daha zor olması, arkadaş baskısı,
uyum sağlama isteği daha ileriki yaşlara oranla daha güçlü yaşanır.
Bağımlılık tedavisi mümkün bir sorundur. Bununla ilgili en sık karşılaştığımız
senaryolardan biri genellikle birey aile zoru ile getirilmesidir ki bu maalesef çok iyi sonuçlar
doğurmuyor. Kişinin kendi isteği ve rızası çok önemlidir. Bağımlılıktan kurtulma isteğinin
içsel bir motivasyonu olursa daha iyi sonuçlar alınıyor. Tedavinin başlangıcında kişinin
vucüdü tamamen maddeden temizlenmek için detoksifikasyon işleminden geçer. Daha sonra
ilaç tedavisi, grup ve bireysel terapilerle tedavi sürecinin devamı öngörülür. Tedavi ne kadar
uzun takip edilirse başarı oranının da o kadar yüksek olduğu belirtilmektedir. Amaç kişinin
kendisini tanıması, uyuşturu kullanım davranışını belirleyebilmesi, nedenlerini
sorgulayabilmesi, başlama arzusu ile başa çıkma yollarını öğretmek ve uygulayabilir hale
getirmektir. Ailenin de bu konuyla ilgili bilgilendirilmesi elzem ve faydalıdır.