Bahçeli: 'CHP Terörizmin Siyasi Ayağı Olmaya HDP'den Daha Yatkın'

MHP Genel Lideri Devlet Bahçeli, 'CHP bölücülüğün ve terörizmin siyaset ayağı olmaya HDP’den daha çok yatkın ve meyyaldir' dedi 





MHP Genel Lideri Devlet Bahçeli, Kürt probleminin tahlili için HDPnin legal muhatap olarak kabul edilebileceği tarafındaki açıklamasına bir sefer daha reaksiyon gösterdi. Bahçeli yazılı açıklamasında şunları kaydetti:

'Osmanlı İmparatorluğu’nun son periyotlarını de kapsayacak halde geride kalan 1,5 asrın perdesi aralandığında, sömürgeci güçler tarafından evvel sorun tarif ve tanımının yapıldığı, akabinde ihanet, istila ve işgal projelerinin devreye alındığı bariz olarak görülecektir. Her seferinde yapay meselelere tahlil tekliflerinin dayatılması, ya devletimizin ya da insan ve toprak varlığımızın acıklı ve kanlı çözülmesiyle sonuçlanmıştır.

Bu meyanda zillet çarkı daima dönmüş, hıyanet mesaisi devamlı surette işlerlik ve fonksiyonellik kazanarak bugünlere kadar gelmiştir. Sözde Kürt sorunu emperyalistlerin hiç taviz vermediği, işbirlikçilerinin hiç vazgeçmediği bir istismar, bir inkar, bir ihanet sistemi olarak kullanılmıştır. Herkesi uyarıyorum, kökeni, mezhebi, lisanı ve yöresi ne olursa olsun, Türkiye’de tek bir insanımız bile sorun değildir yahut siparişi Türkiye düşmanları eliyle verilen yığma bir sorunun modülü görülemeyecektir. Sözde Kürt meselesinden bahsetmek, öbür bir sözle Kürt kökenli kardeşlerimi sorun olarak işaretlemek, hatta fişlemek demektir. Bunun ismi da vatana ve millete ihanettir.


"Anayasa Mahkemesi üzerinde baskı kurmak manasına gelecektir"




'Cumhuriyet Halk Partisi’yle İP’in tıpkı anda HDP’yi legal organ görüp kelamda Kürt sorunu üzerinden PKK’ya zeytin kolu uzatmaları terörizmin değirmenine su taşıyan bedhahlıktır. Kalbinde vatan sevgisi olup da HDP’nin PKK demek olduğunu bilmeyen, görmeyen, idrak etmeyen yoktur. HDP’yi legal görmek, meşruiyet kavramına vurulmuş paslı zincirdir. CHP Genel Lideri tarihi bir yanlışın içindedir. İP idaresi terörizmin pençesinde güç ve iktidar devşirmenin izindedir.Karşımızdaki tablonun makul ve münasip tek bir yanı bile asla gösterilemeyecektir.

Anlaşılan odur ki, HDP, zillet ittifakının öteki ortaklarını kapı kulu, siyasi kukla, kürek mahkumu haline çevirmiştir. Oy için, iktidar için, koltuk için, makam için Türkiye düşmanlarının bayatlamış projelerine tutunanları, bununla da kalmayıp kuvveden fiile geçenleri Türk milleti affetmeyecektir. Anayasa Mahkemesi’nin HDP’nin kapatılmasını temel alan davayı görüştüğü sırada, CHP Genel Başkanı’nın sivri çıkışı akılları bulandırmış, kuşkuları arttırmıştır.

CHP ile Anayasa Mahkemesi ortasında kirli bir temas sınırı kurulup kurulmadığı, HDP’nin aklanması amacıyla kripto iletilerin karşılıklı gidip gelmediği herkesin merak konusu haline gelmiştir. Zamanlama itibariyle çok manidar olan bir periyotta HDP’yi legal görmek, meşruiyet çemberine almaya heveslenmek Anayasa Mahkemesi üzerinde fiili baskı kurmak manasına gelecektir.CHP Genel Başkanı’nın kulağına ne fısıldanmışsa, önüne koyulan ödev listesi neleri ihtiva ediyorsa aynısıyla tatbik ve söylem edilmektedir.'


"Dostlar kimdir, barış ne demektir?"




Birleşmiş Milletler 76.Genel Kurulu’nun yapıldığı bir tarih aralığında, Cumhurbaşkanımızın isabetli ve global vicdanın dikkatini çeken konuşmasının yapıldığı esnada, CHP Genel Başkanı’nın gündem ve itimat kirliliğini tetiklemesi, buna İP’in heyecanla iştirak etmesi yalnızca küstahlık değil, birebir vakitte müptezelliktir.

CHP bölücülüğün ve terörizmin siyaset ayağı olmaya HDP’den daha çok yatkın ve meyyaldir. Kılıçdaroğlu’nun kahraman gazilerimizle buluşmasında onların gözünün içine nasıl baktığı, yüreğinin sızlayıp sızlamadığı ayrıyeten tartışılması gereken bir muammadır. Bu şahsa kalpak giyip poz vermek değil; sarı, kırmızı, yeşil poşu takıp ittifak ortaklarıyla kucaklaşması daha çok yakışacak, en azından daha gerçekçi bir fotoğraf vermiş olacaktır.

Kelamda Kürt sıkıntısını tabir eden kim varsa PKK’nın yanında hizaya girmiş, bölücülüğün ağzıyla konuşmuş sayılacaktır. Terörist Demirtaş’tan selamsız Babacan’a, Serok Ahmet’ten satılmış kalemlere varıncaya kadar Kürt kardeşlerimizi sorun olarak gören ve gösteren güruhun ne vatan sevgisi ne de millet mensubiyeti kalmıştır. Kılıçdaroğlu’nun “bu ülkeye barışı dostlarımızla getireceğiz” demesi, adeta Türkiye’de savaş varmış üzere ima ve ihsasta bulunması derin bir yarılma, vahim bir kırılma halidir. Dostlar kimdir, barış ne demektir? Düşmanı dost gören bir anlayışın vatanı karanlığa, milleti uçuruma çekmesi kaçınılmaz bir hayat ve siyaset gerçeğidir.